Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’den Nevada lityum tesisi için 2,26 milyar dolarlık rekor kredi

Yayınlanma

ABD’de Biden yönetimi, Lithium Americas’ın ülkenin en büyük Nevada lityum yatağını geliştirmesine yardımcı olmak için 2,26 milyar dolarlık bir kredi teklif ediyor.

Vancouver merkezli şirket perşembe günü yaptığı açıklamada, Enerji Bakanlığından alınacak şartlı kredinin, geliştirmenin ilk aşamasını finanse etmek için gereken sermayenin büyük çoğunluğunu sağlayacağını söyledi.

Lithium Americas hisseleri sabah 9:32 itibariyle New York ticaretinde %28, Toronto’da ise %18 oranında artış gösterdi.

Sektör dışında çok az tanınan bir şirkete yapılan yatırımın büyüklüğü, Biden yönetiminin enerji dönüşümünün anahtarı olarak görülen metalin tedarikini güvence altına alma konusunda hissettiği aciliyetin altını çiziyor.

Enerji Bakanlığı tarafından şirketin Lithium Nevada iştirakine sunulan finansman, bir lityum karbonat işleme tesisinin inşasının finanse edilmesine yardımcı olacak.

Proje, Lithium Americas’ın elektrikli araç bataryalarında, güneş panellerinde ve rüzgar türbinlerinde kullanılan metali üretmek için ülkenin en umut verici fırsatlarından biri olan 2,2 milyar dolarlık Thacker Pass madenine komşu olacak.

Enerji Bakanlığından yapılan açıklamada, tesisin tam olarak faaliyete geçtiğinde, lityum iyon bataryalarda kullanılmak üzere yılda yaklaşık 40.000 metrik ton batarya kalitesinde lityum karbonat üretmesinin beklendiği belirtildi.

Bakanlığın Kredi Programları Ofisi tarafından bir madencilik şirketine verilen en büyük kredi olan bu finansman, kritik minerallerin yurt içinde tedarik edilmesine yardımcı olma çabalarının arttığı bir dönemde geldi.

Lithium Americas’a 650 milyon dolar yatırım yapan General Motors’un, 2027’de beklenen üretimin başlamasından sonra 15 yıla kadar madenden elde edilecek lityum üretiminin %100’ü için özel bir alım anlaşmasına sahip olduğu belirtildi.

Thacker Pass projesi, çevreye tehdit oluşturduğunu ve yeterince incelenmediğini savunan çevrecilerin ve yerli gruplarının tepkisini çekti.

Kredi Programları Ofisinin, Başkan Joe Biden’ın imzasını taşıyan iklim yasasından gelen nakit akışının ardından harcayacak 400 milyar dolardan fazla parası var. Geçen yıl, Ford Motor ve Toyota Motor için muhtemel bir tedarikçi olan Ioneer’in Rhyolite Ridge Lityum-Bor Projesi için 700 milyon dolara kadar şartlı bir taahhütte bulundu.

Şebeke depolama ve silahlarda da kullanılan lityuma olan talebin 2030 yılına kadar mevcut üretimi aşacağı tahmin ediliyor. Enerji Bakanı Jennifer Granholm çarşamba günü SAFE tarafından düzenlenen bir konferansta yaptığı açıklamada, kritik mineralin yaklaşık %65’inin Çin’de işlendiğini, fakat 2022 Enflasyonu Düşürme Yasasında (IRA) sağlanan vergi kredileri ve diğer sübvansiyonlar sayesinde ABD lityum üretiminin 13 kat artmasının öngörüldüğünü söyledi.

Granholm, “Tedarik zincirinin her parçasını ABD’ye ya da müttefiklerimize geri kazandırmak için mücadele ediyoruz,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English