Bizi Takip Edin

Avrupa

AfD şansölye adayı göstermeye hazırlanıyor; CDU tedirgin

Yayınlanma

Almanya için Alternatif (AfD), 2025 yılında ilk kez şansölyelik yarışına katılacağını açıkladı. Açıklamayı parti eş başkanı Alice Weidel yaptı.

Geleneksel olarak, sadece hükümeti yönetme şansı en yüksek olan partiler federal seçimler öncesinde Almanya’nın en üst makamı için açıkça bir aday belirliyor. Bu partiler tarihsel konumları ve büyüklükleri nedeniyle büyük çoğunlukla SPD ve CDU ile sınırlı.

Örneğin şu anda hükümet ortağı olan FDP, 2002 yılında lideri Guido Westerwelle’nin şansölyeliğe aday olmasıyla alay konusu olmuştu.

RTL/NTV’ye konuşan Weidel, “Elbette şansölyelik için bir aday çıkaracağız. Mevcut anket rakamları olmasaydı da yapardık,” dedi. AfD lideri, bu konuda son sözü parti üyelerinin söyleyeceğini de sözlerine ekledi.

Diğer AfD lideri Tino Chrupalla da Weidel’i destekleyerek bir AfD politikacısının şansölyeliğe aday olmasının ‘mantıklı’ olduğunu söyledi.

Salı günü RTL/NTV tarafından yayınlanan yeni bir ankete göre AfD, Hıristiyan Demokrat CDU’nun (%27) ardından %19 ile ikinci sırada yer alırken, mevcut Şansölye Olaf Scholz’un partisi SPD’nin (%18) önünde yer alıyor.

AfD’nin yaklaşan Avrupa seçimleri için hazırladığı manifestosu önerisinde AB’nin dağılması ve yerine yeni bir Avrupa ekonomik topluluğu, ‘bir Avrupa ulusları ligi’ yaratma teklifi yer alıyor. Manifestodaki öneriler Temmuz ayında yapılacak parti konferansında üyeler tarafından oylanacak.

CDU’da AfD tedirginliği

Financial Times’ta (FT) yer alan haberde, CDU lideri Friedrich Merz’in, seçmenlerin AfD’ye giderek daha fazla yönelmesini ‘şaşkınlıkla izlediği’ aktarılıyor.

FT’ye göre CDU anketlerde düşüş yaşarken, enflasyon, durgunluk, Ukrayna’daki savaşla ilgili kaygılar ve hükümetin karışık iklim politikaları nedeniyle AfD’ye destek artıyor.

CDU’lu milletvekili Marco Wanderwitz, “İnsanlar kendilerini çok güvensiz hissediyor ama ne yazık ki Almanya’nın en büyük demokratik muhalefet partisi olan CDU bu güvensizliği kanalize etmekte zorlanıyor. Çok sayıda seçmen bunun yerine AfD’yi destekliyor,” diyor.

Geçen sene CDU liderliğine seçilen ve bir sonraki seçimde şansölyeliğin en büyük adayı haline gelen Merz, AfD’ye giden CDU oylarını geri getirme sözü vermişti.

Anket şirketi Mentefactum’dan Klaus-Peter Schöppner, “Merz AfD’nin oy oranını yarıya indireceğini söylemişti ama iki katına çıktı. Bu arada CDU, içinden çıkamayacağı yüzde 30’luk bir çukura saplanmış görünüyor,” tespitini yapıyor.

Parti içi rekabet de Merz’i zorluyor

Öte yandan parti içindeki rekabet de Merz’i zorluyor. Almanya’nın en kalabalık eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya’nın CDU’lu şansölyesi Hendrik Wüst, Alman basını tarafından 2025’in sonlarında yapılması planlanan seçimlerde CDU’nun potansiyel şansölye adayı olarak görülüyor.

Wüst, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da, Berlin’deki dost milletvekillerinden sosyal medyada paylaşmalarını istediği bir köşe yazısı yayınlayarak, CDU’nun bölgesel konferanslarında konuşmalar yaparak ve yerel gazetelere röportajlar vererek kendisini iyice hissettirmeye başladı.

FT’ye göre bu durum, geçtiğimiz Pazar günü rakibine karşı ‘eşi benzeri görülmemiş’ bir kampanya başlatan Merz’i açıkça sarsıyor. Kamu yayın kuruluşu ZDF’ye konuşan Merz, Wüst’ün Kuzey Ren-Vestfalya hükümetinden duyulan memnuniyetsizliğin ‘neredeyse federal hükümetten duyulan memnuniyetsizlik kadar büyük’ olduğunu ileri sürdü. Merz, “Kuzey Ren-Vestfalya’da bölgesel seçimler olsaydı, AfD neredeyse ulusal düzeyde olduğu kadar güçlü olurdu,” dedi.

Bölgeden bir CDU milletvekili, Merz’in açıklamalarına tepki göstererek,  eyaletteki pek çok insanın bu açıklamaları ‘gerçekten aşağılayıcı bulduğunu’ söyledi.

BlackRock mümessili Merz, genç avukata karşı

Merz, 2000’li yılların başında CDU’nun yükselen yıldızlarından biri olarak görülürken, ezeli rakibi Angela Merkel tarafından kenara itildikten sonra siyaseti bırakmıştı.

Dört yıl boyunca BlackRock Almanya’nın başkanlığını yapan Merz, bu süreçte milyoner oldu. Merz ancak Ocak 2022’deki üçüncü denemesinde CDU lideri seçilebildi.

20 yaş daha genç olan Wüst, Merz’e göre daha ‘ılımlı’ olarak görülüyor. Genç avukat, geçen yıl Mayıs ayında Kuzey Ren-Vestfalya’da seçimleri kazandıktan ve Yeşiller ile daha önce benzeri görülmemiş bir koalisyon kurduktan sonra CDU siyasetinin ön sıralarına geçti. Yeşiller ile yapılan koalisyonu birçok kişi federal hükümet için de model olarak görüyor.

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Moldova: Rusya, Transdinyester’e 10 bin asker konuşlandırmayı planlıyor

Yayınlanma

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı olan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını iddia etti. Recean, Moskova’nın bu amaçla eylül ayındaki parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı hedeflediğini öne sürdü.

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını öne sürdü.

Financial Times‘a konuşan Recean, bu bilginin istihbarat verilerine dayandığını ve Kremlin’in bu hamle için eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı amaçladığını iddi etti.

Başbakan Recean, “Bu, Moldova demokrasisini baltalamaya yönelik devasa bir çaba. Onlar [Ruslar] Transdinyester bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek istiyorlar,” dedi.

Recean, Moskova’nın müdahalesinin “internet propagandası ve partilere ile seçmenlere yönelik yasa dışı para transferlerini içerdiğini” savundu.

Recean’a göre, Rusya 2024 yılında nüfuz kampanyalarına Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1’ine denk gelen bir meblağ harcadı ve bu durum, AB’ye katılım referandumunun sadece yüzde 0,7’lik bir oy farkıyla geçmesine neden oldu.

Başbakan, “10 bin askerin Ukrayna’nın güneybatı kesimi ile NATO üyesi olan Romanya üzerinde ne tür bir etki ve baskı oluşturacağını tahmin edebilirsiniz,” diye ekledi.

Transdinyester’deki mevcut Rus askeri varlığı

Rusya’nın halihazırda 33 yıldır ayrılıkçıların kontrolünde olan Transdinyester’de az sayıda askeri bulunuyor.

Ancak, bu bölgenin denize çıkışı olmaması ve Ukrayna ile Moldova tarafından çevrelenmiş olması nedeniyle Rusya’nın buraya ek asker göndermesi mümkün görünmüyor.

2023 yılında bölgenin Rusya Federasyonu’ndaki temsilcilik başkanı Leonid Manakov, bölgede 450 Rus barış gücü askerinin konuşlu olduğunu ve toplamda 3 bin 100’e kadar asker yerleştirilebileceğini söylemişti.

Bölgede ayrıca, barış gücü operasyonuna destek sağlayan ve Sovyetler Birliği döneminden kalma 20 bin ton mühimmatın bulunduğu depoları koruyan yaklaşık 1000 kişilik bir Rusya Operasyonel Asker Grubu da bulunuyor.

Moldova’nın talepleri

Moldova, defalarca Kremlin’den, bölgenin “işgalci güçler” ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak algıladığı askerlerini Transdinyester’den çekmesini talep etti.

Benzer bir çağrıyı içeren bir karar Birleşmiş Milletler’de (BM) kabul edilmiş, ancak Rusya bu kararı uygulamayı reddetmişti.

Tiraspol, Moskova’ya çağrıda bulunmuştu

Geçen yılın şubat ayında Tiraspol, Kişinev’in “baskısı”, “soykırım politikası” ve “dilin zorla dayatılması” nedeniyle Moskova’dan müdahale talebinde bulunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’da savaşı başlatma kararından bahsederken benzer ifadeler kullanmıştı. Bu durum, benzer bir senaryonun Moldova’ya karşı da devreye sokulabileceği yönünde tahminlere yol açtı.

Savaşın başlamasının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’nun NATO’ya “can attığı” için Moldova’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulunmuş ve Rusya’nın “Transdinyester’de yaşayan 220 bin vatandaşının bir başka Batı macerasının kurbanı olmasına izin vermeyeceğini” beyan etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English