Rusya
Aleksey Navalnıy’ın eşi: Rusya’ya dönersem devlet başkanlığına aday olacağım

Yulya Navalnaya, Rusya’ya döndüğü takdirde devlet başkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı ve ülkeye dönmesinin ancak Vladimir Putin’in iktidardan ayrılmasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
Ölen Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın eşi Yulya Navalnaya, ülkesine döndüğü takdirde Rusya’daki devlet başkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı.
Navalnaya, yaptığı açıklamada, “Amacım, ülkedeki değişimi mümkün kılmak ve hızlandırmak. Eğer Rusya’ya dönersem, devlet başkanı adayı olarak seçimlere katılacağım,” dedi.
Ancak, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iktidarda olduğu sürece ülkeye dönme ihtimalinin bulunmadığını da vurguladı.
Navalnaya, tutuklanma korkusu nedeniyle eşinin cenazesi için bile Rusya’ya gelemediğini öne sürdü.
Temmuz ayında, Moskova’nın Basmanniy Mahkemesi, Navalnaya’yı aşırılık yanlısı bir örgüte katılmakla suçlayarak gıyabında tutuklama kararı aldı. Mahkeme, Navalnaya’nın Rusya’ya döndüğü veya ülkede gözaltına alındığı andan itibaren iki ay süreyle tutuklu kalmasına hükmetti.
Navalnaya, BBC‘ye verdiği mülakatta, Rusya’da acil bir değişimin nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda bir “sihirbaz” olmadığını ve bunun sırrını bilmediğini itiraf etti.
Navalnaya, “Eğer büyük bir değişikliği tek seferde gerçekleştiremiyorsanız, her gün küçük bir şey yapın. Ne kadar çok insan bunu yaparsa, değişim o kadar hızlı gelecektir,” ifadelerini kullandı.
Rusya’daki muhalefetin zor bir dönemden geçtiğini, pek çok muhalifin sürgünde olduğunu ve depresyonla mücadele ettiğini kaydeden Navalnaya, “Ben öyle değilim. Hayatımda başıma gelen tüm korkunç olaylara rağmen, er ya da geç her şeyin değişeceğine inanıyorum,” diye konuştu.
Ayrıca, sürgündeki muhalefetin Putin’le mücadele etmek yerine sadece birbirleriyle çatıştığı yönündeki görüşlere katılmadığını dile getiren Navalnaya, “Demokratik bir ülkede yaşıyorsunuz, farklı siyasi partileriniz var ve iktidar için rekabet ediyorlar. Bizde de durum farklı değil. Vladimir Putin’in muhalifleri bile farklı görüşlere ve hedeflere sahip olabilir. Siyasetçilerin birbirleriyle rekabet etmesi normaldir,” diye ekledi.
Daha önce The Times gazetesine verdiği mülakatta Navalnaya, eşinin onun siyasetten uzak durmasını istediğini belirterek, “Ama başka seçeneğiniz olmadığını anladığınızda, elbette sessiz kalabilirsiniz. Ancak ben bunu yapamam. Rusya için bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim,” demişti.
Rusya
Bastrıkin: Rusya’da göçmenlerin işlediği suçlar yüzde 15 arttı

Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı Aleksandr Bastrıkin, göçmenler tarafından işlenen suçlarda önemli bir artış olduğunu açıkladı. Bastrıkin, bu durumla mücadele etmek için yeni yasal düzenlemeler ve tedbirler önerdiklerini belirtti.
Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı Aleksandr Bastrıkin, St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu‘nda yaptığı konuşmada, ülkede yabancı uyruklular tarafından işlenen suçlarda dikkat çekici bir artış yaşandığını bildirdi.
Bastrıkin, bu durumun önüne geçmek için bir dizi yasal düzenleme önerdiklerini ve bazı önlemlerin hayata geçirildiğini ifade etti.
TASS ajansının aktardığına göre Bastrıkin, “Göç düzenlemesinin yasal zorlukları” başlıklı oturumda yaptığı sunumda, Soruşturma Komitesi merkez teşkilatında göçmenler tarafından işlenen suçların soruşturulması için özel bir birim oluşturulduğunu belirtti.
Komite başkanı, 2025 yılının ocak-mart dönemine ilişkin verileri paylaşarak, “Yabancı vatandaşlar tarafından işlenen suçların sayısında yüzde 15’lik bir artış kaydedildi; bu sayı 10 bin 791’den 12 bin 440’a yükseldi,” diye konuştu.
Bastrıkin ayrıca, göçmenler tarafından işlenen ve aydınlatılan ağır suçların sayısının yüzde 65 arttığını vurguladı.
Bastrıkin, göçmenlerin reşit olmayan kişilere karşı işlediği suçlarda da artış olduğunu belirterek, “Göçmenler tarafından küçüklere yönelik 403 suç işlendi, bu da yüzde 20’lik bir artış anlamına geliyor. Bu suçların 196’sı ise küçük çocuklara karşı işlenmiş olup, burada yüzde 38’lik bir artış söz konusu,” dedi.
Yetkili, ocak-mart ayları itibarıyla organize suçlarda da bir yükseliş kaydedildiğini de sözlerine ekledi.
Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı, “Bu yılın ilk çeyreğinde göçmenler tarafından işlenen terör bağlantılı suçların sayısı 2,7 kat arttı,” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Bastrıkin, göçmenler tarafından işlenen ağır ve çok ağır suçların yarısından fazlasının yasa dışı uyuşturucu ticaretiyle ilgili olduğunu da sözlerine ekledi.
Göç alanındaki görevlilerin işlediği suçlara da değinen Bastrıkin, 2024 yılında bu konuda yapılan incelemeler sonucunda 918 ceza davası açıldığını ve bu sayının bir önceki yıla göre 2,4 kat daha fazla olduğunu belirtti.
Ayrıca Bastrıkin, Soruşturma Komitesi personelinin Rusya vatandaşlığına kabul edilen ancak askerlik kaydı yaptırmayan kişilerin tespiti için yapılan önleyici baskınlara katıldığını da ifade etti.
Bastrıkin, göçmenlik mevzuatının iyileştirilmesi amacıyla Soruşturma Komitesi tarafından 18 öneri geliştirildiğini ve bunların önemli bir kısmının hayata geçirildiğini söyledi.
Komite başkanı, “Soruşturma Komitesinin desteği ve girişimiyle, yasa dışı göç organizasyonu, sahte kayıt ve vatansız kişilerin sahte kaydı ile sahte belge düzenleme suçlarına yönelik cezai sorumluluklar ağırlaştırıldı,” diye konuştu.
Soruşturma Komitesinin, ikamet kaydına izin verilmesi için kişi başına düşen asgari konut alanı normu getirilmesini önerdiğini belirten Bastrıkin, “Soruşturma Komitesinin girişimiyle Kasım 2024’te Ceza Kanunu’nun 63. maddesine (cezayı ağırlaştıran haller) Rusya Federasyonu topraklarında yasa dışı olarak bulunan bir kişi tarafından suç işlenmesinin ağırlaştırıcı bir sebep olarak kabul edildiği bir hüküm eklendi,” açıklamasında bulundu.
Bunun yanı sıra Bastrıkin, yasa dışı göç organizasyonundan elde edilen tüm para ve değerli eşyalara el konulmasını öngören federal yasanın kabul edildiğini duyurdu.
Bastrıkin, İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Vatandaşlık ve Yabancıların Kaydı Hizmeti’nin göç süreçleriyle ilgili sorunların daha etkin çözülmesini ve kurumlar arası koordinasyonun iyileştirilmesini sağlayacağını belirtti.
Aleksandr Bastrıkin, “Göçmenlerin Rusya’da bulunması yalnızca işverenle yapılmış bir sözleşmeye bağlı olmalıdır. İşçinin konut, tıbbi bakım ve sigorta masrafları işveren tarafından karşılanmalıdır,” diyerek sözlerini tamamladı.
Rusya
Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı: Yolsuzluk Nazizm ve terörden daha tehlikeli bir düşman

Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı Valeriy Zorkin, St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu’nda yaptığı konuşmada, sistematik yolsuzluğun vatandaşları rehin aldığını ve tüm kamu gücü aygıtını ele geçiren dev bir suç örgütüne dönüştürdüğünü belirtti. Zorkin, yolsuzluğun iktisadi ve sosyal zararlarının yanı sıra ulusal güvenliği de tehdit ettiğini ve Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın bir parçası olduğunu vurguladı.
Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı Valeriy Zorkin, St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu’nda yaptığı konuşmada, sistematik yolsuzluğun herhangi bir devletin vatandaşlarını, tüm kamu gücü aygıtını fiilen ele geçiren dev bir suç örgütünün rehineleri haline getirdiğini söyledi.
Zorkin, “Yolsuzluk: Hukukun medeniyetine yönelik tehdit” başlıklı sunumunda bu çarpıcı tespitlerde bulundu.
‘Yolsuzluk özünde hukuku hedef alır’
Zorkin, konuşmasına yolsuzluğun özünde “hukuk karşıtı” bir kavram olduğunu, insanlık için değerli olan her şeyi tehdit edebilecek bir keyfilik olduğunu belirterek başladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanına göre, yolsuzluğun kendini gizleme yeteneği, onu Nazizm ve terörizm gibi açık kötülüklere kıyasla çok daha tehlikeli ve ölümcül bir düşman haline getiriyor.
Zorkin, çıkar arayışının insanın DNA’sında yerleşik olduğunu iddia etmese de, insanın buna yatkın olduğuna inandığını ifade etti.
Yetkili, sistematik yolsuzluğun vatandaşların demokratik kurumlara ve genel olarak siyasi faaliyetlere olan güveninin kaybolmasının ana nedeni olduğunu düşünüyor. Sonuç olarak Zorkin’e göre yolsuzluk, devleti halktan uzaklaştırıyor ve toplum ile devletin tamamen kriminalize olması ihtimalini doğuruyor.
Ayrıca siyasi özgürlüğün ve siyasi katılımın önemini değersizleştiriyor ve toplumdaki sosyal uçurumu artırıyor.
‘Kamu bütçelerini elinde tutan memurlar vatandaşı mağdur ediyor’
Sosyo-ekonomik boyuta değinen Zorkin, kamu bütçelerinin bir kısmını elinde tutan memurların vatandaşları sosyal, siyasi ve ekonomik faydalardan mahrum bıraktığını söyledi.
Zorkin, bunun vatandaşların sağlığı, güvenliği ve yaşamı için tehdit oluşturabileceğini belirtti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı, yolsuzluğun en küresel sonucunun ülke ekonomisine verdiği zarar olduğunu ifade etti. Zorkin, yolsuzluk eylemlerinin bir sonucu olan rekabet gücü, üretkenlik ve yatırım çekiciliğindeki düşüşün bu zarara yol açtığını vurguladı.
‘Vatan, bazıları için sadece yemlenme üssü’
Ayrıca Zorkin, rüşvetin toplumu görevi ihmale ittiğini düşünüyor. Yolsuzluğun ulusal güvenliği de olumsuz etkilediğini belirten Zorkin, “Yolsuzluğa bulaşmış yetkililer için vatan, bir yemlenme üssüdür,” ifadelerini kullandı.
Şair İosif Brodskiy’in “Hırsız bana kan emiciden daha sevimlidir…” sözlerine atıfta bulunan Zorkin, benzer bir anlayışın Rusya kamuoyunun bir parçası haline geldiğini kaydetti.
Böylece Zorkin, bazı durumlarda yolsuzluğun sadece ekonomiye zarar vermekle kalmayıp, büyümesine katkıda bulunduğu yönündeki düşünceye geçti.
‘Yolsuzlukla inşa edilen servetler kırık kaderler üzerine kurulur’
Yolsuzluğun “iyi” ve “kötü” olarak ayrılması hakkında konuşan Zorkin, sistemik yolsuzluk koşullarında “hırsızın” “kan emiciye” karşı konumlandırılmadığına, aralarındaki sınırın ortadan kalktığına dikkat çekti.
“Yolsuzluk yoluyla inşa edilen servetler kırık kaderler ve kopmuş hayatlar üzerine kuruludur,” diyen Zorkin, her türlü yolsuzluk davranışının ahlak ve etik normlarını, eşitlik ve adalet ilkelerini ihlal ettiği ve ayrıca iktidar ile devletin amaç ve görevleriyle çeliştiği sonucuna vardı.
‘Yolsuzluğun körüklenmesi Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın parçası’
Yukarıda söylenen her şeyin Rusya’daki yolsuzluk için de geçerli olduğunu belirten Zorkin, kökenlerinin muhtemelen ülkenin uzak geçmişine dayandığını söyledi. Bu bağlamda, ideolojinin ve toplumsal ahlakın yok edilmesini ima eden “Dulles Planı”ndan bahsetti.
Zorkin, Amerikalı istihbaratçı Allen Dulles tarafından 1945’te SSCB’nin fethi için yeni bir strateji olarak ifade edilen fikre atıfta bulundu.
Plana göre, bu yöntemin ve araçların değerlerin ikamesinde yattığını belirtti. Stratejiye göre, Zorkin, ABD’nin maddi gücünü insanların “aptallaştırılmasına” yöneltmesi gerektiğini, sanatın en aşağılık insani duyguları ve ahlaksızlığı yüceltmesi gerektiğini, devlet yönetiminde kaos yaratılması, memurların ve rüşvetçilerin “keyfiliğine” göz yumulması gerektiğini aktardı.
Zorkin, üç yıl sonra ABD’nin SSCB’ye karşı enformasyon savaşının başladığını ve sonuç olarak 90’lı yılların başına kadar oluşan olumsuz ahlaki-etik atmosferin yolsuzluğun gelişmesi için elverişli bir faktör haline geldiğini ifade etti.
Zorkin, şimdi tüm bu hedeflerin modern Rusya’ya da uygulandığını dile getirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı, bunun nedeninin, Rusya’nın her zaman zengin doğal kaynaklara sahip bir ülke olarak yayılmacılık için ilgi çekici olması ve bu kaynaklara sahip olmanın ekonomik kalkınma için önemli olması olduğunu söyledi.
Bu nedenle Zorkin, egemen bir Rusya’nın Batı’yı memnun etmediğini belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın özünün bu olduğunu ve toplumda yolsuzluğun körüklenmesinin de bunun bir parçası olduğunu ifade etti.
‘Yolsuzlukla mücadele sistematik olmalı’
Yolsuzlukla mücadele yöntemleri arasında Zorkin, stratejik yönlerde koordineli, aşamalı —caydırma, önleme, aydınlatma şeklinde— ve kesintisiz hareket etme gerekliliğini vurguladı. Zorkin, mücadelenin, olgunun kendisi gibi sistemik olması gerektiğini belirtti.
Ayrıca Zorkin, ülkede yolsuzluğa ilişkin cezai baskının zayıflatılmaması gerektiğini de kaydetti.
Rusya’da eski Ulaştırma Bakan Yardımcısı Çalik’in mal varlığına el konuldu
Rusya
Rusya, bütçe açığını kapatmak için rubleyi devalüe etmeyi planlıyor

Rusya hükümeti ve merkez bankası, düşen petrol ve doğalgaz gelirleri nedeniyle bütçede oluşan açığı kapatmak amacıyla rublenin dolar karşısında kontrollü bir şekilde devalüe edilmesini değerlendiriyor. Planlanan senaryoya göre dolar kurunun 100 rubleye kadar yükseltilmesi hedefleniyor.
Rusya hükümeti ve merkez bankası, hızla azalan petrol ve doğalgaz gelirleri nedeniyle zorlanan bütçeyi dengeleyebilmek için rublenin devalüe edilmesi olasılığını değerlendiriyor.
Yetkililer, ekonomiyi sarsmayacak şekilde dolar kurunun 100 rubleye çıkarılmasını kabul edilebilir bir senaryo olarak görüyor.
Reuters‘e konuşan Rusya kabinesinden bir kaynak, rublenin değer kaybetmesine yönelik geniş bir ilgi olduğunu, ancak düşüşün kademeli olması ve istenilen seviyede durmasının hedeflendiğini belirtti.
Kaynağa göre, petrol fiyatlarındaki düşüşten olumsuz etkilenen bütçeye yardımcı olmak için aslında dolar başına 110-120 ruble gibi daha zayıf bir kur gerekse de, hükümet ve merkez bankası kaçınılmaz enflasyon artışından endişe ediyor.
Rusya makroekonomik tahminlerini güncelledi, bütçe açığı beklentisi arttı
Ajansın görüştüğü yetkili, devalüasyon sürecinin kontrolden çıkabileceği endişesini de taşıdıklarını vurguladı.
Diğer taraftanBloomberg‘in verilerine göre, ruble yıl başından bu yana yüzde 40 değer kazanarak dünyanın en hızlı yükselen para birimi olmuştu.
Dolar kuru, yıl başında 110 rublenin üzerindeki seviyelerden 80 rubleye kadar gerilemiş ve bütçede öngörülen seviyenin yüzde 15 altında kalmıştı.
Bu süreçte Rus Ural petrolünün fiyatı da ocak ayında varil başına 70 dolardan mayıs ayında 50 dolara kadar düştü.
Sonuç olarak, federal bütçe şubat ve mart aylarında petrol ve doğalgaz vergilerinin neredeyse beşte birini, ocak-nisan döneminde ise kümülatif olarak yaklaşık yüzde 10’unu kaybetti.
Reuters‘in hesaplamalarına göre, mayıs ayındaki düşüş yüzde 33’e ulaştı.
Buna karşılık hükümet, bütçe projeksiyonlarını hızla revize etti: Ural petrolü için varil başına 70 dolar yerine yıl ortalaması olarak 56 dolar bekleniyor.
Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, bu durum ham madde gelirlerinin plana göre yüzde 25 daha düşük (10,9 trilyon ruble yerine 8,3 trilyon ruble) olacağı ve bütçe açığının planlanan 1,2 trilyon ruble yerine 3,8 trilyon ruble ile pandemiden bu yana rekor seviyeye ulaşacağı anlamına geliyor.
Hükümetin bütçe açığını rezervlerle kapatması giderek zorlaşıyor. Yıllardır bütçenin ham madde fazlasıyla biriktirilen Varlık Fonu, savaşın başından bu yana likit varlıklarının üçte ikisini kaybetti: Maliye Bakanlığı, 115 milyar dolarlık fonun 76 milyar dolarını devlete ait şirketlere sermaye aktarımı, mega projelerin finansmanı ve bütçe açığının kapatılması için harcadı.
Geçen ay itibarıyla Varlık Fonu’nda yuan ve altın cinsinden yalnızca yaklaşık 40 milyar dolarlık serbest kullanılabilir kaynak kaldı; bu, fonun 2008’de kurulmasından bu yana en düşük seviye.
-
Rusya2 hafta önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Görüş2 hafta önce
Kim kazandı?
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan savaşı henüz başlamadı
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Söyleşi2 hafta önce
Alexander Rahr: Bu hükümetin dört yıl dayanması beni şaşırtır
-
Asya2 hafta önce
Cammu ve Keşmir: Yarım asırlık çatışmanın tarihi
-
Amerika1 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Çok kutupluluk çağında Türkiye’nin Antalya Diplomasi Forumu