Rusya
Lavrov, Ukrayna müzakerelerini değerlendirdi: Hayallere kapılmamak önemli

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna ile ikinci tur müzakerelerin kesinlikle yapılacağını ancak tarih ve yerin henüz netleşmediğini açıkladı. Lavrov, Moskova’nın barış anlaşması memorandum taslağı üzerinde çalıştığını ve Rusya tarafında bu çalışmanın ileri aşamada olduğunu vurguladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “tarihi güney Rusya toprakları” konulu bir konferansta yaptığı konuşmada, Moskova ile Kiev arasındaki müzakerelerin ikinci turunun kesinlikle yapılacağını, ancak kesin tarih ve yerin henüz kararlaştırılmadığını açıkladı.
İnterfaks ajansının aktardığına göre Lavrov, Moskova’nın barış anlaşması için bir memorandum taslağı üzerinde çalışmaya devam ettiğini ve bu çalışmanın en azından Rusya tarafında ileri bir aşamada olduğunu belirtti.
Lavrov, Rusya’nın Ukrayna memorandumunu “en temel prensiplerden” hareketle hazırlayacağını ifade etti.
Bakan, Vatikan’ın Ortodoks ülkeler olan Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakereler için “pek şık olmayan” bir yer seçimi olduğunu düşündüğünü söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin meşruiyeti meselesinin barış anlaşmasının imzalanmasında “temel bir öneme” sahip olacağını vurgulayan Lavrov, ancak Moskova’nın Kiev rejimi lideri ve yönetimiyle temasları reddetmediğini de sözlerine ekledi.
Lavrov, Ukrayna’da seçim yapılmasının, Kiev adına kimin barış anlaşmasını imzalayabileceği sorununun çözümünde “en uygun seçenek” olacağını dile getirdi.
Rusya Dışişleri Bakanı, “Rusya’nın, Ukraynalıların ‘Zelenskiy cuntasının’ kabul ettiği yasalarla yaşamasına izin vermeyeceğini” belirtti.
Lavrov, “Rusya ile güç pozisyonundan konuşmak faydasızdır. Atalarının Rusya ile güç pozisyonundan nasıl konuşmaya çalıştıklarını hatırlasınlar,” dedi.
ABD’nin tutumuna da değinen Lavrov, Washington’un Ukrayna’nın “toprak sorununun” çözümünün kaçınılmaz olduğunu açıkça söylediğini aktardı.
Lavrov, Ukrayna’nın ABD desteğinin sonsuz olacağını umduğunu ancak Başkan Donald Trump’ın duruma farklı yaklaştığını ve bunun “onun savaşı olmadığını” defalarca vurguladığını hatırlattı.
Bakan, “Hayallere kapılmamak, gerçekçi olmak, ABD’nin pozisyonunu radikal bir şekilde değiştirdiği durumların defalarca yaşandığını anlamak çok önemlidir,” diye konuştu.
Lavrov ayrıca, AB ülkelerinin Ukrayna’da yaşananlarla ilgili olarak bir kez bile “insan hakları” kelimesini telaffuz etmediğini ifade etti.
WSJ: Rusya-Ukrayna müzakereleri haziran ortasında Vatikan’da yapılabilir
Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki ilk tur müzakereler 16 Mayıs’ta İstanbul’da şehrinde gerçekleşmişti. Rus heyetine Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy, Ukrayna heyetine ise Savunma Bakanı Rüstem Umerov başkanlık etmişti.
Görüşmenin ardından Medinskiy, tarafların “1000’e 1000” formülüyle esir takası konusunda anlaşmaya vardığını açıklamıştı.
Ayrıca, Rusya’nın Kiev’in devlet başkanları düzeyinde doğrudan görüşme talebini not aldığı ve heyetlerin “olası ateşkes” vizyonlarını sunma konusunda anlaştığı bildirilmişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’daki görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, heyetler arasında yeni bir görüşme yapılması konusunda mutabakata varıldığını vurgulamıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise 20 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Rusya’nın çatışmanın çözümünde uluslararası arabulucuların çabalarını memnuniyetle karşıladığını, ancak bir sonraki müzakerelerin yapılacağı yer konusunun henüz açık olduğunu belirtmişti.
23 Mayıs’ta ise ABD’nin Rusya’dan, bir sonraki müzakerelere katılacak heyete Devlet Başkanı Yardımcısı Vladimir Medinskiy ve Amerikan tarafının “sertlik yanlısı” olarak değerlendirdiği diğer temsilcilerin dahil edilmemesini talep ettiğine dair haberler basına yansımıştı.
Kremlin, Ukrayna ile görüşmelerin İstanbul’da yeniden başlamasını bekliyor
Rusya
Rosatom: Buşehr’e saldırı yeni bir Çernobil’e neden olabilir

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, İsrail’in İran’daki Buşehr Nükleer Santrali’ne yönelik olası bir saldırısının Çernobil benzeri bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu. Lihaçev, santraldeki Rus uzmanların bir kısmının tahliye edildiğini belirtirken, Rusya Dışişleri Bakanlığı da İsrail’in saldırılarının dünyayı nükleer savaşa sürüklediğini açıkladı.
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda yaptığı açıklamada, İsrail’in İran’daki Buşehr Nükleer Güç Santrali’ne (NGS) olası bir saldırısının Çernobil ile kıyaslanabilecek bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu.
RIA Novosti haber ajansının aktardığına göre Lihaçev, Rosatom’un İsrail makamlarını Buşehr’e saldırmamaya çağırdığını belirtti.
Lihaçev, santralde görevli Rus uzmanların bir kısmının şimdiden bölgeden tahliye edildiğini, diğer bir kısmını ise şimdilik tesiste bırakacaklarını sözlerine ekledi.
UAEA: Patlamadan daha kötü sonuçlar doğurabilir
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdür Yardımcısı Mihail Çudakov da 18 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, Buşehr NGS’ye yönelik bir saldırının nükleer bir patlamanın sonuçlarını aşan, önemli bir radyoaktif kirlenmeye yol açabileceğini ifade etmişti.
Çudakov, dünyadaki hiçbir nükleer santralin savaş koşullarında çalışmak üzere tasarlanmadığını vurguladı.
İsrail’den Tahran’daki hedeflere saldırı
Aynı gün, 18 Haziran’da, İsrail’in uranyum zenginleştirmede kullanılan bir santrifüj üretim tesisini vurduğu bildirilmişti.
Saldırıda İsrail’in ayrıca çok sayıda mühimmat üretim tesisini de hedef aldığı belirtildi. İsrail hava kuvvetlerine ait 50’den fazla savaş uçağının Tahran’daki askeri hedeflere bir dizi saldırı düzenlediği kaydedildi.
Rusya
St. Petersburg’da ‘yeni dünya düzeni’ masaya yatırıldı: ‘Neoliberal modelin sonu geldi’

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda sunulan rapora göre dünya, savaşlar ve jeopolitik risklerin tetiklediği derin ve uzun süreli bir krizin içinde bulunuyor. Rus uzmanlar, neoliberal modelin artık çalışmadığını ve dünyanın bir çağ değişiminden geçtiğini belirterek, yeni bir uluslararası güvenlik ve işbirliği sistemi kurma yollarını tartıştılar.
St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu‘nda (SPIEF) sunulan “Dünya Düzeninin Geleceği” başlıklı raporda, dünyanın derin ve uzun süreli bir krizden geçtiği ve mevcut düzenin temelden değiştiği vurgulandı.
Uzmanlar, daha önce iklim değişikliği gibi riskler ön plandayken, son iki yıldır savaşlar, jeopolitik gerilimler ve ABD’nin eylemleriyle yeni bir boyuta taşınan ticaret savaşlarının gündemi belirlediğini ifade etti.
VEB Baş Ekonomisti Andrey Klepaç, forumdaki “Dünya Düzeninin Geleceği: Çatışma ve İşbirliği Arasında” başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, “Dünyanın bir krizde olduğu artık bilinen bir gerçek. Asıl soru, bu krizin ne kadar süredir devam ettiği ve daha ne kadar süreceğidir,” dedi.
Rusya Devlet Başkanı’nın Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Ulaşmada Uluslararası Kuruluşlarla İlişkilerden Sorumlu Özel Temsilcisi Boris Titov ise mevcut durumun 2014-2015’teki gibi taktiksel değil, küresel bir kriz olduğunu belirterek, “Bizim görüşümüze göre bir çağ değişimi, kalkınma modelinde küresel bir dönüşüm yaşanıyor,” ifadelerini kullandı.
Krizin yeni adı: Savaş ve jeopolitik riskler
Baş Ekonomist Klepaç, 2024’ün son 60 yılın en yoğun askeri çatışmalarının yaşandığı yıl olduğuna dikkat çekerek, 2025’in de benzer geçmesinin muhtemel olduğunu söyledi.
Klepaç, küresel düzeyde yaşananların yanı sıra insanlar için temiz su kıtlığı, hava ve gıda kirliliği gibi sorunların sağlıklarını doğrudan etkileyerek ön plana çıktığını belirtti.
Klepaç, “Dünyada, Afrika ve Asya ülkelerinde yaşananlar gerçekten büyük bir meydan okuma. Bunlar sosyal felç, yoksulluk, göç, gıda güvenliği ve demografi sorunlarıdır,” diye ekledi.
2020’den itibaren dünyada açlık çeken insan sayısının yeniden artmaya başladığını ve koronavirüs pandemisinin sağlık sistemlerindeki sorunları gözler önüne serdiğini ifade etti.
Klepaç, raporun amacının sadece sorunları sıralamak değil, aynı zamanda “fırsat pencerelerini ve çözüm ihtiyaçlarını” göstermek olduğunu vurguladı. Raporda yeni bir uluslararası güvenlik ve güven sistemi, yeni uluslararası ekonomik ilişkiler ve teknolojik ortaklıklar kurma yolları aranıyor.
‘İş dünyası yaptırımlara alıştı’
Öte yandan Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği (RSPP) Başkanı Aleksandr Şohin, raporun hazırlanması sırasında 200’den fazla şirket temsilcisiyle görüşüldüğünü ve çoğunun geleceğe güvenle baktığını belirtti.
Şohin’e göre iş dünyası, yaptırım baskısına ve sıkı para politikasına alışmış durumda. Girişimcilerin birçok kriz atlattığını ve her krizin bir gelişme fırsatı olduğunu söyledi.
Rapora göre şirketler açısından en önemli zorluk, küresel finansal sistemin istikrarsızlığı. Rus iş dünyasının 2022’de sınır ötesi ödemelerde kısıtlamalarla karşılaştığını hatırlatan Şohin, bu sorunu aşmak için çeşitli araçların geliştirildiğini ifade etti.
Rusya’nın BRICS dönem başkanlığı sırasında “BRICS Pay” platformunun oluşturulamadığını ancak bunun bir yenilgi olmadığını savundu.
Şohin, küreselleşmenin liberal olmasa da “emperyalist” bir biçimde varlığını sürdürdüğünü belirterek, “Lider ülkeler, piyasaları ve etki alanlarını nasıl kontrol edeceklerine kendileri karar veriyor,” dedi.
Çok kutuplu düzende hiyerarşi mücadelesi
Makroekonomik Analiz ve Kısa Vadeli Tahmin Merkezi’nden (TsMAKP) Dmitriy Belousov ise, Rusya’nın temel nitelikte kısıtlamalarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Belousov, ülkenin Kovid-19 ve ekonomik savaş düzeyindeki yaptırımları başarıyla atlattığını ancak insan kaynağının artmaması gibi bir sorunla yüzleştiğini belirtti.
Belousov, Rusya’nın işbirliği konusunda etkili olduğunu ifade ederek “Afrikalı” Puşkin ve “Danimarkalı” Dal’ı örnek gösterdi.
Rusya Bilimler Akademisi Primakov Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Ulusal Araştırma Enstitüsü Direktörü Fyodor Voytolovskiy ise şekillenmekte olan çok kutuplu dünya düzeninin küresel bir oyuncu olarak Rusya’ya birçok açıdan uygun olduğunu ifade etti.
Voytolovskiy, “Ancak bunun düz bir yapı olmadığını, şu anda bu çok kutuplu dünya düzeninin hiyerarşisi için küresel ve bölgesel düzeyde bir mücadele yaşandığını anlamalıyız,” dedi.
Voytolovskiy’e göre bir yanda yeni karşılıklı bağımlılık modelleri kurma eğilimleri varken, diğer yanda başta ABD ve müttefikleri olmak üzere eski aktörlerin konumlarını koruma ve güçlendirme yönünde istikrarlı bir çabası bulunuyor.
Ayrıca Voytolovskiy, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin de bu yeni modelde statü mücadelesi verdiğini sözlerine ekledi.
Putin: Trump başkan olsaydı Ukrayna’da çatışma olmayabilirdi
Rusya
Putin: Trump başkan olsaydı Ukrayna’da çatışma olmayabilirdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg’da uluslararası haber ajanslarının yöneticileriyle bir araya geldi. Putin, yaklaşık iki saat süren toplantıda Rusya’nın NATO’ya saldırma niyetinin “saçmalık” olduğunu belirtti, Avrupa ile temaslara açık olduklarını söyledi ve Zelenskiy’nin meşruiyetini sorguladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 18 Haziran’da gece yarısından hemen önce St. Petersburg’da uluslararası haber ajanslarının yöneticileriyle bir araya geldi.
Aralarında Reuters, AP, France Press, Xinhua ve Türkiye’den Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Serdar Karagöz’ün de bulunduğu bir grup basın mensubuyla yaklaşık iki saat süren bir görüşme gerçekleştiren Putin, Ukrayna’daki çatışma, NATO ile ilişkiler ve ABD başkanlık seçimleri gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.
‘Rusya’nın NATO’ya saldıracağı iddiaları saçmalık’
Rusya’nın NATO’ya saldırmayı planladığı yönündeki iddiaların “saçmalık” olduğunu vurgulayan Putin, bu söylemlerin Batılı elitler tarafından kendi ekonomik hatalarını örtmek ve halklarından para sızdırmak için kullanıldığını belirtti.
Putin, “Rusya’nın Avrupa’ya, NATO ülkelerine saldırmaya hazırlandığı efsanesi, Batı Avrupa ülkelerinin nüfusunu inandırmaya çalıştıkları inanılmaz bir yalandır. Ama biz bunun saçmalık olduğunu anlıyoruz. Bunu söyleyenler kendileri de buna inanmıyor. Aranızdan herhangi biri Rusya’nın NATO’ya saldırmaya hazırlandığına inanıyor mu,” diye konuştu.
NATO’nun silahlanmaya 1,4 trilyon dolar harcadığını, bu rakamın Rusya ve Çin dahil dünyadaki tüm ülkelerin toplam harcamasından daha fazla olduğunu belirten Putin, “NATO ülkelerinin nüfusu ne kadar? 340 milyon mu? Rusya’nın ise bildiğiniz gibi 150 milyona yakın nüfusu var. Ve biz kıyaslanamaz paralar harcıyoruz, silahlanmaya kıyaslanamaz paralar. Ve biz NATO’ya mı saldıracağız, öyle mi? Bu ne saçmalık,” değerlendirmesinde bulundu.
NATO’nun doğu kanadı ülkeleri, sağlık sistemlerini olası bir savaş için yeniden yapılandırıyor
‘Temasları onlar kesti, biz açığız’
Rusya’nın Batılı ülkelerin temsilcileriyle temas kurmaktan kaçınmadığını ifade eden Putin, yaklaşık iki yıl önce eski Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve diğer Avrupalı liderlerle düzenli görüşmeler yaptıklarını hatırlattı.
Putin, “Ancak bir noktada, Avrupalı ortaklarımız bizi savaş alanında stratejik bir yenilgiye uğratmayı düşündüklerinde, bu temasları kendileri kestiler. Onlar durdurdu, lütfen yeniden başlatsınlar. Biz açığız,” şeklinde konuştu.
Avrupalıların Ukrayna’daki çatışmanın çözümünde ABD’den daha iyi bir arabulucu olamayacağını savunan Putin, arabulucunun tarafsız olması gerektiğini vurguladı.
Putin, Almanya’nın Ukrayna’ya Taurus füzeleri tedarik etmeyi planladığına dikkat çekerek, “Bu durum çatışmanın seyrini etkilemeyecek ancak Rusya ile Almanya arasındaki ilişkileri kesin olarak bozacaktır,” dedi.
Zelenskiy ile görüşme ve meşruiyet sorunu
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile çatışmayı sona erdirmek için müzakere amacıyla görüşmeye hazır olduğunu belirten Putin, asıl sorunun imzalanacak belgenin hukuki geçerliliği olduğunu söyledi.
Putin, “Mesele bu değil. Mesele, belgeyi kimin imzalayacağı. Bakın, ben bir şey uydurmuyorum. Propaganda açısından mevcut yetkililerin meşruiyeti hakkında her şeyi söyleyebilirsiniz, ancak ciddi konuları çözerken bizim için önemli olan propaganda değil, hukuki boyuttur,” ifadelerini kullandı.
Ukrayna anayasasına göre devlet başkanının beş yıllığına seçildiğini ve sıkıyönetim koşullarında dahi yetkilerinin uzatılmadığını belirten Putin, bu durumda meşru otoritenin Yüksek Rada (parlamento) olduğunu savundu.
Rusya lideri, anlaşmayı meşru bir otoritenin imzalaması gerektiğini, aksi takdirde “bir sonraki kişinin gelip her şeyi çöpe atacağını” söyledi.
‘Trump başkan olsaydı çatışma olmayabilirdi’
ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda Ukrayna’daki çatışmanın başlamamış olabileceği ihtimalini kabul eden Putin, “Sayın Joe Biden ile son telefon görüşmelerimden birinde ona sıcak çatışmalara yol açmamak gerektiğini, her şeyin barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini söylemiştim,” dedi. Putin, Trump başkan olsaydı bu çatışmanın yaşanmayabileceğini belirtti.
Trump ile bir görüşmenin faydalı olacağını ancak bunun için hazırlık yapılması gerektiğini ifade eden Putin, “Trump’ın bir iş insanı olması büyük bir artı. O her şeyi, Rusya ile ilişkilerin yeniden kurulmasının getireceği faydalar da dahil olmak üzere hesaplar,” diye ekledi.
Trump: Rusya G8’den çıkarılmasaydı Putin Ukrayna’ya saldırmazdı
İran ve İsrail gerilimi
İsrail ile yaşanan gerilimin ardından İran’da toplumun ülke yönetimi etrafında kenetlendiğini belirten Putin, İsrail’in saldırılarına rağmen İran’ın yeraltı nükleer tesislerinin varlığını sürdürdüğünü ekledi.
Çatışmaları durdurmak ve anlaşmalara varmak için yollar aranması gerektiğini vurguladı.
AFP‘nin, “İsrail veya ABD’nin Ayetullah Ali Hamaney’i öldürmesi durumunda tepkiniz ne olur?” sorusuna Putin, “Böyle bir olasılığı tartışmak bile istemiyorum. Umarım bu, sorunuza en doğru yanıt olur,” karşılığını verdi.
Rusya’nın İran ile imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmasının savunma alanıyla ilgili maddeler içermediğini dile getiren Putin, iki ülke arasında uzun süredir devam eden askeri-teknik işbirliğinin ise her zaman uluslararası hukuk çerçevesinde yürütüldüğünü kaydetti.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş3 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Diplomasi4 gün önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3