Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman hükümeti enerji sübvansiyonları konusunda anlaşamadı

Yayınlanma

İki günlük ‘inzivayı’ tamamlayan Alman koalisyon hükümeti, işletmeleri canlandırmak ve düşük büyümeyle mücadele etmek için bir teşvik paketi ve bürokrasiyi azaltıcı önlemleri kabul etti, fakat Almanya’nın uzun vadeli iktisadi perspektifine ilişkin sorular cevapsız kaldı.

SPD’li Şansölye Olaf Scholz, hükümetinin yaz tatili boyunca ‘çok üretken’ olduğunu, bu nedenle inzivanın yapıldığı Meseberg’de iktisadi görünümü iyileştirmek için çok sayıda karar alındığını söyledi.

Meseberg’de kabul edilen tedbirlerin merkezinde, FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner’in en önem verdiği projesi olan ve işletmeler için yılda 7 milyar avro değerinde vergi indirimleri ve iadelerini içeren bir paket yer alıyor.

Enerji meselesi çözüme kavuşturulamadı

Fakat enerji yoğun çalışan şirketlere yönelik elektrik sübvansiyonları konusunda süregelen anlaşmazlık henüz çözüme kavuşturulabilmiş değil. Uzmanlar, Almanya’nın ucuz Rus gazından kalıcı olarak uzaklaşması nedeniyle enerji fiyatlarının geçmişe kıyasla daha yüksek olmaya devam etmesini bekliyor.

Konuyla ilgili bir soru üzerine Scholz, ucuz enerji sağlamayı hükümeti için ‘kalıcı bir mesele’ olarak nitelendirdi fakat kendi partisinin parlamento grubu tarafından kabul edilen ve şirketlerin yurt dışına taşınmasını engellemek amacıyla önümüzdeki beş yıl boyunca büyük sanayiler için elektrik fiyatlarının sübvanse edilmesi çağrısında bulunan belge hakkında yorum yapmak istemedi.

Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck ise, AB kuralları çerçevesinde böyle bir planın yasallığı konusunda Avrupa Komisyonu ile sürekli temas halinde olduğunu söyledi.

‘Bürokrasiyi azaltma’ hedefi

Vergi indiriminin yanı sıra hükümet, şirketlerin kaynaklarını zorlayan bilgi yükümlülükleri, saklama süreleri ve belirli süreçleri yazılı olarak yürütme gereklilikleri gibi yükümlülüklerden kurtulmalarını sağlayacak mevzuat taslaklarını da kabul etti. Bakanlar, işletmeler için bunun genel uyum maliyetlerini yılda 2,3 milyar avro azaltacağını ileri sürdüler.

Lindner, bunun aynı zamanda iş dünyasına yönelik ‘kapsayıcı bir sinyal’ olacağını söyledi ve “Kapsayıcı siyasi sinyal şudur: Bu hükümet ülkedeki durumu biliyor, bu hükümet ekonomideki durumu biliyor ve buna yanıt veriyor,” diye ekledi.

Fransa ile ortak reform planı

Henüz Alman parlamentosu tarafından kabul edilmemiş olan yasa tasarılarının yanı sıra hükümet, AB düzeyinden gelen raporlama gerekliliklerini azaltmak için Fransız hükümetiyle ortak bir girişim başlattığını da duyurdu.

“Orta ölçekli işletmelerin ve aynı zamanda büyük işletmelerin şikayet ettiği düzenlemelerin çoğu […] Brüksel’de yazıldı,” diyen Scholz, topu AB’ye attı ve regülasyon yükünün çoğunun ‘mantıklı olmadığını’ savundu.

İşgücü piyasasında düzenleme ve serbest ticaret anlaşmaları

Yeni önlemler, kabinenin Salı günü kabul ettiği Almanya’nın iktisadi konumunu güçlendirmeye yönelik daha geniş bir 10 maddelik plan içinde yer aldı.

Vergilerin ve bürokrasinin azaltılmasının yanı sıra, hükümet bir ‘veri stratejisini’ de kabul etti ve işgücü kıtlığıyla mücadele etme ve üçüncü ülkelerle AB ticaret anlaşmaları imzalama çabalarını artırma sözü verdi.

Habeck, çok sayıda iç anlaşmazlığın ardından kabine içindeki havayı iyileştirmenin ‘bu inzivanın ruhunun merkezinde yer aldığını’ söyledi. 

Vergi indirimi paketi de dahil olmak üzere birçok politika koalisyondaki iç gerilimler nedeniyle gecikmişti. Paketin iki hafta önce yasalaşması gerekiyordu fakat Lindner ile Yeşil Aile Bakanı Lisa Paus arasında yeni bir çocuk yardımı rejimi konusunda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle ertelenmişti.

AVRUPA

Polonya’dan Almanya’nın sınır kontrollerini genişletme kararına tepki

Yayınlanma

Polonya, Almanya’nın Schengen bölgesinde sınır kontrollerini genişletme kararına karşı tepki vermeye hazırlanıyor. Almanya, yasa dışı göçle mücadele iddiasıyla bu önlemleri uygularken, Polonya, bu tür kontrollerin Schengen bölgesinin dış sınırlarında yapılması gerektiğini savunuyor.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Almanya’nın iki ülke arasındaki sınırda uyguladığı kontrol önlemlerine karşılık vereceklerini bildirdi.

Polskie Radio‘ya mülakat veren Sikorski, “Bu kararı biz almadık, ancak nasıl tepki vereceğimizi değerlendiriyoruz. Kontrollerin uygulanması bir hata, çünkü hem Polonya hem de Almanya için yasa dışı göçmen akışını kontrol etmek gereken yer, Schengen bölgesinin dış sınırlarıdır,” ifadelerini kullandı.

Almanya, bu yılın eylül ayından bu yana kara sınırlarında geçici kontroller yürütüyor. Almanya İçişleri Bakanlığı’na göre, bu önlemler yasa dışı göçle mücadele etmek ve halkı İslamcı aşırıcılıktan koruma amacı taşıyor.

Ayrıca Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz ağustos ayında, yasadışı göçmenlerin daha aktif bir şekilde sınır dışı edileceğini taahhüt etmişti. Scholz, bu yıl sınır dışı edilenlerin sayısının yüzde 30 oranında arttığını da belirtmişti.

Mayıs ayında, Avrupa Birliği (AB) Konseyi göç ve iltica konusunda bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, iltica başvurusunda “belirgin hakları” olmayan göçmenler için AB üyesi ülkelerde toplu kabul kamplarının kurulmasını öngören ilkeleri içeriyor.

Ayrıca, göçmenlerin AB ülkeleri arasında kotalara göre yeniden yerleştirilmesi zorunluluğunu getiriyor.

Anlaşma, üye devletlere kabul edilen mülteci sayısını azaltma imkânı tanırken, kabul edilmeyen her göçmen için AB bütçesine ödeme yapma şartı getiriyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Pentagon: Ramstein formatındaki toplantı süresiz olarak ertelendi

Yayınlanma

Pentagon, Ukrayna müttefikleri arasında yapılması planlanan Ramstein formatındaki toplantının Florida’daki Milton Kasırgası nedeniyle süresiz ertelendiğini duyurdu. Toplantıya Biden, Zelenskiy ve Scholz gibi liderlerin katılması ve NATO’nun Ukrayna’nın gelecekteki üyeliği için somut adımları görüşmesi bekleniyordu.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Patrick Ryder, Ukrayna’nın müttefikleri arasında 12 Ekim’de yapılması planlanan Ramstein formatındaki toplantının süresiz olarak ertelendiğini duyurdu.

Daha önce TASS, Brüksel’deki diplomatik bir kaynağa dayandırdığı haberinde, toplantının 17 Ekim’de yapılacağını aktarmıştı.

Önceki gün Der Spiegel, Amerikalı bir savunma yetkilisinin açıklamasına atıfta bulunarak, Almanya’daki ABD hava üssü Ramstein’da düzenlenmesi beklenen Ukrayna Temas Grubu toplantısının ertelendiğini bildirdi.

Ertelemenin nedeni, Florida’daki Milton Kasırgası sebebiyle ABD Başkanı Joe Biden’ın programında meydana gelen değişiklikler olarak gösterildi.

Toplantıya yaklaşık 50 ülkenin temsilcilerinin katılması bekleniyordu. Reuters‘e göre, etkinlik ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un konuşmalarıyla başlayacaktı.

NATO ülkelerinin Ukrayna’nın gelecekteki olası üyeliği konusunda somut adımlar atması gündemdeydi.

Ramstein temas grubu toplantısında neler konuşulacak?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

NATO’dan nükleer tatbikat

Yayınlanma

NATO, Moskova’nın nükleer doktrinini değiştirme kararını takiben, 14 Ekim’de taktik nükleer silahların kullanımına yönelik kapsamlı bir tatbikata başlıyor.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Steadfast Noon tatbikatının 14 Ekim’de başlayacağını ve yaklaşık iki hafta süreceğini açıkladı.

Tatbikata 13 ülkeden 2000 asker, sekiz üs ve 60 uçak katılacak; tatbikat alanı ise Belçika, Hollanda, Büyük Britanya ve Kuzey Denizi’ni kapsayacak. Tatbikatta nükleer savaş başlığı taşıyabilen bombardıman uçakları ve savaş jetleri de yer alacak.

Associated Press‘e göre, NATO yetkilileri Moskova’yı tatbikat hakkında bilgilendirdi.

Yıllık Steadfast Noon 10 yılı aşkın bir süredir düzenleniyor. Ancak bu yılki tatbikat, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın nükleer doktrininde değişiklik yapma niyetini açıklamasından kısa bir süre sonraya denk geldi.

Putin, 25 Eylül’deki Güvenlik Konseyi toplantısında, nükleer olmayan bir devletin nükleer bir gücün desteğiyle gerçekleştirdiği saldırının, Rusya’ya karşı ortak bir saldırı olarak kabul edilmesi gerektiğini önermitşi.

Ayrıca, Rusya’daki hedeflere yönelik stratejik havacılık, seyir füzeleri, hipersonik araçlar ve insansız hava araçlarının kitlesel fırlatıldığına dair güvenilir bilgi alınması durumunda nükleer silah kullanma olasılığını da açıkça belirtti.

Bu tür açıklamalar, Ukrayna’nın Batılı müttefiklerinin yardımıyla Rusya’ya karşı meşru müdafaa eylemlerini teorik olarak kapsıyor.

NATO’nun savunma politikası ve planlamasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Angus Lapsley, tatbikatın amacının, ittifakın üyelerine yönelik her türlü tehdidi bertaraf edebileceğini ve “düşmanların bunu son derece ciddiye alması gerektiğini” göstermek olduğunu dile getirdi.

Lapsley, NATO’nun Kuzey Kore ve İran’ın nükleer programlarını, Çin’in hızla genişleyen nükleer kapasitesini yakından takip ettiğini, ancak asıl kaygının Rusya olduğunu ifade etti.

Son iki yılda Moskova, nükleer kuvvetlerine giderek daha fazla yatırım yaparak pek çok yeni sistemi devreye soktu ve kısa ile orta menzilli sistemlere daha fazla önem verdi.

Fakat Lapsley, Ukrayna’ya verilen destek bağlamında, Rusya’nın nükleer doktrini hakkında “oldukça açık bir baskı girişimi” olarak yorumlanan çok fazla konuştuğunu belirtti.

Avrupa’da NATO’nun nükleer caydırıcılık temelini ABD ve Büyük Britanya’nın kuvvetleri oluşturuyor (Fransa’nın da nükleer silahları bulunuyor, ancak bunlar ittifakın komuta sistemine dahil değil). Bununla birlikte, nükleer silaha sahip olmayan NATO ülkeleri de dahil olmak üzere diğer üyeler, Rusya’nın nükleer caydırıcılık politikasına daha aktif katılım sağlamalı.

NATO’nun yeni genel sekreteri Rutte’nin ilk durağı Kiev

Bu politika, yalnızca savaş alanında kullanılmak üzere tasarlanmış nükleer silahların türlerini, sayılarını ve doğruluğunu artırmayı değil, aynı zamanda bu silahların konuşlandırılmasına ve kullanılarak gerçekleştirilen saha tatbikatlarının daha sık ve görünür hale getirilmesine yönelik adımları içeriyor.

Bu durum, Stimson Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin yakın tarihli bir raporunda da vurgulanıyor.

Rapora göre hem nükleer hem de konvansiyonel silahlara yönelik daha geniş bir yetenek yelpazesi, NATO üyelerine daha çeşitli ve sağlam yanıt seçenekleri sunarak topyekûn bir nükleer savaşa tırmanma riskini en aza indirebilir.

Raporda ayrıca, Rusya’ya karşı yürütülen çevreleme politikasının, yalnızca ABD, Büyük Britanya ve Fransa’nın değil, tüm NATO müttefiklerinin nükleer caydırıcılığı güçlendirmek için kararlı siyasi ve askeri adımlar atması durumunda daha etkili olacağı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English