Amerika
ABD, US Steel’in 15 milyar dolara satılmasına ilişkin kararı erteledi

ABD hükümeti, Başkan Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in karşı çıktığı, çelik devi Nippon Steel’in US Steel’i 15 milyar dolara satın alma teklifine ilişkin ulusal güvenlik incelemesini sürpriz bir kararla uzattı.
Financial Times’ın (FT) konuyla ilgili bilgi sahibi iki kişiden aktardığına göre, ABD’ye yapılan yatırımları güvenlik riskleri açısından inceleyen hükümet paneli olan ABD’deki Yabancı Yatırım Komitesi (Cfius), Japon gruba 90 günlük bir uzatma verdi.
Karar, anlaşmanın kaderinin 5 Kasım’daki ABD seçimlerinin sonrasına kadar neredeyse kesin olarak belirlenmeyeceği anlamına geliyor.
Biden, Birleşik Çelik İşçileri Sendikası’nın (USW) da karşı çıktığı bu anlaşmayı engelleyeceğinin sinyallerini vermişti. Hazine tarafından yönetilen kurum içi bir panel olan Cfius, bir incelemeyi tamamlamış ve anlaşmanın “hafifletilemeyecek güvenlik riskleri” oluşturduğu sonucuna varmıştı. Panel tavsiyesini Biden’a resmi olarak iletmemişti.
Karar, Biden’ın hafta sonu Delaware’de ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’dan oluşan Quad grubu liderlerini ağırlayacağı sırada Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile görüşmesinden günler önce geldi.
FT geçen hafta Nippon Steel’in başkan yardımcısı ve işlemin baş müzakerecisi Takahiro Mori’nin anlaşmayı kurtarmak için son bir girişimde bulunmak üzere Washington’a uçtuğunu bildirmişti.
Bir Beyaz Saray sözcüsü Biden ve Harris’in “US Steel’in yurt içinde sahip olunan ve işletilen bir Amerikan çelik şirketi olarak kalması” yönündeki görüşlerini koruduklarını söyledi.
“Başkan çelik işçilerimize arkalarında olduğunu söyledi ve bunda ciddi,” diyen sözcü, Biden’ın Cfius tavsiyesi almadığını da sözlerine ekledi.
USW Başkanı David McCall ise, “Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Harris, US Steel’in yurt içinde sahip olunan ve işletilen bir şirket olarak kalması gerektiğine inandıklarını ve USW üyelerine ve onların işlerine yönelik güçlü desteklerini sürdürdüklerini açıkça ifade ettiler. Sonuç olarak, Nippon’un satın almasının ulusal güvenlik açısından yaratacağı riskler ya da halihazırda tespit edilmiş olan kritik tedarik zinciri endişeleri konusunda hiçbir şey değişmemiştir,” dedi.
Uzatma kararı hakkında bilgi sahibi olan kişilerden biri, Cfius’un ciddi ulusal güvenlik endişelerini ortaya koyduğunu ve şirketlerin bu sorunları ele almak için daha fazla zaman talep ettiğini söyledi.
Söz konusu kişi, şirketlerin karmaşık durumlarda onay için yeniden dilekçe vermelerinin alışılmadık bir durum olmadığını belirterek, Cfius’un incelemeyi tamamlamasının muhtemelen 90 güne yakın bir süre alacağını sözlerine ekledi.
Konu hakkında bilgi sahibi olan ikinci kişi ise güvenlik incelemesinin uzatılması kararının, ABD’deki sistemi “bunaltan” çok fazla şeyin aynı anda devam etmesi nedeniyle alındığını söyledi.
Bu kişi, ABD’nin Çin’in çip endüstrisini kontrol altına almak amacıyla ihracat kontrolleri oluşturmak için Japonya ile görüştüğünü söyledi.
Cfius’un halihazırda bir kez tamamlanmış olan incelemeyi 90 gün uzatma kararı, satın almaya ilişkin nihai kararın bir sonraki başkana ait olacağı anlamına geliyor.
Amerika
Trump’tan yeni çok ülkeli seyahat yasağı

ABD Başkanı Donald Trump çarşamba günü, ulusal güvenlik risklerini gerekçe göstererek 19 ülkeden gelen kişilere yönelik kapsamlı bir yeni seyahat yasağı getirdi.
Yasak, Afganistan, Burma, Çad, Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen’den gelen kişilerin ABD’ye girişini tamamen kısıtlıyor. Başkan ayrıca Burundi, Küba, Laos, Sierra Leone, Togo, Türkmenistan ve Venezuela vatandaşlarının ABD’ye girişini kısmen kısıtlıyor ve sınırlandırıyor.
Yönetimin seyahat yasağı, ziyaretçilerin ve vize başvuru sahiplerinin güvenlik incelemesinin imkansız olduğu ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu ülkeleri belirlemeleri talimatını veren ilk günkü başkanlık kararnamesinin ardından aylardır hazırlık aşamasındaydı.
Kapsamlı planlama, Beyaz Saray’ın yasal engelleri aşma çabalarını gösteriyor: Trump’ın 2017’de çoğunluğu Müslüman ülkeleri hedef alan seyahat yasağı, bir dizi mahkeme yenilgisinin ardından nihayetinde hafifletilmiş bir versiyonuyla yürürlüğe girmişti.
Trump, Beyaz Saray tarafından yayınlanan bir videoda, “Bize zarar vermek isteyenlerin ülkemize girmesine izin vermeyeceğiz ve Amerika’nın güvenliğini sağlamaktan bizi hiçbir şey alıkoyamaz,” dedi.
Yasak, mevcut vize sahipleri, yasal daimi ikamet edenler, belirli vize kategorileri ve hükümetin ABD’nin ulusal çıkarlarına hizmet ettiğini belirlediği kişileri kapsamıyor.
Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun “yüksek riskli bölgeler” hakkında bir güvenlik incelemesi yaptığını ve hangi ülkelere yeni kısıtlamalar getirilmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunduğunu söyledi.
Başkan, yönetimin terörist faaliyetler, vize güvenliği işbirliği, bir ülkenin yolcuların kimliklerini doğrulama yeteneği, vatandaşların sabıka kayıtlarının tutulması ve yasadışı vize süresini aşma oranları gibi faktörleri incelediğini de sözlerine ekledi.
Planlamaya aşina olan ve isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bir ABD’li yetkiliye göre, Beyaz Saray çok daha uzun bir ülke listesi hazırlamayı düşünmüştü.
Trump çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkelerin koşullarını iyileştirip ABD’nin güvenlik standartlarını karşılaması halinde listenin değiştirilebileceğini, risk teşkil eden diğer ülkelerin ise listeye eklenebileceğini söyledi.
Trump’ın bu kararı, Colorado eyaletinin Boulder kentinde bir adamın İsrail yanlısı protestoculara molotof kokteyli atıp “derme çatma bir alev makinesi” kullanarak terör endişelerini artırmasından sadece birkaç gün sonra geldi.
İç Güvenlik Bakanlığına (DHS) göre, Mısır vatandaşı Mohamed Soliman, 2022 yılında göçmen olmayan vizeyle ABD’ye giriş yaptı ve vizesinin süresi 2023 yılında doldu.
DHS’ye göre, Soliman 2022’de sığınma başvurusunda da bulunmuştu. Beyaz Saray, bu olayı kontrolsüz göçün ulusal güvenliğe nasıl bir tehdit oluşturduğunun bir örneği olarak öne çıkarırken, Soliman federal ve eyalet nefret suçlarıyla suçlandı.
Trump yönetimi, Soliman’ın ailesi olan eşi ve beş çocuğunu sınır dışı etmek için hızlıca harekete geçti, ama Kaliforniya’daki bir federal yargıç bu çabaları geçici olarak engelledi. Aile salı günü Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Birimi tarafından gözaltına alındı.
Trump, göçmenliği uzun süredir ulusal güvenlik meselesi olarak nitelendiriyor ve ikinci döneminde, belgesiz göçmenleri ülkeden hızla çıkarmak ve göçmenliği “istila” olarak ilan etmek için bu argümana daha da fazla ağırlık veriyor.
Beyaz Saray’dan mahkeme salonlarındaki Adalet Bakanlığı avukatlarına kadar, Trump yönetimi, başkanın ulusal güvenlik üzerindeki doğal yetkisi nedeniyle, ABD için önemli bir risk teşkil eden kişileri tek taraflı olarak belirleme yetkisine sahip olduğunu savunuyor.
Trump, Beyaz Saray tarafından yayınlanan ve yasağı duyuran videoda, “Colorado’nun Boulder kentinde meydana gelen son terör saldırısı, uygun şekilde güvenlik kontrolünden geçmemiş yabancı uyrukluların yanı sıra, geçici ziyaretçi olarak gelip vizelerinin süresini aşanların ülkemiz için oluşturduğu aşırı tehlikeyi bir kez daha ortaya koydu. Onları istemiyoruz. 21. yüzyılda, dünyanın dört bir yanından gelen tehlikeli yerlerden gelen yabancı vize süresini aşan kişiler tarafından birbiri ardına terör saldırıları gerçekleştirildi,” diyor.
Amerika
Trump, Harvard’a yabancı öğrenci girişini durdurdu

ABD Başkanı Donald Trump, yabancı öğrencilerin Harvard Üniversitesi’nde okumak için ABD’ye girişini yasaklayan bir kararname yayınladı.
Başkan çarşamba günü yayınladığı kararnameyi duyuran açıklamada, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya okuldaki yabancı öğrencilerin vizelerini iptal etmeye başlama yetkisi verdiğini de belirtti.
Trump açıklamasında, bu kararın, üniversitenin uluslararası öğrencileri tarafından işlenen “bilinen yasadışı faaliyetler” hakkında bilgi paylaşmayı reddetmesi nedeniyle alındığını belirtti.
Bu emir, mayıs ayında bir federal yargıcın, “antisemitizm ve sivil hak ihlalleri” iddiasıyla okulu cezalandırma çabalarının bir parçası olarak, yönetimin Harvard’ın uluslararası öğrencileri kaydetmesini engellemesine yönelik bir ihtiyati tedbir kararı vermesine rağmen geldi.
Üniversite, bu sorunları kendi başına çözmek için çalıştığını belirtiyor.
Başsavcı Pam Bondi X’te yaptığı açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘elit’ bir üniversitede okumak için kabul edilmek bir hak değil, bir ayrıcalıktır. Adalet Bakanlığı, ulusal güvenlik gerekçesiyle Harvard Üniversitesi’ne yeni yabancı öğrencilerin girişini askıya alan Başkan’ın kararını kararlılıkla savunacaktır, dedi.
Harvard Sözcüsü Jason Newton ise cevaben yaptığı açıklamada, “Bu, Harvard’ın Anayasanın Birinci Ek Maddesinde güvence altına alınan haklarını ihlal eden, yönetimin attığı bir başka yasadışı misilleme adımdır. Harvard, uluslararası öğrencilerini korumaya devam edecektir,” diyerek meydan okudu.
Trump’ın üniversiteyle olan kavgası, Harvard’ın, ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle, Beyaz Saray’ın kabul ve disiplin politikalarını revize etme talebini reddetmesiyle nisan ayında başladı. Beyaz Saray, 2 milyar dolardan fazla federal hibeye el koyarak yanıt verdi.
Mayıs ayı başında Trump, Harvard’ın vergi muafiyetini iptal etme planlarını açıkladı. Ayın sonlarında ise 3 milyar dolarlık üniversite hibesinin meslek okullarına dağıtılmasını önerdi.
Uluslararası öğrenciler, Harvard’ın öğrenci nüfusunun yaklaşık yüzde 27’sini oluşturuyor. Beyaz Saray ilk olarak mayıs ayı sonunda, üniversitelerin yabancı öğrencileri kaydetmesine olanak tanıyan Öğrenci ve Değişim Ziyaretçi Programı’na üniversitenin katılımının iptal edilmesini istedi. Harvard İç Güvenlik Bakanlığı’nı dava etti ve bir federal yargıç hemen geçici bir ihtiyati tedbir kararı verdi.
ABD Bölge Yargıcı Allison Burroughs geçen hafta yaptığı duruşmada, yabancı öğrenci meselesiyle ilgili dava sürerken Trump yönetiminin Harvard’a karşı olumsuz önlemler almasını engelleyecek bir ön tedbir kararı vermeyi planladığını söyledi.
Trump yönetimi herhangi bir tedbir kararına karşı çıkmasına rağmen, Adalet Bakanlığı ve Harvard avukatlarından bir metin üzerinde anlaşmaya varmalarını istedi. İki taraf henüz yargıca geri dönüş yapmadı.
Amerika
FT: Büyük yatırımcılar ABD piyasalarından uzaklaşıyor

Büyük kurumsal yatırımcılar, Donald Trump’ın ticaret savaşları ve ülkenin artan borcunun küresel portföylerde Amerikan varlıklarının hakimiyeti konusunda endişeleri artırmasıyla ABD piyasalarından uzaklaşıyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre ABD başkanının “dengesiz” ticaret politikası, son aylarda küresel piyasaları sarsarak ABD dolarında keskin bir satış dalgasına yol açtı ve Wall Street hisseleri bu yıl Avrupa rakiplerinin çok gerisinde kaldı.
Trump’ın önümüzdeki on yıl içinde Washington’un borcuna 2,4 trilyon dolar ekleyeceği tahmin edilen tarihi vergi yasası da ABD Hazine tahvillerine baskıları artırdı.
780 milyar dolarlık varlığı yöneten AllianceBernstein’ın CEO’su Seth Bernstein, “İnsanlar ABD’ye olan maruziyetlerini yeniden düşünmelidir. Açık bir sorun olarak ortada duruyor ve giderek kötüleşiyor. ABD’nin bu hızla borçlanmaya devam etmesi savunulamaz. Buna ticaret politikamızın öngörülemezliğini de ekleyince… İnsanlar durup düşünmeli: Tek bir pazara ne kadar yoğunlaşmak istiyorsunuz?“ diye sordu.
Büyük bir Amerikan özel sermaye şirketinin üst düzey yöneticisi, Trump’ın Washington’un ticaret ortaklarına kapsamlı gümrük vergileri uyguladığını açıkladığı ”kurtuluş günü“ tarifelerini “birçok insana ABD’ye aşırı ağırlık verdiklerini gösteren bir uyarı” olarak nitelendirdi.
Kurumsal yatırımcılar ABD’deki varlıklarının boyutunu gözden geçirirken, Kanada’nın en büyük ikinci emeklilik fonu Caisse de dépôt et placement du Québec, portföyünün şu anda %40’ını oluşturan ABD’deki varlıklarını azaltacağını açıkladı. Fon, İngiltere, Fransa ve Almanya’daki yatırımlarını artırmayı planlıyor.
203 milyar dolarlık alternatif yatırım fonu Oaktree Capital Management’ın kurucu ortağı Howard Marks, FT’ye verdiği demeçte, “ABD, bir asırdır dünyanın en iyi yatırım yeriydi, fakat yatırımcıların ABD’nin istisnacılığının artık o kadar da istisnai olup olmadığını sorgulamaya başladığını ve portföylerini buna göre yeniden konumlandırmayı düşündüklerini duymaya başladım,” dedi.
ABD borsaları, Trump’ın 2 Nisan’da gümrük vergilerini açıklamasının ardından yaşadığı kayıpları telafi etti. Fakat S&P 500, Stoxx Europe 600 endeksinin %9’luk artışına kıyasla, bu yıl %2’nin altında bir artış kaydetti.
Trump, başlangıçta açıkladığı birçok gümrük vergisinden geri adım atmış olsa da, dolar üç yılın en düşük seviyesine yakın seyrediyor ve bu yıl %9 değer kaybetti.
Yatırımcılar, ABD ekonomisinin küresel hakimiyeti ve sermaye piyasalarının derinliğinin, ülkenin küresel yatırımlar için en önemli destinasyon olmaya devam edeceği anlamına geldiğini söylüyor.
Yine de birçok kişi, ABD’nin küresel hisse senedi piyasası değerindeki payını bu yılın başında yaklaşık üçte ikiye çıkaran on beş yılı aşkın süredeki sermaye girişi ve üstün performansın tersine dönüp dönmeyeceğini sorguluyor.
Birleşik Krallık’taki varlık yönetimi şirketi Schroders’ın CEO’su Richard Oldfield, “Yatırımcıların ABD’den uzaklaşma eğiliminin ilk işaretlerini görmeye başladık,” dedi.
Almanya’nın savunma ve altyapıya 1 trilyon avroluk harcama yapmasının büyümeyi canlandırması beklenen Avrupa piyasaları, yatırımcıların ABD’ye maruz kalma konusundaki temkinli tavrından faydalandı.
Blackstone’un başkan yardımcısı Tom Nides, “Avrupa konusunda oldukça iyimseriz. Burada hükümetler nispeten istikrarlı. Parayı Avrupa’ya kaydırmak kesinlikle kötü bir bahis değil,” dedi.
New York merkezli yatırım şirketi Neuberger Berman, Avrupa özel sermaye yatırımlarının yüzde 65’ini bu yıl Avrupa’da gerçekleştirdi. Şirketin Avrupa özel sermaye başkanı Joana Rocha Scaff, son yıllarda bu oranın yüzde 20-30 olduğunu belirtti. Avrupa’ya ilginin arttığını belirten Scaff, “Bu sadece gümrük vergilerinden ibaret değil. Avrupa’nın makroekonomik ortamı ABD’den daha iyi değil, ama daha istikrarlı. Sadece ticaret savaşları değil, [ABD’deki] bazı iç istikrarsızlıklar ve önerilen vergi tasarıları da ABD dışındaki yatırımcıları etkiliyor,” diye konuştu.
Bazı yatırımcılar, Avrupa ve Asya’daki daha küçük ve parçalanmış pazarların anlamlı bir alternatif sunup sunmadığını sorguluyor. Oaktree’den Marks, “Avrupa’da büyüme hâlâ durgun ve düzenlemeler çok sıkı, Çin ise hâlâ karmaşık bir ülke. Büyük miktarda sermaye başka nereye yatırılabilir?” diye sordu.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Amerika2 hafta önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Görüş2 hafta önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Diplomasi1 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi1 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş1 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını1 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu