Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD 2024’te Asya-Pasifik’e yeni füze rampası konuşlandıracak

Yayınlanma

ABD ordusu önümüzdeki yıl Asya-Pasifik bölgesine 2.500 kilometreye kadar menzile sahip silahları ateşleyebilen yeni bir kara konuşlu füze rampası konuşlandırmayı planladığını doğruladı.

Sözcü Albay Rob Phillips salı günü The Japan Times’a verdiği demeçte, ABD Ordusu Pasifik Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Charles Flynn’in daha önce yaptığı açıklamalara işaret ederek, “Typhon” Stratejik Orta Menzilli Ateşleme (SMRF) sistemini 2024 yılında bölgeye konuşlandırmayı planladıklarını söyledi.

Flynn geçtiğimiz ay Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu’nda gazetecilere yaptığı açıklamada SM-6 füzeleri ve Tomahawk seyir füzelerini kullanan ve bunları karadan fırlatılmak üzere modifiye eden sistemin önümüzdeki yıl konuşlandırılacağını söylemişti. Tomahawk’ların 1,250 km ila 2,500 km arasında bir menzile sahip olduğu düşünülürken, SM-6’nın maksimum 240 km menzili bulunuyor.

Flynn, “Nerede ve ne zaman konuşlandırılacağını söylemeyeceğim ama sadece bölgede konuşlandıracağımızı söyleyeceğim” dedi.

ABD Ordusu bu yılın başlarında Tomahawk ve SM-6 füzeleri ile dört adet treyler tabanlı fırlatıcıya ve diğer destekleyici ekipmanlara sahip olan sistemin testlerini ‘başarılı’ bir şekilde gerçekleştirdiklerini açıklamıştı. ABD ordusunun yüksek manevra kabiliyetine sahip hipersonik silahlara karşı tek gerçek savunması olduğunu söylediği SM-6 füzeleri kullanıldığında, sistem savunma amaçlı olarak da kullanılabilir.

Japonya’da konuşlandırılması zor

The Japan Times’a göre sistemin Japonya’da konuşlandırılması pek olası görünmüyor; çünkü kamuoyunun anlayışını sağlamada zorluklar yaşanıyor. İtirazlara göre, sistemin ülkede konuşlandırılması, sahaları Çin’in kendi cephaneliğinin hedefi haline getirecektir ve Tokyo’nun Tomahawk’lar ve yerli yapım füzeler içeren sözde karşı saldırı kabiliyeti planları var.

Silahların Asya’ya konuşlandırılması Soğuk Savaş’tan bu yana bir ilk olacak. Haberde, potansiyel olarak geniş bir askeri üsse ev sahipliği yapan ABD toprağı Guam’a konuşlandırılabileceği söyleniyor. Öte yandan Çin’in, Japonya’daki ve Pasifik’teki ABD askeri üslerini vurabilecek güçte füze stoğu oluşturmaya devam ettiği belirtiliyor.

Çin’in artan etkisine karşı…

ABD ile dönemin Sovyetler Birliği arasında 1987 yılında imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF) uyarınca, 500 km ile 5,500 km (310 mil ile 3,400 mil) arasında yol alabilen konvansiyonel ve nükleer tüm kara konuşlu füzeler yasaklanmıştı.

Ancak ABD, Rusların anlaşmayı ihlal eden füzeleri gizlice test ettiğini ve sahaya sürdüğünü iddia ederek 2019 yılında INF’den çekildi.

Pentagon’un Çin ordusuyla ilgili son yıllık raporuna göre, INF Anlaşması’nın bir parçası olmayan Pekin’in 1.000 km ila 5.500 km menzilli 1.500 füzeye sahip olduğu tahmin ediliyor.

Sistemin Guam’a konuşlandırılması ya da muhtemelen ABD’nin Asyalı müttefiklerine ya da yakınlarına rotasyonel, daha kısa süreli konuşlandırmaların bir parçası olarak konuşlandırılması, Güney Çin Denizi’nde askeri gücünü artıran Çin’e karşı ‘caydırıcılığı artırma’ olarak yorumlanıyor.

Nitekim Typhon programında yer alan bir ordu yetkilisi geçen yıl ocak ayında bir düşünce kuruluşu etkinliğinde yaptığı konuşmada sistemin “bir Tomahawk ve bir SM-6’dan çok daha fazla füze” ateşleme kapasitesine sahip olduğunu belirtti.

Sonuç olarak, ABD Ordusu’nun Hızlı Yetenekler ve Kritik Teknolojiler ofisinin o zamanki direktörü Korgeneral Neil Thurgood, programın “servisimiz genelinde, muhtemelen müttefik ve ortak ülkelerimizle birlikte çok yaygınlaşacağını, çünkü çok fazla (türde) silahı ateşleyebildiğini” söyledi.

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Teksas, toplu sınır dışı prosedürü için Trump’a 1.400 dönüm arazi teklif etti

Yayınlanma

Teksas Arazi Komiserinin Starr County’de 1.402 dönümlük bir araziyi ABD için “sınır dışı etme tesisleri” inşa etmek üzere teklif ettiği belirtiliyor.

Bloomberg’in aktardığına göre Komisyon Üyesi Dawn Buckingham Trump’a gönderdiği mektupta araziyi geçen ay satın aldığını ve Rio Grande City yakınlarındaki ABD-Meksika sınırı boyunca yer aldığını belirtti. Parsel New York’taki Central Park’ın neredeyse iki katı büyüklüğünde.

Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago kulübüne 19 Kasım’’da gönderdiği mektupta, “Ofisim, ülke tarihindeki en büyük şiddet suçlularının sınır dışı edilmesinin işlenmesi, alıkonulması ve koordinasyonu için bir tesis inşa edilmesine izin vermek üzere İç Güvenlik Bakanlığı, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza veya Birleşik Devletler Sınır Devriyesi ile bir anlaşma yapmaya tamamen hazırdır,” diye yazdı.

Trump seçim kampanyasını ABD-Meksika sınırını bir duvar inşasını tamamlayarak ve toplu sınır dışılar yoluyla güvence altına alma vaadiyle yürüttü. Göçmenlik, Teksas Valisi Greg Abbott’un binlerce göçmeni New York ve Chicago gibi Demokratlar tarafından yönetilen şehirlere taşımasının ardından 2024 seçimlerinin parlama noktalarından biri haline geldi ve daha sonra bu akınla başa çıkmak için mali ve lojistik olarak mücadele etti.

Cumhuriyetçiler ayrıca Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Başkan Joe Biden’ın yönetimi sırasında göçmenlik konularını denetleyen rolünü de vurguladılar.

Trump, İç Güvenlik Bakanlığının başına Güney Dakota Valisi Kristi Noem’i ve “sınır çarı” olarak da ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’nin eski başkan vekili Tom Homan’ı seçti.

Yeni yönetimin sınır dışı etme planlarının, ABD’de suç işledikleri ya da temyiz yollarını tükettikleri için ülkede kalmak için yasal dayanağı olmayan 1 milyondan fazla kişiyi hedef alarak başlaması bekleniyor. Her türlü çaba önemli miktarda finansman gerektirecek ve lojistik engellerle karşılaşacak.

Buckingham, mülkü satın aldıktan 24 saat sonra sınır duvarının inşa edilebilmesi için bir irtifak hakkı verdiğini söyledi; önceki mal sahibinin “duvarın inşa edilmesine izin vermeyi reddettiğini ve kolluk kuvvetlerinin mülke erişimini aktif olarak engellediğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump gelmeden önce Ukrayna’nın 4,6 milyar dolarlık borcunu silmeyi planlıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu silme niyetini Kongre’ye resmen bildirdi.

Söz konusu miktar, Washington’un nisan ayında onayladığı 61 milyar dolarlık yardım paketinin bir parçası olarak Kiev’e sağlanan 9 milyar doların yarısını oluşturuyor.

Bu yardımlar, diğer yardımlardan farklı olarak, şartlı geri ödenebilir kredi şeklinde verilmişti. ABD Başkanı’nın, gerekirse bu kredinin yüzde 50’sini iptal etme yetkisine sahip olduğu belirtilmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, borcun iptal edilmesinin “Ukrayna’nın kazanmasına yardımcı olacağı ve ABD’nin yanı sıra AB, G7+ ve NATO’daki ortaklarının ulusal çıkarlarına uygun olduğu” ifade edildi.

Bloomberg‘in haberine göre Biden, seçilmiş Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinden önce Ukrayna’ya mümkün olduğunca fazla yardım sağlamaya kararlı. Fakat, borcun silinmesi önerisi Cumhuriyetçilerden tepki gördü.

Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Biden yönetiminin bu borcun yükünü Amerikan halkının omuzlarına yıkmaması gerektiğini savundu ve Kongre’nin üst kanadında bir oylama talep edeceğini söyledi.

Bununla birlikte, Bloomberg’e göre Paul’un önerisinin Kongre’nin her iki kanadından da onay alması gerekiyor.

Ancak, Senato’nun Demokratlar tarafından kontrol edilmesi nedeniyle bu durumun pek olası olmadığı belirtiliyor. Ayrıca Biden, tasarıyı veto etme yetkisini de elinde tutuyor.

Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beyaz Saray’ın, Kongre tarafından onaylanan yardımın “her bir dolarını” Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasından önce harcamayı planladığını açıklamıştı.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise Biden yönetiminin kalan aylardaki öncelikli hedeflerinden birinin, “Ukrayna’yı savaş alanında mümkün olan en güçlü konuma getirmek ve müzakere masasında elini güçlendirmek” olduğunu ifade etmişti.

Pentagon yetkilileri, şu anda Ukrayna için 9,3 milyar dolarlık askeri yardım üzerinde çalışıldığını bildirdi. Sözcü Sabrina Singh, Trump göreve başlamadan önce bu yardımların harcanması için Kiev’e haftalık olarak silah sevkiyatlarının planlandığını açıkladı.

Ayrıca 20 Kasım’da Pentagon, Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık ek bir askeri yardım paketi daha göndereceğini duyurdu.

İsviçreli askeri uzman Bosshard ile mülakat: Rusya’dan hangi karşılık beklenebilir?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English