Bizi Takip Edin

AMERİKA

Stoltenberg Arktik’i yazdı: NATO için stratejik

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna, iklim değişikliği ve Arktik savunması gündemi ile Kanada’yı ve Kanada’nın Arktik bölgesini ziyaret edecek. Bu, NATO’nun 1949’da kurulmasından bu yana, bir NATO genel sekreterinin Kanada Arktik bölgesine yaptığı ilk ziyareti temsil etmesi nedeniyle özellikle dikkat çekici.

Rusya’dan sonra bölgede en büyük sınıra sahip ikinci devlet olan Kanada, NATO’nun Kuzey Kutbu’na müdahalesine bir süredir direniyordu, hatta 2009’daki zirvede İttifakın Arktik’teki rolüne ilişkin bir bildiriyi veto etmişti. Bunun sebepleri ise tartışılıyor. Bölgenin militarize edilip Rusya’nın kışkırtılmasından endişe duyanlar olduğu gibi, İttifakın İtalya, İspanya gibi Kuzey dışı üyelerinin Arktik’te söz hakkı olmasını istemeyenler de mevcut. Ancak Kanada esasen münhasır ekonomik bölgesini korumak istiyor. Dahası, Arktik Kanada’dan geçen Kuzeybatı geçidi iklim değişikliği sebebiyle buzdan arınmaya başladı ve 2040’ta deniz yolculuğu için tamamen açık olabileceği konuşuluyor. Bu da uluslararası sularda yer alan rotalarda ve deniz trafiğinde değişiklik anlamına geliyor. Bu avantajı paylaşmak istemeyenler olduğu gibi, bu durumun yeni güvenlik gereksinimleri yaratacağını dolayısıyla da İttifaka ihtiyacı artıracağını savunanlar da var.

Ancak ABD, Ukrayna savaşı ile Rusya ve Çin’in varlığını bahane ederek Kanada’nın tutumunu tümüyle değiştirmeye çalışıyor.

Manitoba Üniversitesi’nde Kuzey Amerika güvenliği konusunda uzman olan Andrea Charron, Stoltenberg’in ziyareti ile ilgili Kanada basınına, “Bu, Kanada Arktik bölgesindeki NATO tatbikatlarına kapı açtıklarına dair gerçek bir sinyalden ziyade, NATO üyeleri arasında devam eden dayanışmanın bir işareti” yorumunu yaptı.

Ziyaretin, Arktik’te NATO ile çalışma konusundaki isteksizliklerin hafiflediğini gösterdiği yorumları yapılıyor.

NATO, Çin ve Rusya’ya karşı Kuzey Amerika’da savunmasını iyileştirme ve Arktik’te pozisyonunu genişletme arayışında. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya dahil olması Arktik bağlamında da önem taşıyor.

‘Rusya ve Çin tehdidi’

NATO Genel Sekreteri, Kanada ziyaretinin hemen öncesinde İttifakın Arktik savunma politikasının altını çizen bir yazı kaleme aldı.

Bölgenin, Avrupa-Atlantik güvenliği için stratejik önemini vurgulayan Stoltenberg, Rus füzeleri için Kuzey Amerika’ya en kestirme yolun Kuzey Kutbu üzerinden olacağını söyledi.

İklim değişikliği sebebiyle Kuzey Kutbu’nun hızla buzdan arınacağını ve bu durumun nakliye yolları, doğal kaynaklar ve ekonomik kalkınma için fırsatların kilidini açtığını belirten Stoltenberg, aynı zamanda gerilim riskini de artırdığını kaydederek Rusya ve Çin’i işaret etti.

Rusya’nın son yıllarda askeri faaliyetlerini önemli ölçüde artırdığını ve yeni bir Arktik Komutanlığı kurduğunu söyleyen Stoltenberg, Rusya’nın faaliyetlerini İttifak için “stratejik bir meydan okuma” olarak tanımladı.

Diğer yandan Çin’in kendisini ‘Arktik’e yakın devlet’ olarak ilan ettiğini belirten NATO Genel Sekreteri, Pekin için “Kuzey Kutbu üzerinden Avrupa’ya bağlanan bir “Kutup İpek Yolu” planlayarak erişimini genişletiyor. Dünyanın en büyük buzkıran gemisini inşa etme planları ile donanmasını hızla güçlendiriyor. Çin ayrıca bölgedeki enerji, altyapı ve araştırma projelerine on milyarlarca dolar yatırım yapıyor” dedi.

Pekin ve Moskova’nın işbirliğine işaret eden Stoltenberg, “Bu yılın başlarında Pekin ve Moskova, değerlerimize ve çıkarlarımıza meydan okuyan derinleşen stratejik ortaklığın bir parçası olarak Arktik’teki pratik işbirliğini yoğunlaştırma sözü verdiler” ifadelerini kullandı.

‘Finlandiya ve İsveç’in üyeliği bölge için kritik’

Arktik’i Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki “hayati ticaret, ulaşım ve iletişim bağlantılarına ev sahipliği yapan Kuzey Atlantik’e açılan kapı” olarak nitelendiren Stoltenberg, “Finlandiya ve İsveç İttifaka katıldığında, sekiz Arktik devletinden (Rusya, ABD, Danimarka, Kanada, Norveç, İsveç, Finlandiya, İzlanda) yedisi NATO üyesi olacak. Finlandiya ve İsveç’in üyeliği, Kuzey’deki duruşumuzu ve Baltık müttefiklerimizi güçlendirme yeteneğimizi önemli ölçüde artıracaktır” dedi.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye yapılmasındaki ısrarın arka planında Arktik jeopolitiği olduğu görülüyor.

Stoltenberg, yazısında NATO’nun Arktik bölgesini güvenlikleştirip militarize edeceğinin sinyallerini verirken, bölgeyi Çin ve Rusya ile rekabette önemli alanlardan biri olarak işaret ediyor. Madrid’deki ‘tarihi zirve’de Çin ve Rusya’yı tehdit ilan eden NATO, bu iki ülkenin işbirliğini de çıkarlarına tehdit olarak kabul ediyor. Stoltenberg yazısında, Arktik’teki Pekin-Moskova işbirliğini vurgulayarak, İttifak’ı Kuzey Amerika’ya Arktik için bir güvenlik ihtiyacı olarak sunuyor.

Bugüne kadar Arktik’in NATO gündemi haline gelmesine karşı çıkan Kanada’nın, NATO Genel Sekreteri’nin ziyaretinden sonra, buna daha fazla direnip direnmeyeceğini göreceğiz.

Arktik jeopolitiği

Arktik havzasına giderek artan ilgi, iklim değişikliğine bağlı olarak buzulların erimesiyle bu bölgede yakın gelecekte ortaya çıkacak yeni hidrokarbon ve maden rezervleri, deniz taşımacılığı rotaları ve balıkçılık potansiyelinden kaynaklanıyor.

48 trilyon metreküp doğal gaz ve 90 milyar varillik petrol rezervleriyle öne çıkan Arktik’e gözünü diken ABD ise, bölgeyi Rusya’yı çevreleme bakımından da jeostratejik önemde görüyor. Buna karşın Putin’in onayladığı yeni deniz doktrini Rusya’nın Arktik Okyanusunda çevrelenmesine açıkça meydan okuyor. Yeni doktrinde Arktik sularının Rusya’nın ulusal çıkarlarının sınırları bağlamında olduğunu işaret eden Putin, “Bu bölgelerin korumasını son hadde kadar ve tüm imkanlarımızla sağlayacağız” vurgusunu yaptı. Kuzey rotası, Pekin’in de “Yeni İpek Yolu” projesinin bir parçası olarak önem kazanmaya başladı. Zira Arktik’in buzullardan arınarak açılması, Asya ve Avrupa arasındaki mesafeyi önemli ölçüde kısaltarak Çin için yeni ticari imkanlar yaratacaktır.

Konumu ve enerji kaynakları ile Arktik bölgesi, NATO ve Rusya-Çin kuvvetleri arasındaki yeni rekabet sahalarından biri olarak daha sık öne çıkacak gibi görünüyor.

AMERİKA

FBI: İranlı hackerler Trump kampanyasının bilgilerini Biden kampanyasına verdi

Yayınlanma

Amerikan kurumları çarşamba günü yaptığı açıklamada, İranlı bilgisayar korsanlarının Trump’ın kampanyasından çaldıkları hassas bilgileri bu yaz başında Başkan Joe Biden’ın kampanyasına gönderdiklerini ileri sürdü.

Ulusal İstihbarat Direktörü Ofisi, FBI ve CISA tarafından yapılan açıklamada, e-postaların haziran ve temmuz aylarında “Biden kampanyasıyla ilişkili” kişilere gönderildiği ve “eski Başkan Trump’ın kampanyasından çalınan, kamuya açık olmayan materyalden alınan bir alıntı içerdiği” belirtildi.

Ajanslar, İranlıların haziran ayından bu yana Trump’ın kampanyasına ait “kamuya açık olmayan” materyalleri medya kuruluşlarına sızdırmaya çalıştığını da öne sürdü.

POLITICO’ya göre Biden kampanyasının İranlıların gönderdiği bilgileri ne ölçüde okuduğu ya da kullandığı belli değil. Üç ajans da e-postaların talep edilmediğini ve kampanya personelinin bunlara yanıt vermediğini söyledi.

Biden kampanyasının yerini alan Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kampanya sözcüsü Morgan Finkelstein çarşamba günü yaptığı açıklamada, Biden kampanya personeline gönderilen bilgilerle ilgili, “Haberdar olduğumuzdan bu yana ilgili kolluk kuvvetleriyle işbirliği yaptık,” dedi.

Finkelstein, “Kampanyaya doğrudan herhangi bir materyal gönderildiğinden haberdar değiliz; spam veya kimlik avı girişimi gibi görünen bir şeyle birkaç kişi kişisel e-postalarında hedef alındı. Bu istenmeyen ve kabul edilemez kötü niyetli faaliyet de dahil olmak üzere, yabancı aktörlerin ABD seçimlerine müdahale etmeye yönelik her türlü çabasını en güçlü şekilde kınıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Trump’ın kampanya sözcüsü Karoline Leavitt ise, bu gelişmenin “İranlıların Kamala Harris ve Joe Biden’a yardım etmek için seçimlere aktif olarak müdahale ettiklerinin bir başka kanıtı olduğunu çünkü Başkan Trump’ın sert yaptırımları geri getireceğini ve terör saltanatlarına karşı duracağını bildiklerini” söyledi.

Leavitt, “Kamala ve Biden, İranlılar tarafından kendilerine verilen hacklenmiş materyalleri Başkan Trump’a zarar vermek için kullanıp kullanmadıklarını açıklamalıdır. Ne biliyorlardı ve bunu ne zaman öğrendiler?” diye sordu.

Çarşamba gecesi New York’ta düzenlenen bir mitingde Trump, İran’ı seçimlere müdahale etmekle suçladı fakat bilgisayar korsanlarının eski rakibinin kampanyasına hangi materyalleri gönderdiğinden emin olmadığını söyledi.

Trump, “İran benim kampanyamı hackledi. Ne bulduklarını bilmiyorum, öğrenmek isterim. Çok heyecan verici olamazdı,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Fed, faiz oranını düşürdü

Yayınlanma

ABD Merkez Bankası (Fed), Mart 2020’den bu yana ilk kez baz faiz oranını düşürdü. Fed, oranı 50 baz puan indirerek yüzde 4,75-5 aralığına çekti.

Baz faiz oranı tahmini 2024 yılı için yüzde 5,1’den yüzde 4,4’e, 2025 yılı için yüzde 4,1’den yüzde 3,4’e ve 2026 için yüzde 3,1’den yüzde 2,9’a düşürüldü.

Fed ayrıca ABD ekonomisinin temel göstergelerine ilişkin tahminlerini de güncelledi. Kurum, enflasyon oranının 2024 yılında yüzde 2,6’dan yüzde 2,3’e, 2025 yılında ise yüzde 2,3’ten yüzde 2,1’e düşeceğini öngörüyor.

GSYİH büyümesinin ise 2025’te daha önceki yüzde 2,1’lik tahminin ardından yüzde 2 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

Ekonomi ve Politika Araştırma Merkezi’nin kıdemli ekonomisti Dean Baker, Bloomberg’e verdiği demeçte faiz indiriminin “yüksek mortgage oranları nedeniyle milyonlarca insanın evlerini satmayı ertelediği konut piyasasını canlandırmaya yardımcı olacağına” inandığını belirtti.

Geçen ayın sonunda Fed Başkanı Jerome Powell, faiz oranlarını düşürmenin gerekli olduğunu söylemiş, ayrıca ABD’de enflasyonun, bankanın hedefi olan yüzde 2’ye doğru ilerlediğinden emin olduğunu ifade etmişti.

Powell, faiz indiriminin eylül ayı gibi erken bir tarihte yapılabileceğini de belirtmişti. KPMG baş ekonomisti Diane Swank, Bloomberg‘de yayınlanan yorumunda faiz indirimini “Jay Powell için büyük bir zafer” olarak nitelendirdi.

Fed, temmuz toplantısının sonunda, komitenin “enflasyonun istikrarlı bir şekilde yüzde 2’ye doğru ilerlediğine dair daha fazla güven kazanana kadar” faiz aralığını düşürmenin uygun olmadığını belirtmişti.

Fed kararı öncesi gözler faiz indirimi miktarı ve zamanlamasında

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, US Steel’in 15 milyar dolara satılmasına ilişkin kararı erteledi

Yayınlanma

ABD hükümeti, Başkan Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in karşı çıktığı, çelik devi Nippon Steel’in US Steel’i 15 milyar dolara satın alma teklifine ilişkin ulusal güvenlik incelemesini sürpriz bir kararla uzattı.

Financial Times’ın (FT) konuyla ilgili bilgi sahibi iki kişiden aktardığına göre, ABD’ye yapılan yatırımları güvenlik riskleri açısından inceleyen hükümet paneli olan ABD’deki Yabancı Yatırım Komitesi (Cfius), Japon gruba 90 günlük bir uzatma verdi.

Karar, anlaşmanın kaderinin 5 Kasım’daki ABD seçimlerinin sonrasına kadar neredeyse kesin olarak belirlenmeyeceği anlamına geliyor. 

Biden, Birleşik Çelik İşçileri Sendikası’nın (USW) da karşı çıktığı bu anlaşmayı engelleyeceğinin sinyallerini vermişti. Hazine tarafından yönetilen kurum içi bir panel olan Cfius, bir incelemeyi tamamlamış ve anlaşmanın “hafifletilemeyecek güvenlik riskleri” oluşturduğu sonucuna varmıştı. Panel tavsiyesini Biden’a resmi olarak iletmemişti. 

Karar, Biden’ın hafta sonu Delaware’de ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’dan oluşan Quad grubu liderlerini ağırlayacağı sırada Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile görüşmesinden günler önce geldi.

FT geçen hafta Nippon Steel’in başkan yardımcısı ve işlemin baş müzakerecisi Takahiro Mori’nin anlaşmayı kurtarmak için son bir girişimde bulunmak üzere Washington’a uçtuğunu bildirmişti.

Bir Beyaz Saray sözcüsü Biden ve Harris’in “US Steel’in yurt içinde sahip olunan ve işletilen bir Amerikan çelik şirketi olarak kalması” yönündeki görüşlerini koruduklarını söyledi.

“Başkan çelik işçilerimize arkalarında olduğunu söyledi ve bunda ciddi,” diyen sözcü, Biden’ın Cfius tavsiyesi almadığını da sözlerine ekledi.

USW Başkanı David McCall ise, “Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Harris, US Steel’in yurt içinde sahip olunan ve işletilen bir şirket olarak kalması gerektiğine inandıklarını ve USW üyelerine ve onların işlerine yönelik güçlü desteklerini sürdürdüklerini açıkça ifade ettiler. Sonuç olarak, Nippon’un satın almasının ulusal güvenlik açısından yaratacağı riskler ya da halihazırda tespit edilmiş olan kritik tedarik zinciri endişeleri konusunda hiçbir şey değişmemiştir,” dedi.

Uzatma kararı hakkında bilgi sahibi olan kişilerden biri, Cfius’un ciddi ulusal güvenlik endişelerini ortaya koyduğunu ve şirketlerin bu sorunları ele almak için daha fazla zaman talep ettiğini söyledi.

Söz konusu kişi, şirketlerin karmaşık durumlarda onay için yeniden dilekçe vermelerinin alışılmadık bir durum olmadığını belirterek, Cfius’un incelemeyi tamamlamasının muhtemelen 90 güne yakın bir süre alacağını sözlerine ekledi.

Konu hakkında bilgi sahibi olan ikinci kişi ise güvenlik incelemesinin uzatılması kararının, ABD’deki sistemi “bunaltan” çok fazla şeyin aynı anda devam etmesi nedeniyle alındığını söyledi.

Bu kişi, ABD’nin Çin’in çip endüstrisini kontrol altına almak amacıyla ihracat kontrolleri oluşturmak için Japonya ile görüştüğünü söyledi.

Cfius’un halihazırda bir kez tamamlanmış olan incelemeyi 90 gün uzatma kararı, satın almaya ilişkin nihai kararın bir sonraki başkana ait olacağı anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English