Bizi Takip Edin

Avrupa

Viktor Orban: Batının geleceği biziz

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, yeni ABD Başkanı Donald Trump’tan beklentilerinden Ukrayna savaşına kadar bir dizi konuda Alman gazetesi NZZ’ye kapsamlı bir mülakat verdi.

Trump’a her zaman destek verdiği hatırlatılan ve başkanın yeniden Beyaz Saray’a dönüşünün ne anlama geldiği sorulan Macar lider, “Macaristan için durum basit: Brüksel ve Washington’un baskısı altındaydık. On milyonluk bir ülkenin göğsünde iki çizme varsa, neredeyse hayatta kalamaz. Biz Batının yüz karasıydık. Şimdi Trump’ın yaptıklarının ve bizim son on beş yılda yaptıklarımızın gelecek olduğu ortaya çıktı. Mutluyuz, rahatız,” cevabını verdi.

Demokratların kendilerinden nefret ettiğini ve göç, toplumsal cinsiyet, Ukrayna’daki savaş gibi konularda karşıt pozisyonlarının bulunduğunu hatırlatan Orban, bu ekibin Macaristan’da kendisine karşı olan tüm örgütleri ve medyayı desteklediğini öne sürdü.

Orban’a göre Trump buna bir son verdi ve ayrıca Amerikalıların Macaristan’a yeniden daha fazla yatırım yapacağını umduklarını, zira son zamanlarda Çin’in bile gerisine düştüklerini söyledi.

Macar lider, ABD’nin Çin ile anlaşacağını düşünüyor

ABD’nin Trump ile birlikte odağını Avrupa’dan Asya’ya kaydırma ihtimalini de değerlendiren başbakan, “Eğer Avrupalılar Amerikalılara işbirliği için iyi bir teklifte bulunmazlarsa, [ABD’liler] artık bize güvenlik sunmayacaklar. Oturup beklemek bir çözüm değil. Fikirler üretmek zorundayız. Avrupa zengin olabilir ama aynı zamanda zayıf. Bu en tehlikeli kombinasyondur,” diye konuştu.

“Macaristan Batı, Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler istiyor. Bloklar arasında ezilme tehlikesiyle karşı karşıya mısınız?” sorusuna ise Orban, Amerikalıların Çinlilerle bir anlaşmaya varacağı, bu yüzden de Budapeşte için Pekin ve Washington ile iyi ilişkiler sürdürmenin sorun olmayacağını savundu.

Rusya söz konusu olduğunda ise meselenin daha zor olduğunu kabul eden Macar lider, “Biz tüm ticari ilişkilerimizi açık tutmak istiyoruz. Fakat AB buna karşı çıkıyor. Amerika’nın tutumu ise şu anda belirsizliğini koruyor. Bekleyip görmemiz gerekecek,” dedi.

“Batının iktisadi üstünlüğünün olmadığı bir dünyada yaşıyoruz”

Macaristan’ın, Batı’nın üstünlüğünü kaybettiği bir dünyada kendini konumlandırması gerektiği gerçeğini çoktan kabullenmiş gibi göründüğü sorusuna, “Evet, sert ve kışkırtıcı olsa da öyle düşünüyorum,” cevabını veren Orban, iktisadi olarak Batının üstünlüğünün olmadığı bir dünyada yaşadıklarını, AB’nin sürekli olarak rekabet gücünü kaybettiğini, stratejisinin ve liderliğinin bulunmadığını savunarak, Avrupa’da yaşananların “utanç verici” olduğunu ileri sürdü.

Orban, “Küresel ekonominin dinamizmi Doğuda ve şimdi de ABD’de. Çin zaten hızla gelişiyor, Hindistan da öyle. Macaristan’ın sadece Avrupa ile iktisadi ilişkilerinin olması delilik,” ifadelerini kullandı.

Avrupalıların mütevazı olması gerektiğini savunan Orban, “AB küresel bir oyuncu olmaktan bahsediyor fakat kendi çevresindeki gelişmeleri bile kontrol edemiyor. Ne Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı önleyebildik ne de Batı Balkanları bütünleştirebildik. Hiçbir küresel oyuncu böyle davranmaz,” diye konuştu.

AB için ortak bir dış siyasetin ancak Almanya ve Fransa’nın güçlü bir siyasi liderliğe sahip olması ve diğerlerinin de buna uyması halinde gerçekçi olduğunu kaydeden Orban, şu an için böyle bir durumun söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi.

“Yaptırımlara karşıyız ama yaptırım uzatması karşılığında Brüksel’den güvence aldık”

Yaptırımlara karşı olduklarını ilan eden Macar lider, Rusya ile ticareti kısıtlamak zorunda kaldıkları ve enerji fiyatları arttığı için son üç yılda 19,5 milyar avro kaybettiklerini belirterek, Macaristan’ın yaptırımlardan Rusya’dan daha fazla zarar gördüğüne işaret etti.

“Öyleyse neden en son ocak sonunda olmak üzere [yaptırımları] uzatmayı kabul etmeye devam ediyorsunuz?” sorusuna ise Orban, “Çünkü Avrupa Komisyonu ile enerji konusunda bir anlaşmaya vardık. Rusya’dan gelen petrol ve gaz Macaristan ekonomisi için hayati önem taşıyor. Brüksel’in Ukrayna üzerinden gaz geçişinin yeniden başlamasını destekleyeceğine, Drujba boru hattı üzerinden petrol nakline izin vermeye devam edeceğine ve Kiev’in yıkıcı eylemlerini önleyeceğine dair güvenceler aldık,” cevabını verdi.

Son yıllarda neredeyse tüm komşu ülkelere boru hattı yatırımları yaptıklarını, ayrıca yakında Romanya, Azerbaycan ve Türkiye’den daha fazla gaz ve petrol alacaklarını, bunun yanı sıra yenilenebilir enerjileri ve elektrifikasyonu da teşvik ettiklerini belirten Orban, buna rağmen tedarikçi olarak Rusya’ya ihtiyaç duyduklarını ve bu yüzden de “normal iktisadi işbirliğine” dönmek istediklerini vurguladı.

Orban, Batının Ukrayna’ya asker göndermediği sürece Rusya’yı yenemeyeceğini savundu

Batının, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığını ülkeyi zayıflatmak ve geri püskürtmek için kullanmak istediğini savunan Orban, “Rusya’nın diz çöktürülmesi ve Ukrayna’daki askeri hedeflerinden vazgeçmesi gerekiyordu. Bu basitçe işe yaramadı,” dedi.

“Rus saldırganlığı”nın Avrupa Birliği’nin resmi pozisyonu olduğunu ve kendisinin de buna sadık kaldığını belirten Orban, kişisel olarak bunu farklı görüp görmediği sorulduğunda duraksayarak, “Değerlendirmeyi tarihçilere bırakalım. Ben bir siyasetçiyim ve elimizde bir AB kararı var. Bu karar beni ‘Rus saldırganlığı’ndan bahsetmeye zorluyor,” ifadelerini kullandı.

Şubat 2022’de büyük bir hata yaptıklarını, çatışmayı derhal izole edip ateşkes sağlayarak müzakerelere başlamaları gerektiğini savunan Orban, “Topyekûn bir savaş başlatmadığımız sürece Ukrayna’nın zafer kazanmasının imkânsız olduğu en başından belliydi. Bu bir seçenek değildi. Bugün Ukrayna’ya ancak ateşkes ve barış ile yardımcı olabiliriz,” dedi.

Bir ateşkesin neye benzeyeceği, Ukrayna’nın toprak tavizi verip vermeyeceği sorulduğunda ise Macaristan Başbakanı, “Bu başlangıçta çok daha kolay olurdu. Bu arada pek çok Ukraynalı ülkelerini savunurken hayatlarını kaybetti. Şimdi ne için öldüler? Bu ciddi bir ahlaki ikilem; neyse ki benim değil. Bu çılgın savaş stratejisini destekleyen insanların ikilemi,” cevabını verdi.

Trump: Kılıcı olan güçlü bir adam

Batının bu savaşı ancak kendi askerlerini Ukrayna’ya gönderirse kazanabileceğini ileri süren Orban, tam da bu nedenle şimdi Trump’a ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Orban, “Bir Gordion düğümüyle karşı karşıya kaldığınızda, onu kesmek zorundasınız. Kılıcı olan güçlü bir adama ihtiyacınız var,” dedi.

Macar lidere göre “zayıf liderler savaşlara neden olur, güçlü olanlar ise barış yaratır.”

Moskova ile iyi ilişkilerin ve yakın iktisadi işbirliğinin Macaristan’ın jeopolitik çıkarlarına uygun olduğunu fark ettiğinin altını çizen Orban, Rusya ile pek çok anlaşma imzaladıklarını, Putin’in her zaman sözünü tuttuğunu ve son on beş yılın deneyiminin Macaristan’ın Rusya’ya güvenebileceğini gösterdiğini vurguladı.

Macaristan’ın Sovyetler Birliği ile olan deneyimi hatırlatıldığında Orban, kendisinin Rusya yanlısı değil, Macaristan yanlısı olduğunu belirterek, “Macaristan tarihsel olarak Moskova-Berlin-İstanbul üçgeninde yaşamıştır. Hepsiyle olumsuz deneyimlerimiz oldu. Fakat Putin ile iki ülkenin tarihini tarihçilere bırakma konusunda anlaştık. Hiçbir ülkenin Macaristan’ı işgal etmesini istemiyorum. Hiçbir büyük güç Macarlara nasıl yaşamaları gerektiğini söylememeli. Fakat Rusya bugün özgürlüğümüzü ya da egemenliğimizi tehdit etmiyor,” dedi.

Rusya ile rasyonel bir anlaşmaya varmanın kolay, Brüksel’deki insanlarla ise “neredeyse imkansız” olduğunu savunan Macar lider, “Brüksel’e ve sivil toplum örgütlerine karşı kazanmak zorundaydım. Her seçimde sizi yok etmek isteyenlerle masaya oturmak zordur,” ifadelerini kullandı.

“Viktor, sen kazananların tarafındasın”

Budapeşte’nin AB içerisinde tecrit edildiği görüşüne katılmadığını da ifade eden Orban, “Tam tersine! Avrupa için Vatanseverler ve diğer popülistler ana akıma geri döndü. İtalya’da, Slovakya’da ve muhtemelen yakında Avusturya’da da benzer düşünen bir parti iktidarda. Benim için ilahi mesaj şudur: “Viktor, sen kazananların tarafındasın’,” dedi.

Güçlendiklerini ve yakında çoğunluğa sahip olacaklarını ileri süren Orban, Ukrayna’daki savaştan sonra “büyük bir sağcı ittifakın” da mümkün göründüğünü söyledi.

Orban’a göre bunun önündeki tek engel Rusya’ya yönelik farklı tutum; ama Avrupa birkaç yıl içinde bugünkünden farklı görünecek.

Kariyerini sürekli “sağa kayarak” sürdürdüğüne ilişkin bir soruya ise Orban, “Fidesz [Orban’ın partisi] antikomünist özgürlük savaşçılarından oluşuyordu ve o zamanlar Liberaller de öyleydi… Dört yıl önce Muhafazakarlardan tekrar ayrılmış olsak da orada kaldık. Sola kayanlar onlardı,” iddiasında bulundu.

AfD ile ilk temas: Weidel ile Orban Budapeşte’de görüşecek

Almanya için Alternatif’e (AfD) sempati duyuyor gibi görünmesine rağmen, AP’deki Avrupa için Vatanseverler grubuna neden dahil edilmedikleri sorulduğunda Orban, AfD’nin bir partiden çok bir hareket gibi davrandığını, “çılgın insanlar ve fikirlerin” ortaya çıkabileceğini, bu nedenle de Fransız Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Birlik’in (RN) bu riski almak istemediğini söyledi.

“AfD ile hiçbir deneyimimiz ve ilişkimiz yok,” diyen Orban, bununla birlikte programlarının Macaristan için iyi göründüğüne; bunlar arasında vergi indirimleri, Yeşil Mutabakat’ın yeniden boyutlandırılması, nükleer enerjiye dönüş, katı bir göç politikası bulunduğuna işaret etti.

Orban yine de “Almanya’nın işlerine karışmak istemediğini” de sözlerine ekledi.

Macaristan’da Almanya’daki gibi bir “güvenlik duvarı” olmadığını söyleyen Orban, “Eğer bir parti oy alırsa, onu ciddiye alırız. Bu onlarla birlikte çalıştığımız anlamına gelmiyor. Ama oturur ve tartışırız,” dedi.

“Aşırı sağ”a karşı güvenlik duvarı stratejisinin siyasi düşünceyi ilkelleştireceğini savunan Orban, AfD Eş Başkanı Alice Weidel’in kendisini aradığını ve görüşmek istediğini aktardı.

Önümüzdeki hafta Weidel ile Budapeşte’de görüşeceğini söyleyen Orban, “AfD oyların yüzde 20’sini alabilir. Liderleri benimle konuşmak istiyorsa neden hayır diyeyim? Eğer Olaf Scholz beni ararsa onu da kabul ederim,” dedi.

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Moldova: Rusya, Transdinyester’e 10 bin asker konuşlandırmayı planlıyor

Yayınlanma

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı olan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını iddia etti. Recean, Moskova’nın bu amaçla eylül ayındaki parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı hedeflediğini öne sürdü.

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını öne sürdü.

Financial Times‘a konuşan Recean, bu bilginin istihbarat verilerine dayandığını ve Kremlin’in bu hamle için eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı amaçladığını iddi etti.

Başbakan Recean, “Bu, Moldova demokrasisini baltalamaya yönelik devasa bir çaba. Onlar [Ruslar] Transdinyester bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek istiyorlar,” dedi.

Recean, Moskova’nın müdahalesinin “internet propagandası ve partilere ile seçmenlere yönelik yasa dışı para transferlerini içerdiğini” savundu.

Recean’a göre, Rusya 2024 yılında nüfuz kampanyalarına Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1’ine denk gelen bir meblağ harcadı ve bu durum, AB’ye katılım referandumunun sadece yüzde 0,7’lik bir oy farkıyla geçmesine neden oldu.

Başbakan, “10 bin askerin Ukrayna’nın güneybatı kesimi ile NATO üyesi olan Romanya üzerinde ne tür bir etki ve baskı oluşturacağını tahmin edebilirsiniz,” diye ekledi.

Transdinyester’deki mevcut Rus askeri varlığı

Rusya’nın halihazırda 33 yıldır ayrılıkçıların kontrolünde olan Transdinyester’de az sayıda askeri bulunuyor.

Ancak, bu bölgenin denize çıkışı olmaması ve Ukrayna ile Moldova tarafından çevrelenmiş olması nedeniyle Rusya’nın buraya ek asker göndermesi mümkün görünmüyor.

2023 yılında bölgenin Rusya Federasyonu’ndaki temsilcilik başkanı Leonid Manakov, bölgede 450 Rus barış gücü askerinin konuşlu olduğunu ve toplamda 3 bin 100’e kadar asker yerleştirilebileceğini söylemişti.

Bölgede ayrıca, barış gücü operasyonuna destek sağlayan ve Sovyetler Birliği döneminden kalma 20 bin ton mühimmatın bulunduğu depoları koruyan yaklaşık 1000 kişilik bir Rusya Operasyonel Asker Grubu da bulunuyor.

Moldova’nın talepleri

Moldova, defalarca Kremlin’den, bölgenin “işgalci güçler” ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak algıladığı askerlerini Transdinyester’den çekmesini talep etti.

Benzer bir çağrıyı içeren bir karar Birleşmiş Milletler’de (BM) kabul edilmiş, ancak Rusya bu kararı uygulamayı reddetmişti.

Tiraspol, Moskova’ya çağrıda bulunmuştu

Geçen yılın şubat ayında Tiraspol, Kişinev’in “baskısı”, “soykırım politikası” ve “dilin zorla dayatılması” nedeniyle Moskova’dan müdahale talebinde bulunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’da savaşı başlatma kararından bahsederken benzer ifadeler kullanmıştı. Bu durum, benzer bir senaryonun Moldova’ya karşı da devreye sokulabileceği yönünde tahminlere yol açtı.

Savaşın başlamasının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’nun NATO’ya “can attığı” için Moldova’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulunmuş ve Rusya’nın “Transdinyester’de yaşayan 220 bin vatandaşının bir başka Batı macerasının kurbanı olmasına izin vermeyeceğini” beyan etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English