Asya
Wang Yi Orta Asya turunda

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısı Astana’da başladı. Kazakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Murat Nurtleu’nun başkanlık ettiği toplantıya ŞİÖ Genel Sekreteri ve ŞİÖ Bölgesel Terörle Mücadele Yapısı İcra Komitesi Direktörü de katılıyor.
Katılımcılar, bu yıl temmuz ayının başında Astana’da düzenlenmesi planlanan ŞİÖ Üye Devlet Başkanları Konseyi toplantısına yönelik hazırlıkların gidişatını değerlendirecek.
Heyet başkanları uluslararası ve bölgesel durum, güvenlik konuları ve ŞİÖ bünyesinde siyasi, ticari, ekonomik, kültürel ve insani alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi konularında görüş alışverişinde bulunacak.
Temmuz ayında yapılması planlanan ŞİÖ Zirvesi’nin nihai belgelerine ilişkin bir dizi kararın imzalanması ve bir Bilgilendirme Mesajı’nın kabul edilmesi planlanıyor.
Toplantı öncesi Kazakistan’da mevkidaşı ve ardından Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile görüşen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin’deki elektrikli araç üreticilerinin Orta Asya ülkesine tanıtılması gibi alanlarda daha geniş işbirliğine değindi.
Pazartesi günü Wang ile görüşen Cumhurbaşkanı Tokayev, Çin’in diplomasisinin küresel politikadaki önemli rolüne dikkat çekti. Tokayev’e göre Çin’in girişimleri uluslararası barış ve istikrarın korunmasına büyük katkı sağlamaktadır.
Wang’ın pazartesi günü Astana’da Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Murat Nurtleu ile yaptığı görüşmenin ardından Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, Kazakistan’ın Tayvan’ın Çin topraklarının devredilemez bir parçası olduğunu kabul ederek tek Çin ilkesine bağlılığını bir kez daha teyit ettiği belirtildi.
Açıklamada, “Çin ve Kazakistan karşılıklı siyasi güveni derinleştirmeye, temel çıkarlarını ilgilendiren konularda birbirlerini desteklemeye ve bir taraf zorluklarla karşılaştığında güçlü yardım sağlamaya devam ediyor” denildi. Çin ve Kazakistan uzun zamandır “ortak bir geleceğe sahip fiili bir topluluk” olarak nitelendirildi.
Gündem elektrikli araçlar
Pazartesi günü Wang ile yaptığı görüşmenin ardından Nurtleu, Kazakistan’ın Çin’in ülkede elektrikli araç üretmesini desteklediğini ve Çinli şirketleri nadir toprak minerallerini ortaklaşa geliştirmeye davet ettiğini söyledi. Haber ajansının bildirdiğine göre, iki taraf dijital teknolojiler ve yapay zeka alanlarında da işbirliğine açık.
Nurtleu, Kazakistan ve Çin arasında bir inovasyon ve tarım alt komitesi kurma anlaşmasının, tarım ürünleri üretimi ve işlenmesi alanında karşılıklı yarar sağlayan projelerin geliştirilmesinde daha fazla iş desteği için temel oluşturacağını söyledi.
Şanghay merkezli Çin-ŞİÖ Uluslararası Değişim ve İşbirliği Enstitüsü’nden akademisyen Cui Heng pazartesi günü Global Times’a yaptığı açıklamada, elektrikli araçların Kazakistan’da üretilmesi halinde Rusya, Belarus ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) diğer üyelerine yapılacak ihracatın uygun vergi politikalarından yararlanabileceğini kaydetti.
Bunun, Çin’in elektrikli araçları için pazarın genişlemesine yardımcı olacağını ve Kazakistan’ın da Çin’den gelen elektrikli araçların artan popülaritesinin meyvelerini toplayacağını söyledi.
Cui ayrıca, Wang’ın ziyaretinin “Orta Koridor” olarak bilinen Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Rotası konusundaki görüşmeleri daha da ileriye taşımasının beklendiğini söyledi.
ŞİÖ işbirliği
Wang’ın ziyareti sırasında diğer ŞİÖ üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarıyla da temaslarda bulunduğu belirtildi.
ŞİÖ açısından, Kazakistan’ın da aralarında bulunduğu Orta Asya ülkeleri, özellikle birkaç genişleme turundan sonra, örgüt içindeki girişimlerin yönlendirilmesinde giderek daha önemli bir rol oynuyor. Uzmanlar, Kazakistan’ın hem ikili anlaşmalar hem de çok taraflı düzeylerde ŞİÖ zirve hazırlıklarına da katıldığını söyledi.
Basında çıkan haberlere göre ayrıca Belarus temmuz ayında ŞİÖ’ye tam üye olmayı planlıyor ve Suudi Arabistan kabinesi de geçen yıl ŞİÖ’ye katılma kararını onayladı.
Wang Yi pazartesi günü Astana’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile de bir görüşme gerçekleştirdi ve bu görüşmede Wang, mevcut durumda kazan-kazan sonuçlarını gözeten, sıkı bir şekilde birleşmiş ve işbirliğine dayalı bir ŞİÖ’nün sadece tüm üye ülkelerin ortak çıkarlarıyla örtüşmekle kalmayıp aynı zamanda dünyanın çok kutupluluğu eğilimine de uygun olduğunun altını çizdi.
Wang, Çin’in ŞİÖ’yü doğru yönde yönlendirmek, bölgesel güvenlik, istikrar ve kalkınmayı ortaklaşa korumak ve küresel yönetişimi daha adil ve makul bir yöne doğru teşvik etmek için Rusya ve diğer üye devletlerle yakın bir şekilde çalışmaya istekli olduğunu vurguladı.
Kazakistan ziyareti öncesinde Wang, Tacikistan’a gitti ve Tacik mevkidaşı Sirojiddin Muhriddin ile “samimi ve derinlemesine” görüş alışverişinde bulundu.
Wang, ŞİÖ çerçevesinde Çin’in Duşanbe’de bir ŞİÖ uyuşturucuyla mücadele merkezi kurulmasını desteklediğini ve Tacikistan’ı Birleşmiş Milletler ve ŞİÖ dahil olmak üzere çok taraflı çerçevelerde Çin ile koordinasyonu güçlendirmeye teşvik ettiğini söyledi.
Asya
CSIS: Çin’in Latin Amerika’daki limanlar üzerinde nüfuzu artıyor

Washington merkezli bir düşünce kuruluşunun araştırmasına göre, Çin’in Latin Amerika’daki limanlar üzerindeki etkisi giderek artıyor. Çinli şirketler Latin Amerika ve Karayipler’de 31 aktif liman inşa etti veya işletiyor. Bu sayı, daha önce tahmin edilenden çok daha fazla.
Çinli şirketlerin son yirmi yılda enerji şirketleri, madenler, telekomünikasyon ağları ve limanları satın almasıyla birlikte, ABD, Pekin’in Latin Amerika’daki kritik altyapı üzerindeki etkisinin ulusal güvenliği için yaratacağı sonuçlardan giderek daha fazla endişe duymaya başladı.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (CSIS) Financial Times‘a yayınlanmadan önce paylaştığı araştırmaya göre, Çin’in Meksika’dan Şili’ye kadar bölgedeki limanların daha önce ABD’li araştırmacılar tarafından bildirilen sayının iki katından fazlasında payı bulunuyor.
CSIS’in sayımına, Hong Kong’lu CK Hutchison tarafından işletilen yedi aktif liman da dahil edildi. Çinli şirketlerin dahil olduğu dört liman projesinin iptal edildiği ve iki projenin ise şu anda aktif olmadığı tespit edildi.
Donald Trump yönetimi, Panama Kanalı’nın her iki ucundaki limanların Çin’in kontrolü altında olmasının oluşturduğu riskler konusunda özellikle sesini yüksek tutuyor. CK Hutchison daha sonra küresel liman faaliyetlerini ABD’li dev BlackRock ve Cenevre merkezli Mediterranean Shipping Company’nin yan kuruluşlarına satmayı kabul etti.
Ancak CSIS, araştırmasında Jamaika ve Meksika’daki limanların, bu limanlardan geçen ABD ticaretinin miktarı, ABD donanma faaliyetleri ve Amerikan askeri tesislerine veya stratejik darboğazlara yakınlığı gibi ölçütlere göre değerlendirildiğinde ABD ulusal güvenliği için daha büyük bir risk oluşturduğunu belirtti.
Araştırmayı yöneten CSIS’ten Henry Ziemer, “Batı Yarımküre’deki en riskli liman Jamaika’nın Kingston limanıydı” dedi ve ekledi: “Bu liman, muazzam miktarda ticaretin yapıldığı, ABD’nin stratejik müttefiki olan bir ülkede bulunuyor ve devlet şirketi China Merchants Port tarafından kontrol ediliyor.”
CSIS, CK Hutchison tarafından işletilen Meksika’nın Manzanillo ve Veracruz limanlarını ABD güvenliği açısından en riskli limanlar olarak değerlendirdi. Ziemer, “ABD, bu limanlarla yapılan ticarete büyük ölçüde bağımlı” dedi: “Manzanillo’nun faaliyetlerinin kesintiye uğraması, ABD ekonomisine günde 134 milyon dolar, Veracruz’un kesintiye uğraması ise günde 63 milyon dolar maliyet getirecektir.”
Endişeler, Çin’in liman tesislerini ABD ticaretini kesintiye uğratmak, Washington ile Pekin arasında bir çatışma durumunda ABD savaş gemilerinin limanlara girişini engellemek veya kendi deniz araçlarına ikmal sağlamak için kullanma kabiliyetine odaklanıyor. Araştırma, her limanda ABD’nin ticaret ve güvenlik çıkarlarının ne kadar risk altında olduğunu değerlendirdi ve Çin’in Latin Amerika’daki limanlar üzerindeki etkisinin derecesini inceledi.
ABD Ordusu Savaş Koleji’nde Latin Amerika araştırma profesörü olan Evan Ellis, her Çinli liman şirketinin bu işe girmesinin ticari nedenleri olsa da, Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) Donanması’nın “bunu stratejik bir avantaj olarak gördüğünü” söyledi.
“Burada daha geniş bir strateji var” dedi ve ekledi: “Güçlü ve kudretli bir Çin devleti, gıda ve enerji güvenliği istiyor. PLA’nın bakış açısından, ABD ile savaşmak zorunda kalırsak, bu limanlara erişim isteyeceğiz.”
Çin, CK Hutchison’ın Panama Kanalı’ndaki faaliyetlerinin ABD’nin güvenliğini zedeleyebilecek bir etki sağladığı yönündeki ABD iddialarını reddetti. Çin Dışişleri Bakanlığı Nisan ayında, Washington’un “kanalı kontrol etmeye çalışmak” için bir bahane bulmak amacıyla “dedikodular yayarak sorun çıkardığını” söyledi.
Orta ve Güney Amerika’daki Amerikan askeri operasyonlarından sorumlu ABD Güney Komutanlığı’nın eski başkanı Laura Richardson, geçen yıl FT’ye verdiği demeçte, Peru’nun Çin tarafından inşa edilen 1,3 milyar dolarlık yeni Chancay mega limanının Çin donanması tarafından kullanılabileceğini söyledi.
Richardson alaycı bir şekilde, Çin’in liman projelerinin stratejik konumların ve ticaret rotalarının “tesadüfen yakınında” olduğunu söyledi ve şunu sordu: “Kendinize şunu sormalısınız: ‘Neden bu tür şeylere bu kadar yatırım yapılıyor?”
Ellis ve Ziemer, Pekin’in CK Hutchison’un küresel liman hisselerini BlackRock ve MSC’ye satma planına ulusal güvenlik gerekçesiyle öfkesini dile getirdiğini belirtti.
Pekin destekli Hong Kong gazetesi Ta Kung Pao, CK Hutchison’u “korkakça yalakalık yapmakla” suçladı ve limanlarını satma anlaşmasının “tüm Çin halkına ihanet ve satılık olduğunu” söyledi. Çin’in antitröst düzenleme kurumu, işlemin incelenmesini emretti.
Ziemer, “Hutchison anlaşmasıyla ilgili Çin’in kendi sözleri, limanları kontrol etmenin onlar için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi ve ekledi: “Limanlar ayrıca Pekin’e kargo hareketleri hakkında muazzam bir bilgi hazinesi sunuyor.”
Asya
Pekin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen Çin gemilerinden düzenli rapor vermelerini istedi

İran’ın ABD’nin hava saldırıları sonrasında Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği tartışılırken, Çin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen tüm yerli gemilere rapor verme emri getirdi.
Hemen yürürlüğe giren karara göre, tüm nakliye şirketleri ve gemi yönetim firmaları, sadece kritik öneme sahip bir nakliye boğazı olan Hürmüz Boğazı’ndan değil, aynı zamanda boğazın bağlandığı Umman Körfezi ve Basra Körfezi’nden geçen gemilerle ilgili ayrıntılı bilgileri içeren günlük raporlar sunmak zorunda.
Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Çin Gemi Sahipleri Derneği (CSA) tarafından pazartesi günü internette yayınlanan bildiride, şirketlerin gemilerin adlarını, benzersiz IMO numaralarını, türlerini, bayraklarını, kapasitelerini, kalkış ve varış limanlarını, planlanan seyahat sürelerini, mürettebat sayılarını ve o bölgedeki günlük hareketlerini bildirmeleri isteniyor.
CSA, sadece mevcut veya gelecekteki gemilerle sınırlı kalmayıp, geçen yılın başından bu yana bölgeden geçen gemilere ait verilerin de sağlanmasını istiyor.
Dernek, “Kızıldeniz’de devam eden gerginlikler, çevre sularda deniz taşımacılığı güvenliği üzerinde yaygın ve derin etkiler yarattı” diyerek, bu önemli bölgelerde toplanan bilgilerin ulusal çıkarların korunması için hayati önem taşıdığını belirtti.
İran devlet medyası, İsrail ile tırmanan gerginliklerin ortasında, Washington’un ülkedeki nükleer tesisleri bombalamasının ardından İran parlamentosunun Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasına yönelik bir önlemi desteklediğini bildirdi.
Yine pazar günü, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, televizyonda yayınlanan bir röportajda, “petrolü için Hürmüz Boğazı’na büyük ölçüde bağımlı olduğu” için Pekin’e Tahran’ın su yolunu kapatmasını engellemesi çağrısında bulundu.
Pazartesi günü düzenlenen basın toplantısında, Çin’in Hürmüz Boğazı’nın kapatılması olasılığına ilişkin tutumu sorulan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun, Basra Körfezi ve çevresindeki suların mal ve enerji ticareti için hayati öneme sahip uluslararası koridorlar olduğunu söyledi.
Jiakun, Çin’in uluslararası topluma, gerilimi azaltmak ve bölgesel istikrarsızlığın küresel ekonomik kalkınmaya daha büyük etkiler yaratmasını önlemek için çabalarını artırma çağrısında bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Dünyanın stratejik açıdan en önemli darboğazlarından birinin kaderi şu anda İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin elinde olsa da, kapatma riski, yaklaşık iki yıldır Kızıldeniz krizinin gölgesinde faaliyet gösteren denizcilik sektöründe şok dalgaları yarattı.
Denizcilik danışmanlık şirketi Vespucci Maritime’in CEO’su Lars Jensen, sosyal medyada yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ticari deniz taşımacılığı için asıl soru, gemilerin saldırıya uğrayıp uğramayacağı değil. Asıl soru, riskin kendisinin Hürmüz Boğazı’ndaki trafiği azaltmak için gemi sevkiyatında değişiklik yapılmasına neden olacak kadar yeterli olup olmadığıdır.”
Bloomberg’in pazar günü Yunanistan Denizcilik Bakanlığı’nın Yunan gemi sahiplerine gönderdiği bir genelgeye atıfta bulunarak verdiği habere göre, bakanlık, ABD’nin hava saldırılarının ardından ülkeye ait gemi sahiplerine Hürmüz Boğazı’ndan geçiş planlarını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye etti.
İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir
Denizcilik devleri Maersk ve CMA CGM, pazar günü yaptıkları açıklamalarda durumu izlediklerini ve bölgede normal şekilde faaliyetlerine devam ettiklerini belirtti.
Ancak Maersk, “Mevcut bilgilere göre durumu yeniden değerlendireceğiz” ve “Gerekli operasyonel önlemleri almaya hazırız” dedi.
Küresel ticaret istihbaratı sağlayıcısı Kpler’in ham petrol analizi başkanı Homayoun Falakshahi, pazar günü düzenlenen çevrimiçi web seminerinde, ABD’nin müdahalesinin çatışmanın tırmanmasına işaret etmesine rağmen, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasının kendi çıkarlarına, en büyük petrol alıcısı Çin’in çıkarlarına ve komşularının çıkarlarına zarar vereceği için olası olmadığını söyledi.
“Asıl neden Çin” diyen Falakshahi, Çin’in deniz yoluyla ithal ettiği petrolün neredeyse yarısının Basra Körfezi’nden geldiğini belirtti.
Hürmüz Boğazı kapatılırsa Çin alternatif kaynaklar arayacaktır, ancak bu durum ülkenin aşağı akış sistemleri için yine de önemli bir stres testi olacaktır, diye ekledi Falakshahi.
Kpler’in verilerine göre, petrol ihracatının yüzde 90’ı Çin’e satılan İran için boğazın kapatılması ekonomik bir darbe olacaktır.
Falakshahi, “Boğaz, İran ve Umman arasında yarı yarıya işletiliyor; bu, İran’ın boğazı kapatması durumunda, İran için kilit öneme sahip bir ülke olan Umman’ın topraklarını veya sularını ihlal ettiği anlamına geliyor” dedi.
Bu nedenle, boğazın kapatılma olasılığının çok düşük olduğunu, “yüzde 5’ten az” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.
Asya
ABD, DeepSeek’i Çin ordusuna bilgi sızdırmakla suçladı

Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, yapay zekâ alanında faaliyet gösteren Çinli şirket DeepSeek’in, Çin ordusuna ve istihbarat servislerine yardım ettiğini iddia etti. Yetkiliye göre şirket, ABD’nin teknoloji yaptırımlarını aşmak için paravan şirketler kullanmaya çalıştı ve kullanıcı verilerini Pekin yönetimiyle paylaştı.
Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Çinli yapay zekâ geliştirme şirketi DeepSeek‘in, Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) askeri ve istihbarat servislerine yardımcı olduğunu öne sürdü.
Reuters ajansına konuşan yetkili, Çinli startup’ın, ABD tarafından Çin’e satışı yasaklanan en yeni yarı iletkenlere erişmek için Güneydoğu Asya ülkelerindeki paravan şirketleri kullanmaya çalıştığını belirtti.
Habere kaynaklık eden yetkili, DeepSeek’in özellikle kullanıcı bilgilerini ve istatistikleri devlet kurumlarıyla paylaşmakla suçlandığını ifade etti. Çin’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin, Pekin tarafından talep edilen verileri sunma zorunluluğu bulunuyor.
Ancak DeepSeek’in bu tür bilgileri halihazırda devlet kurumlarına aktardığına dair iddianın, dünya genelindeki on milyonlarca yapay zekâ sohbet robotu kullanıcısını endişelendirebileceği belirtiliyor. Şirket, gizlilik politikasına ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.
‘Ordunun tedarik belgelerinde 150’den fazla kez adı geçiyor’
Amerikalı yetkili, DeepSeek’in adının Çin ordusunun ve ÇHC’nin savunma sanayii ile bağlantılı diğer kuruluşların tedarik belgelerinde 150’den fazla kez geçtiğini söyledi.
Yetkiliye göre şirket, Çin ordusuna bağlı araştırma enstitülerine de hizmet sağladı.
Yetkili ayrıca DeepSeek’in, Nvidia tarafından üretilen çok sayıda H100 mikroçipine erişimi olduğuna dikkat çekti. Bu çiplerin sevkiyatı, 2022’den bu yana ABD’nin ihracat kısıtlamaları kapsamında bulunuyor.
Yaptırımlardaki yasal boşluk
Nvidia’nın en gelişmiş mikroçiplerinin ÇHC’ye lisanssız olarak ithal edilmesi ABD ihracat kurallarını ihlal etse de Çinli şirketlerin, kısıtlamaların geçerli olmadığı ülkelerdeki veri merkezleri aracılığıyla bu çiplere uzaktan erişimine izin veriliyor.
Ancak bu istisna, söz konusu Çinli şirketin ABD’nin kara listesinde olması veya ihracatçının, müşterinin çipleri kitle imha silahları geliştirmek için kullandığını bilmesi durumunda geçerli olmuyor.
Amerikalı yetkililerin henüz DeepSeek’i bu tür kara listelere almadığı ve Nvidia’nın, startup’ın Çin ordusuyla işbirliği yaptığını bildiğini iddia etmedikleri de vurgulandı.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?