Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Filistin, İsrail’in saldırısını görüştü

Yayınlanma

İsrail, 13 Haziran 2025’in erken saatlerinde İran’ın nükleer tesislerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda şehre hava saldırısı düzenledi. “Önleyici saldırı” olarak nitelendirilen saldırıda, aralarında İran Genelkurmay Başkanı’nın da bulunduğu onlarca üst düzey askeri yetkili ve nükleer bilim insanı hayatını kaybetti. Saldırının ardından Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Filistin dışişleri bakanları, bölgedeki askeri tırmanışı ve olası yansımalarını ele almak üzere bir dizi telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

İsrail ordusundan cuma günü yapılan açıklamada, 200’den fazla İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçağının, İsrail askeri istihbaratından alınan hassas bilgilerle İran genelinde 100’den fazla hedefi vurduğu belirtildi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati, Suudi mevkidaşı Faysal bin Ferhan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi ve Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkan Yardımcısı ve Filistin Devleti Başkan Yardımcısı Hüseyin el-Şeyh arasında telefon görüşmeleri yapıldı.

Bakanlar, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının bölgenin güvenlik ve istikrarı üzerindeki beklenen yansımalarını ve Filistin meselesindeki son gelişmeleri ele aldı.

Görüşmelerde gerilimin düşürülmesinin ve krizlere siyasi çözümler aranmasının önemi vurgulandı. Bakanlar ayrıca durumdaki gelişmeleri izlemek için ortak koordinasyonu sürdürme konusunda anlaştılar.

Mısır’dan sert kınama: Bölgesel çatışma riski var

Egypt Today‘in aktardığına göre Mısır, İsrail ordusunun saldırılarını ayrıca sert bir dille kınadı. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu saldırılar, bölgede bariz ve son derece tehlikeli bir tırmanışı, uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın açık bir ihlalini ve hem bölgesel hem de uluslararası barış ve güvenliğe yönelik doğrudan bir tehdidi temsil etmektedir,” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Mısır, bu hızlı gelişmeleri derin bir endişeyle takip etmekte ve krizi daha da kötüleştirecek ve daha geniş bir bölgesel çatışmayı tetikleme riski taşıyan bu haksız eylemi şiddetle kınamaktadır. Böyle bir tırmanış, bölgenin güvenliği ve istikrarı için benzeri görülmemiş sonuçlar doğurabilir, halklarını tehlikeye atabilir ve tüm Orta Doğu’yu yaygın bir kaosa sürükleme tehdidi oluşturabilir.”

Mısır, bölgenin karşı karşıya olduğu krizlerin askeri yollarla değil, siyasi ve barışçıl çözümlerle aşılabileceği yönündeki tutumunu yineledi.

Bakanlık, güç kullanımının İsrail dahil hiçbir ülkeye güvenlik getirmeyeceğini vurguladı.

Gerçek güvenliğin ancak devlet egemenliğine saygı duyulması, ulusların birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, adaletin sağlanması ve Arap topraklarındaki İsrail işgalinin sona erdirilmesiyle sağlanabileceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Katar, Lübnan ve ABD ile İran arasındaki nükleer program görüşmelerinde arabuluculuk yapan Umman da dahil olmak üzere birçok dünya ülkesi, İsrail saldırılarını kınayarak bu eylemlerin uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti.

Ayrıca, çok sayıda ülke İran ve İsrail’e yapılan ve bu ülkelerden kalkan uçuşları askıya aldı.

İran’la savaş kapıda mı?

Ortadoğu

Husilerin ablukasındaki Eilat Limanı kepenk indiriyor

Yayınlanma

İsrail’in güneyindeki Eilat Limanı Yemen’deki Ensarullah Hareketi (Husiler) uyguladığı deniz ablukası ve biriken borçlar nedeniyle önümüzdeki günlerde tamamen kapanacak. İsrail Limanlar ve Denizcilik Otoritesi, Eilat Limanı’ndaki tüm operasyonların 20 Temmuz itibarıyla durdurulacağını duyurdu.

İsrail basını limanın içinde bulunduğu durumu “dramatik bir adım” olarak nitelendirirken, gelişmenin Kızıldeniz’deki İsrail deniz lojistiğini zayıflatabileceği belirtildi. Liman “borç batağında” olarak tanımlandı.

Eliat Limanın kapatılması, Gazze savaşının başından bu yana İsrail donanmasının Eilat tesislerinden aldığı lojistik desteği de kesebilir.

İsrail’den yayın yapan ekonomi haber sitesi Globes’a göre Eilat Belediyesi, yaklaşık 700 bin şekel (200 bin doları aşan) vergi borcunu ödeyemediği için limanın banka hesaplarına el kondu.

İsrail Ulusal Acil Durum Yönetimi’nin Globes tarafından ele geçirilen bir yazışmada şu bildirimi yer aldı: “Eilat Limanı’nın operasyonlarını durdurması ve devam eden kriz sonucu içine düştüğü ekonomik durum nedeniyle, Eilat Belediyesi liman yönetimine, belediyeye olan mali borçları nedeniyle tüm banka hesaplarına haciz koyduğunu bildirmiştir.”

Ancak The Marker gazetesine göre Eilat Limanı’nın toplam borcu birkaç milyon şekeli buluyor.

Limanın faaliyetleri, Husilerin Kasım 2023’te İsrail’e yönelik başlattığı deniz ablukasından bu yana neredeyse tamamen durmuş durumda. İsrail’e ithal edilen araçların yarısı normalde Eilat Limanı’nda boşaltılıyordu. Ancak şimdi yükler başka limanlara yönlendiriliyor.

2023 yılında Eilat’a 130’dan fazla gemi yanaşmışken, bu sayı 2024’te 16’ya düştü. 2025 yılının başından Mayıs ortasına kadar ise limana yalnızca altı gemi yanaşabildi.

The Marker, limanın kapanmasının “halen devam eden fosfat ihracatı ve donanma gemilerine hizmet gibi sınırlı faaliyetleri de durduracağına” dikkat çekti. Haberde ayrıca, “Husi tehdidi ortadan kaldırılmadan ve Kızıldeniz’deki seferler yeniden başlamadan limanın tam kapasiteyle çalışamayacağı” vurgulandı.

Husi tehdidi altındaki Eilat Limanı geçen yıl kitlesel işten çıkarmalara sahne oldu. Gazze savaşının ilk dört ayında ve ablukanın ikinci ayında limanın gelirleri yüzde 80 oranında düştü.

Husilerin İsrail’e yönelik deniz operasyonları son haftalarda yeniden tırmandı. Middle East Eye (MEE) ile konuşan kaynaklara göre, “İsrail, Kızıldeniz’de arka arkaya gerçekleşen Husi saldırılarının Hayfa limanındaki trafiği olumsuz etkileyebileceği endişesiyle, İsrail ile dolaylı bağlantısı olan gemilerin savaş riski sigortası durumuyla ilgili olarak deniz sigorta şirketlerine başvurdu.”

Kaynaklardan biri “Piyasada şu anda İsrail’le dolaylı bağı bile olan gemilerin sigorta kapsamında olup olmaması gerektiğine dair büyük bir tartışma var. Bu durum İsrail için iyi değil, imaj açısından zarar verici. İsrailliler sigortacılar ve nakliye firmalarıyla iletişime geçti” dedi.

Bu ayın başlarında, Yemen ordusu İsrail’e uğrayan veya giden iki Yunanistan’a ait Liberya bayraklı gemiyi batırdı. 7 Temmuz’da ise İsrail, Yemen’e yönelik geniş çaplı hava saldırıları gerçekleştirdi. Tel Aviv bu saldırının “Kara Bayrak Operasyonu” adı verilen yeni bir askeri kampanyanın başlangıcı olduğunu açıkladı. Aynı gün Husiler, İsrail’e ait çeşitli hedeflere yönelik geniş çaplı füze ve İHA saldırısı düzenledi.

İsrail basınında çıkan haberlere göre Tel Aviv, Washington’a Yemen’e karşı yeni bir askeri saldırı başlatması ve Husilere karşı geniş bir uluslararası koalisyon kurulması yönünde baskı yapıyor. İsrail devlet televizyonu KAN’a göre, Yemen’den gelen saldırılar “artık yalnızca İsrail’in sorunu olarak kalamaz.”

ABD’nin Yemen’e karşı başlattığı saldırılar ise Mayıs ayında sona ermişti. ABD yaklaşık 1 milyar dolarlık mühimmat harcamasına rağmen Sana yönetiminin askeri kapasitesini etkileyemedi.

Varılan ateşkes anlaşması Husilerin İsrail’e yönelik İHA ve füze saldırılarını durdurmayı kapsamıyordu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail, savunma bütçesini 12,5 milyar dolar değerinde artırdı

Yayınlanma

İsrail Maliye Bakanlığı, 2025-2026 döneminde Savunma Bakanlığının talebi olan 42 milyar İsrail şekeli (yaklaşık 12,5 milyar dolar) değerindeki ek savunma bütçesini onayladı.

İsrail Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, İsrail’in devam eden saldırılarının doğurduğu ihtiyaçlar doğrultusunda ek savunma bütçesi onaylandı.

Maliye Bakanlığının İran’a düzenlenen ve İsrail’in Gazze’de genişlettiği saldırılar karşısında Savunma Bakanlığının talebi üzerine 2025-2026’da savunmaya ek 12,5 milyar dolar bütçe sağlayacağı aktarıldı.

İsrail’in 2025 bütçesindeki yaklaşık 32,4 milyar dolarla en büyük kalem savunma bütçesi böylece yaklaşık üçte bir oranında artırıldı.

Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Tümgeneral Amir Baram, bu adımın bakanlığın harcanan silah ve mühimmat stoklarını yeniden doldurmasına olanak sağlayacağını söyledi.

Bakanlıkların ortak basın açıklamasında, bu bütçe artışının “ulusal güvenlik için kritik olan acil ve temel tedarik anlaşmalarının” yapılmasını mümkün kılacağı belirtildi.

Açıklamada ayrıca, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun talimatıyla 2027’den itibaren uzun vadeli bir savunma yapılandırma planının geliştirileceği, bunun da “uzaktaki tehditlere karşı hazırlığı ve teknolojik üstünlüğü güçlendirmeyi” amaçladığı ifade edildi.

Savunma bütçesinin denetimine ilişkin mekanizmaların da güçlendirileceği kaydedildi.

Bakanlardan destek

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanı Israel Katz ve Maliye Bakanlığı Genel Müdürü Ilan Rom savunma harcamalarındaki artışı memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı.

Savunma Bakanı Katz, “Önümüzdeki meydan okumalar karmaşık hem yakın hem uzak cephelerde, bizi yok etmeyi açıkça dile getiren düşmanlarla karşı karşıyayız. Bu nedenle mutlak askeri, teknolojik ve operasyonel üstünlük gerekiyor” dedi.

İsrail basınındaki haberlere göre ek bütçeyi başlangıçta onaylamak istemeyen Maliye Bakanlığı, İsrail ordusunu “keyfi harcama yapmakla” suçlamıştı.

İsrail hava savunma füzesi üretimine hız veriyor

İsrail Savunma Bakanlığı, ayrıca yerli üretim hava savunma sistemi Arrow-3 füze üretimi için İsrail Uzay Havacılık İdaresine (IAI) sipariş verdi.

Savunma Bakanlığı, verdiği yeni siparişin boyutuna ilişkin bilgi paylaşmadı ancak yapılan açıklamada “önemli miktar” bilgisi yer aldı.

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan 12-24 Haziran tarihleri arasındaki çatışmalarda, İsrail üretimi Arrow-3 hava savunma sistemi, İran’dan fırlatılan balistik füzelerin önlenmesinde yoğun biçimde kullanılmıştı.

Arrow-3 hava savunma sisteminin bir füzesinin 2-3 milyon dolar maliyete ulaştığı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

NBC: Üç nükleer tesis vuruldu; sadece biri ciddi zarar gördü

Yayınlanma

NBC News’in mevcut ve eski ABD’li yetkililere dayandırdığı haberine göre, Haziran ayında ABD’nin İran’a yönelik düzenlediği saldırılarda üç nükleer tesis hedef alındı ancak yalnızca birinde ciddi tahribat yaratıldı.

Haberde, ABD’li yetkililerin Fordo’daki nükleer tesise yapılan saldırının başarılı olduğunu ve zenginleştirme kapasitesini yaklaşık iki yıl geriye ittiğine inandığı belirtildi. Bu değerlendirme, görevde olan iki yetkiliye dayandırıldı.

ABD’nin hedef aldığı diğer iki tesisin ise ciddi zarar görmediği ve yalnızca sınırlı ölçüde işlevsiz hale geldiği, İran’ın isterse önümüzdeki birkaç ay içinde zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başlayabileceği ifade edildi.

ABD istihbaratı, Trump’ın İran’ın nükleer programının yok edildiği iddiasını yalanladı

Reuters, NBC’nin haberini bağımsız olarak doğrulayamadı. Beyaz Saray da Reuters’ın yorum talebine yanıt vermedi.

NBC’ye konuşan Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan’ın da söylediği ve uzmanların doğruladığı gibi, İran’ın nükleer kapasitesi tamamen yok edildi” dedi.

Pentagon Sözcüsü Sean Parnell ise NBC’ye yaptığı açıklamada, “Başkan Trump netti ve Amerikan halkı bunu biliyor: İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisleri tamamen yok edildi. Bu konuda herhangi bir şüphe yok” ifadelerini kullandı.

ABD Savunma İstihbarat Ajansı’nın haziran ayında yaptığı ilk değerlendirme, saldırıların İran’ın nükleer programını yalnızca birkaç ay geciktirmiş olabileceğini yönündeydi. Ancak Trump yönetiminden yetkililer bu değerlendirmenin “düşük güvenirlikli” olduğunu ve İran’ın nükleer altyapısının ağır şekilde zarar gördüğünü gösteren yeni istihbaratlarla çürütüldüğünü iddia etti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi de, Fordo tesisine yönelik saldırının “ağır hasara” yol açtığını açıklamıştı.

İran’ın Fordo nükleer tesisi ABD’ye ait B-2 hayalet bombardıman uçakları tarafından, her biri 12 adet GBU-57 bunker-buster (sığınak delici) bomba ile vurulmuştu. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, her bir hedef noktaya önce iki bombanın beton kaplamaları delmek için, ardından beşer bomba daha yönlendirildiğini açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English