Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD, Türkiye ile nükleer işbirliğini değerlendiriyor

Yayınlanma

ABD ve Türkiye’nin, Amerikan şirketlerinin Türkiye’de nükleer reaktörler inşa etmesi için görüşmeler yürüttüğü gündeme geldi. Washington’un iddiasına göre bu girişim Ankara’nın Rus nükleer tedarikinden uzaklaşmasına yardımcı olacak.

FDD’de yer alan habere göre görüşmeler, ABD Temsilciler Meclisi’nin Rusya’nın devlete ait nükleer tekeli Rosatom’a yaptırım uygulanmasını öngören yasayı görüştüğü ve Biden yönetiminin Moskova ile nükleer işbirliği yapan Türk kuruluşlarına yaptırım uygulama şartlarını tetiklediği bir dönemde gerçekleşiyor.

Bir Türk enerji yetkilisine göre Washington ve Ankara arasındaki görüşmelerin merkezinde ABD’nin Türkiye’ye olası büyük nükleer güç reaktörleri ve küçük modüler nükleer reaktör (SMR) ihracatı yer alıyor.

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake de Reuters’a yaptığı açıklamada, “[Türkiye’nin] Rusya’ya olan bağımlılığını elimizden geldiğince azaltmaya çalışmak için birlikte çalışıyoruz,” dedi.

Kongre’den Rosatom’a yaptırım hazırlığı

Bu arada Kongre de nükleer işbirliğinin yanında yaptırımlar da hazırlıyor. 16 Mayıs’ta Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Avrupa Alt Komitesi Başkanı Thomas Kean’in “Rus nükleer endüstrisinden kalıcı olarak ayrılmayı” amaçlayan “Rosatom Yaptırımları Uygulama Yasasını (HR 8046)” kabul etti.

Yasa özünde, Ukrayna savaşı devam ederken Kremlin’in önemli bir gelir kaynağı olmaya devam eden Rosatom ile ABD ve küresel çaptaki işlerin durdurulmasını öngörüyor.

Yasa, Biden yönetiminin Rosatom’a ve “bağlı kuruluşlarına ve iştiraklerine…[ve] Rosatom ile önemli işlemlerde bulunan herhangi bir yabancı kişiye ikincil yaptırım yetkisi vermesini” gerektiriyor.

Yasa kabul edilirse, Akkuyu’daki milyarlarca dolarlık Türk-Rus nükleer projesini etkileyebilir.

Ankara’ya yaptırım feragatı gelebilir

Rosatom Yaptırımları Uygulama Yasası, Biden yönetimine, Washington’un Ankara’nın yapacağını umduğu gibi, Rosatom ile iş yapmayı ortadan kaldırmak için aktif olarak çalışan ülkeler için 2032 yılına kadar yaptırımlardan feragat etme yetkisi veriyor. ABD-Türkiye nükleer işbirliği muhtemelen feragat gerektirecek çünkü Washington, Rosatom ile iş yaptığı için yaptırım uygulanan Türk kuruluşlarıyla yasal olarak nükleer işbirliği yapamayacak.

Washington’un 2032’den sonra Türkiye’nin Rusya ile işbirliğine yönelik yaptırımlardan nasıl kaçınmayı planladığı belirsizliğini koruyor zira Akkuyu santralleri bu tarihten sonra da Rusya’nın elinde kalacak ve Rosatom’un bakımına tabi olacak.

Rosatom CEO’su Aleksey Lihaçev’in Russia 1 kanalında yaptığı açıklamalara göre, Amerikalılar kısa süre önce Akkuyu projesi için ayrılan 25 milyar dolara el koydu.

Türkiye de ABD ile görüşmeleri doğruluyor

Ay başında nükleer santrallerle ilgili bir konferansta Reuters’a konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilisi Yusuf Ceylan, “ABD, Türkiye’nin nükleer enerji kapasitesini artırma ve yeni santraller inşa etme hedefine ciddi ilgi gösteriyor,” demişti.

Görüşülmekte olan projelerle ilgili bir soru üzerine Ceylan, “Mevcut enerji santralleri ya da yeni enerji santralleri alanlarını değerlendirebiliriz. ABD ile hem büyük ölçekli enerji santralleri hem de küçük modüler reaktörler için görüşüyoruz. Bu bir niyet beyanıdır,” cevabını vermişti.

Ceylan, Sinop bölgesinde kurulması planlanan ikinci nükleer santral için Güney Kore ve Rusya ile, Trakya bölgesinde kurulması planlanan üçüncü nükleer santral için ise Çin’in SPIC şirketi ile görüşmelerin devam ettiğini söyledi.

Büyükelçi Jeff Flake ise Ankara’nın hem ABD ile hem de “diğerleri ile”  küçük modüler reaktörler (inşa etmek) hakkında konuştuğunu aktarmıştı.

DİPLOMASİ

Fransa, İsrailli şirketlerin savunma fuarına katılmasını yine engelledi

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant çarşamba günü yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İsrailli firmaların bir deniz silahları fuarına katılmasını engelleme kararını “rezalet” olarak nitelendirdi ve Paris’i “Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika uygulamak” ile suçladı.

İsrailli şirketlerin engellenmesi kararı, Macron hükümetinin İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki işgal girişimlerinden duyduğu rahatsızlığın yol açtığı tartışmaların sonuncusu oldu.

Karar, Fransa’nın Lübnan’da ateşkes sağlama çabalarının sonuçsuz kalması ve İsrail’in ülkedeki hedeflere daha fazla hava saldırısı düzenlemesinin ardından geldi.

Gallant X hesabından yaptığı paylaşımda, “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un eylemleri Fransız ulusu ve savunduğunu iddia ettiği özgür dünyanın değerleri için bir utanç kaynağıdır. Fransa, Yahudi halkına karşı düşmanca bir politika benimsemiştir ve bunu istikrarlı bir şekilde uygulamaktadır. Ulusumuzu 7 farklı cephede düşmanlara karşı savunmaya ve geleceğimiz için savaşmaya devam edeceğiz; Fransa ile ya da Fransa olmadan,” diye yazdı.

Fransız yetkililer defalarca Paris’in Tel Aviv’in güvenliğine bağlı olduğunu söylemiş ve ordusunun nisan ayında ve bu ayın başlarında İran misillemesi sonrasında İsrail’in savunmasına yardımcı olduğuna dikkat çekmişti.

4-7 Kasım tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek olan etkinliğin organizatörü Euronaval’dan yapılan açıklamada, Fransız hükümetinin salı günü İsrailli delegasyonların stant açmasına ya da ekipman sergilemesine izin verilmediğini fakat fuara katılabileceklerini bildirdiği belirtildi. Kararın yedi firmayı etkilediği belirtildi.

Fransa bu yıl ikinci kez İsrailli firmaları büyük bir savunma fuarından men etti. Mayıs ayında Fransa, Macron’un İsrail’e Gazze’deki operasyonlarını durdurma çağrısı yaptığı sırada İsrail’in Eurosatory askeri ticaret fuarına katılması için koşulların uygun olmadığını söylemişti.

İsrail Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, “Bu tedbirler sadece iki ülke arasındaki ilişkilere değil, aynı zamanda inşa ettikleri güven bağlarına da zarar vermekte ve dolayısıyla Fransa’nın Orta Doğu’da barış ve istikrarı teşvik etmek için diplomatik sahnede öncü bir rol oynama kabiliyetine şüphe düşürmektedir,” denildi.

Paris-Tel Aviv gerilimi büyüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Macron arasındaki diplomatik atışmalar, Paris’in Washington ile birlikte çalışarak uzun vadeli diplomatik bir çözüm için müzakerelere kapı açacak 21 günlük bir ateşkes sağlamasının ardından son haftalarda arttı.

Reuters’a göre İsrail’in şartları kabul ettiğine inanan Fransa ve ABD, ertesi gün İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldüren saldırıları başlatmasıyla “şaşkınlığa uğradı.”

Netanyahu, Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını ve yeniden gruplaşmasını engellemeyen tek taraflı bir ateşkesi reddederken, Fransa “diplomatik bir çözüm” üzerinde çalışmaya devam etmeye çalıştı.

Macron, özellikle Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin Lübnan’ın güneyinde İsrail’in çapraz ateşine maruz kalması nedeniyle Netanyahu’yu birkaç kez eleştirdi.

Fransa, 10.000 kişilik UNIFIL barış gücünde yaklaşık 700 askerle, İtalya ve İspanya ile birlikte Avrupa’nın başlıca katkı sağlayıcılarından biri. Her üç ülke de BM’nin İsrail’in barış gücü askerlerine yönelik saldırı ve ihlallerini kınadı.

Macron, Hamas’a karşı bir yıldır süren savaşta binlerce Filistinli sivilin öldürüldüğü ve insani bir krizin yaşandığı Gazze’de kullanılan saldırı silahlarının İsrail’e tedarikine son verilmesi çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot Macron’un “İsrail’in BM kararı ile kurulduğu” yönündeki yorumlarının, İsrail’e “BM tüzüğüne saygı göstermenin önemini hatırlatan genel ifadeler” olduğunu söyledi.

Fakat İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada İsrail’in, Nazi Almanyası ile işbirliği yapan Fransız hükümetine atıfta bulunularak, “Bağımsızlık Savaşında, birçoğu Holokost’tan ve Fransa’daki Vichy rejiminden kurtulanların da bulunduğu kahraman savaşçılarımızın kanlarıyla kurulduğu” belirtildi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Ukrayna’nın ‘hızlandırılmış NATO üyeliği’ talebine soğuk bakıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’nın NATO’ya hızlandırılmış üyelik talebini yakın gelecekte mümkün görmediğini açıkladı. İttifakın Ukrayna ile üyelik görüşmelerini sürdürmeye devam edeceği belirtilirken, Batı silahlarının Rusya sınırları içindeki hedeflere yönelik saldırılarda kullanılmasına izin verilmemesi yönündeki Amerikan tutumu değişmedi.

ABD’nin NATO Daimî Temsilcisi Julianne Smith, Ukrayna’nın yakın gelecekte ittifaka katılamayacağını duyurdu. RBC Ukrayna‘nın aktardığına göre Smith, “Şu anda ittifakın kısa vadede bir davet göndermeyi değerlendirdiği bir aşamada değiliz,” dedi.

Ancak Smith, NATO’nun geçen yaz Ukrayna’ya ittifaka katılım sözü verdiğini de hatırlatarak “NATO’nun bu konudaki tutumunun çok net olduğunu düşünüyorum,” ifadesini kullandı.

İttifakın Kiev ile üyelik görüşmelerini sürdüreceğini de vurgulayan yetkili, ayrıca, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardım sağlamaya devam edeceğini, ancak Batı silahlarının Rusya’nın derinliklerine dönük saldırılarda kullanılmasına izin verilmesi konusundaki tutumun değişmediğini belirtti.

Ukrayna, Eylül 2022’de hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu. O dönemde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın tüm üyelerinin, savaş devam ederken Kiev’in ittifaka katılmasının imkânsız olduğunu düşündüğünü söylemişti.

Haziran ayında Washington’da düzenlenen zirvenin ana bildirisinde, “Ukrayna’nın geleceğinin NATO’da” olduğu belirtilmiş ve ülkenin ittifakla siyasi olarak giderek daha fazla bütünleştiği ifade edilmişti.

Fakat Kiev’in resmi bir davet alabilmesi için “müttefikler anlaştığında ve gerekli tüm koşullar yerine getirildiğinde” bu davetin gerçekleşeceği vurgulanmıştı.

Ekim ayı başında NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın ittifaka katılmasının gerektiğini, zira NATO olmadan Avrupa’da kalıcı güvenliğin sağlanamayacağını ifade etti.

Rutte, “Önceliklerimiz aynı kalmaya devam ediyor. Özellikle Ukrayna’nın bağımsız ve demokratik bir devlet olarak varlığını sürdürmesini sağlamalıyız,” diye konuştu.

Rutte ayrıca, Washington’daki yaz zirvesinde Kiev’e vaat edilen yardım paketini uygulama taahhüdünde bulundu. Yeni genel sekreter, “Bu, bir komutanlık kurulmasını, mali yardımı ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine geri dönülmez şekilde ilerlemesini içeriyor, çünkü Ukrayna’nın yeri NATO’dur,” diye ekledi.

Dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, parlamentoda Kiev’in Ekim-Aralık 2024 arasında ilk dört maddesini uygulamayı planladığı bir “zafer planı” sundu.

Plan, beş maddeden ve üç gizli ekten oluşuyor. Zelenskiy’e göre, öncelikli olarak Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesi gerekiyor.

Zelenskiy’in ‘zafer planında’ neler var?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Meloni: İsrail’e tam silah ambargosu uyguladık

Yayınlanma

ANSA haber ajansının bildirdiğine göre İtalya Başbakanı Giorgia Meloni salı günü yaptığı açıklamada, İtalyan hükümetinin 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan sadece birkaç hafta sonra İsrail ile yapılan tüm yeni silah anlaşmalarını engellediğini söyledi.

Bugünkü (17 Ekim) Avrupa Konseyi zirvesi öncesinde İtalya Senatosunda yapılan bir tartışma sırasında İtalyan lider, “[İsrail’in] Gazze’deki askeri operasyonlarının başlamasının ardından hükümet derhal tüm yeni ihracat lisanslarını askıya aldı ve 7 Ekim’den sonra imzalanan tüm anlaşmalar uygulanmadı,” dedi.

Meloni milletvekillerine 7 Ekim’den önce verilen lisansların “dışişleri bakanlığındaki yetkili makam tarafından vaka bazında analiz edildiğini” söyledi.

“Her şeyi engelledik,” diyen Başbakan, hükümetinin politikalarının “Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık tarafından uygulanandan çok daha kısıtlayıcı” olduğunu belirtti.

Senatoda yaptığı konuşmada Meloni, İsrail’in Lübnan’daki BM Geçici Gücü (UNIFIL) barış gücü askerlerine yönelik saldırı iddialarını kınadı. Roma Avrupa’nın en fazla asker gönderen ülkesi ve İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani gerilimin tırmanmasına rağmen bölgede kalmaya devam edeceklerini söyledi.

Meloni, “Herhangi bir can kaybı ya da büyük bir hasar olmasa bile, İsrail’in UNIFIL’e yönelik saldırısının kabul edilemez olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English