Bizi Takip Edin

AVRUPA

Stratejik cephe Bahmut’ta Rusya zafer ilan etti

Yayınlanma

Rusya Ukrayna savaşının en kanlı cephesi Bahmut’ta Rusya zafer ilan etti. Savaş öncesi 70.000 kişinin yaşadığı Bahmut hayalet kente döndü. Rusya lideri Vladimir Putin Wagner güçlerini ve ordu birliklerini tebrik ederken G7 zirvesi için Japonya’da bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Bahmut’taki duruma ilişkin “Çok acı, trajedi ama Bahmut bugün sadece kalplerimizde” ifadesini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Pazar günü yayımladığı mesajda Bahmut kentini ele geçiren Wagner güçlerini ve ordu birliklerini tebrik etti. Bahmut’un Rusya’nın eline geçtiğini kabul etmeyen Kiev yönetimi ise “taktik manevralar” yaptığını öne sürüyor.

Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanı General Oleksandr Syrsky, Pazar günü yaptığı açıklamada Ukrayna birliklerinin taktik bir kuşatmayla Bahmut’u ele geçirmek üzere olduğunu öne sürdü. Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Hanna Malyar ise Ukrayna birliklerinin Bahmut’un “kenar mahallerinden” ilerlediğini ve kentin “yarım kuşatıldığını” ileri sürdü.

Rusya Savunma Bakanlığı ise Wagner Grubunun hücum, Rus hava ve topçu kuvvetlerinin desteği ile Bahmut kentini ele geçirdiğini ilan etti.

G7 zirvesi için Japonya’da bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy, Bahmut’taki duruma ilişkin soruya  “Çok acı, trajedi ama Bahmut bugün sadece kalplerimizde” diye yanıtını verdi. Zelenskiy önceki açıklamalarında Bahmut’u Ukrayna moralinin “kalesi” olarak tanımlıyordu.

Bahmut kenti Rusya açısından hem Donbass bölgesinin savunulması hem de Ukrayna’nın doğusundaki geniş düzlüklere açılan bir kapı olması nedeniyle önem taşıyor. Ukrayna açısından psikolojik önemi yüksek olan Bahmut, Kiev yönetiminin Rus ordusunu gösterdiği direncin merkezi olması bakımından önem taşıyordu.

Ukrayna’nın son haftalarda karşı saldırıya hazırlandığı yönündeki haberle düşünüldüğünde Bahmut’un kaybı Kiev için ciddi bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy Mart ayı başında yaptığı açıklamada Rusya, “Bahmut’u ele geçirmeyi başarırlarsa Donbass sınırlarına ve hatta Dinyeper’e kadar saldıracaklar” demişti.

Zlenskiy kentin Rus güçlerinin kontrolüne geçmesi durumunda, Kiev’in Rusya ile barış yapması için iç ve dış baskı altına gireceğini de söylemiş, “Halkımız kendini yorgun hissedecek ve beni onlarla (Rusya) uzlaşmaya zorlayacak” ifadelerini kullanmıştı.

AVRUPA

Draghi raporu Alman hükümetini böldü, Hollanda’dan tepki aldı

Yayınlanma

Mario Draghi’nin AB’nin kilit yatırımları finanse etmek için ortak borç ihraç etmeye devam etmesi çağrısı, Almanya’nın zaten parçalı olan koalisyon hükümetindeki bölünmeyi derinleştirdi ve Hollanda’dan güçlü eleştiriler aldı.

Avrupa Merkez Bankası’nın eski başkanı Draghi, 9 Eylül Pazartesi günü AB’nin rekabet gücünün geleceğine ilişkin merakla beklenen raporunda, “siyasi ve kurumsal koşullar” sağlandığı takdirde Avrupa’nın 806,9 milyar Avroluk pandemi kurtarma planının “modeli üzerine inşa etmeye” devam etmesi gerektiğini belirtti.

NextGenerationEU (NextGenEU) programı, üye ülkelere hedeflenen reformlar karşılığında kritik yatırımlar yapmaları için hibe ve krediler sunmakta ve AB üye ülkeleri tarafından ortaklaşa üstlenilen borçlarla finanse ediliyor.

Aralarında Hollanda ve Almanya’nın da bulunduğu tarihsel olarak mali yönden “tutumlu” AB ülkeleri, NextGenEU’nun Ağustos 2026’daki son tarihinin ötesinde yenilenmesine şiddetle karşı çıkıyor.

Draghi beklenen raporunu sundu: AB’nin yılda ilave 800 milyar avro yatırıma ihtiyacı var

FDP’ye göre sorun “bürokrasi ve planlı ekonomi”

Alman trafik lambası koalisyonunun küçük ortağı liberal FDP’nin lideri Maliye Bakanı Christian Lindner pazartesi günü X’te yayınladığı yazıda, “AB’nin ortak borçlanması yapısal sorunları çözmeyecektir: şirketler sübvansiyonlardan yoksun değildir. Bürokrasi ve planlı bir ekonomi tarafından elleri kolları bağlanmış durumda. Ve özel sermayeye ulaşmakta zorluk çekiyorlar. Bunun üzerinde çalışmalıyız,” dedi.

Lindner’in değerlendirmesi, Draghi’nin raporunu “yeni Avrupa Komisyonu ve bir bütün olarak AB için bir eylem çağrısı” olarak niteleyen Yeşiller’den Şansölye Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in değerlendirmesiyle keskin bir tezat oluşturdu.

Draghi’nin “deregülasyon” çağrısına patronlardan destek

Yeşiller Draghi’den yana

Habeck, “[Raporun önerilerine] destek sözü vermekten mutluluk duyuyorum. İnovasyon, daha iyi çerçeve koşulları ve kamu ve özel sektör yatırımlarının harekete geçirilmesi günün konusudur,” dedi.

Bakanların farklı görüşleri, Almanya’da Şansölye Olaf Scholz’un federal koalisyon hükümetinin üyeleri arasında uzun süredir devam eden bütçe anlaşmazlıklarının ortasında ortaya çıktı.

Bilindik bir “mali şahin” olarak Lindner, Almanya’nın anayasal olarak zorunlu borç frenine uymak için defalarca kamu harcamalarında derin kesintiler yapılması için çağrı yaptı. Bunlar, Yeşiller ve SDP tarafından direnilen çağrılardı.

Mario Draghi’den AB için kritik konuşma: Radikal bir değişime ihtiyacımız var

Hollanda: Daha fazla para her zaman çözüm değildir

Draghi’nin raporu, Hollanda’nın aşırı sağcıların da yer aldığı dört partili koalisyon hükümetinin üyelerinden daha homojen bir şekilde olumsuz tepki aldı.

Hollanda haber ajansı ANP’nin aktardığına göre, bir başka tanınmış “mali şahin” ve muhafazakâr Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi üyesi Hollanda Maliye Bakanı Eelco Heinen, “Daha fazla para her zaman çözüm değildir,” dedi.

Benzer bir değerlendirme de Geert Wilders’in sağcı Özgürlük Partisi’nden (PVV) Ekonomi Bakanı Dirk Beljaarts’tan geldi.

Beljaarts, “İlave kamu yatırımları kendi başına bir amaç değildir. Bunlar sadece haksız rekabet ya da piyasa başarısızlığı durumunda gereklidir,” dedi.

Draghi’den AB’ye ‘devasa harcamalar’ yapma çağrısı

AB diplomatlarından da itirazlar geliyor

Draghi’nin AB düzeyindeki yatırımların önemli ölçüde artırılması çağrısına yönelik eleştiriler bazı AB diplomatları tarafından da yinelendi.

Euractiv’e konuşan bir AB diplomatı, bloğun Çok Yıllı Mali Çerçevesi (MFF) ya da “düzenli” bütçesine atıfta bulunarak, “AB’nin daha fazla yatırım yapmasına ilişkin tartışma bir sonraki MFF’nin konusudur,” dedi.

Bloğun mevcut yedi yıllık 1,2 trilyon avroluk MFF’si 2027 yılında sona erecek.

Almanya’dan ortak AB borçlanmasına itiraz

Güney ülkeleri raporun arkasında: İspanya ve Fransa’dan destek

Öte yandan Draghi’nin önerileri bazı kilit üye devletlerden destek gördü.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Rönesans partisinden milletvekili Bernard Guetta, raporun “ortak savunma, sanayi politikası ve ortak borç tabularından vazgeçilmesi” yönündeki “Fransız yaklaşımını” övdü.

Euractiv’e konuşan Guetta, “Üye devletleri, Avrupa Parlamentosu’nu ve gelecekteki Komisyonu sanayi politikaları ve ortak yatırımlar fikrini tamamen benimsemeye çağırmak kesinlikle gereklidir,” dedi.

Guetta ayrıca Almanya ve Hollanda gibi üye devletleri ortak borçlanma konusunda “gözlerini açmaya ve ideolojilerine son vermeye” çağırdı.

Vekil, bu yılın başlarında yüksek kamu harcamaları nedeniyle Avrupa Komisyonu tarafından resmen “azarlanan” Fransa’nın “bu söylemi yaymak ve diğer üye ülkeleri ikna etmek için en uygun ülke olmadığını” kabul etti.

Guetta, “Fransa’nın AB’nin ortak finansmanından bahsedecek en güvenilir üye ülke olmadığı kesinlikle doğru, zira kendi kamu maliyesi kırmızıda,” dedi.

Guetta’nın Draghi’nin temel önerilerini desteklemesi, ülkesi NextGenEU finansmanının en büyük alıcılarından biri olan İspanya Maliye Bakanı Carlos Cuerpo tarafından da yinelendi.

Financial Times’a konuşan Cuerpo, “Draghi gibi biz de gerekli finansmanın bir kısmının mutlaka AB düzeyinden geleceğini düşünüyoruz. Kalıcı bir AB ortak borç programına yönelik acil çalışma ihtiyacını paylaşıyoruz,” dedi.

AB ülkelerinde Almanya korkusu

İtalya’da Lega ve 5 Yıldız Draghi’nin önerilerine karşı

İtalya’da ise muhalefetteki Demokratik Parti’nin yanı sıra sağcı koalisyon üyeleri Forza Italia ve İtalya’nın Kardeşleri, nüanslarla da olsa, Draghi’nin önerilerinin “doğru yönde atılmış bir adım” olduğu konusunda genel olarak hemfikir.

Fakat koalisyonun küçük ortağı Lega ile muhalefetteki popülist 5 Yıldız Hareketi aynı fikirde değil.

Lega Senatörü Claudio Borghi X’te yaptığı açıklamada raporun her satırının İtalya için “ölümcül bir tehdit” oluşturduğunu söyledi ve Draghi’yi İtalya’yı “intikam için bir sonraki Yunanistan” yapmak istemekle suçladı.

5 Yıldız Hareketi’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki delegasyonunun başkanı Pasquale Tridico da doğrudan Draghi’yi hedef aldı.

Eski başbakanın raporunun, “mevcut Avrupa yapısının temelini oluşturan neoliberal politikaları kınadığı” için özeleştiri anlamına geldiğini savunan Tridico, Draghi’nin AB’nin kilit kararlarındaki rolünü, özellikle de Draghi’nin şu anda savunduğu inovasyon ve yeşil dönüşüme yönelik büyük ölçekli yatırımlarla uyumsuz olduğunu savunduğu İstikrar Paktı reformunu sorguladı.

Dünya ekonomisi nereye – 3: AB’nin müdahaleci devletle imtihanı

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’te “tersine göç” tartışması koalisyonu böldü

Yayınlanma

Dört yıllık görev süresini yarılayan İsveç’in iktidar koalisyonu, Liberal Parti tarafından şiddetle eleştirilen, “gönüllü tersine göç” ödeneğinin artırılması gibi çetrefilli bir konuda derinleşen bir bölünmeyle karşı karşıya.

İsveç Parlamentosu 10 Eylül Salı günü yeniden toplanırken, gönüllü göç yardımının artırılması gibi hassas bir konu Liberaller ile sağcı İsveç Demokratları (SD) arasında gerginliğe neden oldu.

İsveç şu anda İsveç Demokratları (SD) tarafından desteklenen Ilımlılar, Hıristiyan Demokratlar ve Liberallerden oluşan “merkez sağ” azınlık koalisyonu tarafından yönetiliyor.

Liberal Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Karin Karlsbro İsveç gazetesi Dagens Nyheter’e yaptığı açıklamada, “Liberallerin cesaret gösterme ve bir fark yarattığımızı gösterme zamanı geldi. Aslında SD’nin sert söylemlerine dayanan ve iyi düşünülmemiş önerilerin uygulanmasına katkıda bulunmamalıyız,” dedi.

SD uzun süredir, ülkeyi kalıcı olarak terk eden kişilerin 330.000 Danimarka kronuna (44.000 avro) kadar ödenek alabildiği Danimarka sistemi doğrultusunda yabancı doğumlular için bir geri dönüş politikası için baskı yapıyor.

İsveç’in mevcut tersine göç ödeneği 10.000 İsveç kronu (873 avro) olup 2023 yılında sadece bir kişi tarafından kullanıldı.

Raportör, “gönüllü tersine göç” ödeneğinin artırılmasına karşı

Bu nedenle, koalisyon anlaşmasının geri dönüş sistemini araştırma taahhüdü doğrultusunda, İsveç hükümeti Ekim 2023’te İsveç’te yaşayan ve başka bir ülkeyle güçlü bağları olan daha fazla insanı göç etmeye teşvik etmenin yollarını bulmak için bir soruşturma başlattı.

İsveç hükümetine göre bu soruşturma esas olarak “kendi kendine yeterlilik, dil veya diğer kültürel faktörler” açısından İsveç toplumuna entegre olamamış kişilerle ilgiliydi.

Fakat hükümetin atadığı araştırmacı Ekonomist Joakim Ruist, koalisyon anlaşmasının ülkelerine dönmek isteyen yabancı doğumlulara yönelik sübvansiyonları keskin bir şekilde arttırma önerisine karşı çıktı.

Ruist, bu politikanın ekonomik etkisinin az olmasının beklendiğini ve bireyleri “istenmeyen” olarak ayırarak entegrasyona zarar verebileceğini söyledi.

Ekonomist öte yandan, İsveç vatandaşlığına geçen göçmenlerin ve ailelerinin, şu anda İsveçli olmayan göçmenler için ayrılan mevcut yeniden göç ödeneğine dahil edilmesini önerdi.

Koalisyon partileri arasında gerginlik

Koalisyon anlaşmasının bir parçası olan ancak hükümette yer almayan sağcı SD partisi, bu yaz başında parti lideri Jimmie Åkesson’un önemli bir artış çağrısında bulunduğu gibi, mevcut ödeneğin artırılmasını istiyor.

SD’nin Entegrasyon Politikası Sözcüsü Ludvig Aspling, “İsveç’te kendine yer bulamayan daha fazla insan, burada yaşamak ve her yıl yardımlarla geçinmek, dışlanmışlık içinde yaşamak yerine geri dönmeyi tercih edecektir,” dedi.

Aspling, “eve dönmeyi tercih edecek pek çok insan olduğuna inandıklarını”, fakat “bu yolda biraz yardıma ihtiyaçları olabileceğini” ekledi.

Fakat Liberaller için gönüllü göçmenlik ödeneğinin artırılması bir sorun teşkil etmiyor.

Liberallere yakın bir kaynak Euractiv’e yaptığı açıklamada “Raportör bu konuda netti ve olumsuz görüş bildirdi,” dedikten sonra konunun gündeme gelmesi için bir neden görmediklerini ekledi.

Liberal Parti’nin Gençlik Birliği (LUF) şimdi partiyi öneriyi engellemeye çağırdı.

LUF Başkanı Anton Holmlund İsveç yayın kuruluşu TV4 Nyheter‘e yaptığı açıklamada,, “Bence Liberaller konumlarını bu hükümetin çoğunluğa sahip olması için belirleyici bir faktör olarak kullanmalı. Bu teklifi durdurun ve hayır deyin,” dedi.

Holmlund’a göre bu politika önerisi İsveç’e entegre olmak isteyenlere yanlış bir mesaj gönderiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

BBC’ye “yayınlarında İsrail karşıtı önyargı” suçlaması

Yayınlanma

The Telegraph’ta yer alan habere göre, İngiliz kamu yayıncısı BBC Gazze savaşının “en yoğun olduğu dönemde” kendi yayın ilkelerini 1.500’den fazla kez ihlal etti.

BBC’nin dört aylık televizyon, radyo, internet haberleri, podcast ve sosyal medya yayınlarını inceleyen raporun yazarlarına göre, İsrail’e karşı “son derece endişe verici bir önyargı modeli” ortaya çıktı.

İngiliz avukat Trevor Asserson tarafından yönetilen araştırma ayrıca İsrail’in, kurumun çatışmayla ilgili haberlerinde Hamas’a kıyasla “14 kat daha fazla soykırımla ilişkilendirildiğini” ortaya koydu.

Cumartesi günü BBC’nin eski yöneticilerinden Danny Cohen, ulusal yayın kuruluşunda artık bir “kurumsal kriz” yaşandığı uyarısında bulunarak Gazze savaşıyla ilgili yayınları konusunda “bağımsız bir soruşturma” başlatılması çağrısında bulunmuştu.

Önde gelen iki Yahudi grubu, Antisemitizme Karşı Kampanya ve Ulusal Yahudi Meclisi, bağımsız inceleme çağrılarına katılırken, eski bir İşçi Partisi bakanı olan Lord Austin, BBC’yi tarafsızlığına ilişkin soruları sürekli olarak reddettiği için “küstahlıkla” suçladı.

Yapay zeka ile yapılan soruşturma

Asserson raporu, Aksa Tufanı operasyonunun başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren dört aylık bir süre boyunca BBC’nin yayınlarını analiz etti.

Yaklaşık 20 avukat ve 20 veri bilimciden oluşan bir ekip, BBC’nin dokuz milyon kelimelik yayınını analiz etmek için yapay zeka kullanan araştırmaya katkıda bulundu.

Araştırmacılar BBC’nin “tarafsızlık, doğruluk, editoryal değerler ve kamu yararı” gibi editoryal ilkelerinin toplam 1,553 kez ihlal edildiğini tespit etti.

Raporda, “Bulgular, BBC’nin tarafsızlık, adalet ve gerçeğin ortaya çıkarılmasına ilişkin kendi editoryal ilkelerini çok sayıda ihlal ettiğini ve son derece endişe verici bir önyargı modelini ortaya koymaktadır,” denildi.

Muhabiler “İsrail karşıtı” olmakla suçlanıyor

Rapor ayrıca, BBC’nin İsrail’i “militarist ve saldırgan bir ülke” olarak sunarken “Hamas terörizmini” sürekli olarak küçümsediğini öne sürdü.

BBC’nin Gazze savaşını haberleştirirken kullandığı bazı gazetecilerin, daha önce “Hamas’a sempati gösterdikleri” ve hatta “terör eylemlerini kutladıkları” iddia edildi.

Raporda BBC’nin bazı muhabirlerinin İsrail’e karşı “aşırı bir düşmanlık” sergilediği, bunların arasında, “İsrail’e ölüm” çağrısında bulunduğu ve “Sir Hitler, yükselin, yakılması gereken birkaç kişi var,” diye tweet atan bir gazeteciyi savunduğu söylenen BBC Arapça çalışanı Mayssaa Abdul Khalek’in de bulunduğu iddia ediliyor. 

Ayrıca Lübnanlı bir muhabir olan Marie-Jose Al Azzi’yi de, daha sonra silinen bir paylaşımında ülkeyi “terörist bir apartheid devleti” olarak tanımlamasının ardından İsrail karşıtı olmakla suçluyor.

BBC Arapça özel olarak suçlandı

BBC’nin uluslararası editörü Jeremy Bowen, “Hamas’ın terörist faaliyetlerini mazur göstermek” ve “İsrail’i Putin Rusya’sına benzetmek” ile suçlanırken, BBC’nin baş uluslararası muhabiri Lyse Doucet de İsrail’e yönelik 7 Ekim saldırılarını “küçümsediği” iddiasıyla anılıyor.

Raporda BBC’nin Arapça kanalı, Gazze savaşını ele alışında tüm küresel medya kuruluşları arasında “en önyargılı olanlardan biri” olarak gösteriliyor.

BBC Arapça’nın savaşla ilgili haberlerinde, “daha önce terörizmi ve özellikle de Hamas’ı destekleyen” açıklamalar yapmış olan muhabirlere yer verdiğini ve izleyicilerin bu konuda bilgilendirilmediğini iddia ettiği 11 vaka tespit ediyor.

BBC: Raporun metodolojisine dair ciddi soru işaretleri var

BBC, genel müdürü Tim Davie ve başkanı Samir Shah’ın yanı sıra tüm yönetim kurulu üyelerine sunulan raporu “dikkatle değerlendireceğini” söyledi.

Kurum sözcüsü raporun metodolojisi hakkında “ciddi soru işaretleri” olduğunu da sözlerine ekledi. 

Bir BBC sözcüsü, “Bu raporun metodolojisi, özellikle de tarafsızlığı analiz etmek için yapay zekaya aşırı güvenmesi ve BBC’nin editoryal kılavuzlarını yorumlaması konusunda ciddi sorularımız var. Kapsamın yalnızca bağlamdan kopuk belirli kelimeleri sayarak değerlendirilebileceğini düşünmüyoruz,” dedi.

Sözcü, raporda önerilen “sempati dengesi” yerine gerekli tarafsızlığı sağlamak gerektiğini ve çatışmanın “son derece karmaşık, zorlu ve kutuplaştırıcı” doğasına rağmen “bilgili ve kendini işine adamış muhabirlerin” bunu başardığına inandıklarını belirtti.

Sözcü, “Bununla birlikte, raporu dikkatle değerlendirecek ve ayrıntılı olarak inceleyecek zamanımız olduğunda yazarlara doğrudan yanıt vereceğiz,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English