Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

100 eski ABD özel kuvvetler mensubu Gazze’ye gönderiliyor

Yayınlanma

UG Solutions, Netzarim Koridoru ile Selahaddin Caddesi’nin kesiştiği kontrol noktasında Mısır güvenlik personeliyle birlikte denetim yapacak.

Reuters’ta yer alan habere göre ABD merkezli küçük bir güvenlik şirketi olan UG Solutions, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında Gazze’deki bir kontrol noktasında görev yapmak üzere yaklaşık 100 eski ABD özel kuvvetler mensubunu işe alıyor.

2023 yılında kurulan ve Kuzey Carolina’nın Davidson kentinde faaliyet gösteren UG Solutions adlı düşük profilli güvenlik şirketi, işe alacağı gazilere günlük 1.100 dolardan başlayan bir ücret ve 10.000 dolarlık peşinat teklif ediyor. Şirket sözcüsüne göre, bu özel güvenlik personeli, Gazze’nin iç kesimlerindeki kritik bir kontrol noktasında görev yapacak.

Sözcü, kimliğinin gizli kalması kaydıyla yaptığı açıklamada, bazı kişilerin işe alındığını ve Gazze’nin kuzey ile güneyini ayıran Netzarim Koridoru ile doğu ve batıyı ayıran Selahaddin Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alan kontrol noktasında görev yapmaya başladıklarını belirtti. Ancak kaç kişinin sahada olduğu hakkında bilgi vermedi.

UG Solutions’ın ateşkes sürecindeki oynayacağı rol biliniyor olsa da Reuters’ın incelediği güvenlik şirketinin işe alım e-postası, 96 ABD özel kuvvetler mensubunun özel olarak işe alınacağı, verilecek maaşlar ve kullanılacak silahlarla ilgili daha önce bilinmeyen detayları ortaya çıkardı.

Reuters, 7 Ocak’ta yayınladığı haberinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yetkililerinin, Gazze’de savaş sonrası barışı koruma gücünün bir parçası olarak özel güvenlik şirketlerinin kullanılmasını önerdiğini ve bu fikrin Batılı ülkeler arasında endişe yarattığını bildirmişti.

14 aydır süren savaşın ardından Hamas’ın hala güçlü olduğu Gazze’ye silahlı ABD özel güvenlik görevlilerinin konuşlandırılması Amerikalıların çatışmalara dahil olma riskini doğuruyor.

Eski İsrailli istihbarat yetkilisi Avi Melamed, ABD’li personelin silahlı gruplarla çatışmalara girebileceğini veya Washington’un İsrail’in Gazze operasyonuna verdiği destek nedeniyle öfkeli Filistinlilerin hedefi olabileceğini belirterek, “Elbette tehditlerle karşılaşacaklar” dedi.

Şirket belgelerine göre, özel güvenlik personeli ABD ve İsrail orduları tarafından kullanılan M4 tüfekleri ve Glock tabancalarla donatılacak. UG Solutions sözcüsü, personelin ne zaman ateş açabileceğine dair angajman kurallarının belirlendiğini, ancak bu bilgileri paylaşamayacağını söyledi. “Kendimizi savunma hakkına sahibiz” dedi.

İsrail ve Mısır’ın rolü

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Sharren Haskel, UG Solutions veya ABD’nin adını anmadan yaptığı açıklamada, İsrail’in, Gazze’de güvenliği sağlamak ve insani yardımların akışını sürdürmek amacıyla özel bir güvenlik firmasının kullanılmasını talep ettiğini söyledi. Bu özel şirketin, bir Mısır güvenlik şirketi veya Mısır güvenlik güçleriyle birlikte çalışacağı belirtildi.

Ancak Haskel, bu düzenlemenin “gerçekten işe yarayıp yaramayacağını” zamanın göstereceğini vurguladı.

Görgü tanıkları, Gazze’deki kontrol noktasında Mısır güvenlik görevlilerinin araçlarda gizlenmiş silahları tespit etmek için tarayıcılar kullandığını bildirdi. Mısırlı bir kaynak ise kontrol noktasında görev yapan güvenlik personelinin, son aylarda terörle mücadele de dahil özel eğitim aldığını belirtti.

Filistinli yetkililer de ABD’li özel güvenlik personelinin kontrol noktasında bulunacağını doğruladı. Ancak bu kişilerin halkla doğrudan temas etmeyeceği ve kontrol noktasından geçen sivillerle muhatap olmayacağı bildirildi.

Geçmiş skandallar

ABD’nin özel güvenlik firmalarını kullanması daha önce büyük krizlere yol açmıştı. 2007’de Irak’ta faaliyet gösteren Blackwater adlı özel güvenlik şirketine bağlı paralı askerler, Bağdat’taki Nisur Meydanı’nda 14 sivilin ölümüne neden olmuş, olay büyük bir diplomatik krize yol açmıştı. ABD mahkemesi, dört Blackwater çalışanını mahkûm etmiş, ancak Trump yönetimi ilk döneminde bu kişileri affetmişti.

2004 yılında Irak’ın Felluce kentinde dört Blackwater çalışanı silahlı gruplar tarafından öldürülmüş, iki kişinin cesetleri bir köprüye asılmış ve bu olay ABD ordusunun büyük çaplı bir askeri operasyon düzenlemesine neden olmuştu.

UG Solutions sözcüsü, şirketin işe aldığı personelin ABD merkezli Safe Reach Solutions ile lojistik ve planlama konusunda iş birliği yaptığını belirtti. İşe alım e-postasına göre, her çalışana 500.000 dolarlık kaza sigortası yapılacak ve özel kuvvetler mensubu sağlık personelleri için günlük ücret 1.250 dolara kadar çıkacak.

Finansman ve ABD’nin rolü

Anlaşma hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, güvenlik şirketine fon sağlayan ülkeler arasında İsrail ve ismi açıklanmayan bazı Arap ülkelerinin bulunduğunu, ancak ABD hükümetinin bu şirketin ateşkes anlaşmasına dahil edilmesi veya sözleşmenin imzalanması sürecinde doğrudan bir rol oynamadığını belirtti.

Gazze’de büyümüş olan Atlantik Konseyi uzmanlarından Ahmed Fuad Alhatib, Amerikalılar için büyük bir risk öngörmediğini belirterek, onların varlığının, Hamas’ın İsrail’e karşı zafer kazandığı söylemini güçlendirdiğini söyledi, “Hamas, tüm sert söylemlerine ve eylemlerine rağmen, Amerikan varlığının kendi zafer anlatısını beslediğini biliyor” dedi.

UG Solutions sözleşmesi hakkında bilgi sahibi olan ve adının açıklanmaması kaydıyla konuşan ABD’li bir özel güvenlik şirketi kaynağı, Gazze’de Amerikalıların görevlendirilmesinin tehlikeli göründüğünü ve çatışmaların “çok hızlı” patlak vermesinden korktuğunu söyledi.

Amerikalıların saldırıya uğraması ya da rehin alınması halinde ne olacağı ya da yüklenicinin eylemlerinin hangi ülkenin yasalarına tabi olacağı belirsiz. UG sözcüsü, “Kendi güvenliğimizi korumak için yeterli donanıma sahibiz” dedi.

ORTADOĞU

Arap ülkeleri Mahmud Abbas’ı gözden çıkardı mı?

Yayınlanma

mahmud Abbas

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Gazze’nin ana gündem maddesi olduğu Riyad’daki Arap liderleri zirvesine davet edilmedi. Diplomatlar, Arap liderlerinin köşeye sıkışmaları halinde Abbas’ı tamamen devre dışı bırakabileceklerini belirtiyor.

Geçen hafta, yedi Arap ülkesinin lideri, Riyad’da düzenlenen acil zirvede bir araya gelerek ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze planına karşı bir alternatif öneri geliştirmeyi ele aldı.

Trump, şu an için Gazze’nin tüm nüfusunun tahliye edilmesini öngören tartışmalı önerisinin arkasında dursa da yardımcıları bu planın asıl amacının Arap müttefikleri kendi çözüm önerilerini sunmaya teşvik etmek olduğunu ileri sürüyorlar. Bu bağlamda, Arap ülkeleri halen nihai bir plan üzerinde anlaşmaya varmış değil, ancak toplantı hakkında bilgi sahibi dört diplomatın Times of Israel’e verdiği bilgiye göre, liderler, Filistin Yönetimi’nin bu süreçte rol oynaması gerektiği konusunda uzlaşı sağladı.

Ancak habere göre bir başka konuda da görüş birliği var: Arap liderler Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın bu girişimde kritik olmadığını, hatta belki de olası rolünün ters etki yaratacağını düşünüyor. Bu nedenle, iki Arap iki de Avrupalı diplomata göre Filistin Yönetimi Başkanı, Riyad’daki toplantıya davet edilmedi. Ramallah yönetiminin Abbas’ın katılımı için girişimde bulunduğu, ancak zirveye katılan liderlerin çoğunun buna karşı çıkması nedeniyle Suudi Arabistan’ın daveti geri çektiği ileri sürülüyor.

Abbas’a destek giderek azalıyor

Üç diplomata göre Abbas’ın toplantıya dahil edilmesine en güçlü itiraz, uzun süredir kendisini yolsuzlukla suçlayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed’den geldi. Ancak bu kez, Hamas liderlerine ev sahipliği yapan Katar Emiri Temim bin Hamad da Abbas’a karşı çıktı. Arap bir diplomat, Katar’ın tepkisinin, El Cezire kanalının Batı Şeria’da kapatılmasından kaynaklandığı belirtiyor. El Cezire, Filistin Yönetimi’nin, Batı Şeria’da Hamas ve El Fetih gibi örgütlere yönelik operasyonu haberleştirdiği için kapatılmıştı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi de Abbas’a destek vermedi. İkinci bir Arap diplomata göre Sisi, Filistin lideriyle birebir görüşme taleplerini de geri çevirdi. Mısır, savaş sonrası Gazze’yi yönetmek için Hamas ve Filistin Yönetimi arasında geçici bir yönetim komitesi oluşturulması için arabuluculuk yapıyor. Ancak Kahire, bu komitenin doğrudan Filistin Yönetimi’ne bağlanmasını değil, bağımsız kalmasını ve hem Hamas hem de Filistin Yönetimi tarafından onaylanan teknokratlarca yönetilmesini istiyor.

Mısır, Filistinli grupların geniş katılımının komitenin meşruiyetini güçlendireceğini ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin kontrolünü üstlenmeye hazır olmadığına inanıyor. Ayrıca, Gazze’nin yönetiminin doğrudan Filistin Yönetimi’ne bağlanmasının İsrail tarafından engellenme riskini artıracağını düşünüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’ın yerine daha ılımlı olduğu gerekçesiyle Filistin Yönetimi’nin gelmesini kesin bir dille reddediyor. Ancak Netanyahu, Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasına izin vererek, aylardır karşı çıktığı bir konuda geri adım attı.

Abbas’a en yakın Arap lider olarak bilinen Ürdün Kralı II. Abdullah bile bu kez kendisini desteklemedi. Bir Arap diplomat, Kral Abdullah’ın Abbas’ın hem bölgedeki hem de Washington’daki değişimlere yeterince hızlı uyum sağlayamamasından duyduğu hayal kırıklığını özel görüşmelerde dile getirdiğini söyledi.

Avrupalı bir diplomat, Abbas’a yöneltilen bazı eleştirileri haklı bulsa da Arap liderlerin tüm suçlamalarının doğru olmadığını savundu.

“Abbas’ı yolsuzlukla suçlayan ülkelerin kendileri de tamamen şeffaf ve demokratik değil” diyen diplomat Mısır, BAE, Suudi Arabistan ve Katar’ın Filistin Yönetimi’ni kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek için baskı yaptığını söyledi.

Ancak habere göre Avrupa Birliği de Abbas’tan memnun değil. Abbas, geçen haftalarda Filistinli tutuklulara yönelik mali destek sisteminde reform yaptığını açıklamıştı. Buna göre, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumlar ve çatışmalarda yaralananlar, finansal durumlarına göre yardım alacak. Ancak bu sistemin hükümet kontrolünden çıkarılarak Abbas’a yakın bir ismin yönetiminde bağımsız bir yapı haline getirilmesi, AB’nin mali destek verme olasılığını azaltıyor. Öte yandan, Filistin Yönetimi’nin Washington ile ilişkileri de oldukça sınırlı.

Arap ülkeleri Abbas’ı gözden çıkarıyor mu?

Riyad’daki zirvenin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Abbas’ın ofisi, toplantıya katılan liderlerden hiçbirinin kendisiyle resmi temas kurduğunu duyurmadı.

Bölge liderleri, önümüzdeki hafta Kahire’de düzenlenecek ve Mısır’ın Gazze için Arap planını açıklayacağı daha kapsamlı bir zirveye hazırlanıyor. Abbas’ın bu toplantıya davet edilmesi bekleniyor.

Ancak bir Arap diplomata göre, ABD’nin Arap ülkelerinden Hamas’ı devre dışı bırakarak Gazze’ye çözüm bulmasını beklemesi, bölge liderlerini büyük bir baskı altına sokmuş durumda.

“Hamas’ın yönetim gücünü elinden almak mümkün, ancak silah bırakmasını sağlamak bambaşka bir konu” diyen Avrupalı diplomat, İsrail’in hala bir barış sürecini reddetmesi nedeniyle bu ihtimalin gerçekçi olmadığını belirtti. Avrupalı diğer diplomat ise “Arap liderler Washington’dan gelen baskıyı gerçekten hissediyorlar ve ilk kez, eğer [Arap liderler] bunun kendilerini Trump’ın baskısından kurtaracağını düşünürlerse Mahmut Abbas’ı desteklemekten vazgeçme konusunda daha istekli olduklarını görüyorum. Mısır ve Ürdün Trump’ın planını varoluşsal bir tehdit olarak görüyor, dolayısıyla tamamen farklı bir Filistin Yönetimi gibi geniş kapsamlı bir şey sunmaları gerekirse bunu yapabilirler.”

Diplomat Abbas’ın bölgedeki hoşnutsuzluğun farkında olduğunu ve bu nedenle kısa süre önce uzun süredir müttefiki olan Hüseyin el Şeyh’i Filistin Yönetimi’nin içişleri bakanlığı görevinden istifaya zorlayarak beklenmedik bir adım attığını savundu. Diplomat, bu hamlenin Abbas’ın aynı küçük sadık gruba güvenmeye devam edemeyeceğinin farkında olduğunu göstermeyi amaçladığını söyledi. Ancak Şeyh, Filistin Kurtuluş Örgütü İcra Komitesi Genel Sekreterliği gibi güçlü bir görevde kalmaya devam edecek, dolayısıyla istifasının FKÖ’yü de kontrol eden Filistin Yönetimi liderinin stratejik bir değişimi anlamına gelip gelmediği belirsiz.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Gazze’de ateşkes devam edecek mi?

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ilk aşaması yarın akşam sona eriyor ancak anlaşmanın devam edip etmeyeceği hala belirsiz. Mısır, anlaşmanın sonraki aşamalarına ilişkin “yoğun görüşmelerin” Kahire’de başladığını duyurdu. Ancak İsrail, Gazze’den tamamen çekilmesini gerektiren ikinci aşamaya geçmek yerine daha fazla rehinenin serbest bırakılması karşılığında ateşkesin ilk aşamasını uzatmak istiyor.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Enformasyon Servisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail ve Katar’dan iki heyetin, ABD temsilcilerinin katılımıyla Gazze Şeridi’nde ateşkesle ilgili müzakereleri tamamlamak üzere başkent Kahire’ye geldiği belirtildi. Açıklamada, ateşkes anlaşmasının sonraki aşamaları hakkında ilgili taraflar arasında yoğun görüşmelerin başladığı ve mevcut mutabakatın uygulanması yönündeki çabaların da sürdüğü kaydedildi.

Açıklamada ayrıca arabulucuların, sivillerin acılarını hafifletme ve bölgede istikrarı destekleme çabaları çerçevesinde Gazze Şeridi’ne insani yardım ulaştırılmasının yollarını güçlendirmeyi masaya yatırdığı ifade edildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden dün yapılan açıklamada, Netanyahu’nun, müzakere heyetine, görüşmelere devam etmek üzere Kahire’ye gitme talimatı verdiği belirtilmişti. İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberinde de ABD ve İsrail’in, esir takası anlaşmasının ilk aşamasının birkaç hafta daha uzatılması olasılığını ele almak üzere görüşmeler yürüttüğü dile getirildi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar da İsrailli müzakere heyetinin Kahire’de, daha fazla esir askerin serbest bırakılması karşılığında anlaşmanın birinci aşamasının uzatılması için ortak zemin bulma olasılığını görüşeceğini ifade etti.

İsrail devlet televizyonu KAN ise ismi açıklanmayan bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde, bugün Kahire’ye hareket edecek müzakere heyetinin temel hedefinin “1 Mart Cumartesi günü canlı rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak” olduğunu belirtti.

Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması 19 Ocak Pazar günü TSİ 12.15’te yürürlüğe girmişti.

Anlaşma kapsamında 27 Ocak Pazartesi günü, Netzarim Koridoru Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin güneyden kuzeye geçişine açılmış, İsrail ordusu 9 Şubat’ta Netzarim Koridoru’ndan çekilmişti.

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı, İsrail ordusunun 8 ay süren işgalinin ardından 1 Şubat’ta hasta ve yaralıların tahliyesi için açılmıştı.

Anlaşmanın birinci aşamadaki esir takaslarında, İsrail hapishanelerindeki 1700’ün üzerinde Filistinli esir serbest bırakılırken Gazze’deki sağ 25 esir ile İsrail saldırılarında öldüğü açıklanan 8 esirin cenazesi teslim edildi. Ayrıca Gazze’deki 5 Taylandlı esir de salıverildi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

“Hamas’ın saldırı planlarından İsrail’in bir yıl önce haberi vardı”

Yayınlanma

7 EKİM

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023 saldırılarına ilişkin hazırladığı ilk askeri rapor, İsrail güvenlik yetkililerinin Hamas liderliğindeki saldırıyı yanlış değerlendirdiğini ve grubun kapasitesini büyük ölçüde hafife aldığını ortaya koydu. Rapora göre, saldırıdan saatler önce bile Hamas’ın niyetleri doğru okunamadı.

Saldırı öncesi işaretler göz ardı edildi

Wall Street Journal’ın haberine göre raporda, saldırının yaklaştığına dair birçok belirti olduğu ancak bunların İsrail makamları tarafından yeterince ciddiye alınmadığı ifade edildi. 6 Ekim 2023 akşamında Hamas militanlarının İsrail SIM kartlarını aktif hale getirdiği ve belirlenen toplanma noktalarına hareket ettiği belirtilse de İsrail yetkilileri bu hareketleri olağan dışı olarak değerlendirmedi. Yetkililer, Hamas’ın ya bir askeri tatbikat yaptığına, İsrail’den gelecek bir saldırıya karşı savunma hazırlığında olduğuna ya da küçük çaplı sınır ötesi baskınlar planladığına inanıyordu. Ancak bu belirtilerin, Hamas’ın büyük çaplı saldırı hazırlıkları olduğuna dair net sinyaller verdiği göz ardı edildi.

İsrail ordusu Hamas’ın kapasitesini hafife aldı

İsrail ordusunun en üst düzey soruşturması sonucunda hazırlanan rapor, ülke tarihinin en büyük güvenlik zafiyetlerinden birine ışık tutuyor. Raporda, İsrail istihbarat birimlerinin Hamas’ı yanlış değerlendirdiği, grubun saldırı planlarını içeren belgeleri göz ardı ettiği ve çok sayıda işareti kaçırdığı belirtildi. Bu istihbarat zaaflarının, saldırının ardından bir yılı aşkın süredir devam eden saldırıları tetiklediği vurgulandı.

Güney Cephesindeki tehdit görmezden gelindi

Saldırıdan sadece birkaç saat önce, üst düzey İsrailli askeri yetkililer, Hamas’ın şüpheli hareketliliği hakkında görüşmeler gerçekleştirdi. Ancak, saldırının aciliyeti fark edilmedi. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ertesi gün daha kapsamlı bir brifing düzenlenmesini emretti. Aynı gece, kuzey cephesindeki İsrail generali, Hizbullah’tan gelebilecek bir saldırı ihtimali nedeniyle Tel Aviv’deki askeri karargâha çağrıldı. İsrail ordusunun kuzey cephesine odaklanması, Gazze’deki tehdidi gözden kaçırmasına neden oldu. Hamas, Yahudi bayramını fırsat bilerek, sınırın olağan günlere göre daha az korunduğu bir zamanda saldırıyı başlattı.

Hamas, İsrail’in öngördüğünden daha büyük bir saldırı gerçekleştirdi

Rapora göre, İsrail askeri planlamacıları Gazze’den yapılacak olası bir saldırı senaryosu tasarlarken Hamas’ın en fazla 4 ila 8 sınır noktasını aşmaya çalışabileceğini öngörüyordu. Ancak Hamas militanları neredeyse 60 noktadan sınırı geçti. İlk hedefleri, Gazze Şeridi çevresinden sorumlu olan İsrail askeri üssüydü. Burada üst düzey komutanları öldürerek İsrail’in bölgedeki istihbarat kapasitesini çökerttiler. Bu durum, İsrail’in saldırının ilk üç saatinde sahadaki gelişmeleri takip edememesine yol açtı. 1.200 İsrailli asker ve sivil hayatını kaybetti, 251 kişi ise rehin alındı. Bölgeye ilk takviyeler ancak 5,5 saat sonra ulaşabildi ve Hamas’ın tamamen püskürtülmesi üç gün sürdü.

İsrail istihbaratı Hamas’ın saldırı planını daha önceden biliyordu

The Times of Israel’in haberine göre de soruşturma, İsrail ordusunun 2022’de muhtemel bir saldırıyı ayrıntılarıyla açıklayan planlar ele geçirmesine rağmen bunu olası görmediğini ve eski Hamas lideri Yahya Sinvar’ın “pragmatik” olduğu için bir saldırı gerçekleştirmeyeceğini düşündüğünü ortaya koydu.

Raporda Hamas’ın bu saldırı planına 2019 yılında onay verdiği, 2021’de operasyonel onay aldığı ve 2022’de saldırı için tarih belirlemeye başladığı tespit edildi. Buna rağmen, İsrail yetkilileri Hamas’ın savaş başlatmak istemediği düşüncesine bağlı kaldı. İsrail istihbaratı, Hamas’ın Gazze’de bir devlet inşa etmeye ve Batı Şeria’yı ele geçirmeye odaklandığını düşünerek bu stratejik değişimi fark edemedi.

Hamas, İsrail içindeki siyasi karışıklık ve yargı reformları nedeniyle yaşanan protestoları fırsat olarak gördü. Saldırının zirve noktasında Hamas’ın askeri lideri Muhammed Deif, tüm Gazze halkına silahlanarak İsrail’e saldırma çağrısı yaptı. 7 Ekim öğle saatlerine gelindiğinde, 5.600’den fazla militan ve sivil İsrail topraklarına geçmişti.

Saldırı, sabah 06.29’da Hamas’ın İsrail’e 1.400 roket fırlatmasıyla başladı. Saat 06.45’te bir İsrailli tugay komutanı telsizden “Savaş halindeyiz” anonsunu yaptı. Ancak İsrail, komuta zincirinin çökmesi nedeniyle ilk saatlerde sahadaki durumu tam olarak anlayamadı. Bazı askerler ve komutanlar, sosyal medyada saldırı haberlerini görerek kendi imkanlarıyla güney cephesine gitti. Ancak geniş çaplı askeri takviyeler saatler sonra ulaşabildi.

Hannibal Protokolü uyguladı

Raporla ilgili haberinde The Jerusalem Post, İsrail Hava Kuvvetlerinin 7 Ekim’de Hannibal Protokolü’nü uyguladığını yazdı. Haberde, Gazze’den 5 binin üzerinde Hamas mensubunun İsrail’e girdiği ve bundan çok daha fazla Gazzelinin İsrail’in içlerine sızabileceği endişesinden bahsedildi.

İsrail Hava Kuvvetleri soruşturmasına göre, Hannibal Protokolü’nün uygulanması yönündeki kararın ardından pilotlar, “nereye ve neye saldıracakları konusunda son derece spesifik bilgiler” aldı.

Hamas “aldatma” unsurlarını kullandı

Yedioth Ahronoth’un soruşturmaya ilişkin haberine göre, İsrail’in en büyük hatası Hamas’ın büyük çaplı bir savaşa girişemeyeceği yönündeki fikre kapılmak oldu. Hamas, bu algıyı desteklemek için “aldatma” unsurlarını kullanırken “İsrail düşmanlarından üstündür” ve “İstihbarat direktörlüğü her şeyi bilir” düşüncesi başarısızlığı beraberinde getirdi.

İsrail Ordu Radyosu, soruşturmaların İsrail ordusunun 7 Ekim saldırısının hızı ve planlaması karşısında şaşkınlık yaşadığını gösterdiğini aktardı.

Halevi: Sorumluluk benim

Görevi 6 Mart’ta sona erecek olan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, soruşturmaların sunulduğu görüşmede, “Sorumluluk benim. 7 Ekim’de ordunun komutanıydım ve sizin sorumluluğunuz da bende” ifadeleriyle sorumluluğun kendisinde olduğunu yineledi.

Halevi, başarısız olduklarını ve her gün başarısızlıkla yüzleşmeye çalıştığını aktardı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English