Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya, Trump döneminden ne bekliyor?

Yayınlanma

İvan Timofeyev*
Kommersant
16 Ağustos 2024

Yaklaşan ABD başkanlık seçimleri bir kez daha Rusya için kimin daha iyi olduğu tartışmalarını beraberinde getiriyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ı Moskova için Demokrat Parti’nin temsilcisinden (bu kez görevdeki Başkan Yardımcısı Kamala Harris) daha kabul edilebilir bir siyasetçi olarak görmek yine cazip geliyor. Trump, Rusya ile ‘anlaşmayı’ göz ardı etmediğini iddia ediyor. Onun fikri pratiğe yönelik. Ülkesinin ulusal çıkarlarını ilerletmekten yana ama takasa da, “al gülüm, ver gülüm”e de sıcak bakıyor. Cumhuriyetçi adayın güçlü bir pozisyondan konuşuyor olması Rusya’da kimseyi utandırmıyor. Moskova, uzun zamandır buna alışkın ve güç politikasına hazır.

Fakat Trump yönetiminde ABD ile ‘anlaşma’ ya da en azından daha yapıcı ilişkiler bekleyenler yanılıyor. Trump faktörü Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerin yapısını değiştirmede ciddi bir rol oynamayacak. Genel olarak Moskova, ABD Başkanı’nın tam olarak kim olacağıyla ilgilenmemeli. Beyaz Saray’ın başındaki ismin Rusya-ABD ilişkilerinde önemli bir rol oynaması pek mümkün değil.

Trump’ın 2016 seçimlerindeki zaferi Moskova’da alkışlarla karşılanmıştı. O dönemde ABD-Rusya ilişkileri, Ukrayna meselesinin merkezinde yer aldığı birikmiş çelişkiler nedeniyle halihazırda ciddi şekilde zayıflamıştı. O zamanlar durum hala tersine çevrilebilir gibi görünüyordu. Trump’ın seçim zaferinden bir buçuk yıl önce, Donbass’taki çatışmaya ilişkin Minsk anlaşmaları yürürlüğe girmişti ve silah kontrol rejimlerinin kalıntıları hala yerinde duruyordu. Trump ‘bataklığı kurutma’ -derin devletin zorba bürokratlarından kurtulma, dış ve iç politikada birikmiş sorunları bir çırpıda çözme- tehdidinde bulunmuştu. Trump’ın çekirdek seçmen kitlesi de ruhen birbirine yakın görünüyordu; büyük metropollerin kozmopolit ve atomize olmuş, büyük ölçüde sanal ekonomi ve hizmet sektöründe yaşayan sakinlerinin aksine, Amerikan kırsalından gelen çalışkan işçiler, ülkelerinin vatanseverleri, güçlü aile adamları vardı. Deneyimli diplomatlar, Trump’ın popülizminin nesnel güvenlik eğilimlerini tersine çevirmesinin pek mümkün olmadığını söyleyerek umutlanılmamasını tavsiye ediyorlardı. Bu kişilerin haklı olduğu ortaya çıktı.

Valday Tartışma Kulübü Program Direktörü İvan Timofeyev

Trump’ın başkanlığının neredeyse tamamı, Rusya’nın 2016 seçimlerine kazanan aday lehine müdahale ettiğine dair spekülasyonlarla geçti. Görevdeki başkan azledilmekten kurtulmayı başardı ama müdahale konusu ABD’nin Rusya cephesindeki diplomasisine pranga vurdu. Kongre, PL 115-44’ü (CAATSA; Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) kabul ederek eski Başkan Barack Obama’nın Ukrayna ve dijital güvenlik konusundaki kararnamelerini federal yasaya dahil etti. Böylece Beyaz Saray’ın başı, Kongre’nin onayı olmadan bu kararnameleri iptal etme ve kişileri yaptırım listelerinden çıkarma yetkisinden mahrum bırakıldı. CAATSA, ayrıca başkana oldukça geniş bir dizi kısıtlayıcı tedbiri kullanma yetkisi verdi. Yönetim buna pragmatik bir şekilde karşılık verdi. Trump, CAATSA’yı imzaladı ve 2018’de 13849 sayılı İcra Emri ile bunu yürütme organı düzeyinde uygulayacak yasal mekanizmayı başlattı. 13848 sayılı kararname, Trump’ın seçimlere müdahaleye yanıt verme kararlılığını gösterirken, 2019’daki 13883 sayılı kararname de Skripal olayına yanıt olarak yaptırım uygulama yönündeki siyasi iradeyi yansıtıyordu.

Ancak Trump yönetimi, Rusya’daki ABD’li yatırımcıların zarar görmesinden korktuğu için yaptırımları ılımlı bir şekilde kullandı. Kongre üyelerinin ‘acımasız yaptırımlar’ ve DASKA tasarısı (‘ABD güvenliğini Kremlin saldırganlığından koruma’) şeklindeki radikal teşebbüsleri Dışişleri Bakanlığı avukatları tarafından kapsamlı bir şekilde eleştirildi.

Trump aynı zamanda başta Kuzey Akım-2 olmak üzere Rus doğalgaz boru hattı projelerine dönük yaptırımların da güçlü bir destekçisi oldu. Rusları Avrupa gaz pazarından çıkarmak amacıyla 2019’da PEESA’yı (‘Avrupa’nın Enerji Güvenliğini Koruma Yasası’) ve 2020’deki değişikliklerini destekledi. Avrupalı tedarik şirketleri, özellikle de boru döşemek için gemi kiralayan İsviçre merkezli All Seas, yaptırım tehdidinden ciddi şekilde ürktü. Ruslar sonunda inşaat için kendi gemilerini uyarladılar, ancak Kuzey Akım-2’nin inşası gecikti. Kuru dengede Trump, uygun ve gerekli gördüğü yerlerde yaptırımları şiddetle uygulamaya istekli olduğunu ortaya koydu. Genel manada, Rusya ile diyaloğa yönelik hamleler net bir sonuç vermedi. Buna ek olarak Trump, silahların kontrolü rejimine de şiddetle karşı olduğunu ispat etti.

Trump’ın başkanlığı döneminde, skandallara rağmen, Amerikan siyaset mekanizması sorunsuz bir şekilde işlemeye devam etti. Amerikan toplumundaki derin sosyal ayrışmalar buna engel olmadı. Amerikalı araştırmacı Aaron Wildavsky’nin 1966’da işaret ettiği gibi, ABD’nin duruma göre biri dış politikada diğeri iç politikada ‘iki başkanı’ vardır. Yani, iç toplumsal ayrışmalar, kendi yolunda ilerleyen dış politikayı mutlaka etkilemez. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki mücadele büyük ölçüde iç süreçleri yansıtır ama dış politikada farklılıklar, var olmalarına rağmen, çok derin olmaktan uzaktır. Dahası, Rusya konusunda uzun zamandır partiler arası bir uzlaşı söz konusu.

Trump’ın görevden ayrılmasının ardından bir sonraki başkan Joe Biden’ın 2021 sonuna kadar Moskova’ya yönelik politikasının da oldukça dengeli kalması bunun bir göstergesi. Biden, boru hattı projelerine yönelik sert yaptırımlardan kaçınarak Almanya ve AB’nin tutumuna doğru bir adım attı. Aynı zamanda ABD tarafından START anlaşmasının uzatılmasına son dakikada yeşil ışık yaktı. 2021 yılında Biden, daha sonra Rusya’ya dönük yaptırımlar için temel yasal mekanizma haline gelen 14024 sayılı kararnameyi imzaladı. Fakat bu araç, özel askeri harekatın başlatılmasından önce sınırlı ölçüde kullanılmıştı.

Durum, iki ülke arasında Avrupa’nın güvenliği ve Ukrayna meselesi konusunda bozulan ilişkiler zemininde değişmeye başladı, yani ABD başkanının rolünden ziyade yapısal faktörler eliyle belirlendi. Eğer Trump, 2021 sonunda Biden’ın yerinde olsaydı, Rusya’ya dönük politikası da benzer olurdu. Özel askeri harekatın başlamasından sonra Washington, Oval Ofis’te kimin oturduğundan bağımsız olarak Rusya’ya karşı bir ‘yaptırım tsunamisi’ başlatacaktı.

Trump’ın 2024 seçimlerindeki muhtemel zaferi Rusya açısından pek bir şey değiştirmeyecek. Politikacı, silah kontrol rejimine muhalif olarak biliniyor. Ancak rejimin aşınması Biden döneminde halihazırda devam etti ve son çivi hem Donald Trump hem de rakibi Kamala Harris tarafından eşit başarıyla çakılabilir. Trump, ABD’nin enerji kaynaklarının Avrupa pazarına sokulması konusunda, özellikle de AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım politikası böyle bir gidişatı destekleyeceği için daha aktif bir şekilde lobi yapacaktır. Trump’ın ABD’nin Avrupalı müttefiklerine güvenlik için ödeme yaptırma tehdidi NATO dayanışmasını bozmayacak. Bu tür tehditler ilk dönemde bile NATO’yu zayıflatamadı ve bugün Rusya ile ilişkilerde yaşanan krizin arka planında da herhangi bir değişikliğe yol açmayacak. Avrupalı NATO müttefikleri artık askeri harcamalarını kendileri artırıyor. Trump, çatışmanın çözümü için nesnel koşullar olgunlaşmadıkça, örneğin çatışmayla mücadele edecek kaynakların tükenmesi ya da Rusya’nın mutlak bir zafer kazanması gibi, Ukrayna düğümünü çözemeyecek. Son olarak, Trump’ın iktidara gelmesinin ABD’nin siyasi sistemini istikrarsızlaştırması ve iç ihtilafların tırmanması halinde bunların dış politikayı etkilemesi pek mümkün değil.

Özetle, ABD seçimlerinin sonucu Rusya için tamamen ikincil hatta üçüncül öneme sahip. Bunu Rusya’nın ABD ve kolektif Batı ile ilişkilerinde önemli bir faktör olarak değerlendirmek için henüz erken.

(*) 2015’ten beri Valday Tartışma Kulübü Program Direktörü; 2023’ten beri Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) Genel Direktörü, Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde doçent.

RUSYA

Rusya, Batılı şirketlerin dönüşü için yeni prosedürler geliştiriyor

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği (RSPP) Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Batılı şirketlerin Rusya’dan çekilmesinin ardından yerli işletmelerin bu boşluğu doldurduğunu ve ülkenin ekonomik olarak güçlendiğini belirtti. Putin, Rusya’ya dönmek isteyen Batılı şirketler için özel bir prosedür geliştirileceğini, ancak yerli şirketlerin çıkarlarının her zaman öncelikli olacağını vurguladı. Ayrıca, yaptırımların Rusya ekonomisinde olumlu değişikliklere yol açtığını ve Batılı şirketlerin Rusya’dan çıkış zararlarının 1,2 trilyon doları aştığını ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği’nin (RSPP) genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada, Rus şirketlerinin Batılı şirketlerin çekilmesiyle oluşan boşluğu başarıyla doldurduğunu ve pazar paylarını artırdığını belirtti.

Putin, “Yurt dışından dönmek isteyen kuruluşlar için ayrı bir prosedür geliştireceğiz,” dedi.

Uzmanlara göre, Rusya’dan ayrılan Batılı şirketlerin zararları 1,2 trilyon doları aşıyor.

Moskova Uluslararası Müzik Evi’nde düzenlenen yıllık kongre, iş dünyasının çıkarlarını temsil eden 320 binden fazla Rus şirketini bir araya getirdi.

RSPP’ye üye şirketler, Rusya’nın gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 60’ından fazlasını üretiyor.

Kongreye, önde gelen girişimciler ve hükümet yetkilileri dahil olmak üzere yaklaşık 1300 delege katıldı.

Maliye Bakanı Anton Siluanov, bakanlığının Merkez Bankası ile birlikte enflasyonu düşürmek için ekonomiyi soğutma önlemleri aldığını belirtti.

Siluanov, işletmeleri maliyetlerini düşürmeye çağırdı. Putin ise, “Pratikte her şeyin planlandığı gibi olması, aşırı bir soğuma olmaması gerekiyor. Her şeyin yavaş yavaş olması gerekiyor,” ifadelerini kullandı.

Rusya Maliye Bakanlığı, bütçe üzerindeki baskıyı azaltmak için özelleştirme istiyor

Devlet Başkanı Putin ise, Rusya’nın ulaşım, lojistik ve finansal altyapı dahil olmak üzere her alanda egemenliğini güçlendirdiğini belirtti.

Putin, Bu durumun, rakiplerin Rusya’yı engelleme ve ekonomik ile teknolojik kapasitelerini zayıflatma çabalarına yol açtığını söyledi.

Devlet Başkanı, “Küresel rekabet kızıştı ve giderek daha karmaşık ve uzlaşmaz bir hal alıyor. Gözlerimizin önünde yeni bir ekonomik rekabet sarmalı yaşanıyor,” diye konuştu.

Son yıllarda Rus işletmeleri, yaptırımlar, uluslararası ödeme kısıtlamaları ve dış pazarlardaki zorluklar gibi ciddi sorunlarla karşılaştı.

Fakat Rus sermayedarlar, Batı’nın yaptırımları altında çalışmayı öğrendi. Bugün, Rusya’daki kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımlar, diğer tüm ülkelere uygulananların toplamından daha fazla.

Devlet Başkanı Putin, “Girişimcilerin kendileri bile kaç tane yaptırım uygulandığına anlamamış gibi görünüyor, ancak Maliye Bakanlığı hesapladı. Size güvenle söyleyebilirim ki, kişi ve kuruluşlara yönelik 28 bin 595 yaptırım var,” dedi.

Putin, bu tür eylemlerin yatırım özgürlüğünü ve küresel ticareti baltaladığını, ancak aynı zamanda Rusya ekonomisinde, özellikle finans ve teknoloji alanlarında olumlu değişikliklere yol açtığını belirtti.

Norilsk Nikel’in kurucusu Vladimir Potanin, yaptığı açıklamada, “Pek çok kişi bu yaptırımların yasa dışı olduğunu ve Rus işletmeleri üzerinde bir baskı aracı olduğunu düşünüyor. Devlet Başkanımızın gündeminde bu konunun (ABD ile ilişkilerin normalleşmesi için) bir koşul olarak yer alması boşuna değil. Bu nedenle, bu alanda devlet politikasını izlememizin doğru olacağını düşünüyoruz,” ifadelerini kullandı.

Rus sermayedarlar, Moskova ile çalışmak isteyen diğer yabancı ortaklarla alternatif işbirliği mekanizmaları kurmayı başardı.

Ayrıca Vladimir Putin, Rus işletmelerinin BRICS ortaklarıyla projelere aktif katılımını beklediğini ifade etti.

Putin, konuşmasının büyük bir bölümünü, Ukrayna’daki askeri müdahalenin başlamasından sonra pazarı terk eden ve Rusya’ya geri dönmek isteyen yabancı şirketlere ayırdı.

Bu durumdan Rus işletmelerinin faydalandığını ve boşalan pazar paylarını doldurduğunu belirtti ve Rusya’dan ayrılan bazı kuruluşların geri dönmek istediğini anımsattı.

İktisatçı Valeriy Korneyev, İzvestiya‘ya yaptığı açıklamada, “Batılı işletmelerin Rusya’daki doğrudan kayıplarını doğru bir şekilde tahmin etmek zor. Fakat, Batı’da bloke edildiği düşünülen 600 milyar dolarlık uluslararası rezervlerimizden daha fazlasını kaybettiler. Batılı şirketlerin Rusya’daki kayıplarını bilançolarından silmelerinden kaynaklanan doğrudan zararları 1,2 trilyon doları aşıyor. Rusya’da bıraktıkları pazar paylarından elde edebilecekleri potansiyel kâr kayıpları ise tahmin edilemiyor, bu çok daha büyük,” dedi.

Öte yandan Putin, hükümete, Batılı ülkelerin şirketlerinin Rusya’ya dönüşü için dürüst iş yapma garantisiyle bir prosedür geliştirmesi talimatını verdi.

Özellikle ülkeden “kapıyı çarparak” çıkan Batılı şirketlerin dönüşüyle ilgili anlaşmalara dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

Putin, “Rus şirketlerinin, işletmelerinin ve çalışanlarının çıkarları bizim için her zaman öncelikli olacak. Yabancı işletmelerin pazarımıza dönüşü konusunu bu açıdan değerlendireceğiz,” diye ekledi.

Rusya lideri, “Eskisi gibi olmayacak. Ticaret, ödemeler ve sermaye akışlarının tam özgürlüğüne güvenmek mümkün değil, tıpkı yatırımcıların ve girişimcilerin haklarını korumak için Batılı mekanizmalara güvenilemeyeceği gibi,” diye vurguladı.

Bu mekanizmaların daha önce de zorlukla çalıştığını belirten Putin, “Şimdi ise, tabiri caizse, tüm örtüler kalktı. Avrupa başkentlerindeki çeşitli ‘yüksek mahkemelerin’ ve birçok kişinin saklanmak için çabaladığı Batı yargı bölgelerinin neye mal olduğu herkese açık hale geldi. Her şey. Bunların hiçbiri yok. Ve hiçbir gizli yargı bölgesi yok,” diyerek sözlerini tamamladı.

Putin’den Batılı şirketlere uyarı: Geri dönüşler kolay olmayacak

Okumaya Devam Et

RUSYA

Gazprom, yıllık çevre raporunu yayımlamayı durduruyor

Yayınlanma

Rus enerji devi Gazprom, yıllık çevre raporunu yayımlamama kararı aldı. Şirket, 17 Mart’ta alınan yönetim kurulu kararıyla, çevre politikası ve çevresel sorumluluk mekanizmalarına ilişkin düzenlemelerdeki raporla ilgili maddeleri çıkardı.

Rus enerji şirketi Gazprom, yıllık çevre raporunu yayımlamama kararı aldı.

Şirketin internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, bu karar 17 Mart’taki yönetim kurulu toplantısında alındı.

Yönetim kurulu, şirketin bilgi açıklama yönetmeliğinden ve “Gazprom ve bağlı ortaklıklarının çevre politikası, çevresel sorumluluk mekanizmalarının gönüllü olarak uygulanması usulü” hakkındaki kararlardan, yıllık çevre raporunun (çevre koruma raporu) hazırlanması ve hissedarlara sunulmasıyla ilgili maddeleri çıkardı.

TASS‘ın haberine göre, şirket, grup şirketlerinin sosyal faaliyet raporunu yayımlamaya devam edecek.

Bu belge, Gazprom’un sürdürülebilir kalkınma alanındaki politikasını, bu alandaki temel hedeflerini ve raporlama döneminde elde edilen sonuçları, Rusya’nın sosyo-ekonomik kalkınmasına katkısıyla ilgili bilgileri açıklayarak gösteriyor.

Hafta başında Gazprom’un Rusya Muhasebe Standartları’na (RMS) göre 2024 yılı net zararının 1,08 trilyon ruble olduğu açıklandı.

Aynı zamanda, şirketin geçen yılki geliri yüzde 11,3 artarak 6,257 trilyon rubleye yükseldi.

Gazprom’un enformasyon dairesi, Vedomosti‘ye yaptığı açıklamada, zararın ana nedenlerinin Gazprom Neft hisselerinin değerindeki 852 milyar rublelik düşüş ve 1 Ocak 2025’ten itibaren vergi oranının yüzde 25’e yükselmesi nedeniyle ertelenmiş gelir vergisi giderlerindeki 444 milyar rublelik artış olduğunu belirtti.

Gazprom, 1 trilyon rubleden fazla zarar açıkladı

Okumaya Devam Et

RUSYA

Putin’den Batılı şirketlere uyarı: Geri dönüşler kolay olmayacak

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkeden ayrılan yabancı şirketlerin Rusya’daki varlıkları indirimli fiyattan geri almasını yasakladı. Putin, Rus şirketlerinin çıkarlarının öncelikli olduğunu vurgulayarak, geri dönmek isteyen yabancı şirketlerin durumunun dikkatlice inceleneceğini belirtti. Hükümetin, yabancı şirketlerin geri dönüşüne yönelik tek tip bir yaklaşım geliştirmesi bekleniyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkeden ayrılan yabancı şirketlerin Rusya’daki varlıkları indirimli satış fiyatından geri almasını yasakladı.

Putin, Batılı şirketlerin geri dönüş prosedürlerinin geliştirilmesi talimatını verdi.

Ukrayna krizi için barışçıl çözüm yolları arayışında Rusya-ABD temaslarının yeniden başlaması, yaptırımların hafifletilmesi ve yabancı şirketlerin Rusya’ya dönüşüne dair spekülasyonları artırdı.

Putin, geçtiğimiz hafta bazı yabancı şirketlerin Rusya pazarına dönüşü konusunda kapalı kapılar ardında görüşmeler yürüttüklerini açıklamıştı.

2022’de Ukrayna’daki çatışmanın başlamasının ardından McDonald’s’tan Mercedes-Benz’e kadar binden fazla şirket Rusya pazarını terk etti.

Bu şirketler, Rusya’daki varlıklarını sattı, yönetime devretti veya varlıklarından vazgeçti.

Bazıları geri satın alma opsiyonuyla ayrılırken, bazıları da işletmelerini kayyum atanmasının ardından yerli yatırımcılara satmak zorunda kaldı.

Putin, Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği üyelerine yaptığı konuşmada, bazı yabancı şirketlerin Rusya’ya dönme arzusunu bildiğini ve rakiplerin geri dönüşünde Rus işletmelerinin çıkarlarını koruma taahhüdünü yineledi.

Putin, “Rus şirketlerinin, işletmelerinin ve çalışanlarının çıkarları bizim için her zaman öncelikli olacaktır. Yabancı işletmelerin pazarımıza dönüşü konusunu bu bakış açısıyla değerlendireceğiz,” dedi.

Yabancı işletmeleri, personeli ve teknolojiyi koruyan ve yönetimi Rusya’ya devredenler ile faaliyetleri sabote eden ve büyük indirimlerle çıkanlar olarak ikiye ayırdı.

Putin, ilk gruba geri dönmek istemeleri hâlinde saygıyla yaklaşacaklarını söyledi.

Putin, “Ancak kapıyı çarparak çıkan, Rus segmentini genellikle büyük bir indirimle satmak isteyen başka şirketler de vardı. Ya da daha kötüsü, faaliyetleri sabote etmeye başladılar ve böylece Rus müşterilerinin, tedarikçilerinin ve yüklenicilerinin tüm gruplarını savunmasız bir duruma soktular. Bu şirketleri iyi biliyoruz. Onlara kayyum atamak zorunda kaldık. Fakat rüzgarın değişmesi ihtimaline karşı, kendilerine bir açık kapı bıraktılar; işi geri satın alma hakkını saklı tuttular, bir opsiyon öngördüler,” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı, hükümete durumu dikkatle izlemesi ve bu tür anlaşmaların, sahiplerinin Rusya’daki işi çok ucuza satıp kaderine terk etmesi ve şimdi de aynı mütevazı parayla varlığı geri almak istemesi şeklinde sonuçlanmaması talimatını verdi.

Putin, “Böyle olmamalı, böyle olmaz. Piyasanın durumu halihazırda farklı, şirketler güçlendi, sermayelerini artırdılar ve artık farklı bir değere sahipler. Bu nedenle, her anlaşma ayrı ve dikkatli bir şekilde incelenmeyi gerektirecektir,” ifadesini kullandı.

Geri dönenler için imtiyaz olmayacağını yineleyen Putin, “Aynı zamanda Rusya açık bir ülke olmaya devam ediyor. Geri dönmek isteyenler, lütfen yasal çerçevemiz içinde geri dönsünler,” değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Yardımcısı Denis Manturov ise dün hükümetin Batılı şirketlerin geri dönüşü ihtimaline karşı önleyici bir yaklaşım geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Manturov’a göre yetkililer, yabancı ortakların geri dönüşü hâlinde onları cezbetme ilkelerini değiştirmeyi ve ortak girişimlerdeki kontrolün Rus yararlanıcılar tarafından güvence altına alınmasını öneriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English