Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD Senato Çoğunluk lideri Schumer’den İsrail için yeni hükümet çağrısı

Yayınlanma

ABD’de Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Gazze’de savaş devam ederken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetini ‘barışın önünde bir engel’ olarak nitelendirerek İsrail’de yeni seçimlerin yapılması çağrısında bulundu.

Yahudi asıllı Schumer, Netanyahu hükümetinin Hamas’ı ‘etkisiz hale getirmeyi’ amaçlayan askeri saldırısının neden olduğu tahmin edilen on binlerce Filistinli sivil kayba atıfta bulunarak İsrail’i ‘daha iyisini yapmaya’ çağırdı.

New Yorklu Demokrat, İsrail’in ‘bazı önemli rota düzeltmeleri yapması gerektiğini’ de sözlerine ekledi. Schumer konuşmasında, “Netanyahu koalisyonu 7 Ekim’den sonra artık İsrail’in ihtiyaçlarına cevap vermiyor. O tarihten bu yana dünya kökten değişti ve İsrail halkı şu anda geçmişe takılıp kalmış bir yönetim vizyonu tarafından baskı altında tutuluyor,” dedi.

Schumer, Netanyahu hükümetinin iktidarda kalması halinde ABD’nin ‘mevcut gidişatı değiştirmek için baskı gücümüzü kullanarak İsrail politikasını şekillendirmede daha aktif bir rol’ oynaması gerekeceğini ve Başkan Joe Biden yönetiminin ABD’nin İsrail’e yardımının ‘bölgede uzun vadeli barış ve istikrarı sağlamaya yönelik daha geniş hedefimizle uyumlu olmasını’ sağlaması gerektiğini söyledi.

Azınlık Lideri Mitch McConnell, Schumer’in Netanyahu’ya yönelik ‘eşi benzeri görülmemiş’ eleştirilerine sert tepki gösterdi. Schumer’in konuşmasının ardından kürsüye gelen Kentuckyli Cumhuriyetçi, “Kendi demokrasimize yabancıların müdahalesinden rahatsız olan Amerikalıların, İsrail’in demokratik yollarla seçilmiş bir liderinin görevden alınması çağrısında bulunması grotesk ve ikiyüzlülüktür. Emin olabilirsiniz: Demokrat Partinin Bibi karşıtı bir sorunu yok. İsrail karşıtı bir sorunu var,” iddiasında bulundu.

McConnell’in yanı sıra Temsilciler Meclisinin Cumhuriyetçi liderleri, yıllık toplantıları için Batı Virginia’da bulundukları sırada, İsrail hükümetinin geleceği konusunda görüş bildirdiği için Schumer’e yüklenen bir bildiri yayınladılar.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson gazetecilere yaptığı açıklamada Schumer’in yorumlarının ‘sadece son derece uygunsuz değil, aynı zamanda bölgedeki en yakın müttefikimiz varoluşsal bir savaş verirken bir Amerikan liderinin İsrail siyasetinde böylesine bölücü bir rol oynamasının da yanlış olduğunu’ söyledi.

İsrail’in ABD Büyükelçisi Michael Herzog, Schumer’in sözlerini X’te paylaştığı bir mesajla eleştirerek, “İsrail soykırımcı terör örgütü Hamas’a karşı savaş halindeyken, demokratik bir müttefikin iç siyasi sahnesi hakkında yorum yapmak hiç de faydalı değil. Ortak hedeflerimize ters düşüyor,” dedi.

Herzog’un Temsilciler Meclisindeki Cumhuriyetçilere bir konuşma yapması planlanıyor.

Obama yönetiminin 2015’te imzaladığı İran nükleer anlaşmasına da karşı çıkan Schumer, bölgede barışın önündeki dört engel olduğunu öne sürüyor. Bunlar; Hamas, ‘hükümet ve toplumdaki radikal sağcı İsrailliler’, Netanyahu ve kenara çekilmesi çağrısında bulunduğu Filistin lideri Mahmud Abbas.

Schumer, “Gelecekte herhangi bir barış umudu olabilmesi için Abbas’ın istifa etmesi ve yerine bir Yahudi devletiyle barışa ulaşmak için çalışacak yeni nesil Filistinli liderlerin geçmesi gerekiyor,” dedi.

Bölgeyi 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonunun başlamasından kısa bir süre sonra ziyaret eden Schumer, ABD’nin iki devletli bir çözümün peşinden güçlü bir şekilde gitmesi ve bu hedefin diplomatik konumlanmayı yönlendirmesine izin vermesi gerektiğini söylemişti.

Schumer, “Filistin devleti fikrini reddeden yobazlardan oluşan bir İsrail hükümetinin eylemlerini açık bir şekilde desteklemek gibi bir pozisyona zorlanmamalıyız,” dedi.

Schumer ayrıca Netanyahu’nun Filistin devletinin önünü açmak için gerekenleri yapma konusunda ilgisiz olduğunu düşündüğünü de açıkça ifade etti.

Senato lideri, “Kimse Başbakan Netanyahu’dan şiddet döngüsünü kırmak, İsrail’in dünya sahnesindeki güvenilirliğini korumak ve iki devletli bir çözüm için çalışmak için yapılması gerekenleri yapmasını beklemiyor,” derken, İsrail’in Hamas’a karşı yürüttüğü operasyonlarda ölen sivillerin sayısının ‘kabul edilemez derecede’ yüksek olduğunu belirtti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English