Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD Suriye’den personelini çekiyor

Yayınlanma

ABD Suriye’nin kuzeyinden personelini çekiyor. Pentagon, bölgedeki devriyeleri azalttıklarını açıkladı. Çavuşoğlu, “ABD başta olmak üzere bazı müttefiklerin terör örgütlerine desteği apaçık ortada” dedi.

Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı karadan askeri harekât başlatılacağına dair açıklamaları sonrası Türkiye’nin desteklediği gruplar hazırlıklarına devam ediyor. Suriye Milli Ordusu (SMO) adını alan ÖSO grupları, Tel Rıfat ve Ayn el Arap (Kobani) sınırındaki hatlara çok sayıda militan ve askeri teçhizat nakletmeye devam ediyor. TSK da son bir kaç gün içinde Maraanaz, Tel Rıfat, Minak, Şuraga, Kaştar, Münbiç ve Halep kırsalındaki Ayn el Arap’a yakın bölgelerdeki PKK/YPG hedeflerini yoğun topçu ateşiyle vuruyor.

CENTCOM ve Dışişleri yalanlamadı

Sahadaki hareketlilik sürerken daha önce “ABD personelinin güvenliği doğrudan tehdit edildi” diyen ABD’nin, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki diplomat dahil sivil personelini Erbil’e çektiği iddia edildi. İddia Al-Monitor’den geldi. Habere göre Türkiye’nin, PKK/YPG operasyonları dolayısıyla, Suriye’de SDG ismini kullanan PKK/YPG ile devriye sayılarını azaltan ABD, aynı zamanda Suriye’deki diplomatlar dahil sivil personelini Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’e çekti. AA’nın bu bu iddiaları doğrulayıp doğrulamadıklarına yönelik sorularına Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye’deki Amerikan askerlerinin güvenliğini gerekçe göstererek bu konuda konuşmayacaklarını açıkladı.CENTCOM, “Suriye’deki personel hareketlerimiz hakkında konuşamayız, bunu yapmak güçlerimizi tehlikeye atar” yanıtını verdi. Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı iddiaları doğrulamadı ancak verilen yazılı yanıtta, benzer sorular aldıklarını kaydederek daha önce yaptıkları gerilimi düşürme çağrısını yineledi. Israrlı sorular üzerine Dışişleri yetkilileri, iddiaları yalanlamazken geçen hafta yapılan açıklamanın ötesinde bir yorum yapmayacaklarını kaydetti.

‘Devriye sayısını azalttık’

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ise yaptığı açıklamada Türkiye’nin devam eden operasyonları dolayısıyla ABD askerlerinin örgütle bölgedeki devriyelerini azalttığını açıkladı. Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını ancak TSK’nın Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonlarından kaygı duyduklarını söyledi. IŞİD ile mücadele operasyonlarının devam edip etmediğine yönelik soru üzerine Ryder, “Mücadele devam ediyor. Sahada devriyelerimizin sayısını azalttık” ifadelerini kullandı. Ryder daha önce yaptığı açıklamada “(Türkiye’nin) Suriye’deki son hava saldırıları, Suriye’de DEAŞ’ı yenmek ve on binden fazla IŞİD tutuklusunun gözetimini sağlamak üzere yerel ortaklarla çalışan ABD personelinin güvenliğini doğrudan tehdit etti” demişti.

‘Terör örgütlerine desteği ortada’

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndan sonra düzenlediği basın toplantısında Suriye’deki harekata ilişkin konuştu. Türkiye’nin terörle mücadelesinde bazı ülkelerin yaptığı açıklamalara dikkati çekerek, şunları anlattı: “Terörle mücadelemizde dikkat ediyorsanız, ‘evet Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlama, terörle mücadele etme hakkı var ama’ diyerek hemen uluslararası hukuk, yok işte siviller, yok işte başka şeyler, ‘havadan vurun da karadan girmeyin’ gibi Türkiye’yi engellemeye çalışan girişimler görüyoruz. Yine ikili görüşmelerde bazı muhataplarım bunları dile getirdiği zaman, biz tabii gerekli cevapları verdik. Müttefiklerden destek bekliyoruz. Teröristleri savunacak ya da teröristleri mağdur göstermeye çalışan açıklamalar duymak istemediğimizi söyledik.” Bazı ülkelerin Suriye’deki terör örgütlerine destek verdiğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “ABD başta olmak üzere bazı müttefiklerin Suriye’deki terör örgütlerine verdiği destek apaçık ortada. Dolayısıyla bu tür desteklerin sonlandırılması gerektiğini söylüyoruz. Yine ayaküstü (ABD Dışişleri Bakanı Antony) Blinken ile yaptığımız görüşmede son İstanbul’daki terör saldırısının sorumlusu, yakalanan terörist ve yine sözde SDF’nin, onu (SDF) tamamen farklı göstermeye çalışıyorlardı, intikam açıklamalarından sonra, okullar ve sivilleri hedef alan terör saldırıları dahil onları da söyleyerek ‘Maalesef bunları sizin verdiğiniz desteklerle yapıyor’ dedik. Bu desteklerin bir an önce sona ermesi lazım”.

‘Müdahaleler olmasaydı terör devleti kurulacaktı’

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, A Haber canlı yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğüne en fazla önem veren ülke olduğunu söyleyen Kalın, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üç askeri müdahalesi olmasaydı Zeytin Dalı Harekatı’ndan Fırat Kalkanı’na kadar Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek mümkün olmazdı. Türkiye’nin bu askeri müdahaleleri olmasaydı muhtemelen bugün Irak sınırından Akdeniz’e kadar orada bir terör koridoru ve devletçik yapılanması ortaya çıkacaktı. Bunu ne Rusya’nın ne İran’ın ne Esed rejiminin ortadan kaldırması, geriye çevirmesi mümkün olmayacaktı. Biz hem kendi sınır güvenliğimizi sağladık bu operasyonlarla hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin ettik. Ayrıca muhtemelen gelebilecek daha büyük göç dalgalarını da bu operasyonlarla sınır güvenliği sayesinde sağlamış olduk.”

‘Zemin oluşması gerekiyor’

Suriye ile istihbarat düzeyinde temasların devam ettiğini bildiren Kalın, temaslardaki amacın Türkiye’ye yönelik tehditlerin minimize edilmesi olduğunu belirtti. Bu temasların, PKK hedeflerinin vurulması, yeni bir göç dalgasının önlenmesi ya da şehirler arası geçişlerde alınacak tedbirler doğrultusunda olduğunu anlatan Kalın, “Bütün bunların üstünde, bunları da aşacak şekilde yepyeni bir sayfa açılır mı konusunda Cumhurbaşkanı’mız ifade etti. ‘Siyasette ebedi küslükler olmaz.’ Ama bunun oluşabilmesi için bir zeminin oluşması gerekiyor” dedi.

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English