Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’de liseler askerileştiriliyor

Yayınlanma

New York Times’a lisedeki ilk gününü anlatan Andreya Thomas, ders programına baktığı zaman bilmediği bir derse kayıt olduğunu gördü. Bu dersin adı, “J.R.O.T.C.” kısaltmalarından oluşuyordu.

Detroit’teki bir lisede yaşanan bu olay Thomas ile sınırlı kalmamış, diğer yeni öğrenciler de benzer durumla karşı karşıya kalmıştı. Görünen o ki, liseliler Amerikan ordusu tarafından fonlanan Genç Yedek Subay Eğitim Kolordusu’nun (JROTC) sınıfına dahil edilmişlerdi.

JROTC, görünürde liderlik yeteneklerini, disiplini ve medeni değerleri öğretmek için tasarlanmıştı. Gerçekte ise öğrencileri askeri bir kariyere yönlendirme amacı güdüyor. Derste öğrencilerin askeri üniforma giymesi ve sürekli bağıran bir eğitmenin emirlerine uyması zorunlu. 

Thomas, kendi gibi birçok öğrencinin dersi bırakmak için başvurduğunu fakat okul yöneticilerinin reddettiğini vurguluyor. Yöneticiler, öğrencilere verdikleri cevapta, dersin “zorunlu” olduğunu söylemişlerdi.

Seçmeliden zorunluya geçiş

JROTC dersleri, ülke çapında 3 bin 500 civarında okulda müfredata dahil ve emekli askerler tarafından veriliyor. 

Normal şartlarda Pentagon talimatnamesi, bu derslerin “seçmeli” olduğunu yazıyor. Bununla birlikte fiilen dersler zorunlu hale gelmiş durumda.

New York Times’ın yaptığı araştırmaya göre, onlarca okul programı ya zorunlu hale getirdi ya da bir sınıftaki öğrencilerin yüzde 75’ini programa yönlendirdi. Bu okulların bulunduğu kentler arasında Detroit, Los Angeles, Philadelphia ve Oklahoma City de yer alıyor.

Araştırmanın bir diğer sonucu, programa yüksek katılımın görüldüğü okulların çoğunlukla beyaz olmayan ve yoksul öğrenciler tarafından gidilen okullar olduğu.

Gençleri askerileştirmenin kısa tarihi

Tarihi 1916’ya dayanan JROTC’nin kapsamı 1964 yılında çıkarılan yeni bir yasa ile genişletilmişti. 

1970’li yıllarda Vietnam Savaşı’na karşı yükselen barış hareketi sırasında, JROTC’nin liselerden Vietnam’a asker devşirmeye çalışması birçok tepkiye yol açmıştı. Bazı okullar tepkiler neticesinde programı sınırlandırma kararı almıştı.

ABD’deki savaş karşıtı eski asker örgütleri, JROTC’nin Amerikan toplumunu militaristleştirmenin aracı olarak kullanıldığını savunuyorlar. Federal ordunun ders müfredatını ve öğretmenleri seçmesi de eğitim birliğini sarsan ve yerel okullardaki yöneticilerin ve öğretmenlerin kontrolünü azaltan bir uygulama olarak görülüyor.

Ders içeriği ise militarist, otoriter bir itaatkârlık ve pasiflik vaaz ettiği için eleştiriliyor.

Müfredatta çarpıtılan tarih

JROTC programında kullanılan ders kitaplarının, normalde tüm ders kitaplarına yapılan değerlendirmelerden geçmemesi de ayrı bir sorun olarak görülüyor.

Örneğin, program dahilinde okutulan bir kitapta ABD’nin Vietnam Savaşı’na Tonkin Körfezi’nde saldırıya uğraması nedeniyle girdiği yazılı. Oysa 4 Ağustos 1964’te Amerikan gemilerine Kuzey Vietnamlıların saldırdığı iddiasının tamamen uydurma olduğu kanıtlandı. Dahası, Tonkin Körfezi’nde olduğu iddia edilen olay, zaten ABD Kongresi’nin Vietnam’a dahil olma kararı almasından iki gün sonra gerçekleşmişti.

Kitaplardan birinde, ABD’nin Vietnam Savaşı’nı kaybetmesinin nedeni olarak siyasetçilerin orduya “nereye ve nasıl bombalayacağını” dikte ederek onu sınırlandırması gösteriliyor.

Deniz Piyadeleri’ne ait bir ders kitabında da kadın öğrencilere askeri üniforma giydiklerinde ruj sürmeleri ve saçlarını “çekici bir kadınsı stilde” toplamaları tavsiye ediliyor.

Yine ABD’nin 1986’da Libya’yı bombalaması, tüm Avrupalı müttefiklerin onayıyla gerçekleştirilmiş olarak gösteriliyor. Oysa Fransa ve İspanya, bombardımanın kendi hava sahaları kullanılarak yapılmasına itiraz etmişti.

1988’de Iran Air yolcu uçağını seyir füzeleriyle vurup içindeki 290 kişiyi öldüren ABD, bu meselede de “kader kurbanı” gibi gösteriliyor. “Talihsiz bir olay” diye nitelendirilen olayda, yolcu uçağının Amerikan gemisine “tehditkar bir biçimde yaklaşıyor göründüğü” yazıyor ama Amerikan donanmasının yaptığı soruşturmada İran uçağının normal rotasında seyrettiği ortaya çıkmıştı.

Liderlik ideallerinin anlatıldığı bir kitapta, Amerikan İç Savaşı’nda Güneyli Konfederasyoncuların lideri olan Robert E. Lee örnek alınması gereken bir figür olarak anlatılıyor. Robert E. Lee’nin ABD’de hâlâ heykelleri bulunuyor ve Trump’ın başkanlık döneminde bu mesele büyük olaylara yol açmıştı.

Cinsel taciz skandalı

Geçtiğimiz yaz aylarında, JROTC programı kapsamında ders veren eğitmenlerin cinsel tacizde bulunduğu ortaya çıkmıştı.

İlk etapta, 33 öğretmenin cinsel tacizde bulunduğu tespit edilmişti. Mesele ABD Kongresi’nin de gündemine gelmiş ve senatörler Pentagon’dan açıklama talep etmişti.

Fakat aylar içerisinde meselenin boyutunun daha büyük olduğu anlaşıldı. En az 58 öğretmenin cinsel taciz veya suistimal vakasına karıştığı ortaya çıktı. Bu durum, ordunun bir Kongre komitesindeki ifadesinde duyuruldu.

Ordunun bildirdiğine göre, intihar eden ikisi hariç tüm öğretmenlerin sertifikası ellerinden alındı.

Pentagon programı genişletmeyi planlıyor

Pentagon verilerine bakılırsa, son yıllarda orduya giren gençlerin yüzde 44’ü JROTC programı çıkışlı.

Ordu, bunun bir askere alma yöntemi olmadığını savunsa da 400 milyon dolarlık bütçenin genişletilmesi açıkça konuşuluyor. 1970’li yıllardan bu yana JROTC programına harcanan yıllık bütçe üç katına çıkmış durumda.

Programı destekleyen okul müdürleri, okul motivasyonu az öğrencilerin bu sayede öz disiplin ve yoldaşlık duygusu kazandıklarını savunuyorlar. Yanı sıra kentlerdeki öğrencilerin bu sayede uyuşturucu ve şiddetten de kurtulabileceğini ileri sürüyorlar.

Öte yandan ordu, okulları mali olarak da programı teşvik etmeye yönlendiriyor çünkü öğretmenlerin ücretlerine ordu katkı sunuyor. Elbette bu katkı karşılığında JROTC derslerinin fiilen zorunlu hale getirilmesi isteniyor. Bazı okullar, ordunun mali desteği ile tasarrufta bulunup yeni öğretmenleri işe alabiliyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English