Rusya
Rusya, Kuzey-Güney koridorunu Afrika’ya uzatmaya hazır

Rusya Demiryolları (RJD), Kuzey-Güney Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun Afrika’ya uzatılmasına katılmaya hazır olduğunu açıkladı. RJD Genel Müdür Birinci Yardımcısı Sergey Pavlov, şirketin Afrika ülkeleriyle ticareti geliştirmeyi ve bu kapsamda 2024’te 8 milyon ton Rus tahılının sevk edildiğini belirtti.
Rusya Demiryolları (RJD) Genel Müdür Birinci Yardımcısı Sergey Pavlov, şirketin Kuzey-Güney Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun Afrika’ya doğru uzatılmasını gelecek vaat eden bir proje olarak gördüğünü ve bu projede ilgili lojistik işletmeleriyle işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti.
TASS haber ajansının aktardığına göre Devlet Duması’nda düzenlenen Afrika ülkeleriyle kapsamlı ortaklığın geliştirilmesi ve desteklenmesi konulu uzman konseyi toplantısında açıklama yapan Pavlov, şirketin Afrika ülkeleriyle ticaretin geliştirilmesi potansiyelini dikkate aldığını ve onlarla istikrarlı çok modlu kargo bağlantısının sağlanmasında doğrudan yer aldığını ifade etti.
Pavlov, yüklerin Azak-Karadeniz havzasının kuzeybatısına ulaştırıldığını ve ardından Afrika’ya gönderildiğini sözlerine ekledi.
RJD Genel Müdür Birinci Yardımcısı ayrıca, 2024 yılında taşınan Rus tahıl hacminin 8 milyon tona ulaştığını ve bu sevkiyatların ana güzergahları arasında Mısır, Cezayir, Kenya, Nijerya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin bulunduğunu kaydetti.
Öte yandan, 20 Mayıs’ta Birleşik Rusya partisinden Devlet Duması milletvekili Oleg Savçenko’nun yetkilerini erken sonlandıracağı ve ulaşım koridorlarının genişletilmesiyle ilgili yeni bir göreve geçeceği öğrenilmişti.
Ayrıca Vedomosti‘ye konuşan ve Devlet Duması’na yakın iki kaynak, eski milletvekilinin çalışmalarının Kuzey-Güney koridoruyla bağlantılı olacağını bildirdi.
Rusya
St. Petersburg’da ‘yeni dünya düzeni’ masaya yatırıldı: ‘Neoliberal modelin sonu geldi’

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda sunulan rapora göre dünya, savaşlar ve jeopolitik risklerin tetiklediği derin ve uzun süreli bir krizin içinde bulunuyor. Rus uzmanlar, neoliberal modelin artık çalışmadığını ve dünyanın bir çağ değişiminden geçtiğini belirterek, yeni bir uluslararası güvenlik ve işbirliği sistemi kurma yollarını tartıştılar.
St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu‘nda (SPIEF) sunulan “Dünya Düzeninin Geleceği” başlıklı raporda, dünyanın derin ve uzun süreli bir krizden geçtiği ve mevcut düzenin temelden değiştiği vurgulandı.
Uzmanlar, daha önce iklim değişikliği gibi riskler ön plandayken, son iki yıldır savaşlar, jeopolitik gerilimler ve ABD’nin eylemleriyle yeni bir boyuta taşınan ticaret savaşlarının gündemi belirlediğini ifade etti.
VEB Baş Ekonomisti Andrey Klepaç, forumdaki “Dünya Düzeninin Geleceği: Çatışma ve İşbirliği Arasında” başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, “Dünyanın bir krizde olduğu artık bilinen bir gerçek. Asıl soru, bu krizin ne kadar süredir devam ettiği ve daha ne kadar süreceğidir,” dedi.
Rusya Devlet Başkanı’nın Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Ulaşmada Uluslararası Kuruluşlarla İlişkilerden Sorumlu Özel Temsilcisi Boris Titov ise mevcut durumun 2014-2015’teki gibi taktiksel değil, küresel bir kriz olduğunu belirterek, “Bizim görüşümüze göre bir çağ değişimi, kalkınma modelinde küresel bir dönüşüm yaşanıyor,” ifadelerini kullandı.
Krizin yeni adı: Savaş ve jeopolitik riskler
Baş Ekonomist Klepaç, 2024’ün son 60 yılın en yoğun askeri çatışmalarının yaşandığı yıl olduğuna dikkat çekerek, 2025’in de benzer geçmesinin muhtemel olduğunu söyledi.
Klepaç, küresel düzeyde yaşananların yanı sıra insanlar için temiz su kıtlığı, hava ve gıda kirliliği gibi sorunların sağlıklarını doğrudan etkileyerek ön plana çıktığını belirtti.
Klepaç, “Dünyada, Afrika ve Asya ülkelerinde yaşananlar gerçekten büyük bir meydan okuma. Bunlar sosyal felç, yoksulluk, göç, gıda güvenliği ve demografi sorunlarıdır,” diye ekledi.
2020’den itibaren dünyada açlık çeken insan sayısının yeniden artmaya başladığını ve koronavirüs pandemisinin sağlık sistemlerindeki sorunları gözler önüne serdiğini ifade etti.
Klepaç, raporun amacının sadece sorunları sıralamak değil, aynı zamanda “fırsat pencerelerini ve çözüm ihtiyaçlarını” göstermek olduğunu vurguladı. Raporda yeni bir uluslararası güvenlik ve güven sistemi, yeni uluslararası ekonomik ilişkiler ve teknolojik ortaklıklar kurma yolları aranıyor.
‘İş dünyası yaptırımlara alıştı’
Öte yandan Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği (RSPP) Başkanı Aleksandr Şohin, raporun hazırlanması sırasında 200’den fazla şirket temsilcisiyle görüşüldüğünü ve çoğunun geleceğe güvenle baktığını belirtti.
Şohin’e göre iş dünyası, yaptırım baskısına ve sıkı para politikasına alışmış durumda. Girişimcilerin birçok kriz atlattığını ve her krizin bir gelişme fırsatı olduğunu söyledi.
Rapora göre şirketler açısından en önemli zorluk, küresel finansal sistemin istikrarsızlığı. Rus iş dünyasının 2022’de sınır ötesi ödemelerde kısıtlamalarla karşılaştığını hatırlatan Şohin, bu sorunu aşmak için çeşitli araçların geliştirildiğini ifade etti.
Rusya’nın BRICS dönem başkanlığı sırasında “BRICS Pay” platformunun oluşturulamadığını ancak bunun bir yenilgi olmadığını savundu.
Şohin, küreselleşmenin liberal olmasa da “emperyalist” bir biçimde varlığını sürdürdüğünü belirterek, “Lider ülkeler, piyasaları ve etki alanlarını nasıl kontrol edeceklerine kendileri karar veriyor,” dedi.
Çok kutuplu düzende hiyerarşi mücadelesi
Makroekonomik Analiz ve Kısa Vadeli Tahmin Merkezi’nden (TsMAKP) Dmitriy Belousov ise, Rusya’nın temel nitelikte kısıtlamalarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Belousov, ülkenin Kovid-19 ve ekonomik savaş düzeyindeki yaptırımları başarıyla atlattığını ancak insan kaynağının artmaması gibi bir sorunla yüzleştiğini belirtti.
Belousov, Rusya’nın işbirliği konusunda etkili olduğunu ifade ederek “Afrikalı” Puşkin ve “Danimarkalı” Dal’ı örnek gösterdi.
Rusya Bilimler Akademisi Primakov Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Ulusal Araştırma Enstitüsü Direktörü Fyodor Voytolovskiy ise şekillenmekte olan çok kutuplu dünya düzeninin küresel bir oyuncu olarak Rusya’ya birçok açıdan uygun olduğunu ifade etti.
Voytolovskiy, “Ancak bunun düz bir yapı olmadığını, şu anda bu çok kutuplu dünya düzeninin hiyerarşisi için küresel ve bölgesel düzeyde bir mücadele yaşandığını anlamalıyız,” dedi.
Voytolovskiy’e göre bir yanda yeni karşılıklı bağımlılık modelleri kurma eğilimleri varken, diğer yanda başta ABD ve müttefikleri olmak üzere eski aktörlerin konumlarını koruma ve güçlendirme yönünde istikrarlı bir çabası bulunuyor.
Ayrıca Voytolovskiy, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin de bu yeni modelde statü mücadelesi verdiğini sözlerine ekledi.
Putin: Trump başkan olsaydı Ukrayna’da çatışma olmayabilirdi
Rusya
Putin: Trump başkan olsaydı Ukrayna’da çatışma olmayabilirdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg’da uluslararası haber ajanslarının yöneticileriyle bir araya geldi. Putin, yaklaşık iki saat süren toplantıda Rusya’nın NATO’ya saldırma niyetinin “saçmalık” olduğunu belirtti, Avrupa ile temaslara açık olduklarını söyledi ve Zelenskiy’nin meşruiyetini sorguladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 18 Haziran’da gece yarısından hemen önce St. Petersburg’da uluslararası haber ajanslarının yöneticileriyle bir araya geldi.
Aralarında Reuters, AP, France Press, Xinhua ve Türkiye’den Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Serdar Karagöz’ün de bulunduğu bir grup basın mensubuyla yaklaşık iki saat süren bir görüşme gerçekleştiren Putin, Ukrayna’daki çatışma, NATO ile ilişkiler ve ABD başkanlık seçimleri gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.
‘Rusya’nın NATO’ya saldıracağı iddiaları saçmalık’
Rusya’nın NATO’ya saldırmayı planladığı yönündeki iddiaların “saçmalık” olduğunu vurgulayan Putin, bu söylemlerin Batılı elitler tarafından kendi ekonomik hatalarını örtmek ve halklarından para sızdırmak için kullanıldığını belirtti.
Putin, “Rusya’nın Avrupa’ya, NATO ülkelerine saldırmaya hazırlandığı efsanesi, Batı Avrupa ülkelerinin nüfusunu inandırmaya çalıştıkları inanılmaz bir yalandır. Ama biz bunun saçmalık olduğunu anlıyoruz. Bunu söyleyenler kendileri de buna inanmıyor. Aranızdan herhangi biri Rusya’nın NATO’ya saldırmaya hazırlandığına inanıyor mu,” diye konuştu.
NATO’nun silahlanmaya 1,4 trilyon dolar harcadığını, bu rakamın Rusya ve Çin dahil dünyadaki tüm ülkelerin toplam harcamasından daha fazla olduğunu belirten Putin, “NATO ülkelerinin nüfusu ne kadar? 340 milyon mu? Rusya’nın ise bildiğiniz gibi 150 milyona yakın nüfusu var. Ve biz kıyaslanamaz paralar harcıyoruz, silahlanmaya kıyaslanamaz paralar. Ve biz NATO’ya mı saldıracağız, öyle mi? Bu ne saçmalık,” değerlendirmesinde bulundu.
NATO’nun doğu kanadı ülkeleri, sağlık sistemlerini olası bir savaş için yeniden yapılandırıyor
‘Temasları onlar kesti, biz açığız’
Rusya’nın Batılı ülkelerin temsilcileriyle temas kurmaktan kaçınmadığını ifade eden Putin, yaklaşık iki yıl önce eski Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve diğer Avrupalı liderlerle düzenli görüşmeler yaptıklarını hatırlattı.
Putin, “Ancak bir noktada, Avrupalı ortaklarımız bizi savaş alanında stratejik bir yenilgiye uğratmayı düşündüklerinde, bu temasları kendileri kestiler. Onlar durdurdu, lütfen yeniden başlatsınlar. Biz açığız,” şeklinde konuştu.
Avrupalıların Ukrayna’daki çatışmanın çözümünde ABD’den daha iyi bir arabulucu olamayacağını savunan Putin, arabulucunun tarafsız olması gerektiğini vurguladı.
Putin, Almanya’nın Ukrayna’ya Taurus füzeleri tedarik etmeyi planladığına dikkat çekerek, “Bu durum çatışmanın seyrini etkilemeyecek ancak Rusya ile Almanya arasındaki ilişkileri kesin olarak bozacaktır,” dedi.
Zelenskiy ile görüşme ve meşruiyet sorunu
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile çatışmayı sona erdirmek için müzakere amacıyla görüşmeye hazır olduğunu belirten Putin, asıl sorunun imzalanacak belgenin hukuki geçerliliği olduğunu söyledi.
Putin, “Mesele bu değil. Mesele, belgeyi kimin imzalayacağı. Bakın, ben bir şey uydurmuyorum. Propaganda açısından mevcut yetkililerin meşruiyeti hakkında her şeyi söyleyebilirsiniz, ancak ciddi konuları çözerken bizim için önemli olan propaganda değil, hukuki boyuttur,” ifadelerini kullandı.
Ukrayna anayasasına göre devlet başkanının beş yıllığına seçildiğini ve sıkıyönetim koşullarında dahi yetkilerinin uzatılmadığını belirten Putin, bu durumda meşru otoritenin Yüksek Rada (parlamento) olduğunu savundu.
Rusya lideri, anlaşmayı meşru bir otoritenin imzalaması gerektiğini, aksi takdirde “bir sonraki kişinin gelip her şeyi çöpe atacağını” söyledi.
‘Trump başkan olsaydı çatışma olmayabilirdi’
ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda Ukrayna’daki çatışmanın başlamamış olabileceği ihtimalini kabul eden Putin, “Sayın Joe Biden ile son telefon görüşmelerimden birinde ona sıcak çatışmalara yol açmamak gerektiğini, her şeyin barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini söylemiştim,” dedi. Putin, Trump başkan olsaydı bu çatışmanın yaşanmayabileceğini belirtti.
Trump ile bir görüşmenin faydalı olacağını ancak bunun için hazırlık yapılması gerektiğini ifade eden Putin, “Trump’ın bir iş insanı olması büyük bir artı. O her şeyi, Rusya ile ilişkilerin yeniden kurulmasının getireceği faydalar da dahil olmak üzere hesaplar,” diye ekledi.
Trump: Rusya G8’den çıkarılmasaydı Putin Ukrayna’ya saldırmazdı
İran ve İsrail gerilimi
İsrail ile yaşanan gerilimin ardından İran’da toplumun ülke yönetimi etrafında kenetlendiğini belirten Putin, İsrail’in saldırılarına rağmen İran’ın yeraltı nükleer tesislerinin varlığını sürdürdüğünü ekledi.
Çatışmaları durdurmak ve anlaşmalara varmak için yollar aranması gerektiğini vurguladı.
AFP‘nin, “İsrail veya ABD’nin Ayetullah Ali Hamaney’i öldürmesi durumunda tepkiniz ne olur?” sorusuna Putin, “Böyle bir olasılığı tartışmak bile istemiyorum. Umarım bu, sorunuza en doğru yanıt olur,” karşılığını verdi.
Rusya’nın İran ile imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmasının savunma alanıyla ilgili maddeler içermediğini dile getiren Putin, iki ülke arasında uzun süredir devam eden askeri-teknik işbirliğinin ise her zaman uluslararası hukuk çerçevesinde yürütüldüğünü kaydetti.
Rusya
Şoygu’nun Kuzey Kore ziyaretinin perde arkası

Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu’nun Pyongyang ziyaretinde, Kuzey Kore’nin Kursk bölgesine bin istihkamcı göndermesi kararlaştırıldı. Rus uzman Yevgeniy Kim, bir ay içindeki ikinci olan bu ziyaretin asıl amacının daha derin askeri-teknik işbirliği ve Putin’den özel bir mesaj olduğunu, Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerinin Rusya için stratejik önem taşıdığını belirtti.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu’nun 17 Haziran’da Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’a gerçekleştirdiği ziyaretin ilk resmi sonuçları açıklandı.
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile yapılan görüşmeler neticesinde, Pyongyang’ın, Ukraynalı milliyetçiler tarafından döşenen mayınları temizlemek üzere Rusya’nın Kursk bölgesine bin istihkamcı göndereceği bildirildi.
Bu ziyaret, Şoygu’nun bir ay içinde Kuzey Kore’ye yaptığı ikinci ziyaret olmasıyla dikkat çekti.
Resmi olarak açıklananların “buzdağının sadece görünen kısmı” olduğu belirtilirken, bazı kaynaklar Kuzey Kore’nin istihkamcıların yanı sıra, yıkılan tesislerin yeniden inşası için savaş bölgesine 5 ila 6 bin arasında inşaat işçisi gönderebileceğini öne sürdü.
Uzmanlar, Kuzey Kore’de inşaat faaliyetlerinin geleneksel olarak ordu tarafından yürütüldüğünü ve bu personelin aynı zamanda iyi bir savaş eğitimi aldığını vurguluyor. Gerekli bir durumda bu birliklerin, emir üzerine hem savunma hem de saldırı görevleri için harekete geçebileceği ifade ediliyor.
Kuzey Kore’den Rusya’ya kritik destek: Kursk’un inşası için binlerce asker yola çıkıyor
Putin’den özel mesaj
Rusya Bilimler Akademisi Çin ve Modern Asya Enstitüsü Kore Araştırmaları Merkezi’nin önde gelen araştırmacılarından Yevgeniy Kim, Svobodnaya Pressa‘ya yaptığı açıklamada, Şoygu’nun ziyaretinin görünenden daha derin anlamlar taşıdığını belirtti.
Kim, “Şoygu, Putin’in güvendiği bir isim olduğu için Rusya Devlet Başkanı’ndan önemli bir mesaj iletmiş olması son derece doğal. Konu, ülkelerimiz arasındaki güvenlik işbirliğinin biçimleriyle ilgili,” dedi.
‘Dengeyi değiştirecek füzeler’
Yevgeniy Kim, iki ülke arasındaki askeri-teknik işbirliğine dikkat çekerek, Kuzey Kore’nin elindeki gelişmiş silah sistemlerinin önemini vurguladı. Kim, bu konudaki değerlendirmesinde, “Kuzey Kore’nin, bizim ve Amerikan Çok Namlulu Roketatar Sistemleri’nin (ÇNRS) menzilini ikiye veya üçe katlayan ÇNRS’lere sahip olduğu bir sır değil. Bu tür sistemlerin envanterimizde olması, Ukraynalı militanlara karşı misilleme ateşi endişesi duymadan yaylım ateşi açmamızı sağlardı. Ukrayna’nın karşı batarya sistemlerinin bu menzildeki bir ÇNRS’yi vurma olasılığı çok düşük,” ifadelerini kullandı.
‘Rusya, Koreler arasında arabulucu olabilir’
Görüşmede ele alınan bir diğer konunun ise Ukrayna’da esir düşen iki Kuzey Koreli asker olduğu belirtildi. Kim, bu askerlerin propaganda amacıyla kullanılmak üzere Güney Kore’ye teslim edilebileceği riskine işaret etti.
Rus uzman, “Güney Kore’nin yeni Cumhurbaşkanı Lee Jae-myung, Kuzey Kore ile gerilim istemediğini açıkça belirtti, ancak Seul’ün bunu isteyen ortakları ve kendi muhafazakar muhalefeti var,” bilgisini paylaştı.
Kim, Kim Jong-un’un Rusya’yı Güney Kore ile ilişkilerin normalleşmesinde potansiyel bir arabulucu olarak görüp görmediği sorusuna, “Bunu dışlamazdım. Putin, daha önce 2000, 2004 ve 2018’deki liderler zirvelerinde her defasında arabulucuydu,” yanıtını verdi.
Kim ayrıca, Güney Kore’de Rusya’ya yakın, stratejik düşünen ve üç ülkenin (Rusya, Çin, Kuzey Kore) sınırlarının kesiştiği bir noktada uluslararası bir havalimanı kurulmasını öneren önemli bir yetkilinin varlığından bahsetti.
‘İngiliz istihbaratının iddiası saçmalık’
İngiliz istihbaratının Kursk bölgesinde 6 bin Kuzey Koreli askerin öldüğü yönündeki raporu hakkında da konuşan Kim, bu iddiayı “saçmalık” olarak nitelendirdi.
Kim, “Kiev ve Londra’daki kaynaklar, Kursk bölgesinde yaklaşık 11 bin Kuzey Koreli askerin bulunduğunu söylüyordu. Aklı başında herhangi biri, bunların yarısından fazlasının öldüğüne inanabilir mi? Pyongyang bu hezeyanı neden yorumlasın ki?” diye sordu.
Kim, hayatını kaybeden Koreli askerlerin olduğunu doğrulayarak, “Devletlerarası anlaşmalara göre onlara tüm isimlerinin yazılacağı bir anıt dikilecek. İşte o zaman ölen Korelilerin sayısını öğreneceğiz. Bazı şehit kahramanların isimleri Kursk oblastındaki yerleşim yerlerindeki caddelere verilecek,” şeklinde konuştu.
Uzman, Şoygu’nun ziyaretinin aynı zamanda Rusya ve Kuzey Kore arasında imzalanan kapsamlı işbirliği anlaşmasının birinci yıl dönümüne denk geldiğini ve Batı’nın dikkatleri Orta Doğu’dan başka yöne çekmek için Uzak Doğu’da bir provokasyon planlayabileceği ihtimaline karşı ortak bir eylem planının da görüşülmüş olabileceğini sözlerine ekledi.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş3 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Diplomasi4 gün önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3