Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Arakçi: ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması için hiçbir anlaşma yapılmadı

Yayınlanma

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması için şu anda hiçbir anlaşma yapılmadığını ve görüşmeler için bir zemin bulunmadığını açıkladı. Arakçi, Avrupa’yı snapback mekanizmasını etkinleştirmemesi konusunda uyararak bunun ‘tarihi bir hata’ olacağını belirtti ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Grossi’yi kabul etme gibi bir planlarının olmadığını söyledi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması için şu anda herhangi bir anlaşma yapılmadığını ve görüşmeler için bir zemin bulunmadığını belirtti.

Arakçi, Avrupa’yı “snapback” (tetik mekanizması) olarak bilinen mekanizmayı etkinleştirmemesi konusunda uyararak bunun “tarihi bir hata” olacağını söyledi. Ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’yi şu anda kabul etme gibi bir planlarının olmadığını da sözlerine ekledi.

Tesnim ajansının aktardığına göre dün katıldığı televizyon programında konuşan Arakçi, son dönemde yaşanan çatışmaların diplomasiye bir ihanet olduğunu vurgulayarak, İran’ın meşru müdafaa hakkını kullandığını ve dünyanın artık kendilerine hak verdiğini ifade etti.

İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı

‘ABD ile müzakereler için bir zemin yok’

Diplomasinin her zaman var olduğunu ancak müzakerenin diplomasinin sadece bir parçası olduğunu belirten Arakçi, “Diplomasi şu anda da mesaj alışverişleri ve görüşmelerle devam ediyor. Ancak ABD ile müzakerelere dönüp dönmeyeceğimiz değerlendirilmeli,” dedi.

Arakçi, ABD’nin müzakerelerin ortasında ihanet ettiğini ve bu tecrübenin değerlendirmelerinde dikkate alındığını vurguladı.

Trump’ın açıklamalarına ilişkin ise Arakçi, “Müzakerelerin yeniden başlaması için hiçbir anlaşma yapılmadı, hatta bu konuda bir görüşme dahi olmadı. Şu anda müzakere için bir zemin bulunmuyor,” ifadelerini kullandı.

Arakçi, çatışmalardan önceki müzakerelerde ABD’nin sunduğu teklifin birçok unsurunun kabul edilemez olduğunu ve İran’ın kendi karşı teklifini sunacağı sırada saldırının gerçekleştiğini belirtti.

Avrupa’ya ‘tarihi hata’ uyarısı

Arakçi, Avrupa’nın müzakere masasına dönme çağrılarına tepki göstererek, “Hangi müzakere masası? ‘Müzakere masasına dönün’ diyenler hangi masadan bahsettiklerini açıklamalı,” şeklinde konuştu.

Özellikle Fransa ve İngiltere’nin “snapback” mekanizmasını etkinleştirme ihtimaline değinen Arakçi, bunun Avrupa’nın en büyük stratejik hatası olacağını ve nükleer dosyadaki rollerini sonsuza dek bitireceğini söyledi.

Arakçi, “Avrupa, nükleer tesislere yapılan saldırıyla müzakere gücümüzü yok edeceğini sandığı gibi, snapback ile de İran’ın elini boşaltacağını sanıyor. Bu yanlış bir varsayımdır. Ne askeri saldırılar ne de snapback İran’ın konumunu zayıflatmaz, aksine Avrupa’nın rolünü tamamen ortadan kaldırır,” diye konuştu.

‘İran Lübnan değildir’

Çatışmaların durdurulması sürecine de değinen Arakçi, İran’ın tek şartının düşmanın ön koşulsuz olarak saldırılarını durdurması olduğunu ve bu şartın gerçekleştiğini ifade etti.

Arakçi, “Ateşkesi kabul ettiğimizi söylemedik, ancak rejim saldırılarına devam etmezse bizim de devam etme niyetimiz yok,” diye konuştu.

İsrail’in çaresizlikten bu noktaya geldiğini savunan Arakçi, Avrupalı bir muhatabına net bir mesaj verdiğini belirterek, “Açıkça söyledim; onlara İran’ın Lübnan olmadığını ve ateşkesi ihlal ederlerse İran’ın karşılık vereceğini iletin. Umarım ateşkese saygı gösterirler çünkü müsamaha göstermeyeceğiz,” dedi.

Grossi’nin ziyaret talebine ret

UAEA ile ilişkiler ve Başkan Grossi’nin Tahran’a yapacağı ziyaret talebi hakkında da konuşan Arakçi, “İran İslam Cumhuriyeti’nin şu anda Sayın Grossi’yi kabul etme gibi bir planı yoktur,” ifadelerini kullandı.

Arakçi, nükleer tesislerin bir kısmının tahrip edildiği mevcut durumda denetimlerin, hasarın boyutu hakkında kesin bilgiye erişim anlamına geleceğini ve bu konunun Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi tarafından değerlendirileceğini belirtti.

Saldırganın tespiti için BM’de girişim başlatıldı

Arakçi, saldırıların yol açtığı zararların tazmini için de adımlar atıldığını açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Hukuk Departmanı’nın, Birleşmiş Milletler nezdinde saldırganın tespiti ve zararların tazmini konusunu takip etmekle görevlendirildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Danışmanlığının da maddi ve insani kayıpların belgelenmesi sürecini yürüttüğünü ekledi.

Komşu ülkelere dostluk mesajı

İran’ın bölgedeki Amerikan üslerine yönelik saldırısının komşu Arap ülkelerine yönelik bir mesaj taşımadığını vurgulayan Arakçi, “Saldırı, yalnızca ABD’nin tehdidine bir yanıttı. Bölgedeki Amerikan üslerinin, ev sahibi ülkelerin bilgisi olmasa bile, İsrail’i desteklemede rol oynadığına dair kanıtlarımız var,” dedi.

Arakçi, İran’ın politikasının başta Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, Irak ve Mısır olmak üzere komşularıyla dostane ilişkileri geliştirmek olduğunu sözlerine ekledi.

Ortadoğu

Hamaney, ABD ile müzakereye izin vermedi

Yayınlanma

İran, ABD ile yeni bir nükleer müzakere süreci başlatmak için acele etmiyor. İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ’in kıdemli danışmanı Ali Laricani, nükleer görüşmelerin şu an için “öncelik olmadığını” ve “aceleye getirilmemesi gerektiğini” söyledi.

Laricani, “Müzakere bir taktiktir. Ne zaman gerekli olduğuna liderlik karar verir. Gerekli değilse kullanılmasına da gerek yok. Görüşme için bir aciliyet yok… Onlar bize savaş açtı; önce bunun nedenini açıklamalılar” ifadelerini kullandı.

Laricani ayrıca, “Diplomasiye başlama kararı yalnızca İmam Hamaney’e aittir ve henüz böyle bir izin verilmiş değil” diyerek, “güç yoluyla barış” dayatma fikrinin bölgeyi yeniden şekillendirmeye çalışanların “gerici bir teorisi” olduğunu söyledi.

İran’dan ‘adil anlaşma olmazsa görüşme de olmaz’ mesajı

Laricani’nin açıklamaları, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin, Washington adil bir anlaşma için hazır olmadıkça yeni müzakerelere başlanmayacağına dair uyarısının hemen ardından geldi.

Arakçi, “Yeni bir müzakere turu, yalnızca karşı taraf adil, dengeli ve karşılıklı fayda sağlayan bir nükleer anlaşmaya hazır olduğunda mümkün” dedi. “Bu yıl Haziran ayında müzakere masasından kalkan ve askeri seçeneği tercih eden İran değil, ABD’dir” diye ekledi.

Arakçi ayrıca, Fransa, Almanya ve İtalya dışişleri bakanlarıyla ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ile de görüşmeler yaptığını belirtti. Bu görüşmelerde, eğer AB ve E3 ülkeleri sürece dahil olmak istiyorsa “sorumlu davranmaları ve tehdit ile baskıya dayalı eski politikalardan, özellikle de hiçbir ahlaki ve yasal zemini olmayan ‘snapback’ mekanizmasından vazgeçmeleri gerektiğini” açıkça ifade ettiğini söyledi.

İngiltere, Fransa ve Almanya, 2015 tarihli nükleer anlaşmanın “snapback” mekanizması kapsamında İran’a yönelik BM yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceği tehdidinde bulunmuştu. Batılı ülkeler bu anlaşmaya uymaya devam ederken, ABD 2018’de anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmişti.

ABD saldırıları ve karşılıklı açıklamalar

İran basınında bu ayın başlarında çıkan haberlere göre, Tahran yönetimi ABD’nin müzakereleri yeniden başlatma yönündeki talebini değerlendirmeye aldı. Bazı kaynaklar, İran’ın müzakereler sürerken haziran ortasında ABD destekli İsrail saldırıları nedeniyle ABD’den tazminat talep edebileceğini öne sürdü.

ABD Başkanı Donald Trump ise son haftalarda yaptığı açıklamalarda, müzakerelere gerek olmadığını, haziran sonunda düzenlenen sığınak delici bombalı saldırı ile İran’ın nükleer tesislerini “yerle bir ettiklerini” ve “nükleer programı sona erdirdiklerini” iddia etti.

Ancak geçen ayki hava saldırılarında hedef alınan üç İran nükleer tesisinden yalnızca birinin ciddi hasar aldığı diğer ikisinin kısa sürede yeniden işler hale gelebileceği ortaya çıkmıştı. Bu bulgu, Trump’ın İran’ın nükleer kapasitesinin tamamen yok edildiği yönündeki iddialarına gölge düşürdü. Hamaney, saldırılar sonrası Trump’ın ortaya attığı iddiaları yalanlayarak, “kendini kurtarmak” için saldırıların boyutunu büyüttüğünü söylemişti. Daha önceki değerlendirmeler de İran’ın nükleer programının sadece birkaç ay geriletildiğini ortaya koymuştu.

Tahran yönetimi ise uranyum zenginleştirmeye ve nükleer programını geliştirmeye devam edeceğini açıkladı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Süveyda kırsalında çatışmalar yeniden alevlendi

Yayınlanma

Suriye’nin güneyindeki Süveyda kentinin kırsalında, hükümet yanlısı Bedevi aşiretlerle Dürzi silahlı gruplar arasında daha önce sağlanan ateşkese rağmen çatışmalar yeniden başladı. Yerel kaynaklara göre, iki taraf arasındaki çatışmalar şehir merkezine yaklaşık altı kilometre uzaklıkta yoğunlaşıyor.

İsrail’in gece boyunca Süveyda kırsalına düzenlediği hava saldırılarında, Dürzi gruplarla çatışan Bedevi milisler hedef alındı. İsrail, saldırılarını, Dürzi sivilleri koruma iddiasıyla düzenliyor.

Öte yandan, Suriye İçişleri Bakanlığı Levant24’e yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin Süveyda’ya yeniden asker sevk etmeye hazırlandığı yönündeki haberleri yalanladı. Açıklamada, “Bazı basın organları ve ajanslar, İç Güvenlik Güçleri’nin Süveyda iline girdiğini iddia eden asılsız haberler yayımlamıştır. Bu konuda resmi bir açıklama yapılmamıştır ve yayımlanan haberlerdeki iddiaları kesin olarak reddediyoruz” denildi.

Bakanlık ayrıca basını güvenilir olmayan bilgileri yaymakla suçlayarak, “Güvenilir olmayan bilgileri aktaran medyayı sorumlu tutuyoruz. İçişleri Bakanlığı güçlerinin normal hazırlık durumunda olduğunu ve şu anda vilayette herhangi bir hareket veya konuşlanma olmadığını da teyit ediyoruz” diye ekledi.

Ancak İsrail basınında yer alan haberlere göre, İsrail Süveyda’daki gerginlik nedeniyle sınırlı sayıda Suriye güvenlik gücünün bölgeye girişine izin verdi. Reuters ise İçişleri Bakanlığı sözcüsüne dayandırdığı haberinde, Suriye birliklerinin kente yeniden girmeye hazırlandığını iddia etti.

Bu arada, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Süveyda’daki Dürzilere ulaştırılmak üzere yaklaşık 2 milyon şekel (540 bin dolar) değerinde insani yardım gönderme talimatı verdiğini açıkladı. Yardım paketlerinin gıda, ilaç ve ilk yardım malzemelerini içereceği belirtildi. Yardımın nasıl ulaştırılacağına dair detay verilmedi, ancak “hedefli şekilde” teslim edileceği ifade edildi.

İsrail, gece saatlerinde Süveyda kırsalındaki Bedevi savaşçıları hedef alarak hava saldırılarını sürdürdü. Yedioth Ahronoth gazetesine göre, İsrail salı gününden bu yana Suriye genelinde 200’den fazla hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıların büyük bölümü Süveyda’daki olaylarla doğrudan bağlantılı olmayan hedefleri vurdu.

İsrail dün de Suriye Savunma Bakanlığı binası ile Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayına yakın bir noktayı da hedef aldı. İsrail, bu saldırıların “Dürzileri koruma” amacıyla yapıldığını ileri sürdü. Saldırılarda 12’den fazla kişi hayatını kaybetti. İsrail, saldırılarına akşam saatlerinde de devam etti.

Bu saldırılar yaşanırken, Süveyda’da Suriye hükümet güçleri ile Dürzi silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalar sürüyordu. Çatışmalar, çarşamba akşamı ateşkes anlaşmasının duyurulmasıyla sona erdi. Anlaşmaya göre, yerel Dürzi grupların hâkimiyetinde olan Süveyda’nın Suriye devletine entegre edilmesi öngörülüyor.

Şam yönetimi hafta başında yaptığı açıklamada, Süveyda’ya “düzeni sağlamak ve yasa dışı grupları temizlemek” amacıyla konuşlandıklarını belirtmişti. Ancak hükümet güçlerinin, Dürzi gruplara karşı düzenlenen saldırılarda Bedevi milislerle birlikte hareket ettiği bildirildi.

Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle bağlantılı savaşçıların onlarca silahsız sivili infaz ettiği öne sürüldü.

Ateşkes kapsamında, çarşamba akşamı itibarıyla Suriye birlikleri Süveyda’dan çekildi.

Pazar günü genç bir Dürzi erkeğin Bedevi savaşçılar tarafından soyulup dövülmesinin ardından başlayan çatışmalarda dört gün içinde 370’ten fazla kişi öldü.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Netanyahu, ‘Morag Koridoru’ndan geri adım attı

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Gazze’nin güneyindeki Morag Koridoru’ndan asker çekmeyi kabul ettiği ileri sürüldü.

Ynet News’in aktardığına göre, Tel Aviv’in arabuluculara sunduğu son geri çekilme haritalarında Morag Koridoru’ndan çekilmeyi kabul etmesinin ardından Hamas ile bir uzlaşmaya varıldı. Netanyahu’nun, İsrail heyetinin anlaşma sağlanana kadar Katar’ın başkenti Doha’da kalması yönünde talimat verdiği belirtildi. Haberde, Netanyahu’nun bu anlaşmayı mutlaka sağlamak istediği vurgulandı.

Haberde, “Netanyahu, ateşkes ve kısmi esir takası anlaşması için önemli tavizler vermeye hazır. Talimatı doğrultusunda ordu, Morag Koridoru da dahil yeni pozisyonlara çekilmeye hazırlanıyor” ifadelerine yer verdi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de hafta başında yaptığı açıklamada, hükümetin belirlediği hatlara göre ordunun esnek davranacağını, anlaşma olması halinde buna uygun şekilde konuşlanacaklarını söylemişti.

Askerî ve siyasi çevrelerde muhalefet yükseliyor

Ancak Ynet News, İsrail’de bazı güvenlik yetkililerinin Morag Koridoru’ndan çekilme kararına karşı olduğunu yazdı. Bu yetkililer, çekilmenin Hamas’ın tamamen yıkılan Refah kentinde yeniden varlık göstermesinin önünü açacağını ve İsrail’in “Gideon’un Arabaları Operasyonu” olarak adlandırdığı son saldırıların “kazanımlarını” zayıflatacağını savunuyor.

Yetkililer, Netanyahu’nun vereceği tavizlerin bu aşamada değil, savaşın tamamen sona ereceği nihai bir anlaşmanın parçası olarak gündeme gelmesi gerektiğini ifade etti. Ordu içinden bazı isimler ise Hamas’ın elindeki tüm rehineleri serbest bırakmayacağını, bu nedenle mümkün olan en fazla sayıda rehinenin geri getirilmesinin “pratik yol” olduğunu söylüyor.

Yedioth Ahronoth’a göre, Netanyahu’nun koalisyonunda yaşanan krizler de bu anlaşma olasılığını artırıyor. Ekim 2026’da yapılması planlanan seçimler öncesi, Netanyahu’nun anlaşmayı siyasi bir kazanıma dönüştürmek istediği değerlendiriliyor. Koalisyondaki ultra-Ortodoks partiler Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği (UTJ), yeşiva öğrencileri askerlikten muaf tutan yasa çıkarılamadığı gerekçesiyle hükümetten çekilmişti.

Gazze’nin en güneyindeki şehir olan Refah’ı Han Yunus’tan ayıran Morag Koridoru, bu yılın başlarında açıldı. Tel Aviv, bu koridoru tampon bölge ilan etti. Bu koridordaki İsrail varlığı, Hamas ile Tel Aviv arasındaki müzakerelerde başlıca anlaşmazlık konularından biri oldu.

Hamas, Gazze’den İsrail askerlerinin tamamen çekilmesi ve savaşın kalıcı olarak sona erdirilmesi konusunda ısrar ediyor. Buna karşılık Netanyahu, rehinelerin serbest bırakılmasının ardından Hamas silahsızlanmadığı takdirde saldırıların yeniden başlayacağını defalarca dile getirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English