Bizi Takip Edin

Avrupa

AfD’nin seçim manifestosunda “Dexit” çağrısı

Yayınlanma

Almanya için Alternatif (AfD), iktidara gelmesi halinde Almanya’yı Avrupa Birliği’nden ve ortak para birimi avrodan çıkarma vaadini yineledi.

Parti, ocak ayı başında yapılması planlanan parti konferansında yapılacak oylama öncesinde üyelerine gönderdiği taslak seçim bildirgesinde, yaz aylarındaki Avrupa seçim kampanyasında verdiği bir sözü tekrarlayarak, “Almanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını ve yeni bir Avrupa topluluğu kurulmasını gerekli görüyoruz,” dedi.

AfD, AB’nin yerine “anavatanlar Avrupası” adını verdiği, ortak bir pazar ve “iktisadi ve çıkarlar topluluğu” içeren bir devletler birliği kurmak istiyor.

AfD ayrıca Almanya’yı 2002’de yürürlüğe giren Avrupa’nın ortak para birimi avrodan çıkarmak ve yerine “transfer birliği” adını verdiği bir birlik kurmak istiyor.

Parti, manifestosunda “sert bir kesintinin” ters etki yaratacağını kabul ediyor ve tüm üye devletlerin yanı sıra diğer Avrupa ülkeleriyle de ilişkilerin yeniden müzakere edilmesini öneriyor.

Anayasa, Dexit’e engel olabilir

AfD Almanya’nın bu konuda bir referanduma gitmesini istiyor. Öte yandan AB’den çıkmak (“Dexit”) o kadar da kolay olmayacak zira Almanya’nın üyeliği Alman Anayasasına bağlı.

Gelecekte AfD liderliğindeki bir Alman hükümeti Almanya’nın AB’den çıktığını ilan etse bile, “Dexit” Alman parlamentosunda da üçte iki çoğunluk gerektireceğinden, bu fiilen anayasaya aykırı olacak.

AfD’nin planı, partinin AB konusundaki tutumunda bir sertleşmeyi temsil ediyor olabilir. Partinin eş başkanı Tino Chrupalla Şubat 2024’te Almanya’nın AB’den ayrılması için “çok geç” olduğunu söylemişti.

Partinin diğer başkanı ve şansölye adayı Alice Weidel ise bu yılın başlarında Financial Times gazetesine verdiği bir röportajda Dexit’i sadece bir “B Planı” olarak tanımlamıştı.

AfD’den ‘AB’ye karşı Avrupa Uluslar Konfederasyonu’ önerisi

AfD, Brexit’i örnek alıyor

Almanya’nın önde gelen ekonomi enstitüleri ve sanayi birlikleri öneri nedeniyle teyakkuza geçti. Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) bu yılın mayıs ayında yaptığı bir çalışmada, AB’den ayrılmanın beş yıl içinde ülkeye 690 milyar avroya mal olacağı, ülkenin GSYİH’sinin %5,6 oranında küçüleceği ve piyasada 2,5 milyon daha az istihdam anlamına geleceği sonucuna vardı. IW çalışmasına göre bu zarar “koronavirüs krizi ve enerji krizinin toplamı ile karşılaştırılabilir.”

Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği (BVMW) de AfD’nin planını “iktisadi kamikaze misyonu” olarak nitelendirerek daha da eleştirel bir tutum sergilemişti.

AfD’nin Berlin’deki sözcülerinden Ronald Gläser ise bu endişeleri reddetti. DW’ye konuşan Gläser, “Evet, Almanya AB’den kazançlı çıkıyor ama başka anlaşmalara varırsak bunun avantajlarını da elde edeceğimize inanıyoruz,” iddiasında bulundu.

Dexit ihtimalini eleştiren iktisatçıların korkularını yersiz bulan AfD’li, “[Bunlar] Avrupa ve Britanya’nın korkunç bir şekilde etkileneceğini söyleyenlerle aynı kişiler mi? Brexit ile ilgili tüm korku senaryolarını hatırlayabiliyorum ve hepsi aşağı yukarı sorunsuz geçti,” dedi.

Alman patronlardan “Dexit” uyarısı

“Yeni Avrupa topluluğu” ile ihracata devam etme sinyali

Gläser, alternatif bir Avrupa topluluğu versiyonunun serbest ticareti yine de koruyabileceğine inanıyor. Gläser, “İtalya’daki, Fransa’daki, İsveç’teki ya da herhangi bir yerdeki tüm şirketler ve tüketiciler, sırf biz artık AB’de değiliz diye neden Alman ürünlerini istemesin?” diye sordu.

Gläser, İsviçre’nin AB üyesi olmadığını ama tüm bu ülkelere ihracat yaptığını söyledi.

Öte yandan anketler Dexit’in Alman halkı arasında popüler olmadığını gösteriyor. Muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birliğine (CDU) bağlı Konrad Adenauer Vakfı (KAS) tarafından bu yılın başlarında yayınlanan bir anket, Almanların %87’sinin referandumda AB’de kalma yönünde oy kullanacağını ortaya koydu.

Fakat Gläser, hoşlarına gitse de gitmese de AB’den ayrılmanın Almanlar için iyi olacağı konusunda ısrar ediyor. AfD’li sözcü, “Biz anketlere göre politika yapmıyoruz, gerekli ve önemli olanı uygulamak istiyoruz,” dedi.

Alman hükümetinden AfD’nin ‘Dexit’ planına ret

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Moldova: Rusya, Transdinyester’e 10 bin asker konuşlandırmayı planlıyor

Yayınlanma

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı olan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını iddia etti. Recean, Moskova’nın bu amaçla eylül ayındaki parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı hedeflediğini öne sürdü.

Moldova Başbakanı Dorin Recean, Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa oblastı ile sınırı bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Transdinyester Moldova Cumhuriyeti’ne 10 bin asker konuşlandırmayı planladığını öne sürdü.

Financial Times‘a konuşan Recean, bu bilginin istihbarat verilerine dayandığını ve Kremlin’in bu hamle için eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerine müdahale ederek Kişinev’de kendisine sadık bir hükümet kurmayı amaçladığını iddi etti.

Başbakan Recean, “Bu, Moldova demokrasisini baltalamaya yönelik devasa bir çaba. Onlar [Ruslar] Transdinyester bölgesindeki askeri varlıklarını güçlendirmek istiyorlar,” dedi.

Recean, Moskova’nın müdahalesinin “internet propagandası ve partilere ile seçmenlere yönelik yasa dışı para transferlerini içerdiğini” savundu.

Recean’a göre, Rusya 2024 yılında nüfuz kampanyalarına Moldova’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 1’ine denk gelen bir meblağ harcadı ve bu durum, AB’ye katılım referandumunun sadece yüzde 0,7’lik bir oy farkıyla geçmesine neden oldu.

Başbakan, “10 bin askerin Ukrayna’nın güneybatı kesimi ile NATO üyesi olan Romanya üzerinde ne tür bir etki ve baskı oluşturacağını tahmin edebilirsiniz,” diye ekledi.

Transdinyester’deki mevcut Rus askeri varlığı

Rusya’nın halihazırda 33 yıldır ayrılıkçıların kontrolünde olan Transdinyester’de az sayıda askeri bulunuyor.

Ancak, bu bölgenin denize çıkışı olmaması ve Ukrayna ile Moldova tarafından çevrelenmiş olması nedeniyle Rusya’nın buraya ek asker göndermesi mümkün görünmüyor.

2023 yılında bölgenin Rusya Federasyonu’ndaki temsilcilik başkanı Leonid Manakov, bölgede 450 Rus barış gücü askerinin konuşlu olduğunu ve toplamda 3 bin 100’e kadar asker yerleştirilebileceğini söylemişti.

Bölgede ayrıca, barış gücü operasyonuna destek sağlayan ve Sovyetler Birliği döneminden kalma 20 bin ton mühimmatın bulunduğu depoları koruyan yaklaşık 1000 kişilik bir Rusya Operasyonel Asker Grubu da bulunuyor.

Moldova’nın talepleri

Moldova, defalarca Kremlin’den, bölgenin “işgalci güçler” ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak algıladığı askerlerini Transdinyester’den çekmesini talep etti.

Benzer bir çağrıyı içeren bir karar Birleşmiş Milletler’de (BM) kabul edilmiş, ancak Rusya bu kararı uygulamayı reddetmişti.

Tiraspol, Moskova’ya çağrıda bulunmuştu

Geçen yılın şubat ayında Tiraspol, Kişinev’in “baskısı”, “soykırım politikası” ve “dilin zorla dayatılması” nedeniyle Moskova’dan müdahale talebinde bulunmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’da savaşı başlatma kararından bahsederken benzer ifadeler kullanmıştı. Bu durum, benzer bir senaryonun Moldova’ya karşı da devreye sokulabileceği yönünde tahminlere yol açtı.

Savaşın başlamasının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’nun NATO’ya “can attığı” için Moldova’nın “bir sonraki Ukrayna” olabileceği konusunda defalarca uyarıda bulunmuş ve Rusya’nın “Transdinyester’de yaşayan 220 bin vatandaşının bir başka Batı macerasının kurbanı olmasına izin vermeyeceğini” beyan etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English