Asya
Güney Kore, Çin’e uygulanan çip kısıtlamalarına karşı ABD’den “havuç” istiyor

Güney Kore Ticaret Bakanı, Washington’ın Çin’e karşı ileri yarı iletken ihracatına yönelik ek kısıtlamalara uymasını teşvik etmek için ABD’den daha fazla esneklik ve teşvik talep ettiğini duyurdu.
The Japan Times’ta yer alan habere göre Güney Kore Ticaret Bakanı Cheong Inkyo, basın mensupları ile bir araya gelerek konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Cheong, “ABD’ye iyi niyetle uymaya çalışan ülkeler veya şirketler için bir tür havuç olmalı. Bu, ABD politikasının daha kolay benimsenmesine yardımcı olacaktır” dedi.
Güney Kore, yapay zekâ (AI) teknolojisinde kullanılan yüksek bant genişliğine sahip bellekler de dahil olmak üzere son teknoloji çiplerin Çin’e ihracatının ABD tarafından yasaklanması ihtimaliyle karşı karşıya kalan birkaç yarı iletken devi arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz ay ABD’nin AI çipleri ve ekipmanlarının satışını sınırlamayı amaçlayan çeşitli kısıtlamalar üzerinde çalıştığına dair raporlar ortaya çıkmıştı. ABD’nin kullanabileceği olası bir sopa, ABD teknolojisi kullanan yabancı ürünlerin tedarikinde aksamalar yaşatabiliyor.
ABD aşındırma, plazma biriktirme ve püskürtme dahil 10 önemli çip yapım aşamasının yarısında baskın ekipman ve malzeme oyuncusu olarak biliniyor. Japonya ve Hollanda ise wafer temizleme ve litografi dahil geri kalan üretim aşamasının liderliğini sürdürüyor. Güney Kore’nin SK Hynix ve Samsung Electronics firmaları uzun zamandır ABD ve müttefikleri tarafından güvenilir firmalar olarak öne çıkıyor.
Cheong yaptığı açıklamalarda, Güney Kore’nin şu anda Çin’e yeni nesil teknolojiyi mümkün kılacak çip üretim ekipmanı türlerini gönderemediğini söyledi. Güney Koreli bakan çeşitli sınırlamalar nedeniyle iki ülke arasındaki genel yarı iletken ticaretinin uzun vadede azalacağının altını çizdi.
Cheong, ABD’nin hangi teşviklerinin memnuniyetle karşılanacağını belirtmeyi veya Seul ile Washington’un en son teknolojiye yönelik ihracat kontrolleri konusunda görüşmelerde bulunup bulunmadığına dair yorum yapmayı reddetti.
Ülkesinin, iş kesintilerini azaltmanın yollarını araştırarak herhangi bir ek kısıtlamaya yanıt vereceğini söyleyerek: “Şirketlerimizin işlerine olan etkiyi en aza indirecek bir yol bulmamız gerekecek” dedi.
ABD’de görüşülen önlemler, yüksek bant genişliğine sahip bellek yongalarının Çinli şirketlere doğrudan satışını kısıtlayacak olsa da Nvidia gibi şirketlerin yapay zekâ hızlandırıcılarıyla birlikte gelenlere izin verilip verilmeyeceği henüz belli değil.
Güney Kore, Çin’i ilgilendiren teknoloji operasyonları konusunda ABD’den tavizler kazanma geçmişine sahiptir. Geçtiğimiz yıl Washington, SK Hynix ve Samsung’a Çin’deki çip tesislerine ekipman göndermeleri için süresiz muafiyetler verdi.
Cheong, ABD ile yapılan müzakerelerin, Güney Koreli çip üreticilerinin Washington tarafından belirlenen ilgili kuruluşlarla ilişkilerini kesmelerine rağmen karlılıklarını büyük ölçüde korumalarını sağladığını söyledi.
Mevcut ayrıcalıklı tavizler, Başkan Yoon Suk-yeol’un geçen yıl ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmelerin ardından geldi. Biden yönetimi, ani kısıtlamaların Amerikan şirketlerinin güvendiği çipler için küresel tedarik zincirlerini olumsuz etkileyebileceğinin farkındaydı.
Biden, kasım ayında yapılacak başkanlık yarışından çekildi ve Donald Trump’ın Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile kıyasıya mücadele ettiği Güney Kore için riskler arttı.
Citi Research ekonomistleri Jin-Wook Kim ve Jiuk Choi bir raporda, “Trump kazanırsa Güney Kore, Çin’in ABD’ye yaptığı ihracatın bir kısmını ikame ederek fayda sağlayacak, ancak Çin’den karşı karşıya kaldığı rekabet başka yerlerde daha da zorlaşacak” diyor. Harris’in başkanlığının ABD’de Güney Kore ürünlerine olan talebi zayıflatacak daha yüksek kurum vergilerine yol açabileceği konuşulanlar arasında.
Cheong, Güney Kore’nin ticaret çıkarları için hangi adayın daha elverişli olacağını söylemeyi reddetti. Kim seçilirse seçilsin, Seul’un teknolojiden tedarik zincirlerine kadar çeşitli alanlardaki etkiyi izleyeceğini belirtti ve “Şok ne kadar büyükse, senaryo o kadar kötü olur” dedi.
Cheong, başkan kim olursa olsun, Güney Kore’nin ekonomik-güvenlik konularında ABD ile aynı çizgide olacağını, çünkü güvenlik ittifaklarının ilişkilerinin temel taşı olduğuna vurgu yaptı. Yine de ülkesinin ekonomik olarak Çin ile derinden iç içe olduğunu vurgulayarak, Çin’in Güney Kore’nin yarı iletken satışlarının yaklaşık yarısını oluşturduğunu ve endüstrilerinin yıllar içinde “birbirine geçen” bir ilişki içinde şekillendiğinin altını çizdi.
Asya
Çin Savunma Bakanı Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacak

Çin savunma bakanının önümüzdeki hafta Singapur’da düzenlenecek Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacağı tahmin ediliyor. Pekin yılladır savunma bakanını Asya savunma toplantısına gönderirdi, o yüzden bu alışılmadık bir durum olacak.
Konuya yakın beş kişinin Financial Times’a aktardığına göre, Çin, Amiral Dong Jun’un düşünce kuruluşu IISS tarafından düzenlenen yıllık savunma forumuna katılmayacağını Singapur’a bildirdi.
IISS Shangri-La Diyaloğu, Asya’nın en önemli savunma toplantısıdır ve özellikle her iki tarafın da on yıldan fazla bir süredir birbirlerinin ülkelerine en üst düzey savunma yetkililerini göndermediği için, ABD ve Çin savunma bakanlarının bir araya geldiği ana forum haline gelmiştir.
Konuya yakın kaynaklar, Dong’un neden katılmayacağının belli olmadığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 30 Mayıs’ta etkinlikte bir konuşma yapacak.
Bir kişi, Pekin’in fikrini değiştirebileceğini ancak forumdan sadece iki hafta önce bunun çok olası olmadığını söyledi.
Son yıllarda, Shangri-La Diyaloğu’na katılan Çin heyeti, ABD yetkililerinin Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin diğer bölgelerinde Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) giderek daha iddialı faaliyetlerini eleştirmesiyle karşı karşıya. ABD forumu, Çin’i baskı altına almak için kullanmaya çalışıyor.
Biden yönetimi sırasında Pentagon’un Hint-Pasifik işlerinden sorumlu en üst düzey yetkilisi olan Ely Ratner, “Shangri-La Diyaloğu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu için her zaman rahatsız edici bir olaydır, çünkü orada bulunan neredeyse herkes Çin’in bir şekilde iddialı ve zorlayıcı davranışlarına maruz kalmaktadır” dedi.
Bir ABD’li yetkili, Pentagon’a Dong’un katılmayacağına dair bir bilgi verilmediğini söyledi. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in etkinlikte konuşma yapması bekleniyor. Çin’in ABD büyükelçiliği yorum talebine yanıt vermedi.
Dong’un olası yokluğu, Başkan Xi Jinping’in PLA’yı yöneten altı üyeli Merkez Askeri Komisyonu’ndaki üst düzey subayları yolsuzlukla soruşturma kapsamında tasfiye etmeye devam ettiği bir dönemde geliyor.
Financial Times geçen ay, Xi’nin PLA’nın iki numaralı generali General He Weidong’u, başka bir merkezi komisyon üyesi olan Amiral Miao Hua’yı görevden aldıktan altı ay sonra görevden aldığını bildirmişti.
FT geçen yıl Dong’un da soruşturulduğunu, ancak görevinde kaldığını bildirmişti. Dong’un davasına yakın iki kişi, Dong’un ilk soruşturmadan geçtiğini ancak aklanmış gibi göründüğünü söyledi.
Amerikan Girişim Enstitüsü’nün Asya güvenlik uzmanı Zack Cooper, ABD başkanının ticaret savaşından önce bile Çin’in Singapur’daki forumu, kendini Güneydoğu Asya ülkeleri için daha güvenilir bir ortak olarak gösterme amacıyla değerlendirdiği söyledi.
Cooper, “Hegseth’in katılıp katılmayacağına dair sorular dolaşırken, ABD’nin geri çekilme olasılığı bu yılki toplantının ana gündem maddesi olabilirdi. Ancak şimdi Hegseth katılıyor, Dong ise katılmıyor” dedi. “Çin, kendisini bölgedeki daha güvenilir ve angaje büyük güç olarak gösterme fırsatını kaçırmış görünüyor” diye ekledi.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun, daha düşük düzeyli bir savunma yetkilisinin başkanlığında bir heyet göndermesi bekleniyor.
Asya
Güvenlik izinleri iptal edilen Türk şirketi Çelebi, Hindistan hükümetine dava açtı

Hindistan’ın dokuz havalimanında yer hizmetleri sunan Türk şirketi Çelebi, güvenlik izninin iptal edilmesi nedeniyle hükümeti dava etti. Şirket, kararın “keyfi, mantıksız ve usulüne uygun olmadığını” iddia ediyor.
Çelebi Holding’in mahkemeye sunduğu belgelerde, şirketin güvenlik izninin Kasım 2022’de beş yıl süreyle yenilendiği ve 3 bin 791 çalışanının tek tek güvenlik kontrolünden geçirilerek izin aldığı belirtiliyor. Ancak Hindistan ile Pakistan arasında gerginliğin tırmanması ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamabad’a desteğini yinelemesi üzerine Hindistan’da hükümetin tavrı ve halkın duyarlılığı değişti ve Türkiye ile ticari ve turistik ilişkilerin boykot edilmesi çağrısı yapıldı.
Türk şirketinin Hindistan’daki faaliyetlerine karşı Hint medyasında ve sosyal medyada kampanya yürütüldü.
Perşembe günü, Hindistan Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu, Çelebi Airport Services India ve Çelebi Delhi Cargo Terminal Management’ın tüm çalışanlarının izinlerini derhal iptal ederek şirketlerin faaliyetlerini durdurdu. Düzenleyici kurum, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe gösterdi. Çalışanlar, havaalanı operasyonlarının devamı için diğer yer hizmetleri şirketlerine atandı.
Çelebi, özel bir şirket olduğu ve Türk hükümeti tarafından kontrol edilmeyen, yüzde 65 hissesi küresel mavi çip yatırımcılara ait bir kuruluş olduğu için, Ankara’nın jeopolitik bağlantılarından bağımsız olarak faaliyetlerine devam etmesine izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Şirket ayrıca, hükümet kararının ulusal güvenliğe yaptığı “belirsiz” atıfları ve gerekçesinin yetersiz olduğunu eleştirdi.
Asya
Çin lideri Xi Jinping, endüstriyel bağımsızlık çağrılarını yoğunlaştırdı

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkenin imalat sektöründe daha fazla “kendi kendine yeterlilik” çağrısını yineledi.
Xi’nin salı günü Mao Zedong döneminden kalma bir rulman fabrikasını ziyaretinde yaptığı açıklamalar, ABD ve Çin’in ticaret savaşında 90 günlük ateşkes anlaşması imzalamasından sadece bir hafta sonra geldi.
İki taraf, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticareti kesintiye uğratma tehdidi oluşturan yüzde 145’e varan gümrük vergilerini düşürme konusunda anlaştı.
Ekonomistler, Çinli politika yapıcıların, ülkeyi büyüme için imalat ve ihracata bağımlı hale getiren zayıf iç talebi canlandırmaya yönelmeleri gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Pekin’in tüketim yerine üretime verdiği önemin küresel ekonomik dengesizlikleri artırarak ABD ile ticaret savaşına yol açtığını da öne sürüyorlar.
Ancak Xi Jinping salı günü yaptığı açıklamada, Çin’in sanayi üretimine odaklanmasının doğru bir karar olduğunu söyledi.
Devlet haber ajansı Xinhua’ya göre Xi, “Geçmişte yabancı ateş, sabun ve demir ithalatına bağımlıyken, şimdi dünyanın en büyük imalat ülkesi haline geldik” dedi ve ekledi: “İmalat sektörümüzü geliştirmeye devam etmeliyiz, kendi kendine yeterlilik ve kendini geliştirme konusunda ısrarcı olmalı [ve] temel teknolojilerde ustalaşmalıyız.”
Çin’in kendi kendine yeterliliğe verdiği önem, ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut gerginliklerden önceye dayanıyor. Xi, 2015 yılında, sübvansiyonlar ve politika desteği yoluyla stratejik sektörlerdeki iç pazar payını genişletmeyi amaçlayan Made in China 2025 adlı bir hükümet programı başlattı.
Bu girişim, Trump’ın ilk döneminden bu yana hızlandı. ABD Başkanı, ticaret savaşının ilk aşamasını başlatmış ve özellikle yarı iletkenlerle ilgili ileri teknolojilere ihracat kısıtlamaları getirmişti.
Ülkede faaliyet gösteren Batılı ticaret odaları da son yıllarda, Çin’in sanayi ve tedarik politikalarının sistematik olarak yerli üreticileri kayırdığı ve yabancı şirketlerin fırsatlarını azalttığı yönündeki şikayetlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.
Xi Jinping, Henan eyaletindeki antik kent Luoyang’ı ziyaretinde, yetkililere inovasyonu teşvik etmek için Çin’in sanayisinin akademik araştırmalarla entegrasyonunu desteklemeleri çağrısında bulundu. Xi, “Çin özelliklerine sahip modernleşme gerçekten gerçekleştirilebilsin” sloganını kullandı.
Geçen yılın sonlarından bu yana Pekin, imalattan iç tüketime öncelik verme yönünde kayma sinyalleri veriyor. Politika yapıcılar ayrıca para politikasını gevşetmek, merkezi hükümetin bütçe açığını artırmak ve borsayı canlandırmak için fonlar serbest bırakmak için önlemler açıkladı.
Ancak ekonomistler, hükümetin ekonomide tüketime doğru yapısal bir dönüşüm sağlamak için büyük ölçekli finansmanla desteklenen kapsamlı reformlar açıklamadığını belirttiler.
Çin, küresel GSYİH’nin yaklaşık %18’ini oluşturuyor, ancak küresel tüketimin sadece %13’ünü gerçekleştiriyor.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ne göre, ülke 2023 yılında küresel imalat katma değerinin yaklaşık %29’unu oluşturdu ve bu oran, onu izleyen en büyük dört üretici olan ABD, Japonya, Almanya ve Hindistan’ın toplamından daha fazla.
Made in China 2025 kapsamında Pekin, ülkenin endüstriyel öz yeterliliğini artırmak için elektrikli araçlar, yüksek hızlı trenler, telekomünikasyon, robotik ve diğer alanlar gibi ileri teknolojiler için belirli pazar payı hedefleri belirledi.
Washington merkezli Rhodium Group, programla ilgili yakın tarihli bir raporunda, “Çinli firmalar birçok üründe önemli başarılar elde etti ve son on yılda iç pazar paylarını bazen iki katından fazla artırdı” dedi.
-
Rusya2 hafta önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Görüş2 hafta önce
Kim kazandı?
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan savaşı henüz başlamadı
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Söyleşi2 hafta önce
Alexander Rahr: Bu hükümetin dört yıl dayanması beni şaşırtır
-
Asya2 hafta önce
Cammu ve Keşmir: Yarım asırlık çatışmanın tarihi
-
Amerika1 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Çok kutupluluk çağında Türkiye’nin Antalya Diplomasi Forumu