Amerika
Trump’ın tarife ertelemesi ile Apple krizin eşiğinden döndü

ABD Başkanı Donald Trump telefonlara, bilgisayarlara ve popüler tüketici elektroniği ürünlerine gümrük vergisi uygulamaya devam edeceğini belirterek, hafta sonu getirilen muafiyeti ABD ticaretini yeniden şekillendirmeye yönelik genel çabasının prosedürel bir adımı olarak değerlendirdi.
Cuma günü geç saatlerde yapılan ve bir dizi popüler elektronik ürünü Çin’e uygulanan %125’lik gümrük vergisinden ve dünya genelinde uygulanan %10’luk sabit orandan muaf tutan erteleme geçici ve sektöre farklı ve özel bir vergi uygulanmasına yönelik uzun süredir devam eden planın bir parçası.
Pazar günü golf oyununu bitirdikten kısa bir süre sonra sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Trump, “KİMSE ‘paçayı kurtarmıyor’,” dedi.
Trump’a göre muaf tutulan ürünler “sadece farklı bir Tarife ‘kovasına’ taşınıyor” ve yönetim yarı iletkenlere ve bütün elektronik tedarik zincirine “bir göz atacak.”
Trump Air Force One uçağında gazetecilere yaptığı açıklamada kararlarının yakında alınacağını belirterek yarı iletkenlere yönelik gümrük vergisi oranına ilişkin ayrıntıların önümüzdeki hafta içinde açıklanacağını söyledi.
Şirket için geçici bir zafer
Bununla birlikte Trump, yarı iletkenler ve bunlara dayalı iPhone ve tablet gibi ürünlere yönelik sektörel gümrük vergisinin kapsamı konusunda şirketlerle görüşmeye açık olduğunun da sinyalini verdi.
Trump, “Bunu tartışacağız ama şirketlerle de konuşacağız. Belli bir esneklik göstermek zorundasınız. Kimse bu kadar katı olmamalı,” diye konuştu.
Cuma günkü duraklama Apple ve özellikle Çin üretimine güvenen diğer üreticiler için geçici bir zafer gibi görünüyor.
Bloomberg’de yer alan habere göre Apple pandemiden bu yana en büyük krizini atlatmayı en azından şimdilik başardı.
Trump’ın Çin’de üretilen mallara getirdiği %125 oranındaki gümrük vergileri, tedarik zincirini beş yıl önce Covid-19 salgınının yarattığı sıkıntılar kadar ciddi bir şekilde sarsma tehdidi taşıyordu.
Cuma gecesi ABD Başkanı, birçok popüler tüketici elektroniğini muaf tutarak Apple’a büyük bir zafer kazandırdı. Bu ürünler arasında iPhone’lar, iPad’ler, Mac’ler, Apple Watch’lar ve AirTag’ler bulunuyor.
Yarı iletken içeren mallara da yeni ve daha düşük bir sektörel tarife gelebilir ama Çin’den gönderilen elektronik ürünlere hâlâ %20’lik bir tarife uygulanıyor.
Apple’ın Hindistan planı
Trump elektronik ürünlere yeniden tarife getirene kadar, sürpriz muafiyet Apple ve üretim için hâlâ büyük ölçüde Çin’e bağımlı olan tüketici elektroniği endüstrisi için bir kazanım anlamına geliyor.
Son muafiyetten önce iPhone üreticisinin bir planı vardı: Hindistan’da çok daha düşük vergilere tabi olacak daha fazla ABD menşeli iPhone üretmek için tedarik zincirini ayarlamak.
Apple yöneticileri bunun, Çin gümrük vergisinden kaçınmak ve yüksek fiyat artışlarını önlemek için kısa vadeli bir çözüm olacağına inanıyordu.
Hindistan’daki iPhone tesislerinin yılda 30 milyondan fazla iPhone üretme hızında olduğu göz önüne alındığında, sadece bu ülkedeki üretim bile Amerikan talebinin önemli bir bölümünü karşılayabilirdi. Apple bugünlerde yılda yaklaşık 220 milyon ila 230 milyon iPhone satıyor ve bunların yaklaşık üçte biri ABD’ye gidiyor.
Böyle bir değişimin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesi zor olacaktı, özellikle de şirket halihazırda öncelikle Çin’de üretilecek olan iPhone 17’nin üretimine yaklaştığı için. Apple’ın operasyon, finans ve pazarlama departmanlarında, yeni telefonların sonbaharda piyasaya sürülmesi üzerindeki etkisine dair korkular artmıştı.
Bloomberg’e göre şirketin sadece birkaç ay içinde daha fazla iPhone 17 üretimini Hindistan’a ya da başka bir yere taşımak gibi zorlu bir görevi yerine getirmesi gerekecekti.
Bu durumda da muhtemelen fiyatları artırmak zorunda kalacak (ki bu hâlâ mümkün) ve daha iyi kâr marjları için tedarikçilerle savaşacaktı.
Şirketi Çin de vurabilir
Apple’ın bir başka endişesi de şuydu: Şirket Çin’deki üretimini daha da hızlı bir şekilde artırırsa bu ülke nasıl misilleme yapacak?
Apple gelirinin yaklaşık %17’sini bu ülkeden elde ediyor ve onlarca mağaza işletiyor, bu da onu ABD merkezli şirketler arasında aykırı bir konuma getiriyor.
Morgan Stanley’in tahminlerine göre iPhone, Apple’ın en çok para kazandıran ürünü ve bu ürünlerin yaklaşık %87’si Çin’de üretiliyor. Her beş iPad’den yaklaşık dördü ve Mac’lerin %60’ı da bu ülkede üretiliyor.
Bu ürünler hep birlikte Apple’ın yıllık gelirinin yaklaşık %75’inden sorumlu. Yine de şirket artık Apple Watch’larının ve AirPods’un neredeyse tamamını Vietnam’da üretiyor. Bazı iPad ve Mac’ler de bu ülkede üretiliyor ve Mac üretimi Malezya ve Tayland’da genişliyor.
Morgan Stanley’in tahminlerine göre şirket iPad satışlarının yaklaşık %38’ini ve Mac, Apple Watch ve AirPods gelirlerinin yaklaşık yarısını ABD’de gerçekleştiriyor.
Apple’ın onlarca yıldır üretim merkezi olan Çin’den tamamen ayrılması pek olası değil. Trump Apple’ı iPhone’ları ABD’de üretmeye zorlasa da, yerli mühendislik ve üretim yeteneklerinin eksikliği bunu kısa vadede neredeyse imkansız hale getirebilir.
Ticaret Bakanı Lutnick’ten uyarı: Çok sevinmeyin
Öte yandan ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick’e göre, muafiyet kazanan akıllı telefonlar ve diğer elektronik cihazlar, yarı iletkenlere uygulanacak yeni verginin bir parçası olacak.
Pazar günü ABC’nin “This Week” programında konuşan Lutnick, tarife ertelemesinin geçici olduğunun sinyalini verdi ve Trump’ın sektöre farklı, özel bir vergi uygulama yönündeki uzun süredir devam eden planını yineledi.
Gümrük vergisi dalgasının açıklandığı 2 Nisan’dan bu yana Apple ve diğer teknoloji şirketlerinin lobicileri Beyaz Saray’ı muafiyet için zorluyordu.
Fakat Washington ve Pekin arasındaki bir dizi misillemenin Çin’den yapılan ithalata %145 oranında vergi uygulanmasına yol açmasının ardından tartışmalar son günlerde daha da aciliyet kazandı.
Trump’ın diğer ülkelere yönelik daha yüksek gümrük vergilerini durdurmasının ardından potansiyel etki daha da keskinleşti. Bu da telefonlarını Çin dışında üreten Apple’ın rakibi Samsung Electronics için bir avantaj anlamına geliyordu.
Apple ve diğer şirketler Trump yönetimine, ABD’deki yatırımlarını artırmaya istekli olsalar da nihai montajı bu ülkeye taşımanın çok az faydası olduğunu vurguluyorlardı.
Bunun yerine ABD’nin daha yüksek değerli işleri geri getirmeye ve yarı iletken üretimi gibi alanlara yatırımı teşvik etmeye odaklanması gerektiğini savunuyorlar.
Amerika
Trump yönetiminin göçmen baskınlarında belirsizlik dönemi

ABD Başkanı Donald Trump geçen cuma sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, yönetiminin “göçmenlere yönelik çok agresif politikasının” çiftliklere ve konaklama sektörüne zarar verdiğini kabul etti.
Trump, değişiklikler ve bu konuya “sağduyulu” bir yaklaşım sözü vererek, hükümet verilerine göre işçilerin yaklaşık %50’sinin kaçak olduğu bir sektörde faaliyet gösteren çiftlik sahiplerinin değerli çalışanlarını kaybetmek istemediğini söyledi.
Trump’ın açıklamaları, ülke çapında belgesiz çalışanları hedef alan işyeri göçmenlik baskınlarının yoğunlaşmasının ardından geldi. Bu baskınlar, geçen hafta Los Angeles ve diğer şehirlerde protestolara yol açmıştı.
Beyaz Saray “sınır çarı” Tom Homan, geçen hafta başında, yönetimin belgesiz göçmenleri istihdam eden ABD şirketlerine yönelik denetimleri artırmayı planladığını söylemişti.
İşyerlerine yapılan baskınlar ve daha sert önlemler alınacağına dair vaatler, çalışanların gözaltına alınması veya korkudan işe gitmemesi nedeniyle işletmelerin yasal sorunlara ve işçi eksikliğine hazırlıklı olmasını gerektirdi.
Et işleme devi Smithfield, göçmenlik denetimlerinin işgücünün bir kısmını veya faaliyetlerini aksatabileceği uyarısında bulundu. Benzer şekilde, Doordash da göçmenlik denetimlerinin Dasher çalışanlarının sayısını azaltabileceğini söyledi.
Trump yönetiminin vize programlarını azaltmasıyla birlikte, ABD işgücü son birkaç ayda kısmen sınır dışı edilmeler ve göçmen sayısındaki azalma nedeniyle zaten küçülmüştü.
İktisatçılar, göçün azalmasının işçi eksikliğinin norm haline gelmesine ve ABD’nin iktisadi büyümesinin yavaşlamasına yol açabileceğini öngörüyor.
Bu arada, sektör grupları, geçici işçilerin ABD’ye girişine izin veren vize programlarının genişletilmesi için Kongre üyelerine baskı yapıyor. Beyaz Saray daha önce, tarım, konaklama ve turizm sektörlerinde çalışan işçilere daha fazla vize vermek istediğini açıklamıştı.
Tarım Bakanı Brooke Rollins, pazar günü sosyal medya platformu X’te, yönetimin “Amerikan hanelerinin istikrarlı ve YASAL bir tarım işgücüne bağlı olduğunu kabul ederek, ‘Çiftçiler Önce’ yaklaşımını tutarlı bir şekilde ilerlettiğini” yazdı.
Bakan, “Gıda tedarikimizde ciddi aksaklıklar Amerikalıları zarar verecektir. Bu karmaşaya girmemiz on yıllarımızı aldı ve bu durumdan çıkmamızı sağlayacak şekilde sınır dışı işlemlerine öncelik veriyoruz,” diye ekledi.
Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre, küçük aile işletmeleri ve Coca-Cola gibi tüketim malları devleri, göçmenlere yönelik baskının kendilerini müşterilerinden mahrum bıraktığından şikayet ediyor.
Hispanik kökenli insanlarsa, baskınların odağındaki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanları ile karşılaşma korkusuyla mağazalara gitmeyi azaltıyor.
Amerika Birleşik Çiftçi İşçileri Sendikası (UFW), tarım işçilerinin çalıştığı yerlere yönelik göçmen baskınlarının “askıya alındığı” haberlerine şüpheyle yaklaştı. UFW cuma günü yaptığı açıklamada, “Sınır Devriyesi ve Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Birimi (ICE) çiftçi işçilerinin yaşadığı mahalleleri basarak kaos ortamı yaratıp keyfi tutuklamalar yapmaya devam ettiği sürece, çiftçi işçileri avlamaya devam edecek,” dedi.
Sendika, Trump’a “çalışkan Kaliforniyalılara yönelik baskınları durdurması” çağrısında bulundu.
Cuma günü Trump “yumuşama” sinyalleri verirken, pazar günü tavrını sertleştirdi. Demokrat liderlere yönelik sert eleştirilerinde Başkan Trump, “Amerika’nın en büyük şehirlerinde yasadışı göçmenleri gözaltına alma ve sınır dışı etme çabalarını genişletmek” istediğini söyledi.
Truth Social gönderisinde, “GERÇEK Amerikalılar” olarak adlandırdığı kişilerle, uzun bir “günah, ahlaksızlık ve genel ahlaki kusurlar” listesi ile suçladığı “Radikal Sol Demokratlar” arasında ayrım yapmaya çalıştı.
Cumartesi günü ABD çapında şehir ve kasabalarda “Kral İstemiyoruz” sloganı ile Trump karşıtı yaygın protestoların düzenlenmesi Başkanı kızdırmışa benziyor.
Organizatörlerin ülke çapında 5 milyondan fazla kişinin katıldığı söylediği protestolar, Trump’ın 79. doğum gününe denk gelen ABD ordusunun 250. yıldönümü için Washington’da düzenlenen askeri geçit töreniyle aynı zamanda gerçekleşti.
Trump, “ICE memurlarına, bu [Social] TRUTH bildirisiyle, tarihin en büyük toplu sınır dışı etme programını gerçekleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları emredilmiştir,” dedi.
Başkan, “Federal hükümetimiz, yabancıların geldikleri yerlere geri gönderilmesine ve Amerika Birleşik Devletleri’nin iç huzurunu bozan HERHANGİ BİR KİŞİNİN ülkeye girişine izin vermemeye odaklanmaya devam edecektir,” diye yazdı.
Trump, ICE ve sınır devriyelerine hedef olarak Demokrat ağırlıklı eyalet ve kentler olan Los Angeles, Chicago ve New York’u gösterdi.
2024 yılında kırsal bölgelerde büyük bir zafer kazanan Trump, büyük ABD kentlerinin “Demokratların güç merkezinin kalbi” olduğunu ve bu kentlerde “yasadışı göçmenleri kullanarak seçmen tabanını genişletmek, seçimlerde hile yapmak ve refah devletini büyütmek için çalışkan Amerikan vatandaşlarının iyi maaşlı işlerini ve sosyal haklarını ellerinden aldıklarını” söyledi.
Amerika
Temyiz mahkemesinden Trump’a Ulusal Muhafızlar desteği

ABD’de temyiz mahkemesi, Donald Trump’a Kaliforniya Ulusal Muhafızlar kontrolünü eyalet valisine iade etmesini emreden bir kararı geçici olarak durdurdu.
ABD Dokuzuncu Daire Temyiz Mahkemesi, daha önce federal hükümetin Ulusal Muhafız birliklerini Los Angeles’a sevk etmesini geçici olarak yasaklayan bir alt mahkeme kararını durdurdu.
Temyiz mahkemesi, Trump’ın göçü durdurma ve Kaliforniya’daki Ulusal Muhafızları federalleştirerek protestoları bastırma çabalarını baltalamakla tehdit eden bir kararı askıya aldı.
Alt mahkemenin kararının geçerli olup olmayacağına karar vermek için 17 Haziran’da başka bir duruşma yapılacak.
Ulusal Muhafızların federalleştirilmesini kısa süreliğine yasaklayan San Francisco bölge mahkemesi yargıcı Charles Breyer, ABD başkanının “eylemlerinin yasadışı olduğunu, hem yasal yetkisini aştığını hem de federalizm kavramını tanımlayan ABD Anayasası’nın Onuncu Maddesini ihlal ettiğini” söylemişti.
Trump’ın emirlerine şiddetle karşı çıkan Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, temyiz mahkemesinin kararının ardından gazetecilere, Breyer’in kararının kalacağından “emin” olduğunu savunmuştu.
Newsom, daha önce başkanın “orduyu kendi vatandaşlarına karşı kullanma eyleminin demokrasimizi tehdit ettiğini ve bizi otoriterliğe tehlikeli bir şekilde yaklaştırdığını” uyarmıştı.
Temyiz mahkemesinin kararı, mahkemenin nihai olarak Trump’ın görüşüne katıldığı anlamına gelmiyor ama şimdilik Ulusal Muhafızların komutasını başkanın elinde bırakıyor.
Trump, göçmen baskınları nedeniyle çıkan protestolara yanıt olarak geçen cumartesi günü Ulusal Muhafızları çağırmış, ardından pazartesi günü de ABD Deniz Piyadelerine, Muhafızları destekleme emri vermişti.
700 kişilik bir ABD Deniz Piyade taburunun bugün (13 Haziran) gelmesi bekleniyor. Bu, ABD içinde sivil polis operasyonlarını desteklemek için askeri güçlerin olağanüstü bir şekilde kullanılması anlamına geliyor.
Amerika
‘Büyük, harika yasa’: Şirketlere vergi teşvikleri artacak

Senato Finans Komitesi Başkanı Mike Crapo, Cumhuriyetçilerin “büyük, harika yasa” tasarısında üç önemli işletme vergi hükmünün kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Brifinge katılan senatörler, bireysel vergi mükellefleri için önemli bir indirimin ise azaltılacağını belirtti.
Araştırma ve geliştirme maliyetleri, işletme ekipmanı alımları ve borç faizleri için daha büyük vergi indirimlerini geri getirme taahhüdü, Crapo ve komite üyeleri için önemli bir öncelik. Bu indirimler, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olarak görülüyor.
Ne var ki bu indirimleri kalıcı hale getirmek maliyetli ve Cumhuriyetçi liderlerinin önümüzdeki haftalarda tasarı üzerindeki çalışmaları tamamlamaya çalışırken siyasi sorunlara yol açabilecek tavizler gerektirecek.
Crapo, bu tür bir adımın, eyalet ve yerel vergi indirimlerine ilişkin Temsilciler Meclisi’nde uzlaşılan anlaşmanın geri çekilmesi olacağını söyledi.
İşletme vergisi kesintilerini destekleyen Montana Senatörü Steve Daines ve Kuzey Dakota Senatörü John Hoeven, Crapo’nun açıklamalarını doğruladı. Hoeven, “Evet, işletme vergilerinin kalıcı olacağını garanti etti. Başından beri kararlıydım ve o da başından beri kararlıydı,” dedi.
Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı, üç vergi teşvikini 2029’a kadar geri getiriyor; bunların kalıcı hale getirilmesi, tasarıya muhtemelen yüz milyarlarca dolarlık ek maliyet getirecek.
Kalıcılık, esas olarak Senato’nun önceliği. Başkan Donald Trump, işletme vergisi indirimlerinin kısa süreli uzatılmasına sıcak baktığını işaret etti. Ek maliyetleri dengelemek için Crapo, SALT indirimi konusunda Temsilciler Meclisi’nin öncelikli gündem maddelerinden birini hedef alıyor.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerine, SALT’ı Meclis Başkanı Mike Johnson’ın kendi üyeleriyle yaptığı 40.000 dolarlık anlaşmadan daha düşük bir seviyede sınırlamayı planladığını söyledi.
“Mavi” rengiyle bilinen Demokrat eyaletlerdeki Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Senato Çoğunluk Lideri John Thune’un POLITICO‘ya ilk kez özetlediği plan hakkında şimdiden uyarı sinyalleri veriyor.
Katılımcılar, Crapo’nun toplantıda SALT için kesin bir rakam vermediğini, fakat bazı Cumhuriyetçi senatörlerin 20.000 dolara düşürmeyi önerirken, diğerlerinin Johnson’ın başlangıçta direnen üyelerine teklif ettiği 30.000 doları Temsilciler Meclisi’ne de teklif etmeleri gerektiğini savunduğunu söyledi.
Hoeven, “Temsilciler Meclisi 40.000 dolar teklif etti; biz daha azını yapacağız. Orada 350 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu biliyoruz, ancak henüz bir rakam üzerinde karar vermedik,” dedi.
SALT ile ilgili bu hamle, Thune’dan Temsilciler Meclisi tasarısında mümkün olduğunca az değişiklik yapmasını isteyen Johnson ve diğer Cumhuriyetçi milletvekilleri için bir darbe oldu.
Senato tasarısı Temsilciler Meclisi’nin tasarısının büyük bir bölümünü yansıtacak gibi görünse de, Crapo’nun sunumu, Senato’nun tasarıdaki en hassas siyasi alanlardan bazılarını değiştireceğine dair en önemli işaret.
Johnson, Senato toplantısının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “SALT rakamı ve tasarıdaki bazı hükümler konusunda ne yapabilecekleri konusunda çok, çok endişeliyim. Umarım mümkün olduğunca az değişiklik yaparlar,” dedi.
Cumhuriyetçi Temsilci Nicole Malliotakois, Senato Cumhuriyetçilerinin Temsilciler Meclisi’nin SALT anlaşmasını değiştirirlerse “tüm tasarıyı çökertme riskiyle karşı karşıya olduklarını” söyledi ve “Amerikan halkına uygulanan en büyük vergi artışından sorumlu olacaklarını” savundu.
Crapo ve Thune, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya gelerek vergi planını ona anlatacak. Crapo’nun önümüzdeki hafta başında Senato Cumhuriyetçilerine daha ayrıntılı bilgi vermesi bekleniyor.
Vergi diline ek olarak, Crapo tasarıdaki Medicaid hükümlerinin taslağını hazırlamaktan da sorumlu ve senatörler, bu konuda ne gibi değişiklikler düşündüğü konusunda çok daha az ayrıntı verdiğini söyledi. Tasarıda programın ele alınışından endişe duyan birçok Cumhuriyetçi senatör, Finans Komitesi’nde yer almıyor.
Eyaletindeki kırsal hastaneleri korumaya çalışan Maine Senatörü Susan Collins, toplantı sonrası gazetecilere Medicaid’de bazı değişiklikler önerdiğini ancak ayrıntılara girmeyeceğini söyledi. Kuzey Dakota Senatörü Kevin Cramer ise “Medicaid ile ilgili bazı hususların çıkarılması gerekecek” diyerek, bu konuda daha fazla değişiklik olabileceğini ima etti.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya6 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Dünya Basını2 hafta önce
Financial Times: Borç batağındaki ‘gelişmekte olan ülkeler’ için kayıp on yıl kapıda