Rusya
Riyad görüşmeleri: Yeni tahıl anlaşması gündemde

Rusya, tahıl anlaşmasının yenilenmesinden yana olduğunu belirtti. Karadeniz’de güvenli seyrüsefer konusu, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da ABD heyetiyle yapılan görüşmelerde ele alındı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, görüşmelerin sona ermesinin ertesi günü, 25 Mart öğleden sonra, Pervıy Kanal‘a yaptığı açıklamada, “(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in de belirttiği gibi, Karadeniz girişiminin (Ukrayna’dan tahıl ihracatını sağlayan 2022-2023 tahıl anlaşmasının resmi adı) bir şekilde, herkes için daha kabul edilebilir bir biçimde yenilenmesinden yanayız,” dedi.
Lavrov, bu konunun daha önce 18 Mart’ta Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasında da görüşüldüğünü belirtti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Riyad’daki görüşmelerin sonuçlarının “başkentlere rapor edildiğini” ve “şu anda analiz edildiğini” kaydetti.
Suudi Arabistan’da 23-24 Mart tarihlerinde sırasıyla ABD-Ukrayna, ABD-Rusya ve tekrar ABD-Ukrayna görüşmeleri yapıldı.
25 Mart akşamına doğru önce Beyaz Saray, ardından Kremlin, Suudi Arabistan’daki toplantıların sonuçlarına ilişkin açıklamalar yayınladı.
Kremlin’in açıklamasına göre, Moskova ve Washington, Karadeniz’de seyrüsefer güvenliğini sağlama ve güç kullanmama konusunda anlaştı.
Açıklamada ayrıca, ABD’nin “Rusya’nın tarım ürünleri ve gübre ihracatının dünya pazarına yeniden erişimini kolaylaştıracağı, deniz taşımacılığı sigorta maliyetlerini düşüreceği ve bu tür işlemlerin gerçekleştirilmesi için limanlara ve ödeme sistemlerine erişimi genişleteceği” belirtildi.
Ancak bu anlaşmalar, 2022-2023 tahıl anlaşmasının Rusya ile ilgili kısmının yerine getirilmesinden sonra yürürlüğe girecek.
Bu kısım, Rosselhozbank (Rusya Ziraat Bankası) ve Rus üreticilere yönelik yaptırımların kaldırılmasını, gıda taşıyan Rus gemilerine limanlarda hizmet verilmesine ilişkin yasakların kaldırılmasını ve Rusya’ya tarım makineleri ile tarımsal üretim için gerekli diğer malların satışına izin verilmesini içeriyor.
Karadeniz girişiminin yeni bir versiyonu için Temmuz 2022’den Temmuz 2023’e kadar geçerli olan önceki anlaşmalar şeklinde bir temel halihazırda mevcut.
Kremlin: Karadeniz anlaşması belirli şartlar yerine getirildikten sonra başlayabilir
‘Amerikalıların şu anki ‘ev ödevi’ Avrupalıları bu yönde adım atmaya ikna etmek’
Ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Araştırma Direktörü Andrey Kortunov, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, o dönemde Rus tahıl ve gübrelerinin dünya pazarlarına erişimini kolaylaştırmayı amaçlayan anlaşmanın Rusya ile ilgili kısmının yerine getirilmediğini anımsattı.
Kortunov, “Ancak tüm bu ürünler ABD’ye değil, Avrupa’ya veya Avrupa limanları üzerinden tedarik ediliyordu. Bu limanlar şimdi AB yaptırımları nedeniyle Rus gemilerine kapalı. Bu nedenle, Amerikalıların şu anki ‘ev ödevi’ Avrupalıları bu yönde adım atmaya ikna etmek,” değerlendirmesinde bulundu.
Moskova Uluslararası İlişkiler Üniversitesi (MGIMO) Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nden araştırmacı Artyom Sokolov da ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırım tedbirlerinde yapacağı herhangi bir değişikliğin AB tarafından destekleyici kararlar gerektireceği ve bu nedenle Amerikalıların Avrupalılar üzerindeki etkisinin kaçınılmaz olacağı konusunda hemfikir.
Bunun yanı sıra Valday Tartışma Kulübü Program Direktörü İvan Timofeyev, bu alandaki işlemler için yasal imkanların uzun zamandır mevcut olduğu görüşünde.
‘ABD yönetiminin yumuşak hukuk yöntemlerinden daha fazlasına başvurması pek mümkün değil’
Timofeyev’e göre, söz konusu olan ABD Hazine Bakanlığı’nın gıda ve ilaç işlemlerine izin veren 6D sayılı genel lisansı.
Timofeyev, ABD yönetiminin, piyasa aktörlerine aşırı uyumu azaltmaları yönünde açıklamalar yaparak “yumuşak hukuk” yöntemlerinden daha fazlasına başvurmasının pek mümkün olmadığını belirtti.
Bununla birlikte Kortunov, enerji santralleri ve genel olarak altyapıya yönelik saldırıların durdurulması konusunun, daha az gündeme gelmesine ve Kiev’in bu tür saldırıları durdurma sorumluluğunu üstlenmemesine rağmen, müzakere gündeminden “çıkamayacağını” düşünüyor.
Uzman, “Zira Ukrayna bu konuda anlaşmaya yanaşmazsa, Karadeniz girişimi ve diğer tüm konularda da anlaşmaya yanaşmaz olarak kabul edilecektir,” diye ekledi.
Kortunov ayrıca, anlaşmanın uygulanmasını izleme mekanizmaları hakkındaki tartışmaların devam ettiğini de kaydetti.
Kortunov, Karadeniz anlaşmasının “öncü” olabileceğini ve altyapıya yönelik saldırıların durdurulması ile izleme konularının bu anlaşmaya bağlanacağını dile getirdi.
Rusya Parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Vladimir Çijov, Rossiya-24‘e yaptığı açıklamada, NBC ve diğer medya kuruluşlarının kaynaklarının 25 Mart’ta beklediği ABD ve Rusya heyetlerinin ortak açıklamasının Ukrayna’nın tutumu nedeniyle yapılamadığını söyledi.
Çijov’a göre, Kiev’in oluşturduğu engel “oldukça semptomatik” idi. Fakat Çijov, ABD ve Rusya arasında Riyad’da somut görüşmeler yapılmasını olumlu olarak değerlendirdi.
Rus ve Amerikan heyetlerinin 24 Mart’ta Riyad’daki görüşmeleri aralıklarla 12 saatten fazla sürdü.
Rus heyetine FSB Direktörü Danışmanı Sergey Beseda ve senatör ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigoriy Karasin başkanlık etti.
Amerikan tarafında ise görüşmeleri Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Kıdemli Direktörü Andrew Peek ve Dışişleri Bakanlığı Planlama Direktörü Michael Anton yürüttü.
Kortunov, Riyad’daki ABD-Rusya görüşmelerinin ardından Ukrayna nedeniyle ortak bir açıklama yapılmamasını, Amerikalıların, ABD-Rusya anlaşmaları da dahil olmak üzere her türlü anlaşmanın en azından sembolik olarak Ukrayna tarafından onaylanması konusunda ısrar eden Kiev’i “rahatsız etmek” istememesine bağlıyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, şimdilik “üst düzey bir görüşme planı olmadığını, ancak gerektiğinde bu tür görüşmelerin oldukça hızlı ve etkin bir şekilde ortaya çıktığını” belirtti.
Peskov, “Temasların devam edeceği yönünde bir anlayış var. Ancak henüz net bir durum yok ve bu durum üzerinde mutabık kalınacak,” diye ekledi.
Diğer yandan Rusya’nın önde gelen diplomasi yayınlarından Vzglyad‘a konuşan uzmanlar, gerçek bir ateşkese ulaşılmasındaki temel sorunun Ukrayna ordusu ve Ukrayna makamlarının eylemlerinin kontrol edilmesi olacağını düşünüyor.
Batı medyası, ABD ve Rusya’nın Karadeniz mutabakatına nasıl tepki verdi?
‘Ukrayna’yı çöküşten kurtaran tek şey, hane halkı tüketicilerinin sayısındaki keskin düşüş’
Zelenskiy yönetiminin ana denetleyicisi olarak ABD öne çıkabilir, ancak Washington’un bile bu konuda yeterli nüfuz kaldıracı bulunmuyor. Bu durum, Ukrayna makamlarının enerji açığının en azından kısmen giderilmesiyle ilgilenmesi gerektiği gerçeğine rağmen geçerliliğini koruyor.
Osnovaniye Bilimsel Araştırmaları Destekleme ve Sivil Girişimleri Geliştirme Vakfı Başkanı Aleksey Anpilogov, Vzglyad‘a yaptığı açıklamada “Ukrayna enerjisinin mevcut durumu içler acısı olarak tanımlanabilir. Son bir yılda ülke net elektrik ithalatçısı haline geldi. Ülkeyi çöküşten kurtaran tek şey, hane halkı tüketicilerinin sayısındaki keskin düşüş,” dedi.
Anpilogov, “Şu anda Ukrayna’da termik üretim segmenti neredeyse tamamen yok edilmiş durumda. Harkov enerji merkezi devre dışı bırakıldı. Tripilska ve Pridniprovska Termik Santralleri ciddi hasar gördü. Ayrıca, ülkenin batısındaki santrallerin çalışması önemli ölçüde zorlaştı,” diye ekledi.
Anpilogov, “Bununla birlikte, Ukrayna’nın enerji sistemine yönelik saldırılarımız şimdiye kadar insani boyutunu korudu. Örneğin, hidroelektrik santrallerinin (HES) barajlarına vurmadık, sadece makine dairelerini devre dışı bırakmaya odaklandık. Yani, barış görüşmelerinin başlaması durumunda düşmana altyapıyı hızla yeniden inşa etme imkanı bıraktık,” vurgusunu yaptı.
Uzman, “Ayrıca, Ukrayna enerjisinin nükleer sektörü de dokunulmadan kaldı. Aslında, ülke şu anda kalan HES’ler ve nükleer santraller sayesinde ayakta duruyor. Bu yaklaşım, Ukrayna vatandaşlarının evlerinde elektriğin kesilmemesini garanti etti,” diye belirtti.
‘Varılan anlaşmalara uyulup uyulmadığını nasıl kontrol edebiliriz?’
Anpilogov, “Enerji alanında ateşkese gelince, öncelikle şu soruya cevap vermemiz gerekiyor: Varılan anlaşmalara uyulup uyulmadığını nasıl kontrol edebiliriz? Teorik olarak, kararlaştırılan rejimin ihlallerini tespit etme işini her iki taraf da yapabilir: Rusya ve Ukrayna. Bunu yapmak oldukça basit, üstelik saldırılara ait tüm fotoğraf ve video materyalleri hızla internete sızıyor,” değerlendirmesinde bulundu.
Anpilogov, “Yani, ihlal edenin sorumluluğunu kanıtlama gerekliliğini haklı çıkarmak zor olmayacaktır. Ancak kim ‘hakem’ rolünü üstlenebilir? Teoride, ABD bu role talip olabilir. Bu görevi yerine getirip getiremeyecekleri yakın zamanda anlaşılacak,” yorumunu yaptı
Bunun yanı sıra uzman, “Zelenskiy, Krasnodar Krayı’ndaki petrol deposuna yapılan saldırıyla ateşkesle ilgilenmediğini zaten gösterdi. Siyasi nedenlerle bundan vazgeçemez, bu yüzden karar yürürlüğe girmeden önce saldırmaya karar verdi. ABD bu durumda bazı cezai tedbirler uygulamayı deneyebilir. Örneğin, askeri sevkiyatları sınırlayabilir veya yakın zamanda olduğu gibi Kiev’e istihbarat verilerinin aktarılmasını reddedebilir,” dedi.
Anpilogov, “Ancak bu, Zelenskiy yönetimi üzerindeki neredeyse tek baskı aracı. Eğer ABD bunu kullanırsa, Beyaz Saray’ın Ukrayna üzerinde etki kurma yöntemi kalmayacak. Yüksek ihtimalle Amerikalılar, Zelenskiy yönetimini sıkı kontrol altına almak için Kiev’i sürekli tehditlerle kontrol altında tutmaya çalışacaklar,” görüşünü paylaştı.
‘Moskova, Ukrayna’yı tamamen elektriksiz bırakma hedefi gütmedi’
Öte yandan iktisatçı İvan Lizan, genel olarak Rusya’nın son aylarda Ukrayna’nın enerji sistemine yönelik büyük çaplı saldırılara başvurmadığını hatırlattı.
Lizan, “Yani Moskova, Ukrayna’yı tamamen elektriksiz bırakma hedefi gütmedi. Ancak ülkedeki durum karmaşık. Bu nedenle hükümet, Avrupa Birliği’nden ek kapasite satın almak zorunda kaldı. Özel askeri harekat başlamadan önce Ukrayna yaklaşık 55 GW elektrik üretebiliyordu. Şu an itibarıyla bu gösterge 19 GW’a düştü. Üstelik 5-6 GW’lık kısım yalnızca AB tarafından sağlanan akışlardan oluşuyor. Dolayısıyla, ülkenin bu alandaki kendi kendine yeterlilik seviyesi neredeyse üç kat azaldı,” diye belirtti.
Lizan, “Ayrıca Ukrayna manevra kapasitesini neredeyse tamamen kaybetti, rüzgar ve güneş enerjisi üretim göstergeleri ciddi şekilde düştü. Bu bağlamda hükümet, sanayi elektrik tüketimini sınırlamaya başladı. Prensip olarak Rusya, ulaşmak istediği tüm hedefleri vurdu,” dedi.
Lizan, “Elbette Kiev misilleme saldırıları yapmaya çalıştı. Zelenskiy yönetimi, bizim petrol rafinerisi altyapımıza kısmi zararlar vermeyi başardı, fakat birçok veri gizli tutulduğu için verilen zararı şu anda tam olarak değerlendirmek mümkün değil. Dolaylı göstergelere göre hasarın nispeten küçük olduğu söylenebilir,” diye açıkladı.
Eğer Rusya’nın bu sektörde ciddi sorunları başlasaydı, Moskova’nın Belarus’tan ek benzin hacimleri talep etmek zorunda kalacağını kaydeden Lizan, “Ancak böyle bir durum yaşanmadı. Ukrayna’nın, kararlaştırılan ateşkesi ihlal ederek tesislerimize saldırmaya devam etmeye çalışması muhtemel,” diye ekledi.
‘Zelenskiy yönetimini dizginlemeyi başarırlarsa iyi’
Lizan, “Fakat bizim için bu durum daha çok diplomatik öneme sahip. ABD önlem almaya çalışmadan Zelenskiy yönetiminin eylemlerine tepki vermek anlamsız. Fakat biz niyetimizin ciddiyetini gösterdik: Hedefi düşmanın üretim tesisleri olan kendi İHA’larımızı durdurduk,” dedi.
Lizan sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi sıra ABD’de. Eğer askeri sevkiyatları durdurma tehdidiyle Zelenskiy yönetimini dizginlemeyi başarırlarsa iyi. Aksi takdirde Washington, çözümle ilgilenmeyenin Moskova değil, Kiev olduğundan kesin olarak emin olacaktır.”
Rusya
Rusya’nın Taliban’ı terör listesinden çıkarması ne anlama geliyor?

Rusya Yüksek Mahkemesi, Başsavcı İgor Krasnov’un talebi üzerine Taliban’ın ülkedeki faaliyet yasağını askıya alarak örgütü terör listesinden çıkardı. Karar derhal yürürlüğe girerken, Rusya Dışişleri Bakanlığı bunun Afganistan ile tam teşekküllü ortaklığın önünü açtığını belirtti. Uzmanlar, kararın Rusya için sembolik, Taliban için ise meşruiyet açısından önemli olduğunu ve terörle mücadele işbirliğini artırabileceğini ifade ediyor.
Rusya Yüksek Mahkemesi, Başsavcı İgor Krasnov’un 17 Nisan tarihli talebi üzerine Taliban‘ın Rusya’daki faaliyet yasağını askıya aldı.
Yargıç Oleg Nefedov, örgütün terör örgütleri sicilinden çıkarılmasına yönelik kararın derhal yürürlüğe gireceğini açıkladı.
Taliban’dan bahsedilirken “terör örgütü olarak tanınan ve faaliyetleri Rusya Federasyonu topraklarında yasaklanan” şeklindeki ifadenin kullanılması 22 yıldır zorunluydu.
Yüksek Mahkeme, 14 Şubat 2003 tarihinde yine Başsavcılığın talebi üzerine bu yönde bir karar almıştı.
Başsavcılık o dönemde, Federal Güvenlik Teşkilatı’nın (FSB) sunduğu belgelere dayanarak, Taliban’ın Çeçenistan Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren yasa dışı silahlı gruplarla bağlantılarını sürdürdüğünü, terör yöntemleri kullandığını ve Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da İslamcı hareketlerin iktidarı ele geçirmesi için fırsat aradığını belirtmişti.
Yasağın askıya alınmasına ilişkin mahkeme oturumu kapalı oturumda gerçekleştirildi.
Krasnov’un mahkemeye başvurmasının hukuki dayanağını, Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından 28 Aralık 2024 tarihinde imzalanan yasa oluşturdu.
Bu yasayla İdari Yargılama Usulü Kanunu ve “Terörle Mücadele Hakkında” federal yasada değişiklikler yapıldı.
Değişiklikler, bir örgütün terörü yayma, meşrulaştırma ve destekleme veya Rusya’nın çıkarlarına karşı terör bağlantılı suçlar işleme faaliyetlerini durdurması hâlinde, söz konusu örgüte yönelik yasağın askıya alınmasına olanak tanıyor.
Taliban, Amerikan askerlerinin ülkeden çekilmesinin ardından 2021 yılında Afganistan’da iktidarı tamamen ele geçirdi (dönemin Devlet Başkanı Eşref Gani ülkeden kaçmıştı).
Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü’nden araştırmacı Muhammed Ömer Nessar, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, Rusya’nın, resmi olarak tanımamasına ve örgütün terör listesinde bulunmasına rağmen son birkaç yıldır Taliban hükümetiyle aktif etkileşim yürüten ülkeler arasında yer aldığını hatırlattı.
Nessar, buna rağmen Moskova ve Kabil arasındaki işbirliğinin daha çok “seçici” nitelikte olduğunu ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Taliban’ın terör örgütü statüsünün kaldırılmasının, “iki ülke halklarının çıkarları doğrultusunda Afganistan ile tam teşekküllü bir ortaklık kurulmasının yolunu açtığı” belirtildi.
Nessar, Moskova’nın Afganistan’daki altyapı projelerini yakından takip ettiğini ifade etti. Araştırmacıya göre, 2024 yılında özellikle IŞİD kaynaklı terör tehditlerine karşı koyma meselesi öncelik kazandı ve bu durum potansiyel işbirliğinin diğer alanlarını bir ölçüde geri plana itti.
Ancak Nessar, artık resmi düzeyde IŞİD’e karşı ortak mücadelenin, iki ülke arasındaki etkileşimin ana teması hâline geleceğini öngördü.
Nessar, “Rusya için Taliban’ın yasaklı ve terör örgütleri listesinden çıkarılması büyük ölçüde sembolik bir adım olsa da, iç meşruiyet konusunda ciddi eksiklik yaşayan Taliban için bu son derece önemli bir siyasi adımdır,” dedi.
Nessar, “bu adımın, açıkça Taliban’ın terörle mücadele alanında işbirliğine yönelik belirli adımlar attığı bir dönemde, Kabil’deki mevcut yönetimin siyasi tanınırlığının eksikliğini telafi etmeyi hedeflediğini” de sözlerine ekledi.
Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Orta Asya Sektör Başkanı Stanislav Pritçin ise, bir yandan Orta Asya genelinde Taliban ile ilişkileri geliştirme eğiliminin yaygın olduğunu dile getirdi.
Pritçin, Kırgızistan ve Kazakistan’ın hareketi zaten terör listesinden çıkardığını, Özbekistan’ın ise Taliban ile ekonomik ve siyasi etkileşim konusunda en aktif ülke olduğunu kaydetti.
Diğer yandan Pritçin, terör statüsünün kaldırılmasının Moskova’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerinde bazı incelikler barındırdığını ifade etti.
Uzman, örneğin Rus askeri üssünün bulunduğu Tacikistan’ın, söylem düzeyinde Taliban’ı hâlâ tehdit olarak gördüğünü, ancak Duşanbe’nin fiiliyatta Kabil ile etkileşimde bulunarak elektrik tedarik ettiğini belirtti.
Pritçin, Yüksek Mahkeme kararının ardından Rusya için Trans-Afgan demiryolu dâhil büyük projeler için fırsatlar doğduğunu, hatta 2010’lu yıllarda planlanan ancak daha sonra rafa kaldırılan TAPI (Türkmenistan–Afganistan–Pakistan–Hindistan) doğalgaz boru hattı projesinin bile mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.
BGP Litigation adlı avukatlık firmasının ortağı Sergey Glandin ise, Yüksek Mahkeme’nin kararına rağmen Rusya’nın, “Özel Ekonomik Tedbirler ve Zorlayıcı Tedbirler Hakkında” yasaya uygun olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) henüz 1999 yılında Taliban’a karşı kabul ettiği zorlayıcı tedbirler rejimine uymak zorunda olduğunu kaydetti.
Glandin, bu kapsamda Rusya’nın, BM’nin ilgili konsolide yaptırım listesinde yer alan kişilerin varlıklarını dondurması, bu kişilerin ülkeye girişini (istisnasız olarak) yasaklaması ve bu kişilere silah ve askeri yardım tedarikini engellemesi gerektiğini belirtti.
Rusya
Rusya’da Wildberries’deki ortaklık krizi mahkemede çözüldü

Rusya’nın en zengin kadını Tatyana Kim, eski eşi Vladislav Bakalçuk ile girdiği mal paylaşımı davasını kazandı. Mahkeme kararıyla Bakalçuk’un ülkenin en büyük e-ticaret şirketi Wildberries’teki yüzde 1’lik hissesi Kim’e geçti ve böylece Kim şirketin tek sahibi oldu. Geçen aylarda Wildberries ve Russ şirketlerinin birleşme sürecinde medyada ses getiren anlaşmazlıklar yaşanmıştı
Rusya’nın en zengin kadını Tatyana Kim, eski eşi Vladislav Bakalçuk ile girdiği mal paylaşımı davasını kazanarak ülkenin en büyük e-ticaret şirketi Wildberries’in tek sahibi oldu.
Moskova Savyolovskiy Bölge Mahkemesi, Kim lehine karar vererek Bakalçuk’un Wildberries LTD’deki yüzde 1’lik hissesinin Kim’e devredilmesine hükmetti.
Bu kararla birlikte Kim, şirketin yüzde 100’ünün sahibi oldu. Karar, Wildberries ve Russ şirketlerinin ortak açıklamasında duyuruldu.
Mahkeme ayrıca, Kim’in Wildberries Bank’taki yüzde 100 hissesinin ve kişisel banka hesaplarındaki tüm fonların da kendisine ait olduğuna karar verdi.
Şirket yetkilileri, “Böylece mahkeme, Tatyana Kim’in tüm dava taleplerini kabul etti,” açıklamasını yaptı.
Wildberries, 2004 yılında kuruldu. 2019 yılı sonuna kadar Kim (o dönemki soyadıyla Bakalçuk) Wildberries LTD’nin yüzde 100’üne sahipti, ancak daha sonra şirketteki yüzde 1’lik hisseyi eşi Vladislav Bakalçuk’a devretti.
Geçen yılın haziran ayında Wildberries ve Rusya’nın en büyük açık hava reklamcılık şirketi Russ, dijital bir ticaret platformu oluşturmak amacıyla birleşme planlarını duyurdu.
Temmuz ayında RVB LTD adında bir ortak girişim kuruldu. Bu şirketin yüzde 65’i Wildberries LTD’ye, yüzde 35’i ise Russ grubunun ana varlığı olan Stinn LTD’ye ait.
Vladislav Bakalçuk, birleşmeye karşı çıkarak Russ’un sahipleri olan Levan ve Robert Mirzoyanov kardeşler tarafından “düşmanca bir devralma” girişimi olduğunu iddia etti.
Bu konuda yardım istemek için Çeçenistan lideri Ramzan Kadırov ile görüştü.
Tatyana Kim ise bu iddiaların asılsız olduğunu belirterek, işlemin tüm yasalara uygun olarak gerçekleştiğini ve boşanma davası açtığını duyurdu.
Boşanma işlemleri bu yılın şubat ayında tamamlandı.
Yaşanan çatışma, 18 Eylül 2024’te Moskova’nın merkezindeki Wildberries ofisi yakınlarında çıkan silahlı çatışmayla doruğa ulaştı.
Olayda iki kişi hayatını kaybetti, aralarında Çeçenistan’dan üç MMA dövüşçüsünün de bulunduğu on kişi yaralandı.
Şirket, silahlı kişilerin Bakalçuk’un çevresinden olduğunu iddia etti. Kim ise eski eşini “1990’lar tarzı” yöntemlere başvurmak yerine “yasal çerçevede hareket etmeye” çağırdı.
Forbes, 2025 yılında Tatyana Kim’i Rusya’nın en zengin kadını ilan etti. Kim’in servetinin 4,6 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Rusya
Rusya Savunma Bakanlığı’nda ikinci general rüşvetten hapis cezası aldı

Rusya Savunma Bakanlığı’nda rüşvet soruşturmaları devam ediyor. Eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Vadim Şamarin, büyük miktarda rüşvet almaktan suçlu bulunarak 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şamarin, Sergey Şoygu’nun Savunma Bakanlığı görevinden ayrılmasından sonra rüşvetten hapis cezası alan ikinci general oldu.
Rusya Savunma Bakanlığı’nda görevli ikinci bir general, rüşvet suçlamasıyla hapis cezasına çarptırıldı.
Moskova Garnizon Askeri Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve Rusya Silahlı Kuvvetleri Ana İletişim İdaresi Başkanı Vadim Şamarin’i yedi yıl hapis cezasına mahkum etti.
Korgeneral Şamarin, devlet savunma siparişlerini yerine getirirken iki büyük rüşvet almaktan suçlu bulundu.
İnterfaks haber ajansının aktardığına göre, Şamarin cezasını yüksek güvenlikli bir cezaevinde çekecek.
Şamarin, Sergey Şoygu’nun Savunma Bakanlığı görevinden ayrılmasından sonra rüşvetten hapis cezası alan ikinci general oldu.
Ocak ayında mahkeme, 2021-2023 yılları arasında Moskova’yı koruyan 1. Özel Amaçlı Hava Savunma Birliğini komuta eden Tümgeneral Konstantin Ogiyenko’ya 8 yıl yüksek güvenlikli cezaevi cezası vermişti.
Hem Ogiyenko hem de Şamarin’in rütbeleri söküldü. Şamarin’e ayrıca yedi yıl boyunca devlet kurumlarında görev alması yasaklandı.
Mahkeme, Şamarin’in 36 milyon ruble değerindeki mal varlığına da el koydu. Şamarin’in davası kapalı oturumda görüldü.
Generalin soruşturmacılarla işbirliği anlaşması yapması nedeniyle süreç, delillerin incelenmediği özel bir usulle ilerledi.
Şamarin hakkındaki soruşturma
Şamarin, geçen yılın mayıs gözaltına alınmıştı. Soruşturma, Şamarin’in Nisan 2016’dan Ekim 2023’e kadar Perm’deki Telte telefon fabrikasının genel müdürü Aleksey Vısokov ve aynı kuruluşun baş muhasebecisi Yelena Grişina’dan toplam 36 milyon ruble rüşvet aldığını tespit etti.
Şamarin’e bu paranın, Savunma Bakanlığı ihtiyaçları için tedarik edilen ürünlerin hacmini ve maliyetini artırma karşılığında ve “genel himaye” için ödendiği belirtildi.
Şamarin hakkında ifade veren kişi, eski astı ve İletişim Planlama İdaresinin başkanı Tümgeneral Aleksandr Ogloblin oldu.
Ogloblin, Ağustos 2018’de büyük çaplı dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklanmıştı. Eylemlerinden kaynaklanan zararın 1,6 milyar ruble olduğu tahmin ediliyordu.
Şubat 2022’de Ogloblin, 4,5 yıl hapis cezasına çarptırılmış, devlet nişanları ve rütbesi alınmıştı. Fakat Şamarin’i “ihbar etmesinin” ardından cezası ıslah çalışmalarına çevrilmişti.
Ogloblin, 28 Şubat 2024’te serbest bırakıldı, ancak ekim ayında devletin teçhizat siparişlerini yerine getirirken büyük miktarda rüşvet almak suçlamasıyla tekrar tutuklandı. Bu kez Ogloblin hakkında ifade veren kişi Şamarin oldu.
Savunma Bakanlığı’nda temizlik
Savunma Bakanlığı’ndaki “temizlik”, Şoygu’nun görevden ayrılmasından kısa bir süre önce başladı.
Nisan 2024’te, milyarlarca rublelik rüşvet davasıyla ilgili olarak kilit yardımcısı Timur İvanov gözaltına alındı ve tutuklandı.
Ardından iki bakan yardımcısı daha, ordu generalleri Pavel Popov ve Dmitriy Bulgakov cezaevine gönderildi.
Öte yandan Popov, Patriot tema parkının inşaatında zimmete para geçirmekle, Bulgakov ise 1,3 milyar rublelik yolsuzluk anlaşmaları yapmakla suçlanıyor.
Bunların yanı sıra, Savunma Bakanlığı Ana Personel İdaresi Başkanı Korgeneral Yuriy Kuznetsov, 30,5 milyon ruble değerinde bir yazlık ev şeklinde rüşvet almakla suçlanarak gözaltında bulunuyor.
Ayrıca, 58. Ordu eski komutanı Tümgeneral İvan Popov, Zaporijya oblastında tahkimat inşaatında kamu parasını zimmete geçirmekle suçlanıyor.
Rüşvet davaları kapsamında, Leningrad Askeri Bölgesi Lojistikten Sorumlu Komutan Yardımcısı Tümgeneral Valeriy Mumincanov ve Merkez Askeri Bölgesi Otomotiv ve Zırhlı Araç Hizmeti Başkanı Tümgeneral Denis Putilov da tutuklu bulunuyor.
Rusya’da devletleştirilen varlıkların değeri 2,4 trilyon ruble
-
Görüş2 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4
-
Görüş2 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Avrupa2 hafta önce
Komünist Parti’ye karşı ilk ‘Twitter devrimi’: Moldova’da 16 yıl önce ne olmuştu?
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan için Şili neden önemli?
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri ticaret savaşını tetikliyor
-
Söyleşi2 hafta önce
Çin uluslararası sistemi nasıl değerlendiriyor? Şanghay, Hangzhou ve Pekin’den akademisyenlerle özel söyleşi
-
Görüş1 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?