Bizi Takip Edin

AMERİKA

Politico: Biden, Çin konusunda Trump’ın bile yapamadığını yaptı

Yayınlanma

“Gümrük vergilerini unutun. Pekin’in teknolojik gelişimine karşı sert önlemlere başvuran Biden’ın eylemleri, Trump’ın yaptığından daha fazla Çin ekonomisini sekteye uğratacak ve iki ulusu ikiye ayıracak.”

Politico’da Gavin Bade imzasıyla yayınlanan makalenin spotunda bunlar yazıyor. ABD’nin on yıllardır sürdürdüğü ticaret yoluyla daha büyük kalkınmaya odaklanan Çin siyaseti ve işbirliğinin sonu gelmiş görünüyor.

Makalede, Beyaz Saray ve Kongre’nin Çin ile ABD’nin iktisadi ilişkilerini sessizce yeniden şekillendirdiği ve Çin’in teknolojik kalkınmasını sınırlamaya yönelik stratejinin şimdiye kadarki en saldırgan Amerikan eylemi olduğu vurgulanıyor. Hedef ise Pekin’in iktisadi ve askeri yükselişini engellemek.

Çin’in yüksek teknoloji sektörünü hedefleyen yeni federal kurallar, başkanlık emirleri ve onay bekleyen yasaların bu sonbaharda başladığını ve 2023’te de devam edeceğini belirten yazar, hep birlikte ele alındığında bunların Donald Trump’ın Çin’e karşı gümrük vergilerinin ve ticaret anlaşmazlıklarının tırmandırılması anlamına geldiğini düşünüyor ve ona göre 45. Başkan Trump’ın görevdeyken yaptıklarından çok daha fazlasını temsil ediyor.

Obama döneminin sonunda başlayan değişim

Trump’ın Beyaz Saray’ında Çin siyasetinin tasarlanmasında katkısı bulunan Clete Willems, Biden yönetiminin Çin’in yerli inovasyonunu ‘ulusal güvenlik tehdidi’ olarak gördüğünü ve bunun büyük bir sıçrama olduğunu belirtiyor.

Biden yönetiminin kendi arasında ‘koruma gündemi’ [protect agenda] dediği yeni strateji, bu sonbahar ve kış aylarında idari yaptırımlarla işliyor. Ekim ayında Ticaret Bakanlığı, Çinli şirketlerin gelişmiş bilgisayar çiplerini üretme kabiliyetini engellemek için yeni talimatlar yayınladı.

Bunun ardından, ABD’deki Çin yatırımlarını regüle edecek yeni bir federal birim kuruldu. Bu, federal hükümetin Amerikan sanayisi üzerinde bu türden bir güç kullandığı ilk örnek oldu.

Ek olarak, TikTok gibi Çin menşeli uygulamaların Amerikalılardan veri toplamasının önüne geçen bir başkanlık emri yayınlandı.

Çip yasası ve IRA

Kongre de buna ayak uydurarak, iki partinin de desteklediği yasalar çıkarıyor. Bunlar arasında Çin’e Amerikan sermayesi akışına ilişkin potansiyel talimatlar ve TikTok ve benzeri uygulamalara yönelik olası kısıtlamalar yer alıyor.

Bu girişimler, Biden’ın Amerikan ekonomisinin rekabetçiliğini teşvik etme siyaseti ile paralel ilerliyor. Yerli çip üretimine devlet desteği için çıkarılan CHIPS yasası ve AB’de kaygı yaratan Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) bunlar arasında. 

Bunların yanı sıra, Çinli çip üreticileri ile birlikte çalışan Amerikan şirketleri için de yeni kurallar çıkarıldı.

Jake Sullivan başı çekiyor

Politico yazarı, bu gündemlerin, Washington’ın Pekin’in teknolojik ilerlemesine yönelik temel bir yeniden değerlendirme sürecine girdiğinin kanıtı olduğunu düşünüyor.

Amerikan yetkililer, daha önce de Çin’in teknolojik ilerlemesini ve büyümesini, bir süre daha ABD’nin gerisinde kalması için yönetmeye niyet ediyorlardı. Ama şimdi, güvenlik yetkilileri Pekin’in gelişmesini durma noktasına getirmeyi hedefliyor.

Stratejinin mimarlarından Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’a göre, daha önceki ABD siyaseti, “Yalnızca birkaç nesil ileride kalmamız gerektiğini söyleyen değişken ölçekli bir yaklaşım yoluyla düşmanlara karşı göreli avantajları korumaya çalışıyordu.”

‘Biden Doktrini’ mi?

Sullivan şöyle devam ediyor:

“Şu anda içinde bulunduğumuz stratejik ortam bu değil. İleri mantık ve bellek çipleri gibi belirli teknolojilerin kurucu nitelikli doğalarını verili aldığımızda, mümkün olduğu kadar geniş bir liderliği devam ettirmeliyiz.”

Trump yönetiminde ABD Pasifik Komutanlığı’nda görev yapan Eric Sayers, “Bunun Çin’e yönelik teknoloji siyasetinin Biden Doktrini olduğunu söylemek abartı sayılmaz,” diyor. Sayers’a göre bu basitçe bir “tırmandırma” değil, “otuz yıllık stratejiden büyük bir sapma.

Öte yandan Beyaz Saray bu sapmayı hâlâ küçük göstermeye çalışıyor. Biden yönetimi, gündemlerinin Çinli teknoloji sektörü ile sınırlı olduğunu, Çin’in genel iktisadi büyümesi veya iki ekonomiyi birbirinden ayırmak ile ilgilenmediklerini ileri sürüyor.

‘Şahinler’ ile ‘serbest ticaretçiler’ gerilimi

Pekin’e karşı daha sert bir tutum izlenmesi gerektiğini savunanlar, iki ülke arasındaki toplam ticaretin pandemi zamanında patladığını, bunun da ABD’nin ticaret açığını yükselttiğini vurguluyor.

Aralarında Trump yönetiminin yöneticilerinin de bulunduğu şahinler, Pekin’in Çin ekonomisi üzerindeki büyük kontrolüne dikkat çekerek, Çin’in askeri gelişiminin önünü ancak bu ülke ile daha az ticaret yaparak alabileceklerine inanıyorlar. Bunun için de özel olarak yüksek teknoloji ve savunma bağlantılı sektörler arasındaki ticarete işaret ediyorlar.

Örneğin Trump zamanında Ticaret Temsilcisi olan Robert Lighthizer, “Stratejik ayrışma sürecini başlatmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum,” diyor. Lighthizer, Biden’ın Çin karşıtı son adımlarını destekliyor ama ABD’nin Çin ekonomisine bağımlılığını azaltmak için daha geniş çabalar içerisine girmesi gerektiğini düşünüyor.

Yaptırımlar yeni sektörlere yayılacak

Biden yönetimi, yaptırımların Çin’in başka sektörlerine doğru genişletilmesi çağrılarına resmi olarak kapıyı kapatsa da ‘koruma gündemi’nin diğer büyük sektörlere doğru yayılması bekleniyor.

Örneğin Sullivan, biyoteknoloji ve temiz enerji gibi iki sektörde, ABD’nin Çin’in liderliği ele geçirmesine izin vermemesi gerektiğini söylüyor.

Ama Beyaz Saray’ın siyaset yapıcıları, eylemlerin ‘dikkatle hazırlanacağını’, yalnızca en son teknolojili, stratejik ürünleri etkileyeceğini ve günlük ticareti yok etmeyeceğini iddia ediyorlar.

Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, “Temiz enerji, biyoteknoloji; bunlar kayda değer büyüme göstermeye hazırlanan sektörler. Fakat bu sektörlerdeki tüm teknolojileri kontrol edeceğimizi söylemek doğru değil. Sektörler içindeki kritik teknolojilere ve düğüm noktalarına odaklanılacak,” diyor.

Aynı yetkili, Çinli şirketlerin Huawei örneğinde olduğu gibi rekabet gücünü azaltmak isteseler de bu kontrollerin odağının ‘ulusal güvenlik uygulamaları’ olduğunu savundu.

Öte yandan ‘serbest ticaretçiler’ ise ABD ile Çin arasındaki ticarete yönelik şüphenin yeni bir Soğuk Savaş yaratmasından endişe ediyorlar.

Florida’nın demokrat senatörü Stephanie Murphy, “Bu, ikinci bir McCarthy’cilik dönemi haline geliyor. Bu kelimeyi kullandığım için üzgünüm ama uygun düşüyor,” ifadelerini kullanıyor.

Murphy, Cumhuriyetçi ya da Demokrat hiçbir siyasetçinin Çin hakkında yumuşak görünmek istemediğini ve bunun kendilerini ‘akıllı siyaset’ten uzaklaştırdığını söylüyor.

‘Çin, iktisadi kalkınmasını silah haline getiriyor’

ABD, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yüksek teknolojili ürünlerin gelişmekte olan ülkelerde üretilmesini desteklese de Çin’in yükselişi ile birlikte bu politikanın sona erdiği düşünülüyor.

Obama yönetiminin ikinci döneminde, Pentagon’daki bazı ulusal güven yetkilileri ve Ulusal Güvenlik Konseyi, Çin’in iktisadi gelişmesini ‘silah haline getirdiğine’ ilişkin endişelerini yükseltmeye başladı.

2018-2019 arasında Konsey’in Çin Direktörlüğü görevini yürüten Matthew Turpin, o dönem ABD’nin Çin hakkındaki düşüncelerinde bir ‘faz değişimi’ yaşandığını söylüyor.

Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana ABD’nin Çin siyasetini ‘ticaret yoluyla barış’ olarak nitelendiren Turpin, 2014 veya 2015 yılında bu konsensüsün zayıflamaya başladığının altını çiziyor.

Çin Komünist Partisi’nin 2015’te yayınladığı ‘Made ine China 2025’ stratejisi, 10 kritik sanayide sübvansiyonların verileceğini bildiriyordu: Nedir toprak mineralleri, yarı iletkenler ve güneş panelleri de bu sektörler arasında yer alıyordu.

2019-2021 arasında Ulusal Güvenlik Konseyi Çin Direktörü olan Liza Tobin, Çinli liderlerin, “dünya ekonomisinin geleceğine hakim olacak tüm stratejik teknoloji sektörlerinde pazar payı elde etme açısından önümüzdeki yıllarda nerede olmak istedikleri konusunda oldukça net olduklarını” söylemişti.

Değişikliğin işaretini Obama döneminin sonuna doğru, o dönemli Ticaret Bakanı Penny Pritzker verdi. Yarı iletkenleri Amerikan ekonomisi için ‘zorunluluk’ olarak tanımlayan bakan, bu alanda liderliği bırakmayı kaldıramayacaklarına dikkat çekmişti.

Bakanlıklar arası çekişme

Ulusal güvenlik yetkililerine göre, Çin’e karşı adım atmaya ticaret, hazine ve hatta dışişleri bakanlıkları gönülsüzdü.

Bu bakanlıklar, esas olarak ‘serbest ticaret’ doktrinine bağlılık gösteriyorlar ve iki ülkeyi birbirine daha çok bağlama eğiliminde bulunuyorlardı.

Bunlara göre, Çin’in büyümesi, Amerikan şirketlerine yeni yatırım olanakları açıyordu ve bu nedenle şirketlerin Çin pazarında kalması zaruriydi.

İstihbaratın, Beyaz Saray’ın, Pentagon’un, Ticaret Bakanlığı’nın ve ABD Ticaret Temsilciliğinin ‘ulusal güvenlik risklerini’ ve ‘insan hakları ihlallerini’ değerlendirmeye başlamalarıyla birlikte ise hikâye değişti.

Trump yönetiminin ikilemi

Makalede, Trump’lı yıllarda Çin şahinlerinin ikileme düştükleri iddia ediliyor.

Buna göre, Trump hem Çin’in askeri kapasitesini hedef almak istiyor, hem de bu ülkedeki geniş yatırım olanaklarından yararlanmayı amaçlıyordu. 

Bu ayrılık, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Matt Pottinger’ın bir tarafta, Çin ile ticari ilişkileri geliştirmek isteyen Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un ise diğer tarafta yer aldığı bir dönemde meydana geldi.

Bu nedenle, ulusal güvenlik ekibi Çin’in teknoloji şirketlerine yönelik yaptırım peşinde koşarken, ticaret yöneticileri Çin ile Faz Bir gibi güçlü ticaret anlaşmaları imzaladı.

Örneğin wireless 5G çiplerinin ve Amerikan yazılımlarının Huawei’de kullanımının yasaklanması meselesinde hazine ve ticaret bakanlıklarının ayak sürüdüğü belirtiliyor.

En nihayetinde Trump’ın Beyaz Saray’ı yasaktan yana tavır almıştı.

Biden, Trump’ın yasaklarını devam ettiriyor

Huawei’ye yönelik Trump zamanında alınan yasak kararı hâlâ sürüyor.

Biden yönetimi de, Huawei’ye yönelik yeni yasakların gelip gelmeyeceğine yönelik soruya, mevcut yasakların devam ettiği cevabını veriyor.

Bu uygulamalar güçlenmeye devam ederken, Biden’ın ulusal güvenlik ekibinin, Obama zamanında ilan edilen ‘Pivot Asya’ stratejisini tamamlayabileceği düşünülüyor. Bunun hedefi, bölgedeki kapitalist ekonomileri Çin’e karşı bir araya getirmek ve bu surada Çin’in ilerlemesini durdurmak. 

Rusya-Ukrayna savaşının da bu siyaseti güçlendirdiğini savunan Politico yazarı, kritik sektörlerde dünyanın ve ABD’nin Çin’e bağımlılığının, tıpkı AB’nin Rusya’ya doğalgaz bağımlılığında olduğu gibi azaltılmasının gündemde olduğunu söylüyor.

Yeni ekonomi politikası

Biden yönetiminin çip yasası ile IRA gibi uygulamaları hem Amerikan sanayisinin rekabetçiliğini artırma hem de Çin’in büyümesini sınırlama amacı güdüyor.

IRA’nın 1930’lardaki ‘New Deal’dan bu yana uygulamaya konan en büyük sanayi politikası olduğunu savunan iktisatçılar, çip yasası ile birlikte Çin’e bağımlılığın azalmasının hedeflendiğini söylüyorlar.

IRA ile birlikte Kuzey Amerika’da üretilen elektrikli araçlara vergi indirimi ve devlet desteği gelirken, çelikten güneş panellerine kadar ABD’de üretilen temiz enerji ürünlerine devlet teşvikleri sağlanıyor.

Tarihsel olarak ihracat kontrolleri, kitle imha silahları ve konvansiyonel askeri ürünler için gündeme getirilirken, ABD’nin çip ve yarı iletken teknolojilerindeki ihracat kontrolleri yeni bir döneme girdiğimizin ve Washington’ın bu ürünleri de ‘silah’ gibi değerlendirdiğinin kanıtı.

ABD’nin sınırları

ABD’nin biyoteknoloji ve temiz enerji alanında da Çin’e karşı hamle yapması bekleniyor.

Çip teknolojileri söz konusu olduğunda Çin’e yönelik ihracat kısıtlamalarının etkili olması bekleniyor; çünkü Çin bu konuda hâlâ dışa bağımlı.

Fakat biyoteknoloji ve temiz enerji alanlarında Çin’in ABD’ye bağımlılığı bulunmuyor. Bunun için Beyaz Saray’ın ihracat kontrollerinden başka yollar bulması gerekecek.

Çin’deki Amerikan yatırımlarını hedef alacak olan ve şu anda beklemedeki başkanlık emrinin bu yollardan biri olması bekleniyor.

Bununla birlikte, başkanlık emrinin kapsamı hâlâ net değil. Hangi sektörlerin bu emre dahil olacağı, doğrudan yatırımların ve Çinli şirketlerle ortak yatırımların regüle edilip edilmeyeceği belirsiz.

AMERİKA

ABD’de Cumhuriyetçiler Ukrayna’ya yardım yasasını engelledi

Yayınlanma

Çarşamba günü ABD Senatosundaki Cumhuriyetçiler, Ukrayna’ya daha fazla finansman sağlama çabasını engelleyerek Başkan Joe Biden’ın temel dış politika hedeflerinden birine bir darbe daha indirdi.

Senatodaki tasarı İsrail ve Tayvan’a da fon sağlamayı içeriyordu fakat Cumhuriyetçiler sınır güvenliği için yeterli paranın olmadığını düşünüyordu. Cumhuriyetçi grup, göç konusunda ekstra kısıtlamalar olmadan Ukrayna’ya ek yardımı desteklemeyeceğini ilan etmişti.

Biden oylamadan önce yaptığı açıklamada Kongredeki Cumhuriyetçilerin Kiev’e daha fazla yardım yapma konusundaki isteksizliklerinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ‘umabileceği en büyük hediyeyi’ vermek anlamına geldiğini ileri sürdü.

Çarşamba günü diğer G7 liderleriyle sanal bir toplantının ardından Beyaz Saray’da konuşan Biden, “Ukrayna’ya tedarik sağlama kabiliyetimizdeki herhangi bir kesinti Putin’in konumunu açıkça güçlendirir,” dedi ve ABD’nin Kiev’e yardım etmek için ‘parasının tükendiğini’ belirtti.

‘Tarihin özgürlük davasına sırtını dönenleri sert bir şekilde yargılayacağını’ ileri süren ABD Başkanı, “Putin’in kazanmasına izin veremeyiz. Bu, tüm dostlarımızın çıkarına olduğu kadar bizim de büyük ulusal çıkarımıza olacaktır,” ifadelerini kullandı.

Demokratlar da ‘Cumhuriyetçi isyan’a dahil oldu

Senatoya sunulan 111 milyar dolarlık paket Ukrayna için 60 milyar dolar içeriyordu. Senato kurallarına göre tasarının görüşülmesine devam edilebilmesi için 100 üyeden 60’ının oyu gerekiyordu fakat tasarı dokuz oyla reddedildi.

Senatodaki tüm Demokratlar başlangıçta tasarı lehinde oy kullanmış, fakat tasarı 49’a karşı 51 oyla reddedilmişti. Genellikle Demokratların yanında yer alan Vermont’lu bağımsız Bernie Sanders, İsrail’e mali destek de içermesi nedeniyle muhalefete geçti. Senato çoğunluk lideri New York Demokratı Chuck Schumer, tasarının geçmeyeceğinin anlaşılması üzerine oyunu hayır olarak değiştirerek tasarıyı daha sonra tekrar gündeme getirme imkanı buldu.

Senatodaki tasarının kabul edilmemesiyle birlikte, Kongrenin Ukrayna’ya yardım konusunda yıl sonundan önce bir anlaşmaya varması şüpheli hale geldi.

Biden, ABD’nin Ukrayna fonlarının kurumasına yol açabilecek bir noktaya gelmesinin ‘şaşırtıcı’ olduğunu söyledi ve suçu doğrudan Cumhuriyetçilere yükledi.

Başkan, “Kongre’deki Cumhuriyetçiler Putin’e umabileceği en büyük hediyeyi vermeye istekli ve sadece Ukrayna’da değil, bunun ötesinde küresel liderliğimizi terk ettiler,” iddiasında bulundu.

Amerikan kamuoyunda Ukrayna’ya yardım hevesi azalıyor

Bu arada kamuoyu yoklamaları Ukrayna’ya yardım konusunda ülke genelinde siyasi desteğin azaldığını gösteriyor. Gallup’a göre Amerikalıların yüzde 41’i ABD’nin Ukrayna’ya yardım etmek için ‘çok fazla şey’ yaptığını söylerken, bu oran Haziran ayında aynı şeyi yüzde 29’du.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, Ukrayna’ya yapılacak herhangi bir yardım karşılığında Meksika ile olan güney sınırında göçün sıkı bir şekilde sınırlandırılmasını talep ediyor ki bu Demokratların çoğu ve Beyaz Saray için kabul edilemez bir koşul.

Senatoda daha önce Kiev’i destekleyen Cumhuriyetçiler bu hafta Johnson’ın pozisyonunu benimseyerek partiler üstü bir uzlaşma umanları hayal kırıklığına uğrattı.

Biden, “Cumhuriyetçiler Ukrayna’nın finansmanını kendi aşırı partizan sınır politikalarına rehin tutarak ulusal güvenliğimizle oynuyorlar,” dedi. ABD Başkanı ‘sınır konusunda önemli tavizler vermeye hazır olduğunu’ ama ‘şu ana kadar hiçbir yanıt alamadığını’ söyledi. Yine de çözüm için baskı yapmaya devam edeceğini söyleyen Biden, 

“Çekip gitmeye hazır değilim ve Amerikan halkının da hazır olduğunu sanmıyorum,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kripto parada yeni dönem: Amerikan devleti kontrolünü artırıyor

Yayınlanma

Kripto para piyasalarında Bitcoinin 44 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması ile birlikte yeni bir ‘boğa’ sezonunun başlayabileceğine ilişkin işaretler de artıyor.

Bir süredir devam eden fiyat artışı, bir Bitcoin ETF’si (Borsa Yatırım Fonu) olasılığına ilişkin iyimserliğin yanı sıra Fed’in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin daha riskli varlıkları desteklemesi sayesinde gerçekleşti.

Bitcoin’in şu anki yükselişinin daha az göz önüne alınan bir yönü de geçen ay dünyanın en büyük kripto borsası Binance’te yaşananlar. Şirket ve CEO’su kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarını kabul ederek, ABD Hazine tarihindeki en büyük ceza olan 4 milyar dolardan fazla ödeme yapmayı kabul etti. Suçlamalar arasında, Binance’in Hamas da dahil olmak üzere ‘terörist gruplar’ için para akladığı da yer alıyor.

Bazı ABD düzenleyici kurumları arasındaki mevcut kripto para karşıtı atmosfere rağmen, uzlaşma anlaşması Binance’in faaliyetlerine devam etmesine izin verdi.

Anlaşmaya göre Binance’in, federal düzenleyicilere rapor veren bağımsız bir dış tarafın gözetimi altında etkili bir ‘kara para aklama karşıtı sistem’ oluşturması gerekiyor.

Kripto pazarı yeniden düzenleniyor

Henry Farrell ve Abraham Newman, Wall Street Journal (WSJ) için kaleme aldıkları bir yazıda, bunun kriptoda bu türden ilk düzenleme

olduğuna dikkat çekiyor ve bunun para cezasından daha önemli olduğunu savunuyorlar. Yazarlar, yeni sistemin Binance’i ‘bir kanun kaçağından ABD hükümeti adına bir gözlemci ve uygulayıcıya’ dönüştüreceğini ileri sürüyorlar.

Düzenlemenin kripto pazarını da değiştireceği vurgulanıyor. WSJ’nin haberine göre kara para aklamayı önleme kuralları “bir virüs gibi yayılacak,” çünkü Binance ile iş yapmak isteyen herkesin ‘kendi evini de düzene sokması’ gerekiyor. 

Axios’ta yer alan değerlendirmeye göre ABD benzer bir şeyi yaklaşık 10 yıl önce büyük bankalara uyguladığı baskıyla, büyük para cezaları ve yeni düzenleyici kurumlarla yapmıştı.

Devlet gözetimi artıyor; kriptolar dolara bağlanıyor

Kripto piyasası yaşamaya devam ederken, kripto paranın ne olabileceğine dair vizyon ilk günlerinden çok farklı.

Binance anlaşması göz önüne alındığında, kripto tüccarlarının ABD doları hegemonyası dışında, merkezi olmayan bir Vahşi Batı pazarında faaliyet gösterdiğini iddia etmek artık çok zor.

Bunun yerine piyasa, büyük borsaların ABD hükümetinin gözetimi altında faaliyet gösterdiği merkezileşmeye doğru sürüklenmiş görünüyor.

Binance’a ceza uyarıydı

ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) üyesi Kristin Johnson salı günü yaptığı açıklamada, Binance’e verilen ağır cezanın kripto endüstrisi için ilan ettikleri uyarının bir parçası olduğunu ve bu sayede piyasaya ‘düzen ve yapı’ getireceğini umduğunu söyledi.

Johnson, Binance’e kesilen 4,3 milyar dolarlık cezanın, dünyanın en büyük kripto para borsasının ‘düzenlemeye uymakta başarısız olmasının’ ardından, diğer gruplar için caydırıcı olması amacıyla yüksek bir seviyede belirlendiğini savundu.

Johnson, Financial Times’ın Kripto ve Dijital Varlıklar Zirvesinde yaptığı konuşmada, “İpucunu alın, kendinizi birçok farklı şekilde kurtarabilirsiniz,” dedi.

“Bu bağlamda cezalar büyük ölçüde artırıldı çünkü … . [ABD pazarlarına gelirseniz ve ABD’li müşterileri katılmaya davet ederseniz, buna uymak zorundasınız,” diyen Johnson, düzenleyicilerin kurallarına uyma konusunda ‘tereddüde yer olmadığını’ söyledi.

Johnson’ın yorumları, ABD makamlarının kripto piyasasındaki en büyük isimlerden bazılarına karşı bir yıl süren yaptırım eylemleri ve suçlamalarının ardından geldi. Geçtiğimiz ay FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried, bir ceza mahkemesinde menkul kıymetler ve emtia dolandırıcılığı da dahil olmak üzere çok sayıda suçlamadan suçlu bulundu.

Binance de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun piyasa manipülasyonu suçlamaları da dahil olmak üzere 13 suçlamasıyla mücadele ediyor. Diğer bazı kripto borsaları da ABD’li düzenleyicilerin açtığı davalarla mücadele ediyor ve Kraken geçen ay kayıtsız bir menkul kıymetler borsası olarak faaliyet göstermekle suçlandı.

Yeni Binance başkanı genel merkezin yerini açıklamayı reddediyor

Anlaşmanın bir parçası olarak CZ olarak bilinen Binance CEO’su Changpeng Zhao da istifa etmiş ve ABD’de kara para aklamayı önleyememe suçunu kabul ederek 50 milyon dolar ceza almıştı.

Binance’in yeni CEO’su Richard Teng, şirket ABD’deki suçlamaları kabul etmeden önce selefinin takındığı tutumu sürdürerek kripto para borsasının küresel merkezinin yerini açıklamayı reddetti.

Zhao uzun süre Binance’in küresel bir merkezi olmadığı konusunda ısrar etmişti. Teng de salı günü borsanın nerede olduğunu açıklamayı reddetti. Ayrıca Binance’in düzenlendiği yargı bölgelerinde denetimlerden geçtiğini söyledi, fakat ilgili denetim firmalarının adını vermeyi reddetti.

Teng şirketin düzenleyicilere gerekli bilgileri sağladığını söyledi ve “Tüm bu bilgileri kamuyla paylaşmamıza gerek var mı? Hayır,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Politico: Amerikan savunma sanayisinin Çin’le rekabet etmesi giderek zorlaşıyor

Yayınlanma

Politico haber kuruluşunda yer bulan habere göre ABD savunma sanayisi, yüksek teknolojili silahlarda liderlik için gerekli üretim oranlarına ulaşmakta zorlanıyor.

ABD Ulusal Savunma Sanayi Stratejisi’nin yayımlanmamış taslağı aktarılan haberde, silah üretiminin yavaş olmasının üllkenin ‘Asya-Pasifik bölgesinde teknolojik olarak daha gelişmiş bir tehdidi caydırma’ ve aynı zamanda aktif askeri operasyonları destekleme şansını azalttığı kaydedildi.

ABD’nin Tedarik ve İkmalden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı William Laplante, 2 Aralık’ta Reagan Ulusal Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşmada, stratejinin önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde üretim kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik kuralları oluşturduğunu belirtti.

Taslak metinde, ABD savunma sanayisinin içinde bulunduğu çeşitli sorunlar vurgulanıyor. Bunlar arasında düzensiz finansman, yüklenici sayısının yetersizliği ve modern zorluklara karşı hazırlıksız olmaları ve mevcut tedarik zincirlerinin istikrarsızlığı yer alıyor.

Bunlardan ilki, olması gerekenden daha uzun sürebilen askeri bütçe onay süreciyle ilgili. Laplante, Washington yönetiminin silah üreticilerine mevcut girişimleri finanse etme konusundaki tutarlılığını ve istekliliğini göstermesi gerektiğini kaydetti.

13 Mart 2023 tarihinde Başkan Joe Biden, Kongre’den savunma için 886 milyar dolar (842 milyar dolar Pentagon için, 44 milyar dolar çeşitli kurumların programlarını finanse etmek için) tahsis etmesini talep etmişti. 30 Kasım’da ise Kongre, tasarının yıl sonuna kadar onaylanabileceğini bildirmişti.

İkinci sorun ise Pentagon ile işbirliği yapan şirket sayısındaki azalma. Bakanlık, 15 Şubat 2022 tarihinde yayımladığı raporda 1990 yılında 51 olan büyük yüklenici sayısının 2022 yılında beşe (Raytheon, General Dynamics, Northrop Grumman, Boeing ve Lockheed Martin) düştüğünü açıklamıştı.

Taslak metinde, üretim kapasitesinin ‘yalnızca ABD’nin kabiliyetlerini değil,Avrupa ve Asya’daki müttefiklerin toplam potansiyelini de aşan’ Çin örneğine dikkat çekildi. Strateji, bu zorlukların üstesinden gelmek için daha istikrarlı tedarik zincirleri oluşturulmasını, küçük işletmelerin finanse edilmesini ve sadece Amerikalı değil yabancı şirketlerin de çekilmesini öneriyor. Stratejinin aralık ayı sonuna kadar kamuoyuna duyurulması bekleniyor.

ABD-Çin rekabeti Güneydoğu Asya’ya yatırımlar üzerinden de devam ediyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English