Bizi Takip Edin

Avrupa

AB şirketleri, Avrupa Komisyonu’nun Çin’deki özel yatırımları denetleme planına direniyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği’ndeki şirketler ve hükümetler, Avrupa Komisyonu’nun özel şirketlerin Çin’e yaptıkları yatırımları gözden geçirme planına karşı çıkıyorlar.

South China Morning Post’un (SCMP) aktardığına göre Alman Sanayi Federasyonu (BDI), komisyonun Çin ekonomisinin belirli yüksek teknoloji sektörlerine giden yatırımların taranmasına ilişkin istişaresine yaptığı yazılı başvuruda, Avrupa Komisyonu planının “girişimci kararlarına ve uluslararası yatırım akışlarına büyük bir müdahale olacağını” söyledi.

Başvuruda, “Alman şirketleri dünya çapında pazar payı elde etmek için doğrudan yabancı yatırımları (DYY) kullanmaktadır. Bu tür yatırımlar Alman ekonomisini güçlendirir, istihdamı güvence altına alır ve refahı teşvik eder. Bu nedenle BDI doğrudan yabancı yatırımları kontrol etmeye yönelik her türlü yeni mekanizmayı reddetmektedir,” denildi.

Leyen, Çin’e giden yatırımları denetlemek için bastırıyor

Plan geçen yıl mart ayında Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen tarafından duyuruldu ve ocak ayında AB’nin Çin’in adını doğrudan zikretmeyen fakat Pekin’i düşünerek kaleme aldığı ekonomik güvenlik stratejisinin (ESS) bir parçası olarak bir beyaz kitapta detaylandırıldı.

Alman muhafazakâr siyasetçi, geçen hafta Komisyon’un başında beş yıllık bir dönem için yeniden seçilmesinden önce yayınladığı manifestoda yatırımların taranması niyetinin altını bir kez daha çizmişti.

“Doğrudan yabancı yatırım tarama çerçevesinin gözden geçirilmesini tamamlayacağız, ihracat kontrollerine yönelik gerçek bir koordineli yaklaşım oluşturacağız ve giden yatırımlardan kaynaklanan riskleri ele alacağız,” denilen manifestoda, Leyen’in AB’nin Çin ile ilişkilerini “riskten arındırma” planlarının temel taşı olan ESS’nin diğer iki önemli sütununun da adı geçiyor.

Komisyonun önerisi ABD ile koordine edildi

Öneri, geçen yıl bazı Çin sektörlerine sermaye akışını durdurmak için kendi mekanizmasını başlatan ABD ile koordine edildi.

Başlangıçta, Leyen’in yeni aracı dört yüksek teknoloji sektöründeki yatırımları taramayı önermişti: yarı iletkenler, yapay zeka, biyoteknoloji ve kuantum bilişim. Komisyon bunu takip edecek altı teknolojilik ikinci bir listeye sahip.

Fakat mevcut haliyle, dışa dönük tarama, başarılması en az muhtemel olan sütun gibi görünüyor.

Sanayiciler, yatırımlara devlet müdahalesinden korkuyor

Küresel elektronik üretim ve tasarım tedarik zincirini temsil eden endüstri birliği SEMI Europe tarafından yapılan bir sunumda, “Avrupa şirketlerinin giden yatırımlarına devlet kontrollerinin getirilmesi, şirketlerin iş kararları ve uluslararası yatırım akışları alanında büyük bir müdahale teşkil edeceğinden, ekonomik güvenliğe ulaşmak için doğru politika yolu değildir,” denildi.

AB üye ülkelerindeki ulusal düzeydeki sanayi ve ticaret odalarını temsil eden bir şemsiye lobi grubu olan BusinessEurope, “yaptırımlardan kaynaklanmayan giden yatırımlar üzerindeki herhangi bir sınırlamaya” karşı temkinli bir yaklaşıma sahip olduğunu söyledi.

BusinessEurope, “Araştırma ve inovasyon, Avrupalı şirketlerin küresel operasyonları ve gelen yatırımlar üzerinde önemli bir etkisi olabileceğinden, hafife alınmaması gereken potansiyel bir caydırıcı etki söz konusudur,” dedi.

27 ülkeden sadece Litvanya yatırım denetimine tam destek verdi

Hollanda ve İsveç’ten gruplar da kuşkularını dile getirerek, ulusal hükümetler arasında da son derece popüler olmayan bir politika önerisine karşı çıkan koroya katıldılar.

Diplomatik kaynaklara göre, AB’nin 27 üye ülkesinden sadece biri, bloğun Çin’e karşı tartışmasız en şahin ülkesi olan Litvanya, Brüksel’in Çin’e giden yatırımları tarama planlarına tam destek verdi.

Bazı başkentler, özellikle Çin ekonomisinin bu sektörlerindeki AB yatırımlarının düşük seviyeleri göz önüne alındığında, idari yük getirebilecek bir araca duyulan ihtiyacı görmekte zorlanıyor.

ABD ile siyasi pazarlık ihtimali

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde jeoekonomi uzmanı olan Tobias Gehrke, Leyen’in bu aracı kabul ettirmek için en iyi şansının ABD ile “siyasi bir pazarlık” olacağını söyledi.

Gehrke, “[Dışa dönük tarama] her zaman güçlü bir ABD bağlantısına sahipti. Bu, AB’nin teknoloji sızıntısı riskleri konusunda ciddi olduğunu gösteren siyasi bir paketin parçasıydı. Bunun nasıl ileriye götürüleceği, köklü zarar kanıtlarından çok transatlantik politikalara bağlı olacaktır. Bu konuyu ileriye götürmek için güçlü bir iç ilgi olmadığı açık, ancak süreci canlı ve teknik tutmak daha sonraki bazı siyasi pazarlıklar için faydalı olabilir,” dedi.

AB’nin istişarelerine katılan 52 kişiden sadece üçü ulusal hükümet departmanlarıydı (Avusturya, Çekya ve İsveç’teki bakanlıklar). Bunlardan ikisi, giden yatırımlar yoluyla teknoloji sızıntılarının potansiyel riskleri konusunda bir “bilgi açığı” olduğunu söyledi.

Paris merkezli düşünce kuruluşu Institut Français des Relations Internationales (IFRI) tarafından kısa süre önce yayınlanan bir raporda, 2019-2023 yılları arasında Çin’deki dört sektörde “çok mütevazı” Avrupa yatırımları, tüm sermayenin “yılda yüzde 2 ila yüzde 4’ü arasında” bulundu.

Bu yatırımlarda son 20 yılda 49 örnekle Alman şirketleri başı çekerken, Fransa 36, Hollanda ve Portekiz ise 12’şer örnekle ikinci, üçüncü ve dördüncü sırada yer alıyor.

ABD’ye karşı ortak hareket etme planı: Birleşik ihracat kontrolleri

Ayrıca SCMP haberine göre bazı başkentlerde, stratejinin bir diğer ayağı olan AB çapında birleşik bir ihracat kontrolleri rejimine ulaşılabildiği takdirde, dışarıya yönelik tarama ihtiyacının azalacağı yönünde güçlü bir kanı bulunuyor. Örneğin bir şirketin, ürünlerini satmasının yasak olduğu bir yargı bölgesinde ürün üreten bir fabrika kurması pek olası değil.

AB çapında bir ihracat kontrol rejimini destekleyenler, ABD’nin baskısı altında Çin’e en üst sınıf litografik makinelerini göndermeyi durdurmak zorunda kalan Hollandalı çip üretim ekipmanı devi ASML’ye yönelik ABD etkisine işaret ediyor.

Şirketin kendisi de AB’nin başkentlerinde bulunan farklı rejimleri uyumlu hale getirmesi için lobi yapıyor ve ABD’ye karşı durmak için 27 sesin bir sesten daha güçlü olacağını savunuyor.

ASML’nin de üyesi olduğu SEMI Europe, yaptığı başvuruda, “Avrupa’nın ekonomik güvenliğiyle ilgili olarak, ihracat kontrolleri konusunda daha iyi bir koordinasyon, ulusal güvenlik için kritik olan alanlarda teknoloji sızıntısını önlemek için birincil araç olarak değerlendirilmelidir, çünkü bunlar zaten teknoloji transferlerini dikkate almaktadır,” dedi.

Komisyon şimdi 27 üye ülkeyle birlikte, dört sektördeki yatırım akışlarını not edecekleri ve ardından bir risk değerlendirme raporu hazırlayacakları bir izleme dönemine girmeye hazırlanıyor.

Avrupa

Madrid’de on binlerce kişi Başbakan Sanchez’in istifasını istedi

Yayınlanma

İspanya’da muhalefetteki Halk Partisi’nin çağrısıyla on binlerce kişi, Başbakan Pedro Sanchez hükümetini yolsuzlukla suçlayarak protesto etti. Madrid’de toplanan kalabalık, Sanchez’in istifasını talep ederken, Halk Partisi lideri Alberto Núñez Feijóo hükümeti ‘mafyavari uygulamalarla’ itham ederek erken seçim çağrısında bulundu.

İspanya’da muhalefetteki Halk Partisi’nin (PP) çağrısıyla on binlerce kişi, Başbakan Pedro Sanchez liderliğindeki sosyalist hükümeti yolsuzlukla suçlayarak başkent Madrid’de protesto gösterisi düzenledi.

Göstericiler, Sanchez’in istifasını talep etti.

Başkentin merkezindeki Plaza de España meydanında toplanan kalabalık, İspanya bayrakları taşıyarak “Pedro Sanchez istifa!” sloganları attı.

Ses kaydı protestoları tetikledi

Halk Partisi, Sosyalist Parti üyesi Laire Díez’in, Başbakan Sanchez’in eşi, kardeşi ve eski başdanışmanına yönelik yolsuzluk şüphelerini araştıran bir polis birimine saldırdığını iddia eden ses kayıtlarının sızdırılmasının ardından gösteri çağrısı yapmıştı.

İddiaları reddeden Díez ise çarşamba günü basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bir kitap için araştırma yaptığını ve ne parti ne de Sanchez adına konuştuğunu belirtti.

Díez, bu açıklamasının ardından başbakanın liderliğindeki Sosyalist Parti üyeliğinden istifa ettiğini duyurdu.

Muhalefet liderinden ‘mafyavari uygulamalar’ suçlaması

Nisan 2022’de partisinin başına geçen Halk Partisi lideri Alberto Núñez Feijóo, hükümeti bu olayda “mafyavari uygulamalarda bulunmakla” suçladı.

Feijóo, Sanchez’in çok sayıda yolsuzluk skandalının “merkezinde” olduğunu savundu.

Gösteriye katılan Feijóo, “Bu hükümet her şeyi lekeledi: siyaseti, devlet kurumlarını ve güçler ayrılığını,” ifadelerini kullandı. Feijóo ayrıca Başbakan Sanchez’e erken seçim çağrısı yapması için baskıda bulundu.

Diğer yandan Başbakan Sanchez, yakın çevresine yönelik soruşturmaları, sağ kanadın hükümetini devirmek için yürüttüğü bir “karalama kampanyasının” parçası olarak nitelendirerek kınadı.

Sanchez, Haziran 2018’de, selefi olan Halk Partili Mariano Rajoy’u muhafazakar partiyi etkileyen bir yolsuzluk skandalı nedeniyle verilen güvensizlik oyuyla devirerek iktidara gelmişti.

İspanya’da bir sonraki genel seçimlerin 2027’de yapılması planlanıyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English