Bizi Takip Edin

Diplomasi

AB ve Birleşik Krallık savunma konusunda yakınlaşıyor

Yayınlanma

Donald Trump yönetiminin yol açtığı küresel çalkantılar, AB’nin Birleşik Krallık ile, İngiliz silah şirketlerinin ortak silah tedarikine katılmasına olanak tanıyacak bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalama kararlılığını derinleştiriyor.

Trump’ın NATO müttefiklerini korumayacağı yönündeki tehditleri ve Rusya’ya yönelik açılımları, Avrupa ülkelerine toplu olarak yeniden silahlanmaya ve savunma harcamalarını artırma bahanesi verirken, bir yandan da ABD’nin aracılık ettiği olası bir barış anlaşmasından sonra Ukrayna’yı en iyi şekilde “korumak” için kabiliyetlerin nasıl bir araya getirileceğinin tartışılmasına neden oluyor.

Fransa ve Britanya’nın başını çektiği bir “istekliler koalisyonu”, Brexit’ten bu yana ilk kez bir araya gelecek olan Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın ev sahipliğinde önümüzdeki ay yapılacak AB liderleri zirvesinde imzalanacak anlaşmanın önünü açtı.

150 milyar avroluk fon için AB-Britanya savunma anlaşması imzalanacak

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB diplomatı, “Savunma konusunda, İngilizler temelde çadırın içine geri döndüler. Bunu teyit etmek için sadece bu anlaşmaya ihtiyacımız var,” dedi.

Cuma günü AB büyükelçileri bu zirveye hazırlık amacıyla bir araya gelirken, dört diplomat başkentlerin çoğunluğunun jeopolitik konulara ilişkin daha geniş bir bildirinin yanı sıra savunma ve güvenlik anlaşmasının da imzalanmasını istediğini söyledi.

Avrupa Komisyonu böyle bir belgeyi, İngiltere’nin hükümetlerin askeri tedarik için kullanabileceği 150 milyar avroluk kredi programına katılımı için bir ön koşul haline getirdi.

Yakın koordinasyonun bir göstergesi olarak Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey geçen hafta Brüksel’de Fransız mevkidaşıyla birlikte bir “koalisyon” toplantısına ev sahipliği yaptı ve ardından Almanya’da Alman mevkidaşıyla birlikte Ukrayna’ya askeri tedarik toplantısı düzenledi.

Aynı zamanda Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves de hafta sonu Varşova’da AB maliye bakanlarına katılarak “Avrupalı müttefiklerimizle daha derin bir savunma finansmanı işbirliği için” talepte bulundu.

Fransa’nın ‘balıkçılık’ kaygısı AB’yi geriyor

AB başkentleri ayrıca İngiltere ile enerji, göç ve balıkçılık gibi konuları kapsayacak iki anlaşmayı daha sonuçlandırmayı hedefliyor. Bu sonuncusu, mevcut anlaşmanın 2026’da sona ermesinin ardından Birleşik Krallık sularına erişimlerini sürdürmek isteyen Fransa, Danimarka ve diğer bazı kıyı AB ülkeleri için tartışmalı bir konu.

Cuma günü AB büyükelçilerinin görüşmesi sırasında yeniden dile getirilen Fransa’nın pozisyonu, Birleşik Krallık’ın AB’nin İngiliz balıkçılık sularına erişim seviyesini yeniden müzakere etmeye yönelik herhangi bir baskısının, savunma da dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı müzakereleri gölgeleyeceği yönünde.

Başka bir AB diplomatı, “Savaş, Trump ve Avrupa’nın yeniden silahlanması Fransa ve İngiltere’yi yakınlaştırıyor. Fakat AB ve İngiltere’yi yakınlaştırmak için başka konularda da iyi niyete ihtiyacımız var,” diye konuştu.

Hem Paris hem de Londra’nın bir uzlaşma bulma baskısı altında olduğunu belirten diplomatlar, diğer başkentlerin, siyasi açıdan hassas ama iktisadi açıdan önemsiz bir konu olan balıkçılık haklarının Avrupa’nın güvenliği gibi “varoluşsal bir konuda” daha yakın bir işbirliğini engellemesinin “gülünç” olacağını savunduğunu söyledi.

FT’ye konuşan ilk AB diplomatı, “Fransızlar bu konuya büyüteçle bakarken, diğer herkes sadece bunun büyük ve bariz stratejik faydasını görüyor,” dedi.

Güçlü bir balıkçılık endüstrisine sahip bir başka AB ülkesi olan Danimarka ise Avrupa Birliği dışındaki ülkelerle daha yakın işbirliğine “her zaman açık” olduğunu söyledi.

Ekonomi Bakanı Stephanie Lose FT’ye yaptığı açıklamada, “Norveç ve Birleşik Krallık ile yakın bağlarımız olduğunu biliyoruz, dolayısıyla Avrupa’yı güçlendirmeye yardımcı olabilecek başka şeyleri keşfetmeye elbette açık olmalıyız,” dedi.

Leyen ve Costa, Londra ile yakın işbirliğini destekliyor

150 milyar avroluk program kapsamında hükümetler, hava ve füze savunma sistemleri gibi kritik silahların ortak tedarikini finanse etmek üzere AB’nin ortak bütçesi tarafından desteklenen krediler alacak.

Savunma anlaşması, birçoğu İtalyan, Alman, İsveç ve diğer AB savunma sanayileri ile yakın bağları olan İngiliz savunma şirketlerinin tam katılımına izin verecek.

Diplomatlar, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve blok hükümetlerini temsil eden AB Konseyi Başkanı António Costa’nın Britanya ile daha yakın bir işbirliğini desteklediklerini söyledi.

AB Ekonomi Komiseri Valdis Dombrovskis, “Avrupa’nın savunmasını güçlendirmek için AB içinde birçok şey yapmalıyız ama aynı zamanda AB dışında da birçok şey yapmalıyız, dolayısıyla bu angajmana açığız,” dedi.

Diplomasi

Trump, Güney Afrika lideri Ramaphosa ile Beyaz Saray’da tartıştı

Yayınlanma

Donald Trump, çarşamba günü Beyaz Saray’da düzenlenen toplantıda, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile ülkesinin beyaz çiftçilere kötü muamele ettiği iddiasıyla tartıştı.

ABD Başkanı, Ramaphosa’ya, “Yüzlerce, binlerce insan, öldürülmekten ve topraklarına el konulmasından korktukları için ülkemize girmeye çalışıyor. Topraklara bedelsiz el koyma hakkı veren yasalar var, bedelsiz olarak toprakları elinden alabilirsin,” dedi.

ABD başkanı bir noktada, Oval Ofis’in duvarındaki ekranlara beyaz çiftçilerin zulmünü gösterdiği iddia edilen videolar yansıtarak eşi benzeri görülmemiş bir adım attı ve beyazlara karşı işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili kalın bir medya dosyasını televizyon kameralarına gösterdi.

Ramaphosa şaşkın bir ifadeyle yanında otururken, “binlerce” beyaz çiftçinin şiddetle öldürüldüğü iddia edilen mezarlıkların yerlerine de değindi ve “Bu korkunç bir manzara, daha önce böyle bir şey görmedim,” ifadelerini kullandı.

Güney Afrika lideri Ramaphosa, anayasanın toprak mülkiyetinin kutsallığını garanti altını aldığını ve koruduğunu vurgulayarak mezarların yerini öğrenmek istediğini söyledi “Ve bu anayasa tüm Güney Afrikalıları korur,” diye ekledi.

Ramaphosa, beyaz çiftçilere yönelik kötü muamele iddialarını Trump ile görüşmeye hazır olduğunu söyledi, fakat Güney Afrika’daki suç mağdurlarının çoğunun siyahi olduğunu vurguladı.

Olay, şubat ayında Zelenskiy’in dünya basınının önünde Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance tarafından azarlandığı olağanüstü Oval Ofis kavgasını hatırlattı.

Trump’ın öfkesinin hedefi, apartheidın adaletsizliklerini gidermeyi amaçlayan ve Amerikan sağında Güney Afrika’daki beyazların “soykırıma” uğradığına dair bir komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden olan Güney Afrika’nın toprak reformu yasası.

Yeni yürürlüğe giren yasa, hükümetin kamu kullanımı için özel mülkiyete ait arazileri (bunların büyük çoğunluğu beyazların mülkiyetindedir) kamulaştırmasına izin izin veriyor.

ABD-Güney Afrika arazi yasası geriliminde yeni perde

Mahkemeler tarafından “adil ve eşit” olarak değerlendirilen durumlarda tazminat ödenmesi gerekmiyor, fakat bugüne kadar bu haktan hiç yararlanılmadı.

Washington, Güney Afrika’nın Gazze’deki eylemleri nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine başlattığı soykırım davasına da öfkeli. Trump, ocak ayında göreve gelmesinin ardından ülkeye yardımı kesti, büyükelçisini sınır dışı etti ve Pretoria’nın ev sahipliği yapacağı bu yılki G20 zirvesini boykot etmekle tehdit etti.

Başkan ayrıca, ırk ayrımcılığının kurbanı olduklarını iddia eden bir dizi beyaz “Afrikaner” aileye sığınma hakkı teklif etti.

Pretoria, hükümetin beyaz çiftçilerden topraklarını el koyduğu ve beyaz toprak sahiplerine karşı şiddeti körüklediği iddialarının yanlış olduğunu ve “Güney Afrika’nın derin ve acı dolu tarihini görmezden geldiğini” söylüyor.

Washington’daki toplantı öncesinde Ramaphosa, ABD’ye maden kaynaklarına ve gaz yataklarına tercihli erişim izni vermek ve Güney Afrika pazarlarını Amerikan tarım şirketlerine açmak gibi tavizler vermeye hazırlanıyordu.

Pretoria, Ramaphosa hükümetinin açık sözlü bir eleştirmeni olan ve Oval Ofis’te hazır bulunan Güney Afrika doğumlu Elon Musk’ın ülkede Starlink uydu internet hizmetini işletmesine izin vermek için bir uzlaşma da düşünüyordu.

Aslında çarşamba günkü toplantı samimi bir şekilde başladı. Trump, Ramaphosa’yı “birçok çevrede gerçekten saygı duyulan bir adam” olarak nitelendirirken, Güney Afrika lideri iki ülke arasındaki ilişkilerin “sıfırlanmasını” teklif etti.

Ramaphosa da Trump’a bir hediye getirdiğini söyledi: Güney Afrika’nın golf sahalarını tanıtan “14 kg ağırlığında” bir kitap. Ayrıca, Katar’ın ABD başkanına 400 milyon dolarlık bir jumbo jet hediye etme teklifine atıfta bulunarak, “size verecek uçağım yok” diyerek şakayla karışık bir şekilde özür diledi.

Güney Afrika’nın ünlü golfçüleri Ernie Els ve Retief Goosen’in heyete dahil edilmesi de, golf tutkunu olarak bilinen ABD başkanının gözüne girmek için yapılan bir girişimdi. 

Fakat Trump, beyaz çiftçilere yönelik şiddet iddialarına değindiğinde ortamın havası bir anda değişti. Ramaphosa, görüşme boyunca sakinliğini korudu ve Els ve Demokratik İttifak Partisi lideri olan tarım bakanı John Steenhuisen dahil heyetindeki beyaz üyelere, Trump’ın suçlamalarına yanıt vermelerini istedi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

WSJ: Rusya-Ukrayna müzakereleri haziran ortasında Vatikan’da yapılabilir

Yayınlanma

The Wall Street Journal (WSJ), Rusya ve Ukrayna arasındaki yeni müzakere turunun haziran ortasında Vatikan’da gerçekleşebileceğini bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın, özel temsilcisi Keith Kellogg ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bu görüşmelere katılacağını Avrupalı liderlere ilettiği belirtildi.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Rusya ile Ukrayna arasındaki yeni müzakere turunun haziran ayı ortasında Vatikan’da yapılabileceğini bildirdi.

Gazetenin üç farklı kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump 18 Mayıs’ta Avrupalı liderlerle yaptığı telefon görüşmesinde, özel temsilcisi Keith Kellogg ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun görüşmelere katılacağını söyledi.

Haberde, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğü 19 Mayıs’ta bir başka telefon konuşmasının daha yapıldığı belirtildi.

Bu görüşmeye Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen katıldı.

WSJ‘ye göre, Trump’ın bazı Avrupalı muhatapları Vatikan’daki toplantının sonucunun koşulsuz ateşkes olması gerektiğini ifade etti.

Trump ise “koşulsuz” teriminden hoşlanmadığını belirterek bu fikre karşı çıktı ve nihayetinde Avrupalı liderlerin bu konuda geri adım attığı kaydedildi.

ABD Başkanı Trump’ın Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından iletişim kurduğu Finlandiya Devlet Başkanı Alexander Stubb, Rusya ve Ukrayna arasında ateşkes konulu “teknik” görüşmelerin önümüzdeki hafta Vatikan’da yapılabileceği ihtimaline değindi.

Papa XIV. Leo da toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını teyit etti.

Dışişleri Bakanı Rubio ise Vatikan’ın “her iki tarafın da gelmekten rahatlık duyacağı” bir yer olabileceğini ancak barışçıl çözüm sürecinde arabuluculuk yapmasının pek olası olmadığını düşündüğünü belirtti.

WSJ, Trump’ın pazar günü Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmede, Moskova’nın ateşkesi reddetmesi durumunda ABD’nin Avrupa’yı destekleyebileceğini ve Rus enerji kaynakları ile bankacılık sektörüne karşı yeni yaptırımlar uygulayabileceğini ima ettiğini yazdı.

Ancak haberde, Trump’ın ertesi gün bu tutumunu değiştirerek Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin devamını beklediğini ifade ettiği aktarıldı.

The New York Times da benzer yönde bilgiler paylaşmıştı. Avrupa Birliği, 20 Mayıs’ta WSJ‘nin “mütevazı” olarak nitelendirdiği 17. kısıtlayıcı önlem paketini onaylarken, daha sert yaptırımlar üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Birleşik Krallık da yeni kısıtlamalar duyurdu.

ABD ise henüz bu yaptırımlara katılmış değil. Rusya, uygulanan yaptırımları yasa dışı olarak nitelendiriyor. Kremlin, kısıtlamaların müzakereleri herhangi bir şekilde etkileme olasılığını dışladığını açıkladı.

Rus ve Ukrayna heyetleri, üç yıl aradan sonra ilk doğrudan görüşmelerini 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirmişti.

Aynı gün ABD, Türkiye ve AB ülkelerinin temsilcileriyle de farklı düzeylerde toplantılar yapılmıştı.

Bu görüşmelerin sonunda Moskova ve Kiev, ateşkes koşullarını hazırlayıp sunma ve her iki taraftan biner kişi olmak üzere kapsamlı bir esir takası yapma konusunda anlaşmaya varmıştı.

Batı basını, İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmelerini nasıl yorumladı?

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ukrayna, AB’ye Rus petrolü alıcılarına da yaptırım uygulanmasını istedi

Yayınlanma

Ukrayna, ABD Başkanı Trump’ın Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırmaktan geri adım atması üzerine, Avrupa Birliği’ne Rusya’yı tecrit etmek amacıyla Rus varlıklarına el konulması ve Rusya’dan petrol alanlara yaptırım uygulanması gibi yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor. Kiev, Washington’un konuya ilişkin belirsiz tutumu nedeniyle AB’nin yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir rol üstlenmesini talep ediyor.

Kiev, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırma konusunda geri adım atmasının ardından, gelecek hafta Avrupa Birliği’ne (AB) Rusya’yı daha fazla “tecrit etmeyi” amaçlayan yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor.

Reuters haber ajansının gördüğü ve daha önce kamuoyuna yansımayan strateji belgesine göre Ukrayna, Washington’un gelecekteki rolüne ilişkin belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda 27 üyeli ittifakın yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir tutum sergilemesini talep ediyor.

Ukrayna tarafından AB’ye sunulacak olan 40 sayfalık tavsiye metninde, AB’nin yaptırım uygulanan kişilerin mal varlıklarına el koyma sürecini hızlandıracak ve bu varlıkları Ukrayna’ya gönderecek bir yasal düzenlemeyi kabul etmesi çağrısında bulunuluyor.

Belgede, yaptırım uygulanan kişilerin daha sonra Rusya’dan tazminat talep edebileceği bir mekanizma öneriliyor.

Strateji belgesinde ayrıca, AB’nin yaptırımlarının kendi toprakları dışında daha güçlü bir şekilde uygulanmasını sağlamak için, Rusya’ya yardım etmek amacıyla AB teknolojisini kullanan yabancı şirketlerin hedeflenmesi ve “Rus petrolü alanlara ikincil yaptırımlar getirilmesi” gibi bir dizi adımın değerlendirilmesi isteniyor.

Hindistan ve Çin gibi büyük alıcıları etkileyebilecek bu tür ikincil yaptırımlar, Avrupa’nın şimdiye kadar atmaktan çekindiği büyük bir adım anlamına geliyor.

Başkan Trump, şimdilik harekete geçmeme kararı almadan önce bu konuyu kamuoyunda tartışmaya açmıştı.

Beyaz kitapta ayrıca, AB’nin yaptırımlar konusunda daha fazla çoğunluk kuralıyla karar alma mekanizmasını değerlendirmesi ve böylece bireysel üye devletlerin oy birliği gerektiren tedbirleri engellemesinin önüne geçilmesi çağrısı yapılıyor.

Başkan Trump, pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulamama kararı almıştı.

Bu karar, haftalardır Moskova üzerindeki baskının artırılması için lobi faaliyeti yürüten Avrupalı liderler ve Kiev için hüsran yaratmıştı.

Reuters‘a konuşan ve görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, Trump’ın Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Ukraynalı ve Avrupalı liderlerle konuştuğunu ve onlara şu anda yaptırım uygulamak istemediğini, görüşmelere zaman tanımak istediğini söylediğini aktardı.

AB ve İngiltere ise dün Rusya’ya karşı ek yaptırımlar uygulayarak Washington’un kendilerine katılmasını hâlâ umut ettiklerini belirtti.

Fakat Avrupalılar, Washington’un artık katılmaya istekli olmaması durumunda Moskova üzerindeki baskıyı sürdürmenin yollarını açıkça tartışıyor.

Ukrayna, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin şubat ayında Beyaz Saray’da Başkan Trump tarafından sert bir şekilde uyarılmasından bu yana Washington’a yönelik herhangi bir eleştiri imasından kaçınmaya çalışıyor.

Yaptırımlarla ilgili beyaz kitap, AB tarafından şimdiye kadar uygulanan “eşi benzeri görülmemiş” yaptırımları vurguluyor ve daha fazlasını yapma potansiyelinden bahsediyor.

Belge aynı zamanda Trump yönetiminin şimdiye kadarki koordinasyon çabalarına olan bağlılığına dair çarpıcı bir değerlendirme içeriyor.

Belgede, “Bugün pratikte Washington, yaptırımlar ve ihracat kontrolüne odaklanan neredeyse tüm hükümetler arası platformlara katılımı durdurmuştur,” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca, Washington’un Rus petrolüne tavan fiyat uygulanmasını denetleyen izleme grubundaki çalışmaları yavaşlattığı, yaptırım ihlallerini soruşturan federal bir görev gücünü lağvettiği ve önemli sayıda yaptırım uzmanını başka sektörlere kaydırdığı belirtildi.

Belgede, biri hükümet diğeri ise Trump yanlısı senatör Lindsey Graham tarafından olmak üzere iki büyük ABD yaptırım paketinin hazırlandığı ancak Başkan Trump’ın bunlardan herhangi birini imzalayıp imzalamayacağının “belirsiz” olduğu kaydedildi.

ABD’nin tutumundaki belirsizliğin ekonomik karşı tedbirlerin ve çok taraflı koordinasyonun hızını yavaşlattığı, ancak bunun “Avrupa Birliği’nin yaptırım baskısını hafifletmesine neden olmaması” gerektiği ifade edildi.

Aksine, “Bu durum, AB’yi bu alanda öncü bir rol üstlenmeye teşvik etmelidir,” denildi.

Kıdemli bir Ukraynalı hükümet yetkilisi Reuters‘a yaptığı açıklamada, “Amerika’nın yaptırım rejiminden çekilmesi, AB’nin birliğine büyük bir darbe olur. Çok büyük,” dedi.

Bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi Davis Merkezi’nden Rus enerji uzmanı Craig Kennedy, Avrupa’nın kararlı durması halinde ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları hafifletmesinin yabancı yatırımcıların ve yatırımların önemli ölçüde geri dönüşünü sağlamayacağını belirtti.

Kennedy, “Avrupa, sandığınızdan çok daha fazla karta sahip,” iddiasında bulundu.

AB’nin Rusya’ya yeni yaptırım tehdidi havada kalabilir

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English