Aşağıda çevirisini okuyacağınız makalede, İsrail buna zorlamadığı sürece topyekûn bir savaş istemeyen Hizbullah’ın, savaşın bölgeye yayılmasını istemeyen ABD ile bu konuda ortaklaştığı yorumu yapılıyor. Ancak yazara göre İsrail, ABD’nin Gazze’de kendisine verdiği topyekun desteği Hizbullah’la yüzleşmek için kullanabilir.
***
Gazze savaşı sırasında ABD ve Hizbullah’ın çıkarları nasıl örtüşüyor?
Her ikisi de daha geniş bir bölgesel çatışmanın içine sürüklenmekten endişe ediyor.
Ali Rizk
Lübnan-İsrail cephesindeki durum, Hizbullah ve İsrail ordusunun sınır ötesi operasyonlarını yoğunlaştırmasıyla tırmanmaya devam ediyor. Tırmanışa rağmen Lübnanlı Şii hareketin stratejisi değişmemiş görünüyor: Yahudi devletiyle tam bir savaşa girmeden İsrail’i Gazze’de Hamas’a karşı yürüttüğü saldırılardan önemli miktarda askeri gücü (Lübnan sınırına) kaydırmaya zorlamak. Bu çerçevede, Hizbullah’ın tutumu ironik bir şekilde Biden yönetiminin İsrail Gazze’deki Filistin hareketine karşı saldırıları sürdürürken daha geniş bir çatışmayı önleme hedefiyle uyumlu görünüyor.
Lübnan-İsrail cephesinde yeni bir tırmanma aşaması
İsrail’in Lübnan’ın güneyinde sivil bir aracı hedef alan hava saldırısının ardından Hizbullah ile İsrail arasındaki gerilim zirveye çıktı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün “açık bir savaş suçu” olarak kınadığı 5 Kasım saldırısında bir kadın ve üç torunu ölmüş, Hizbullah da misilleme olarak kuzeydeki Kiryat Shmona kasabası yakınlarında bir İsrailli sivilin ölümüne yol açmıştı. Bu olay, Lübnan hareketinin sınır ötesi çatışmaların bu son turunda kasıtlı olarak İsrailli sivilleri hedef aldığı ilk olay oldu.
O günden bu yana durum hızla tırmanırken İsrail, Lübnan’ın güneyindeki Meiss Ej Jabal kasabasında bir hastaneyi bombaladı ve bir kişi yaralandı. Bu arada Hizbullah da aralarında en az yedi İsrail askerinin de bulunduğu 20’den fazla kişinin yaralanmasına neden olan bir füze saldırısı gerçekleştirdi.
Bu arada Lübnanlı Şii hareketin lideri Hasan Nasrallah Hizbullah’ın sınır ötesi operasyonlarının temposunu ve taktiklerini artırdığını açıkladı. Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana yaptığı ikinci konuşmada Nasrallah, geçen cumartesi günü Şii hareketin askeri eylemlerinin seviyesini “operasyon sayısı, hedefler ve silahların türü açısından” yükselttiğini duyurdu. Nasrallah bu kapsamda ilk kez daha yüksek patlayıcı etkiye sahip “Burkan” füzelerinin ve kamikaze dronlarının kullanıldığını açıkladı.
Nasrallah savaş ilan etmekten kaçınıyor
Daha da önemlisi, Hizbullah lideri taktik ve tempo düzeyindeki tırmanışı duyururken, Gazze’deki çatışmanın başlangıcından bu yana hareketin genel stratejisinde bir değişiklik olduğunu ilan etmedi. Nasrallah’ın bir önceki konuşmasında açıkladığı gibi bu strateji, İsrail ordusunu askeri kaynaklarını Lübnan cephesine yönlendirmeye zorlayarak İsrail’in Hamas’ı yok etmek için tüm askeri gücünü kullanmasını engellemeyi amaçlıyor. Lübnan-İsrail cephesindeki genel durumu değerlendirirken “bu cephenin aktif kalacağını” belirtti.
Nasrallah’ın İsrail’le yeni ve büyük bir cephe açma konusundaki belirgin isteksizliği, çatışmayı başlatmama yönündeki genel stratejisiyle tutarlı. Temmuz 2006’daki savaşın ardından, çatışmayı başlatan iki İsrail askerinin yakalanmasına, bunun Lübnan’da savaşa yol açacağını bilseydi izin vermeyeceğini söylemişti.
Lübnan hareketine yakın kaynaklar, İsrail’in Lübnan’a yeni bir savaş açmasını önlemenin Gazze’deki mevcut çatışmaya yaklaşımlarında önemli bir etken olduğunu vurguluyor.
Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan Hizbullah’a yakın bir kaynak “İsrail böyle bir savaşı dayatmadığı sürece Hizbullah Lübnan’ı yıkıcı bir savaşa sürüklemeyecek” dedi.
Yine Hizbullah liderliğiyle yakın ilişkileri olan ikinci bir kaynağa göre hareketin tutumu, önceliği Lübnan’ın ulusal çıkarlarına verdiğini kanıtlıyor: “Hizbullah, Lübnan’ın ulusal çıkarlarına büyük önem veren Lübnanlı rasyonel bir aktör gibi davranıyor” diyor.
Bu argüman, Hizbullah’ın İran’ın vekili olduğu imajına karşı koymaya hizmet ediyor. Hem Lübnanlı hem de yabancı muhalifler hareketi bu şekilde tasvir ediyor ancak hareketin kendisi bu nitelendirmeyi reddediyor ve Tahran’ın sadece destekleyici bir rol oynadığında ısrar ediyor.
Hizbullah daha önce Hamas’ın yenilgisinin İsrail’e karşı daha saldırgan bir yaklaşımı tetikleyecek bir kırmızı çizgi olacağını ima etmiş olsa da Nasrallah böyle bir senaryoyu önlemek için umutlarını artan uluslararası baskılara bağlamış görünüyor. “Washington, New York, Londra ve Paris’te binlerce insanın İsrail’i protesto ettiğini görüyoruz” diyen Nasrallah, Batılı hükümetlerin İsrail’in Gazze’de devam eden savaşına verdiği desteğin azaldığını da sözlerine ekledi.
Lübnanlı Şii hareket, İsrail’in ABD’yi daha geniş bir bölgesel çatışmaya sürükleme tehlikesinin de farkında görünüyor. İlk kaynağa göre Hizbullah, mevcut durumda, İsrail’in uzun süredir hayalini kurduğu ABD’yi, İsrail’in bölgesel düşmanlarına karşı daha büyük bir savaşa zorlamasına izin verecek, bir savaş ilanı anlamına herhangi bir eylemde bulunmayacak. “Bölgede konuşlandırılmış Amerikan askeri varlıkları ve uçak gemileri var” diyerek bu durumun “İsrail’in ABD’yi bölgesel bir savaşa sürükleme tehlikesini artırdığı” uyarısında bulundu.
İsrail Lübnan’a yönelik tehditlerini artırıyor
Bu arada üst düzey İsrailli yetkililer, Lübnan’ı Gazze benzeri bir senaryoyla tehdit etti. Nasrallah’ın son konuşmasının ardından İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hizbullah’ın yıkıcı bir yanıt alabileceği tehlikeli bir oyun oynadığı uyarısında bulundu. İsrail’in kuzey cephesinde yaptığı bir ziyaret sırasında “Gazze’de yapabildiğimizi Beyrut’ta da yapabiliriz” dedi.
İsrail’in Lübnan cephesindeki askerî harekâtına ek bu tür açıklamalar Washington’da yeni korkulara yol açmış görünüyor. Gallant’ın açıklamalarının hemen ardından basında çıkan haberlere göre ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrailli mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde İsrail’in Lübnan’a yönelik gerginliği artırmasına ilişkin endişelerini dile getirdi.
Daha geniş çaplı gerginliğe ilişkin endişeler, Biden yönetiminin Gazze’deki çatışmanın Lübnan’a ve diğer bölgelere yayılmasını önleme politikasını yansıtıyor. Biden’ın enerji ve altyapıdan sorumlu kıdemli danışmanı Amos Hochstein kısa süre önce Beyrut’u ziyaret ederek üst düzey yetkililerle çatışmanın Lübnan’a sıçramasını önlemeye odaklanan görüşmeler yaptı.
Austin, Lübnan-İsrail cephesinde tam ölçekli bir savaşın potansiyel yıkıcı etkilerini mevcut Amerikan yönetimindeki pek çok kişiden daha iyi anlıyor. Hem Irak’taki ABD güçlerinin hem de daha geniş anlamda bölgedeki ABD Merkez Komutanlığı’nın başında görev yapmış olan Pentagon şefi, Hizbullah’ın Yemen’deki Husiler ve Irak’taki Şii silahlı gruplar gibi bölgesel aktörler üzerindeki önemli nüfuzunu şüphesiz çok iyi biliyor.
Nasrallah, Washington’un İsrail’e Gazze’deki saldırısını durdurması için baskı yapması halinde Irak ve Yemen’de başlatılan ABD askeri varlıklarını ve personelini hedef alan operasyonların duracağını söyleyerek bunu ima etti. “Eğer siz Amerikalılar bu operasyonları durdurmak istiyorsanız, Gazze’deki savaşı durdurmalısınız” dedi.
Bu çerçeveden bakıldığında, Hizbullah lideri Washington’a etkili bir mesaj göndererek, Biden yönetiminin İsrailli müttefikine aynısını yapması halinde Yemen ve Irak’taki müttefiklerini dizginlemeyi teklif ediyordu.
ABD yönetimi ayrıca İsrail tarafından daha geniş bölgesel bir savaşa sürüklenmekten de korkuyor gibi görünüyor. Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Bölüm Başkanı ve Quincy Enstitüsü’nde misafir araştırmacı Joshua Landis’e göre, Lübnan cephesinde gerilimin tırmanmasına ilişkin endişeler, ateşkes için uluslararası baskılar artarken İsrail’in oradaki durumu ateşlemeye çalışabileceği korkusundan kaynaklanıyor.
RS’ye verdiği mülakatta “Biden, İsrail’in hedeflerine verdiği açık destekle, ABD’nin pozisyonunu tehlikeye attı” diyen Landis, “Austin ve diğer üst düzey yetkililer, İsrail’in bunu ABD askerlerini tehlikeye atacak şekilde çatışmayı genişletmek için bir yeşil ışık olarak göreceğinden endişe ediyor olabilirler” diye ekledi. Suriye ve Irak’taki bazı ABD üsleri, İsrail’in Gazze’de ve bölgenin başka yerlerinde saldırıya geçmesinden bu yana İran yanlısı Şii milislerin roket ve füze ateşine maruz kaldı.