Amerika
Yargıç Trump yönetimine Signal sohbetlerini saklama emri verdi

Federal bir yargıç, Trump yönetiminin Signal mesajlaşma uygulaması üzerinden üst düzey yetkililerle yaptığı ve bu ayın başlarında Yemen’de yakın bir askeri operasyonla ilgili olarak bir muhabirle yanlışlıkla paylaşılan mesajlar da dahil olmak üzere sohbetleri muhafaza etmesine karar verdi.
ABD Bölge Yargıcı James Boasberg perşembe günü, uygulamanın otomatik silme işlevinin Federal Kayıtlar Yasasını ihlal ederek mesajları yok olma riskiyle karşı karşıya bıraktığını iddia eden bir dava açan bir şeffaflık grubunun talebi üzerine bu kararı verdi.
Öğleden sonra yapılan kısa bir duruşma sırasında Adalet Bakanlığı avukatı Amber Richer, Boasberg’e böyle bir emrin gerekli olmadığını çünkü ilgili kurumların zaten kayıtları korumak için adımlar attığını söyledi, fakat hakimin bunu bir mahkeme emriyle pekiştirmesine itiraz etmedi.
Richer, “Ellerinde hangi kayıtların olduğunu belirlemek için hâlâ kurumlarla çalışma sürecindeyiz, ama aynı zamanda sahip oldukları kayıtları korumak için kurumlarla birlikte çalışıyoruz,” dedi.
ABD’li yetkililerin Husilere saldırılarla ilgili mesajlaşmaları ortaya çıktı
Öte yandan hükümet avukatı, günün erken saatlerinde bir Hazine Bakanlığı yetkilisinin mahkemeye yaptığı başvuruda, Hazine Bakanı Scott Bessent’in şu anda Yemen saldırısıyla ilgili mesaj zincirinin sadece bir kısmına sahip olduğunu öne süren bir açıklamayı kabul eder göründü.
Mesaj zincirine eklenen gazeteci, The Atlantic editörü Jeffrey Goldberg, sohbetin 11 Mart’ta başladığını bildirdi. Ne var ki Bessent’in elinde sadece 15 Mart öğleden sonra başlayan mesajlar var. Bessent’in daha önceki mesajları neden saklamadığı ya da sohbetteki diğer üst düzey yetkililerin bu mesajları saklayıp saklamadığı net değil.
Richer, Boasberg’e yaptığı açıklamada, “Ajansların elinde hangi kayıtların olduğunu hala tespit etmekte olduğumuzu belirtmek isterim,” dedi.
The Atlantic, mesajların bir kısmını bu hafta başında, geri kalanını ise Beyaz Saray’ın, henüz gerçekleşmemiş bir askeri operasyonun kapsamı ve zaman çizelgesini tarif etmesine rağmen, yazışmaları gizli olarak değerlendirmediğini söylemesinin ardından çarşamba günü yayınladı.
The Atlantic’in haberine göre, yazışmaları başlatan ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz, ilk başta bir hafta sonra mesajları otomatik olarak silecek şekilde ayarlamış, ama daha sonra bu süreyi dört hafta olarak değiştirmiş.
Kürsüden konuşan Boasberg, davadaki sanıklara (Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve CIA Direktörü John Ratcliffe) “11 Mart ile 15 Mart arasındaki tüm Signal iletişimlerini muhafaza etmelerini” emretti.
Bu direktif Goldberg ile paylaşılan mesajlardan daha geniş bir alanı kapsıyor gibi görünüyor: Yetkililerin bu süre zarfında gönderdikleri ya da aldıkları diğer Signal mesajlarını da kapsayabilir.
Bir Pentagon avukatı da Savunma Bakanlığı’nın bu kayıtları da muhafaza etmeye çalıştığına dair yazılı bir beyanda bulunmuş ama herhangi bir kaydın ele geçirildiğine dair bir iddiada bulunmamıştı. Yönetim, The Atlantic’in bir CIA görevlisinin adının silinmesi dışında tüm yazışmaları yayınlamasının mesajların korunmasını sağladığını öne sürdü.
Boasberg, duruşmanın başlangıcında, Başkan Donald Trump’ın kendisini siyasi açıdan hassas davanın kontrolünü uygunsuz bir şekilde ele geçirdiğini öne sürdüğü bir sosyal medya paylaşımına da yanıt verdi.
Trump, eski Başkan Barack Obama’nın atadığı yargıcın son haftalarda Beyaz Saray’ı ilgilendiren çok sayıda hukuk davasına bakmasını “utanç verici” olarak nitelendirmişti. Signal davasına ek olarak Boasberg, Trump’ın Yabancı Düşmanlar Yasasını kullanarak insanları hızla sınır dışı etme çabalarını içeren davaya da başkanlık ediyor.
Boasberg üstü kapalı olarak mahkemenin davaları nasıl atadığına ilişkin “bazı soruların gündeme geldiğini anladığını” söyledi. Mahkemede görev yapan 15 aktif yargıç için “davaların daha eşit dağılımını sağlamak amacıyla” hemen her durumda davaların çeşitli kategorilerde rastgele atandığını söyledi.
Katipler, yeni açılan bir davayı hangi hakimin alacağını belirlemek için çeşitli kategorilerin her birinde elektronik bir kart destesi kullanıyor.
2023’ten bu yana mahkemenin baş hakimi olarak görev yapan Boasberg, “Bu şekilde işliyor ve bu mahkemede tüm davalar bu şekilde atanmaya devam ediyor,” dedi.
Amerika
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor

ABD’de hisse senedi piyasalarındaki gerileyiş sürerken, Dow sanayi endeksi neredeyse 1.000 puan düşerek 1932’den bu yana en kötü nisan ayını geçirmeye hazırlanıyor.
Dolar, avro ve diğer büyük para birimleri karşısında son yılların en düşük seviyesine inerken, uzun vadeli Hazine tahvillerinin getirileri yükseldi ve altın yeni bir rekor kırdı.
Piyasalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergisi savaşının yanı sıra Fed Başkanı Jerome Powell’ı kovma tehditleri nedeniyle de gergin.
Trump dün (21 Nisan) sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda maliyetlerin düşme eğiliminde olduğunu ve “büyük bir kaybeden olan Bay Çok Geç [Powell], faiz oranlarını ŞİMDİ düşürmezse” ekonominin yavaşlayabileceğini söyleyerek daha düşük faiz talep etti.
Cuma günü piyasalar kapalıyken Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett, Beyaz Saray’ın Powell’dan duyduğu hoşnutsuzluğun altını çizdi ve yetkililerin Fed Başkanı’nın görevden alınmasını incelediğini söyledi.
Öte yandan gümrük tarifelerinin ardından ilk istatistikler de gelmeye başladı. Güney Kore’den gelen ilk veriler, bu ay ABD’ye yapılan ihracatta büyük bir düşüş olduğunu gösterdi.
Önümüzdeki hafta açıklanacak olan aylık ticaret rakamları öncesinde Güney Kore gümrük idaresinin pazartesi günü açıkladığı verilere göre, Asya’nın dördüncü büyük ekonomisinin ihracatı nisan ayının ilk 20 gününde bir önceki yıla kıyasla %5,2 düştü. Ön rakamlar, ithalatın da %12 düşerek ticaret açığına yol açtığını gösterdi.
Verilere göre, Güney Kore’nin 1-20 Nisan tarihleri arasındaki otomobil ve otomobil parçası ihracatı bir önceki yıla göre sırasıyla %6,5 ve %1,7 düştü. Trump Nisan başından bu yana ithal araçlara gümrük vergisi uyguluyor.
Veriler, yarı iletkenlerin giden sevkiyatlarının büyümesini sürdürdüğünü, fakat petrokimyasallarınkinin azaldığını gösterdi.
Başlıca hisse senedi endeksleri de pazartesi günü düştü. En büyük darbeyi Nasdaq aldı ve %3’lük önceki kayıptan sonra yaklaşık %2,6 daha düştü.
Tesla, Nvidia ve Apple’ın öncülüğünde büyük teknoloji hisseleri de değer kaybetti.
Doların başlıca para birimlerinden oluşan bir sepete karşı ölçüsü olan ICE ABD dolar endeksi %1’den fazla düşerek son üç yılın en düşük seviyesine geriledi.
Hazine tahvillerinin getirisi de yükseldi ve 10 yıllık tahvil %4,404’e çıktı.
Altın, troy ons başına 3.400 doların üzerine çıkarak yeni bir rekor kırdı. Bitcoin ise ralli yaptı.
Japonya’da Nikkei %1,3 düştü. Çin’in CSI 300 endeksi ise %0,3 yükseldi.
Hong Kong ve Avrupa’da piyasalar Paskalya tatili nedeniyle kapalıydı.
Amerika
Trump, Fed’den yine faiz indirimi istedi

ABD Başkanı Donald Trump, Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik son çıkışında, Fed’in faiz oranlarını derhal düşürmek için harekete geçmemesi halinde ABD ekonomisinin yavaşlayabileceği uyarısında bulundu.
Trump pazartesi günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, enerji ve gıda fiyatlarındaki düşüşe işaret ederek “neredeyse hiç enflasyon olmadığını” iddia etti.
Trump, Powell’a atıfta bulunarak “Ancak Bay Çok Geç, büyük bir kaybeden, faiz oranlarını ŞİMDİ düşürmezse ekonomide bir YAVAŞLAMA olabilir,” dedi.
İktisatçılar yaygın olarak Trump’ın gümrük vergilerinin enflasyonu artırmasını ve geçici de olsa büyümeyi yavaşlatmasını bekliyor. Enflasyon son yıllarda önemli ölçüde düşmüş olsa da hâlâ yüksek seyrediyor. Powell, birçok meslektaşıyla birlikte, merkez bankasının yeni vergilerin daha kalıcı bir enflasyona yol açmamasını sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
Trump, Powell’ı defalarca eleştirerek ve Fed Başkanı’nı görev süresi dolmadan görevden alabileceğini öne sürerek Wall Street’i sarstı. Tüccarların Powell’ın görevden alınma ihtimalini tartmasıyla pazartesi günü ABD hisse senetleri değer kaybetti ve S&P 500 Endeksi %3’ten fazla düştü.
Konu hakkında bilgi sahibi kişilerin Bloomberg’e aktardığına göre Trump danışmanlarına Powell’ı görevden alma olasılığını özel olarak sorarken, bazı yönetim yetkilileri onu bunu yapmaması konusunda uyardı.
Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada Başkan’ın Powell’ı görevden alıp alamayacağı konusunu incelediğini söyledi.
ABD ekonomisi geçen yıl dördüncü çeyrekte %2,4 gibi sağlıklı bir büyüme kaydetmiş olsa da, iktisatçılar iş yatırımları ve tüketimde tarife kaynaklı bir düşüşün bu yıl içinde bir yavaşlamaya yol açacağını düşünüyor.
Bu arada, enflasyonu Fed’in %2’lik hedefine geri döndürme konusundaki ilerleme durmuştu, fakat mart ayında tüketici fiyat endeksi bir önceki yıla göre %2,4 artarak fiyat artışı yeniden yavaşladı.
Geçen ay yaşanan bu yavaşlama, Fed’i izleyen bazı çevrelerin ve Trump’ın, büyümedeki herhangi bir yavaşlamanın önüne geçmek için merkez bankasına faiz oranlarını düşürme çağrılarını yenilemesine yol açtı.
ABD’de Fed yetkilileri enflasyondaki düşüşün yavaş seyrinden endişe duyuyor ve birçok kişi gümrük tarifelerinin fiyat baskılarını yeniden alevlendirebileceğinden endişe ediyor.
Başkan’ın yorumları, dünyanın dört bir yanından merkez bankacıları ve ekonomi politikacılarının Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası bahar toplantıları için bu hafta Washington’da bir araya geleceği bir dönemde geldi.
Trump İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile görüşmesi sırasında gazetecilere, “Ondan memnun değilim. Bunu ona bildirdim. Ve eğer gitmesini istersem, inanın bana çok hızlı bir şekilde gidecektir,” dedi.
Geçen hafta Chicago Ekonomi Kulübü’nde yaptığı konuşmada Powell, Fed’in gümrük tarifelerinin süregelen bir enflasyon sorununu tetiklemediğinden emin olması gerektiğini söylemişti.
Powell, güçlü bir işgücü piyasası için fiyat istikrarının şart olduğunu da sözlerine eklemişti.
Fed Başkanı, meslektaşlarıyla birlikte, yetkililerin borçlanma maliyetlerini ayarlamadan önce çeşitli hükümet politikası değişikliklerinin iktisadi etkileri konusunda daha fazla netlik beklemek istediklerini söylemişti.
Powell ayrıca merkez bankasının bağımsızlığının “bir yasa meselesi” olduğunu ve sebep olmadıkça görevden alınamayacaklarını belirtti.
Amerika
Harvard, federal fonlarda kesinti nedeniyle Trump yönetimine dava açtı

Harvard Üniversitesi pazartesi günü Trump yönetimine dava açarak, Beyaz Saray’ın 2 milyar dolardan fazla federal fonlarda kesinti yapma kararına itiraz etti.
Harvard Başkanı Alan Garber davayı duyurduğu açıklamasında, üniversitenin, yönetimin “antisemitizm görev gücünün kimi işe alacağımızı ve ne öğreteceğimizi kontrol etme” yönündeki makul olmayan taleplerine karşı çıkmayı seçtiğini söyledi.
Harvard yönetimi, Beyaz Saray’ın taleplerinin “üniversite üzerinde eşi benzeri görülmemiş ve uygunsuz bir kontrol dayatacağını” ve antisemitizm konusunda gerçek bir çaba göstermeden geldiğini söyledi.
Dava Massachusetts’teki federal mahkemede açıldı.
Beyaz Saray sözcüsü Harrison Fields ise davaya cevaben, “Harvard gibi, zor durumdaki Amerikalı ailelerin vergileriyle aşırı maaş alan bürokratlarını zenginleştiren kurumlara yapılan federal yardımlar sona eriyor. Vergi mükelleflerinin fonları bir ayrıcalıktır ve Harvard bu ayrıcalığa erişmek için gereken temel koşulları yerine getirmemektedir,” dedi.
Trump yönetimi, geçen yıl ülke genelindeki kampüsleri sarsan Gazze işgali protestoları da dahil olmak üzere, Yahudi öğrencilere yönelik muamelenin Medeni Haklar Yasası’nın Başlık VI’sını ihlal ettiğini ileri sürerek üniversite ile yapılan yaklaşık 9 milyar dolarlık hibe ve sözleşmeyi incelemeye aldı.
Yönetim şimdiden okuldan 2 milyar dolardan fazla federal fon çekti ve 1 milyar dolarlık hibeyi daha çekmeyi düşünüyor.
Buna ek olarak, İç Gelir Servisi üniversitenin vergiden muaf statüsünü inceliyor ve İç Güvenlik Bakanlığı, Harvard’ın toplam kaydının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan uluslararası öğrencileri kaydetme kabiliyetini iptal etmekle tehdit etti. Eğitim Bakanlığı da üniversitenin federal fonlarını incelemeye aldı.
Garber, “Bu eylemlerin hastalar, öğrenciler, öğretim üyeleri, personel, araştırmacılar ve Amerikan yüksek öğreniminin dünyadaki konumu açısından gerçek hayatta çok ciddi sonuçları olacaktır,” dedi.
Dava, federal hükümetin Harvard ve bir dizi başka kurumdaki milyarlarca araştırma fonuna “çok az uyarı ve daha da az açıklama ile” geniş bir saldırı başlattığını ileri sürüyor. Kurum adına avukatlar, federal hükümetin “Harvard’da akademik karar alma mekanizmasının kontrolünü ele geçirmek için federal fonları kaldıraç olarak kullandığını” söyledi.
Bu ayın başlarında yönetim, fonları kaybetmemek için kurumun yönetiminde reform yapmasını, işe alma ve kabul politikalarını değiştirmesini, yabancı öğrencileri ve yeşil kartlı öğrencileri “davranış ihlalleri” nedeniyle rapor etmesini, akademik programları veya bölümleri antisemitizm açısından dışarıdan bir taraf aracılığıyla denetlemesini, çeşitlilik programlarını sona erdirmesini ve diğer şartların yanı sıra öğrenci disiplin prosedüründe reform yapmasını talep etmişti.
“Sonuç olarak, Harvard ve diğer üniversitelere dayatılan değiş tokuş açıktır: Hükümetin akademik kurumunuzu denetlemesine izin verin ya da kurumun tıbbi atılımları, bilimsel keşifleri ve yenilikçi çözümleri takip etme yeteneğini tehlikeye atın,” denilen dava dilekçesinde, kapsamlı araştırma fonlarının dondurulmasının “antisemitizmle hiçbir ilgisi olmadığı” belirtildi.
Harvard’ı temsil eden avukatlar arasında Cumhuriyetçiler ve Trump yönetimiyle bağlantılı olanlar da var. Bu avukatlar arasında Robert Hur, William Burck, merhum Yargıç Antonin Scalia’nın katipliğini yapmış olan Steven Lehotsky ve daha önce Teksas başsavcısı olarak görev yapmış olan Scott Keller da yer alıyor.
Avukatlar, yönetimin eylemlerinin, federal fonun iptal edilmesinden önce gerçekleşmesi gereken Birinci Değişiklik ve Başlık VI uyum prosedürlerini ihlal ettiğini savunuyor. Üniversite, hükümetin fonlarını dondurmadan ya da sonlandırmadan önce, gönüllü uyumu sağlamaya çalışmak, bir duruşma düzenlemek ve bir bulgu raporu açıklamak gibi “bu prosedürleri takip etmek için hiçbir çaba göstermediğini” savundu.
Avukatlar ayrıca fonların dondurulmasının okulu devam eden araştırma projelerini azaltmaya veya durdurmaya, iş sözleşmelerini feshetmeye ve bölüm ve programlarda kesintiler yapmaya zorlayacağını söyledi.
Harvard’ın fon yerine kendi kaynaklarını kullanmaya devam etmesi halinde, okulun kabul ettiği lisansüstü öğrenci sayısını ve öğretim üyesi ve araştırma personeli sayısını azaltması gerekecek. Ayrıca üniversite Massachusetts’in en büyük işverenlerinden biri olduğu için bu durumun Boston bölgesine ekonomik olarak zarar verebileceğini savundular.
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Söyleşi2 hafta önce
Çin uluslararası sistemi nasıl değerlendiriyor? Şanghay, Hangzhou ve Pekin’den akademisyenlerle özel söyleşi
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri ticaret savaşını tetikliyor
-
Amerika2 hafta önce
Trumpizmin iktisadi aklı – 1: Stephen Miran ve doların devalüasyonu planı
-
Ortadoğu1 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Görüş1 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Mearsheimer: Trump Ukrayna konusunda haklı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Beyaz Saray’da “İran” çekişmesi