Bizi Takip Edin

AMERİKA

Başkanlık seçimi sürecinde Trump’ın evine FBI baskını

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı Trump’ın, Florida’da bulunan malikanesinde FBI ajanları tarafından arama yapıldı. Trump’ın Beyaz Saray’daki görevi sırasında Florida’daki ikametgahına gizli kayıtları götürmüş olabileceği iddia edildi. Amerikan basını olayı ‘tarihi’ olarak nitelendirdi.

Amerikan basınında çıkan haberlere göre, Federal Soruşturma Bürosu (FBI), potansiyel olarak sınıflandırılmış materyaller de dahil olmak üzere Beyaz Saray kayıtlarının kötüye kullanıldığı iddiasıyla ilgili soruşturmanın bir parçası olarak Pazartesi günü eski Başkan Donald Trump’ın Mar-a-Lago malikanesinde bir arama emri çıkardı.

“Saatler” sürdüğü söylenen Florida baskını sırasında Trump’ın avukatı Christina Bobb’un da orada bulunduğunu belirten gelişmeye aşina bir kişiye göre, arama bazı kağıt evrakların ele geçirilmesiyle sonuçlandı. Soruşturma sırasında Trump’ın New York’taki Trump Tower’da olduğu kaydedildi.

ABD basını, Adalet Bakanlığı ve FBI’ın “giderek karmaşıklaşan yasal tehditlerle boğuşan” eski bir başkanın ikametgahını soruşturmasını “tarihi bir adım” olarak nitelendirdi. Daha önce hiçbir eski başkanın böyle bir kamu kolluk kuvveti eylemiyle karşı karşıya kalmadığı kaydedilirken, bu olayın Cumhuriyetçiler ve Trump taraftarları arasında federal kolluk kuvvetlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çağrılara yol açtığı bildirildi. Meclis azınlık lideri Kevin McCarthy, baskının adalet bakanlığında “silahlaşmış politizasyon” kanıtı olduğunu söyledi. Soruşturma sırasında Trump destekçileri bayraklarla Florida’daki evin önünde toplandı ve olayı protesto etti.

Watergate benzetmesi

FBI soruşturmasını kınayan Donald Trump, yazılı açıklamasında, “Florida, Palm Beach’teki güzel evim Mar-A-Lago şu anda kuşatma altında, büyük bir FBI ajanı grubu tarafından baskın yapılıp işgal edildi, bu milletimiz için karanlık bir zamandır. Daha önce hiçbir ABD Başkanının başına böyle bir şey gelmedi” ifadelerini paylaştı. Trump evine yapılan baskını, Nixon’ın başkanlığının sona ermesiyle sonuçlan ‘Watergate skandalına’ benzetti.

‘Belgeleri tuvalete atıp, sifonu çekti’

ABD Ulusal Arşiv Dairesi Şubat ayında Adalet Bakanlığına bir suç duyurusunda bulundu. Normalde ABD Başkanlarının görevde bulundukları süre boyunca kendilerine gelen her türlü evrak, mektup, kayıt vb. belgeyi görev süreleri tamamlandığında Ulusal Arşiv Dairesi’ne teslim etmeleri gerekiyor. Trump’ın ise 15 kutuya ulaşan miktarda bazı belgeleri teslim etmediği ve kendisine sakladığı öne sürülüyor.

İddiala bununla sınırlı değil. Daha da ilginci, Donald Trump’ın başkanlığı boyunca devlet işleri ile ilgili kimi belgeleri yırtıp, Beyaz Saray’daki ve denizaşırı seyahatlerindeki tuvaletlere attığı ve sifonu çektiği iddiası ortaya atıldı. CNN televizyonu iddiaların ABD’li, Pulitzer ödüllü gazeteci Maggie Haberman’ın, yakında çıkacak kitabında yer aldığını kaydetti.

FBI ve Washington’daki Adalet Bakanlığı sözcüleri konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.

2024 başkanlık seçimi tartışması

Diğer yandan ülke 2024 başkanlık seçimlerine giderken, Donald Trump’ın yeniden aday olabileceği konuşuluyor. Zamanlaması manidar olan bu soruşturmanın da siyasi gerekçeleri tartışılıyor.

Görevi sırasında defalarca azil soruşturmaları ile boğuşan Trump, görev süresi bittikten sonra da Kongre baskını gerekçesiyle mahkeme karşısına çıkma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Donald Trump’ın şimdi yeni bir soruştura tehdidi altında olması hem kendisi hem de Cumhuriyetçiler tarafından, 2024 başkanlık seçimleri öncesi bir ‘hile’ olarak yorumlandı ve “Trump’ın yeniden başkanlığa aday olmasını engellenmeye çalışan unsurların harekete geçtiği” yorumları yapıldı.

Öyle ki, bahsi geçen kanunu çiğnemenin cezası herhangi bir federal görevden men edilmeyi de içeriyor. Trump’ın 2024’te yeniden cumhurbaşkanlığına aday olmaya hazırlandığı düşünüldüğünde, bu olağandışı cezanın, Beyaz Saray’a dönmesinin yasal olarak yasaklanabileceği ihtimalini artırdığı ifade ediliyor.

Siyasi bölünmeyi alevlendirecek

Başkanlık tarihçisi Michael Beschloss, iddiaları “Amerikan tarihinde daha önce hiç yaşanmamış bir şey” olarak nitelendirerek, Trump’ı suçladı. Trump’ın ulusal güvenlikle ilgili gizli belgeleri yasadışı bir şekilde alıp Florida’daki malikanesinde sakladığı iddiaları karşısında Beschloss, eğer doğruysa “hepimizin ve ailelerimizin hayatını tehlikeye atıyor olabilir” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetçilerin ise soruşturma karşısında Trump’a yoğun desteği dikkat çekerken, bu olayın ülke içerisindeki siyasi bölünmeyi daha da alevlendireceği yorumları yapıldı. Cumhuriyetçilerin ‘siyasi güdümlü bir cadı avı’ olarak nitelendirdiği soruşturmanın Trump’ın yargılanmasına dönüşmesi halinde, toplumsal huzursuzluğa ve hatta siyasi şiddete yol açabileceği söyleniyor.

AMERİKA

Amerikan doları ağustostan bu yana en yüksek seviyesinde

Yayınlanma

ABD doları, son dönemde açıklanan güçlü iktisadi veriler ve yatırımcıların Donald Trump’ın önümüzdeki ay yapılacak başkanlık seçimlerini kazanma şansının artığına dair beklentileri ile ağustos ayından bu yana en güçlü seviyesine yükseldi.

Para birimi, bu ayın başlarında ABD’de açıklanan ve yatırımcıların Fed’in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerini azaltmalarına neden olan istihdam rakamlarının da yardımıyla eylül sonundan bu yana rakipleri karşısında yaklaşık yüzde 4 yükseldi.

Financial Times’a (FT) konuşan MUFG’de kıdemli döviz analisti Lee Hardman, “Piyasalar Trump’ın kazanma olasılığını fiyatlamaya başladı,” dedi.

Trump doları zayıflatmak istese de tersi yönde beklentiler var

Bahis piyasaları ve eski başkan için ivme gösteren eyalet anketleri, yatırımcıları gümrük tarifelerini artırma, göçü kısıtlama ve vergileri düşürme politikalarının piyasa etkisini düşünmeye sevk etti.

Trump doları zayıflatma arzusunu dile getirmiş olsa da yatırımcılar uzun zamandır, özellikle de Cumhuriyetçiler Beyaz Saray’ı ve Kongrenin her iki kanadını da ele geçirmeyi başarırsa, ekonomi politikalarının tam tersini yapacağını düşünüyor.

Citi, ABD seçim ihtimallerindeki değişimden cesaret alan hedge fon müşterilerinin bu ay son iki yılın en uzun günlük dolar alım serisini gerçekleştirdiğini söyledi.

Barclays, dolarda gözlemlenebilir bir “seçim primi” olduğunu söyledi ve Fed beklentilerindeki değişimin tek başına para biriminin son dönemdeki kazançlarını açıklamak için yeterli olmadığını ekledi. 

10 yıllık Hazine tahvili getirisi yüzde 4,22’ye ulaştı

Macquarie’de küresel döviz ve faiz oranı stratejisti Thierry Wizman, doların son dönemdeki gücünün “iki ayağı” olduğunu söyledi. Bunlardan ilki, güçlü ekonomik verilerde “Amerikan istisnacılığının yeniden ortaya çıkışı” olarak adlandırdığı şey, ikincisi ise “Trump ticareti” olarak adlandırılan işaretlerdi.

Wizman, Trump’ın ekonomi politikalarının “daha fazla enflasyonla ilişkilendirilme eğiliminde olduğunu ve sonuç olarak önümüzdeki birkaç yıl içinde Fed’in daha az agresif bir faiz artırım döngüsüyle ilişkilendirilme eğiliminde olduğunu” söyledi.

Fed’in daha yavaş faiz indirimine gideceği beklentileri de son haftalarda uzun vadeli ABD Hazine tahvillerinde satışları körükledi ve 10 yıllık devlet tahvilinin getirisi salı günü Temmuz ayından bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 4,22’ye ulaştı.

Bu yıl bir ya da iki faiz indirimi daha bekleniyor

Swap piyasaları bu yıl bir ya da iki Fed indirimi daha bekliyor ve bu da merkez bankasının kalan iki toplantısından birinde faizleri sabit tutma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz ay yatırımcılar her toplantıda en az çeyrek puanlık bir indirim bekliyordu.

Fed’in borçlanma maliyetlerini 23 yılın en yüksek seviyesinden düşürmeye başlamasından sadece bir ay sonra yaşanan bu değişim, yatırımcıları pozisyonlarını ayarlama telaşına düşürdü.

Ice BofA Move endeksi ile ölçülen Hazine tahvilleri piyasasındaki volatilite geçen yılın sonundan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. 

Fakat ABD seçim sonuçlarının hâlâ çok yakın olarak görülmesi nedeniyle, diğer analistler çoğu yatırımcının bu noktada sonuç üzerine bahis yapmakta isteksiz olacağını söyledi.

Deutsche Bank’ın Amerika Kıtası FX araştırma müdürü Tim Baker, Trump’ın zaferinin “dolara yardımcı olacağını düşündüğünü, ancak bunun ileride olduğunu düşündüğünü” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna’ya 20 milyar dolarlık yardımda son aşamada

Yayınlanma

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, G7 ülkeleri tarafından geliştirilen plan kapsamında Ukrayna’ya Rusya Merkez Bankası’nın dondurulmuş varlıklarından elde edilecek gelirle 50 milyar dolar verme sürecinde son aşamaya gelindiğini açıkladı. ABD, bu yardımdan 20 milyar dolar sağlayacak.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Ukrayna’ya Rusya’nın dondurulmuş varlıklarından sağlanacak 50 milyar dolarlık yardım planında ABD’nin yaklaşık 20 milyar dolar taahhüt ettiğini bildirdi.

G7 ülkeleri tarafından oluşturulan bu planla Ukrayna’nın savaş sırasında ihtiyaç duyduğu finansal desteğin sağlanması hedefleniyor.

Yellen, neredeyse tüm prosedürlerin tamamlandığını ve yalnızca birkaç küçük detayın kaldığını belirtti.

Plan kapsamında ABD, 20 milyar dolarlık katkıyı üstlenecek. Ancak, bu süreçte Macaristan’ın, Rusya’nın AB’deki varlıklarının uzun süreli dondurulmasını kabul etmemesi nedeniyle bazı belirsizlikler yaşandı.

Bu tedbirler şu anda her altı ayda bir uzatılıyor ve bu durum, yardımların miktarı ve zamanlaması üzerinde etkili oldu.

Yellen, “Yüzde 99 oranında hazırız, yalnızca çözülmesi gereken birkaç küçük sorun kaldı,” diyerek sürecin neredeyse tamamlandığını vurguladı.

Nihai anlaşmanın cuma günü açıklanması bekleniyor ve Yellen, paranın bu yılın sonuna kadar Ukrayna’ya aktarılacağını da sözlerine ekledi.

G7 ülkeleri şu ana kadar Rusya Merkez Bankası’ndan yaklaşık 280 milyar dolar dondurdu (bunun 210 milyar avrosu, yani yaklaşık 230 milyar doları AB’de tutuluyor).

Bu dondurulmuş varlıkların her yıl yaklaşık 3 ila 5 milyar dolar gelir getirebileceği öngörülüyor.

Plan kapsamında AB ve ABD’nin gelecekte dondurulmuş varlıklardan elde edilecek gelir karşılığında 20’şer milyar dolar borç vermesi, ayrıca İngiltere, Kanada ve Japonya’nın toplamda 10 milyar dolarlık katkıda bulunması bekleniyor.

Beyaz Saray, Ukrayna ile Rusya arasında bir barış anlaşmasına varılması halinde dondurulmuş varlıkların hala gelir getireceği konusunda teminat istedi ve sonunda G7 ülkeleri, savaş sona erdiğinde bile bu varlıkların dondurulmuş kalacağı konusunda uzlaştı.

Nikkei Asia‘nın haberine göre G7 liderlerinin taslak açıklamasında, “Rusya saldırganlığını durdurana ve Ukrayna’ya verdiği zararı tazmin edene kadar, Rusya’nın egemen varlıklarının dondurulmuş olarak kalacağını teyit ediyoruz,” denildi.

Avrupa Birliği, ABD’yi desteklemek amacıyla eylül ayında 35 milyar avro (yaklaşık 38 milyar dolar) tutarında bir krediyi üstlenmeye karar verdi ve Avrupa Parlamentosu bu kararı 22 Ekim’de onayladı.

Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, Washington’un 20 milyar dolarlık yardımda bulunmaya hazır olmasının, AB’nin yaklaşık 18 milyar avro (19,5 milyar dolar) ihraç edebileceği anlamına geldiğini söyledi.

İngiltere de önceki gün bu planın bir parçası olarak 2,3 milyar sterlin (3 milyar dolar) sağlayacağını duyurdu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

NYT: JPMorgan CEO’su, başkanlık yarışında Harris’e gizlice destek veriyor

Yayınlanma

JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’ın, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i yaklaşan başkanlık seçimlerinde gizlice desteklediği iddia edildi. Dimon’ın, eski Başkan Donald Trump’ın olası bir intikamından çekindiği ve bu yüzden açıkça tarafını belli etmekten kaçındığı bildirildi.

JPMorgan CEO’su Jamie Dimon, yaklaşan ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayı ve ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i kamuoyu önünde olmasa da gizlice destekliyor.

The New York Times‘ın (NYT) konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Dimon bu desteğini iş ortaklarına dile getirmiş.

Bu yılın başlarında Dimon, Harris’in rakibi ve Cumhuriyetçi aday olan eski Başkan Donald Trump‘ın bazı girişimlerini açıkça destekleyerek siyasi çevreleri şaşırtmıştı.

Bunun üzerine, “uzun süredir Demokrat” olan Dimon’ın partiye olan bağlılığı konusunda şüpheler ortaya çıkmıştı.

Fakat JPMorgan CEO’sunun kamuya açık bir şekilde net bir duruş sergilememesine rağmen, meslektaşları ve iş ortakları Dimon’ın Harris’e gizli destek vermeye devam ettiğini belirtiyor.

JPMorgan yetkilileri NYT’ye, Dimon’ın açıklamalarının yanlış anlaşılma riskine karşı temkinli davrandığını, ancak kaynaklar Dimon’ın, Trump’ın seçimi kazanması durumunda olası “misillemesinden” çekindiğini söylüyor.

Habere göre göre, her iki başkan adayı da Dimon’ın kamuoyu desteğini kazanmak istiyor.

Fortune dergisinin Ağustos 2024 tarihli yazısına göre hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler Dimon’ı ABD Hazinesi’nde üst düzey bir pozisyon için önermişti. Ayrıca, Trump’a yakın isimler Dimon’a, Cumhuriyetçileri desteklemese bile en azından başkanlık yarışında tarafsız kalması çağrısında bulunmuştu.

Dimon ve Harris arasında 2012 yılında, Harris’in Kaliforniya Başsavcısı olduğu dönemde bir anlaşmazlık yaşanmıştı.

Bu anlaşmazlık, bazı bankaların suistimale karıştığı iddialarından kaynaklanmıştı. Harris, otobiyografisinde, Dimon’ın daha sonra kendisini aradığını ve “hissedarlarını soymaya çalışmakla” suçladığını belirtiyor.

Harris, 2024 yazında Dimon’dan ekonomik tavsiyeler almak için birkaç kez telefon görüşmesi yapmış. Bu görüşmeler sırasında

Dimon, Wall Street‘teki iş arkadaşlarına ülke ekonomisini “Trump’ın siyasi intikamından” korumaya çalıştığını ifade etmiş.

Forbes‘un analizine göre, Harris, Trump’tan daha fazla milyarderin desteğine sahip.

Derginin haberine göre, şu anda 79 milyarder Demokratları, 50 milyarder ise Cumhuriyetçileri destekliyor. Aynı zamanda Warren Buffett, Mark Zuckerberg, Steve Ballmer, Sergey Brin, Jeff Bezos ve Bill Gates ise kamuoyu önünde hiçbir adayı desteklemedi.

Kamala Harris bağış yarışında Donald Trump’ı geride bıraktı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English