Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD savaş sonrasında Gazze’ye ‘vali’ atamayı planlıyor

Yayınlanma

Politico’ya konuşan dört ABD’li yetkili, Biden yönetiminin, Gazze savaşı sona erdiğinde çoğunluğu Filistinlilerden oluşacak bir gücün en üst düzey “sivil danışmanı” olarak görev yapacak bir ABD’li yetkiliyi atamayı düşündüğünü söyledi, ki bu da, ABD’nin savaş sonrası Gazze’nin “güvenliğinin sağlanmasında” çok etkin olmayı planladığının bir işareti.

Yetkililer, sivil danışmanın bölgede görev yapacağını ve Filistinli ya da bir Arap ülkesinden olacak kuvvet komutanıyla yakın işbirliği içinde çalışacağını söyledi.

Washington hâlâ bu danışmanın ne kadar resmi yetkiye sahip olacağını tartışıyor, fakat çok hassas tartışmaları detaylandırmak için isimlerinin açıklanmasını istemeyen tüm yetkililer, bunun ABD’nin Gazze’yi umutsuz kaostan kurtarmak için “önemli” bir rol oynama planının bir parçası olduğunu vurguladı.

Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı arasında danışmanlık rolüne ilişkin daha önce rapor edilmeyen özel görüşmeler, Biden yönetiminin silahlar sustuktan çok sonra Gazze’ye ne olacağının merkezinde olmayı beklediğini gösteriyor.

‘Danışman’ Sina ya da Ürdün’e konuşlanacak

Yetkililer, danışmanın asla Gazze’ye girmeyeceğini, bunun da ABD’nin bölgenin geleceğini dikte ettiği imasından kaçınma arzusunun bir göstergesi olduğunu söyledi.

İki kaynak, danışmanın Sina’da bulunabileceğini söylerken, bir diğeri de Ürdün’de konuşlanabileceğini söyledi. Danışman ve barış gücü önerisi de aylardır Beyaz Saray’da dolaşıyor.

ABD yönetimi, ülke içinde ve dışında çok sayıda ortağın savaş sonrası Gazze’yi “istikrara kavuşturacak” fikirler etrafında birleşmesi için çalışıyor. Bunlar arasında güvenliği sağlamak ve bölgeyi daha fazla kargaşaya sürükleyebilecek bir isyan da var.

Dört yetkili de danışman planının “ertesi gün” senaryoları için ortaya atılan pek çok plandan biri olduğunu ve Gazze’nin ekonomisini büyütmeye ve dümdüz olmuş şehirleri yeniden inşa etmeye odaklanan diğer planları da içerdiğini söyledi. Planların çoğu bir tür barış gücü içeriyor olsa da, bu gücün yapısı ve sahip olacağı yetkiler konusunda tartışmalar devam ediyor.

Üst düzey bir yönetim yetkilisi, “Gazze’de bir tür geçici güvenlik güçleri için bir dizi farklı formül üzerinde konuştuk. ABD’nin Gazze dışındaki tüm imkânlarımızla bunu nasıl destekleyebileceği konusunda birçok ortakla görüştük,” diye ekledi.

Arap ülkeleri ABD’nin ağırlık koymasını istiyor

Yetkililer ateşkes ve rehinelerin iadesinin öncelikli olduğunu, İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelerin koptuğunu ve yeniden başlama emaresi göstermediğini de sözlerine ekledi.

Biden yönetiminin Mısır, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkelerini barış gücüne katılmaya ikna etmeye çalıştığını söyleyen ikinci bir yetkili, bölge ülkelerinin sürekli olarak ABD’nin Gazze’nin savaş sonrası geleceğinde ağırlığını koymasını talep ettiğini söyledi.

Yetkili, Arap ülkelerinin ABD’den istedikleri konusunda, “Eğer biz orada bir rol oynarsak onları ikna etmek daha kolay olur ve biz de bu rolü oynamaya hazırız,” dedi.

Yetkili ayrıca ABD, İsrail ve bölgesel aktörler arasında Gazze’deki Filistinlilerden oluşan ve geçici bir yönetim yapısı olarak hizmet verecek bir Filistin Konseyi’nin kurulmasına yardımcı olma konusunda geniş bir mutabakat olduğunu da sözlerine ekledi.

Üçüncü bir yetkili ise İsrail ve Ortadoğulu ortaklarla son zamanlarda konuşulan konunun savaş bittikten sonra “daha siyasi bir aşamaya ve istikrar aşamasına nasıl geçileceği” olduğunu sözlerine ekledi ve “Bu konuda bölge genelinde yaptığımız çok geniş ve derinlemesine istişarelere dayanarak fikirlerimizi ve konseptlerimizi sunuyoruz,” dedi.

ABD Dışişleri, Gazze’ye ‘genel direktör’ atayacak; ‘barış misyonunu’ kontrol edecek

Mevcut planlama, Politico tarafından ele geçirilen gizli bir Dışişleri Bakanlığı belgesinde yer alan sivil danışman ve barışı koruma gücüne ilişkin fikirlere benziyor.

“GİZLİ” ibaresi taşıyan ve yabancı yetkililerin erişimine kapalı olan mart tarihli belgede Dışişleri Bakanlığı Gazze için Geçici Güvenlik Misyonu (TSMG) kurulmasını önermişti.

Belgede, iç güvenlikten sorumlu İtalyan kolluk kuvvetlerine atıfta bulunularak, güvenlik misyonunun “polis ve jandarma karışımı bir model olabileceği” belirtiliyor ve “Bakanlık bunun bir ‘güç’ olarak değil bir güvenlik misyonu olarak adlandırılmasını önermektedir,” deniyor.

Belgede TSMG’nin “ABD’nin komuta ettiği bir misyon olmaması gerektiği” gerektiği çünkü “ABD’nin İsrail’in Gazze’deki askeri harekatına verdiği destek göz önüne alındığında Filistin halkının şiddetli direnişiyle karşılaşması muhtemel” olduğu söyleniyor.

Bunun yerine, “güçlü bir Filistinli katılımı” (yaklaşık 2.000 üye) ve Arapça konuşan ülkelerden 1.000 üye daha içermesi hedefleniyor.

Kuvvet İsrail, Mısır ya da Filistin Yönetimi’nden “uygun kıdemli bir subay” tarafından yönetilecek. Mısır “ideal olarak” gücün “Arap lideri” olmayı kabul edecek ve lider belirlendikten sonra bu ülke TSMG’nin “yetki alanı, bileşimi ve görev süresinden” sorumlu olacak.

ABD Gazze’ye asker göndermeyecek, ama belgede İsrail’le koordinasyonu sağlamak ve kuvvete mensup üyeleri eğitip tavsiyelerde bulunmak üzere Amerikalı bir sivilin “Genel Direktör” olarak atanması öneriliyor. Washington ayrıca Hamas ve diğer Gazze merkezli militanlardan gelebilecek tehditlere karşı istihbarat desteği de sağlayacak.

Diplomasi

AB, yeni fosil yakıt anlaşması için tarife duraklamasını kullanacak

Yayınlanma

Avrupa Birliği, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomiyi sarsan gümrük vergilerine ara verdikten sonra müzakereye daha açık olduğunu düşünerek daha fazla Amerikan gazı satın alma teklifini yeniden gündeme getirecek.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi üç Avrupalı yetkilinin POLITICO’ya verdiği bilgiye göre AB, ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımlarını artırmaya yönelik görüşmeleri yeniden açmayı ve Trump’ın transatlantik ticaretle ilgili öfkesini gidermek için özel teklifler sunmayı planlıyor.

Yetkililer, AB’nin özellikle, Beyaz Saray’ın taleplerini karşılamak için kıtanın daha büyük, Avrupa çapında siparişler vermesini sağlayacak ama ideal olarak daha rekabetçi fiyatlarla talebi bir araya getirmenin yollarını aradığını söyledi.

AB aylardır Trump yönetimiyle bu konuda temas kurmaya çalışıyor fakat diplomatlar Washington’da kafa karışıklığı ve ilgisizlikle karşılaştıklarını ileri sürüyorlar.

Fakat iddiaya göre şimdi durum değişti: piyasalar çöküyor ve iş dünyası liderleri Trump’a taktik değiştirmesi için yalvarıyor

Yetkililerden biri, “Bu öneriler bir süredir masadaydı, fakat şimdi ilerleme kaydetmek için bir fırsat olduğunu umuyoruz,” dedi

Geçtiğimiz kasım ayında seçilmesinden bu yana Trump, bir ticaret savaşından kaçınmak için AB’nin daha fazla Amerikan petrolü ve gazı satın alması konusunda defalarca ısrar etti.

Başkan, AB ile “kalıcı bir ticaret açığı” olarak gördüğü durumu telafi etmek için Amerikan enerjisine 350 milyar dolar daha harcaması gerektiğini de söyledi.

Çarşamba günü geç saatlerde Trump, küresel gümrük vergilerinin çoğuna 90 günlük bir ara verdiğini açıkladı ve Amerika’nın ortaklarının şimdi ticaret engellerini ortadan kaldırmak için müzakere etmelerinde ısrar etti.

AB bunu LNG teklifini öne çıkarmak için bir başka fırsat olarak değerlendiriyor. Yetkililer daha fazla Amerikan yakıtı tüketme arzularını açıkça dile getirerek bunu Rusya ile tüm enerji bağlarını nihayet koparmasının bir yolu olarak görüyorlar.

AB Enerji Komiseri Dan Jørgensen salı günü bir endüstri etkinliğinde yaptığı açıklamada, “Gelecekte ABD’den daha fazla gaz satın alacağız,” dedi ve bu alımların bloğun “yeşil dönüşüm” hedefleriyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı.

Öte yandan bir talep toplama planının ne kadar iyi işleyeceği de belirsiz çünkü en nihayetinde bu alışverişi hükümetler değil şirketler yapacak. AB, Ukrayna savaşının ardından çok yüksek fiyatları düşürmek umuduyla benzer bir sistem başlatmıştı fakat sonuçta çok az şirket katılmıştı.

Yine de, özel tedarikçilerden gelen siparişleri bir havuzda toplamak ve bunları Amerikalı tedarikçilerle eşleştirmek, bloğun daha büyük hacimlerde ABD LNG’si alabilmesinin bir yolu.

LNG fiyatlarına ilişkin endişeler de görüşmeler üzerinde kara bulutları neden oluyor.

AB, ülkelerin yakıt depolama tanklarını her yıl 1 Kasım’a kadar kapasitenin yüzde 90’ına kadar doldurmalarını şart koşuyor ve başkentler, çoğu Amerikan malı olan tedariklerin yaz aylarında aceleyle satın alınmasının maliyetleri artırmasından endişe ediyor.

AB ülkeleri bu esnekliğin LNG için daha az harcama yapmalarını sağlayacağını umarak bu kuralları gevşetmeye çalışıyor.

Perşembe günü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin tarifelerin yeniden uygulanmasına aynı şekilde karşılık vereceği uyarısında bulundu fakat şimdilik “Müzakerelere bir şans vermek istiyoruz,” dedi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Ukrayna’da kadınların askere alınması gündemde

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Pavel Palisa, İsrail modelini örnek alarak kadınlar için zorunlu askerlik hizmeti getirilmesini önerdi. Rusya’dan kaynaklanan ‘uzun vadeli tehdide’ dikkat çeken Palisa, hizmetin sosyal haklar ve devlet görevleriyle ilişkilendirilmesi gerektiğini savundu, ancak bunun kişisel görüşü olduğunu belirtti.

Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Pavlo Palisa, Bihus.Info‘ya verdiği röportajda, ülkenin İsrail’in deneyimini benimseyerek kadınlar için zorunlu askerlik hizmeti getirmesi gerektiğini söyledi.

Palisa, bu önerisini açıklarken, Rusya’dan geldiğini öne sürdüğü “uzun vadeli tehdide” işaret etti.

Palisa, önümüzdeki 10, hatta 30 yıl boyunca Ukraynalıların, ülkelerini egemen bir devlet olarak “yok etmek” isteyen komşuları nedeniyle “her şeyin tekrarlanabileceği anlayışıyla yaşamak zorunda kalacaklarını” savundu.

Palisa, “Yeterince güçlü olmak ve vatandaşların orduya katılımıyla ilgili sorun yaşamamak için, vatandaşların herkesin hizmet etmesi gerektiği konusunda net bir anlayışa sahip olmaları için belirli bir geçiş dönemi düşünülmelidir,” diye konuştu.

Palisa, bu gerekliliğin anaysada yer aldığını hatırlatarak, kadınları da kapsayacak şekilde genişletilmesi çağrısında bulundu.

Askerlik hizmetinin ayrıca sosyal yardımlar, kamu görevleri ve devlet bütçesinden karşılanan eğitim için zorunlu bir koşul hâline getirilmesi gerektiğini kaydeden yetkili, “Tamam, orada asgari bir sözleşme, diyelim ki bir yıllık. Hem erkekler hem de kadınlar orduda olmalı. Özellikle modern orduda herkes için farklı işler var,” ifadelerini kullandı.

Palisa, bu şekilde tüm nüfusun “Ukrayna ordusunun ne olduğu konusunda daha fazla anlayışa sahip olacağını” dile getirdi.

“Yine, eğer çocuklarımızın mutlu olacağı bir devlet inşa etmek istiyorsak, bu anlayışın nesilden nesile aktarılması gerekir,” diye devam eden Palisa, tüm Ukraynalıların komşularından veya diğer “istikrarsız kişilerden” hiç kimsenin “2022’yi tekrarlama” düşüncesine bile kapılmaması için yeterince güçlü olması gerektiğini belirtti.

Ancak Palisa, bunun kendi kişisel görüşü olduğunu ve Devlet Başkanlığı Ofisi’nin kendisiyle aynı fikirde olup olmadığından emin olmadığını da sözlerine ekledi.

Ukrayna Savunma Bakanlığı Müsteşarı Lyudmila Daragan, eylül ayı sonunda Ukrayna ordusu saflarında 68 bin kadının görev yaptığını, bunlardan 48 bininin asker olduğunu ve yaklaşık 5 bininin doğrudan çatışma bölgelerinde bulunduğunu söylemişti.

Daragan, “Bugün kadınlar her yerde: cephe gerisini tutuyorlar, zor görevlerde çalışıyorlar, Ukrayna ordusu saflarında savaşıyorlar. İnsanları cinsiyetlerine göre değil, yeteneklerine, etkinliklerine ve zekâlarına göre değerlendirmek gerektiğini kanıtlıyorlar,” diye belirtmişti.

Ukrayna, seferberliği sıkılaştırdı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD, Ukrayna’daki Gazprom boru hattını istiyor

Yayınlanma

Reuters‘ın haberine göre, ABD’li yetkililer, Ukrayna’dan ülke topraklarından geçen Gazprom boru hattının kontrolünü ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’na (DFC) devretmesini talep etti.

Reuters‘ın ABD-Ukrayna maden kaynakları müzakerelerine aşina bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Amerikalı yetkililer Ukrayna’dan, ülke topraklarından geçerek Avrupa’ya doğalgaz taşıyan Rusya’nın enerji devi Gazprom’a ait boru hattının kontrolünü kendilerine devretmesini talep etti.

Ajansa konuşan kaynağa göre, bu beklenmedik talep (“sürpriz madde”), Ukrayna’nın maden kaynaklarının geliştirilmesine ilişkin ikili anlaşma belgesinin son versiyonunda yer alıyor.

ABD, boru hattının, yurt dışındaki şirketlere ve projelere yatırım yapmaktan sorumlu, ABD hükümetinin kontrolündeki Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu’na (DFC) devredilmesini istiyor.

Kaynak, maden kaynaklarına ilişkin son ABD-Ukrayna müzakerelerinin 11 Nisan’da, Washington’un Kiev’i tatmin etmeyen talepleri nedeniyle “gergin” bir atmosferde geçtiğini belirtti.

Kaynağın “maksimalist” olarak nitelendirdiği son anlaşma taslağı, ABD’ye Ukrayna’nın maden kaynaklarına ayrıcalıklı erişim sağlıyor ve Kiev’in, Ukraynalı kamu ve özel şirketler tarafından doğal kaynakların işletilmesinden elde edilen tüm gelirleri ortak bir yatırım fonuna yatırmasını gerektiriyor.

Bu fonun kârının Ukrayna’daki doğal kaynak çıkarma projelerine yeniden yatırılması planlanıyor.

Fakat belgede Kiev için doğrudan güvenlik garantileri yer almıyor.

Kaynağa göre, Ukrayna hükümeti yaklaşan anlaşma için dış danışman olarak Hogan Lovells hukuk firmasıyla anlaştı.

Öte yandan The New York Times (NYT), ABD’nin anlaşmanın yeni versiyonunda Ukrayna’ya yönelik şartları ağırlaştırdığını belirtiyor.

Özellikle, Kiev “savaş sırasında alınan ABD yardımının en azından eş değerini artı yıllık yüzde 4’ü geri ödeyene kadar” ABD’nin yatırım fonundan elde edilecek tüm kârı talep etmesi öngörülüyor.

Ayrıca Washington, yeni projeler için “ilk teklif hakkını” ve Ukrayna kaynaklarının üçüncü ülkelere satışını veto etme hakkını güvence altına almayı planlıyor.

Habere göre ayrıca, anlaşmanın yürürlüğe girdiği ilk yıl Ukrayna’nın üçüncü taraflara Washington’un sunduğundan daha avantajlı mali veya iktisadi koşullarda herhangi bir yatırım projesi sunması yasaklanacak.

ABD ayrıca fonun DFC tarafından kontrol edilmesi konusunda ısrar ediyor. Kurumun, fonun yönetim kuruluna üç üye atama hakkı olacakken, Ukrayna sadece iki üye atayabilecek.

DFC ayrıca fonun yatırım yaptığı her projeyi de denetleyecek.

ABD Başkanı Donald Trump daha önce maden anlaşmasının yakında sonuçlanacağını belirtmişti.

Mart ayı sonunda ise anlaşmayı reddetmesi durumunda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i “çok büyük sorunlarla” tehdit etmişti.

Mearsheimer: Trump Ukrayna konusunda haklı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English