Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman sanayicilerden borçla finanse edilen kamu yatırım fonu çağrısı

Yayınlanma

Alman sanayicilerin lobi grubu Alman Sanayi Federasyonu (BDI) kısa bir süre önce Almanya’nın önümüzdeki 10 yıl içinde 400 milyar avroluk ek kamu yatırımına ihtiyaç duyacağını ve bunun büyük bir kısmının ulaşım altyapısı, eğitim ve binalar için gerekli olacağını hesapladı.

Bu yatırımların finansmanı henüz garanti altına alınmadığından BDI, hükümetin daha etkin harcama yapma ve bütçe harcamalarını yeniden önceliklendirme seçenekleri tükendikten sonra borçla finanse edilen yeni bir fonu düşünmesi gerektiğini söyledi.

BDI Başkanı Siegfried Russwurm kamu radyosu Deutschlandfunk’a verdiği mülakatta koalisyon hükümetinin ve Avrupa Komisyonu’nun “ekonomik büyümeyi yeniden önemli bir hedef olarak odağına alması gerektiğini” söyledi.

Russwurm, 2024 yılı için öngörülen yüzde 0,3’lük büyüme ile Almanya’nın, ABD’nin bu yıl yüzde 2,5 ve Çin’in yüzde 5 büyüyeceği tahminleri göz önüne alındığında, rehavete kapılmayı göze alamayacağını savundu.

Büyümenin, yol gösterici bir başka politika ilkesi olarak iklim eylemine karşı olmadığını vurgulayan Russwurm, küresel ısınmayı ihmal etmenin de “göze alamayacağımız bir lüks” olduğunu savunarak, “Bu, ikisinin akıllı bir kombinasyonunu elde etmekle ilgili,” dedi.

Russwurm, bloğun Yeşil Mutabakat’ını tamamlayan bir Avrupa Sanayi Mutabakatı’nın bu amaç için uygun bir araç olacağını söyledi.

BDI’ya göre 400 milyar avroluk yatırım lazım

BDI’ye göre önümüzdeki on yıl içinde ülkede 400 milyar avro tutarında ek yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Fakat Russwurm, bu ek yatırımların bir kısmı borçlanma yoluyla finanse edilebilse bile, ülkenin tartışmalı “borç freninden” vazgeçmek zorunda olmadığını da sözlerine ekledi.

2023’ün sonlarında bir mahkeme kararıyla yeniden canlandırılan yeni devlet borçlanmasına ilişkin anayasal sınır, şu anda hükümetin devam eden 2025 bütçe müzakereleri üzerinde ağırlık oluşturuyor.

Mahkemenin, acil iklim ve enerji dönüşümü politika tedbirlerini finanse etmek üzere kurulan 60 milyar avro değerindeki “İklim ve Dönüşüm Fonu”nun borç freniyle uyumlu olmadığı yönündeki kararı, ülke genelinde altyapı yatırım ihtiyaçlarının arttığı bir dönemde hükümetin iklim planlarını tartışmaya açmıştı.

Hükümet borçlanmaya şüpheyle bakıyor

Kamu yayın kuruluşu ARD’nin haberine göre, pazartesi günü Berlin’de BDI tarafından düzenlenen Alman Sanayi Günü konferansında konuşan Şansölye Olaf Scholz, yeni yatırımlar için daha fazla mali kaynak sağlamak üzere “borç silme ve araştırma desteği gibi önlemleri artırmaya” açık olduğunu söyledi.

Fakat Şansölye bunun Almanya’nın 16 eyalet hükümetinin onayına bağlı olduğunu da sözlerine ekledi. Scholz, Almanya’daki enerji fiyatlarına ilişkin sektörün şikayetleriyle ilgili olarak, hükümetin bu endişeleri anladığını ve şirketlere daha fazla hareket alanı sağlamak için daha düşük elektrik vergisi gibi önlemler aldığını söyledi.

Ekonomi Bakanı Robert Habeck de konferansta yaptığı konuşmada, hükümetin BDI tarafından önerilen, normal bütçe dışında sanayi yatırımları için özel krediye dayalı fonlar açmayı planlamadığını söyledi.

Habeck aynı zamanda, yeni projeler başlatmak isteyen şirketlerin hayatını kolaylaştırmak için ülkedeki idari prosedürlerin büyük ölçüde hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Haber kanalı n-tv’in bildirdiğine göre Habeck, AB ile Çin arasında baş gösteren ve pek çok Alman şirketinin Çin menşeli elektrikli araçlara uygulanması planlanan ek gümrük vergileri nedeniyle endişe duyduğu ticaret çatışmasına ilişkin olarak, “dünyanın ayrı tarife bölgelerine ayrıldığı” bir durumdan kaçınmaya çalışacağını ve bunun da nihayetinde pek çok ürünü herkes için daha pahalı hale getiren bir sarmalı tetikleyeceğini söyledi.

Maliye Bakanı’ndan “Avrupa kurallarına uyma” vurgusu

Konferansta konuşan FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner de, “Ulusal ve ittifak savunması, altyapımızın güçlendirilmesi ve ekonomik rekabet gücünün garanti altına alınması gibi yapısal görevler özel programlarla çözülemez,” dedi.

Bu kararla Avrupa mali kurallarını çiğnemiş olacaklarına işaret eden bakan, “Gelecek neslin omuzlarına daha da yüksek faiz yükleri yüklemiş oluruz,” iddiasında bulundu.

Lindner kendi görevlerini, ülkenin yapısal görevlerini ulusal mali kurallar ve Avrupa kuralları çerçevesinde düzenlemek olarak tanımladı.

Lindner, Avrupa Komisyonu’nun geçen hafta aralarında Fransa ve İtalya’nın da bulunduğu yedi AB ülkesine karşı açıkladığı aşırı bütçe açığı prosedürüne işaret ederek, “Aksi takdirde Avrupa’daki diğer ülkeler de artık Avrupa kurallarına uymamaya davet edilmiş hissedeceklerdir,” dedi.

Özel fon ve borç freni tartışması

Özel bir fon (Sondervermögen) ülkenin, genellikle sadece GSYİH’nin yüzde 0,35’i kadar yapısal kamu açığına izin veren anayasal “borç freni”nin katı kurallarını atlatmasına izin verecek.

Şubat 2022’de Ukrayna savaşının başlamasının ardından Scholz, yeni jeopolitik gerçeklik karşısında ülkenin savunma harcamalarını artırmak için 100 milyar avroluk özel bir fon ilan etmişti.

Alman ordusu Bundeswehr için özel fon, parlamentoda üçte iki çoğunluk gerektiren ülke anayasasının muhalefet partileri CDU/CSU ile birlikte değiştirilmesiyle mümkün oldu.

Lindner konferansta yaptığı konuşmada, “Bundeswehr için 100 milyar avroluk özel program benim inisiyatifimdi,” dedi fakat bunun “bir uyum sürecini başarmak için” olduğunu da sözlerine ekledi.

Lindner, “2028’den itibaren, yıllık ekonomik çıktının yüzde 2’sini düzenli bütçeden ulusal ve ittifak savunmasına harcama taahhüdümüzü yerine getirmek zorunda kalacağız,” ifadelerini kullandı.

SPD’den anayasa değişikliği gerektirmeyen kısa vadeli çözüm planı

Bu arada t-online’a göre aralarında savunma, dışişleri, kalkınma, içişleri ve sosyal işler bakanlıklarının da bulunduğu çok sayıda bakanlık harcama tavanlarının arttırılması çağrısında bulundu.

Hem hükümetin önde gelen partisi SPD hem de Yeşiller, daha önce anayasal borç freninin temelden reforme edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Anayasanın değiştirilmesi için üçte iki çoğunluk gerektiği ve muhalefet lideri Friedrich Merz (CDU) tarafından yüksek sesle reddedildiği göz önüne alındığında bu pek olası bir ihtimal değil.

SPD daha önce borç freninin konjonktürel ayarlamasını ulusal harcamalarda daha fazla hareket alanı sağlamak için kullanma fikrini anayasayı değiştirmeyi gerektirmeyecek potansiyel bir kısa vadeli çözüm olarak lanse etmişti.

BDI borç frenini kaldırmayı değil, yeni fon oluşturmayı istiyor

Bununla birlikte BDI Başkanı Russwurm, lobi grubunun “borç freninin gevşetilmesinden yana olmadığını”, bunun yerine daha hedefe yönelik yatırımlar yapılmasını sağlayacak özel bir fonu desteklediğini vurguladı.

Russwurm, “Bu borçlanma aracı partiler üstü geniş bir siyasi mutabakat gerektirdiği için yasama dönemlerinin ötesinde bir planlama güvencesi yaratıyor,” diye ekledi.

Russwurm konferansa verdiği demeçte, hesaplanan 400 milyar avronun “Alman sanayisinden gelen yeni talepler değil, ilave kamu yatırım ihtiyaçlarının bir envanterinin çıkarılması” olduğunu söyledi ve Alman yollarında araba kullanan ya da okullarda “gözleri açık yürüyen” hiç kimsenin buna itiraz etmeyeceğini savundu.

AVRUPA

Pistorius, SPD’deki şansölyelik yarışında havlu attı

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki seçimlerde partisinin liste başı adayı olmaktan çekilerek, Şansölye Olaf Scholz’un yerine geçebileceğine dair haftalardır süren spekülasyonlara son verdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından perşembe akşamı yayınlanan bir video mesajında Pistorius, kamuoyundaki tartışmaların partiye zarar verdiğini ve bunun sonucunda parti yönetimine bu görev için uygun olmadığını bildirdiğini söyledi.

“Olaf Scholz güçlü bir şansölye ve şansölyelik için doğru aday,” diyen Pistorius, parti liderinin ‘akıl ve sağduyuyu’ temsil ettiğini de sözlerine ekledi.

Alman bakan, “Şimdi bu tartışmayı sona erdirmek için ortak bir sorumluluğumuz var. Çünkü tehlikede olan çok şey var,” dedi.

Scholz iki hafta önce erken seçimleri tetiklediğinde, görevdeki şansölye olarak otomatik olarak partinin adayı olması bekleniyordu. Fakat birçok anketin geçen yılın başından bu yana savunma bakanı olarak görev yapan Pistorius’un ülkenin en popüler siyasetçisi olduğunu göstermesinin ardından fiili bir yarış başladı.

Scholz’un popülaritesi yerlerde

Pistorius’a karşılık Scholz, en kötü destek oranlarından birine sahipti ve seçmenler, bu ayın başlarında çökene kadar üçlü trafik lambası koalisyonunu felç eden aylarca süren çekişmelerden dolayı onu suçluyordu.

Fakat partinin merkez yönetimi Scholz’un arkasında durdu ve Pistorius spekülasyonları bastıramadığı için SPD’deki bazı isimler tarafından giderek artan eleştirilere maruz kaldı.

Savunma Bakanı video mesajında, kendisinin başlatmadığını vurguladığı tartışmanın partide “artan belirsizliğe” ve seçmenler arasında “kızgınlığa” neden olduğunu söyledi.

Bakan, yarışta yer almayacağını açıklamanın kendi kararı olduğunda ısrar etti ve SPD’nin “olağanüstü” şansölyesi için ikinci bir dönem için kampanya yürüteceğini söyledi.

Pistorius’un destekçileri hayal kırıklığına uğradı

Pistorius’un destekçileri “havlu atma” haberine hayal kırıklığı ile tepki gösterdi. SPD Federal Meclis üyesi Joe Weingarten, Der Spiegel haber dergisine verdiği demeçte, “Bu gelişmeden üzüntü duyuyorum. Şimdi hedef, SPD için mümkün olan en iyi seçim sonucunu elde etmek üzere birlikte ve tek vücut olarak çalışmak olmalıdır,” dedi.

Bir başka milletvekili Johannes Arlt ise, “Farklı bir kararı tercih ederdim ama artık bir kararımız var. Bu parti ve ülke için iyi bir şey. Şimdi Federal Meclis seçim kampanyasına birlik içinde giriyoruz,” ifadelerini kullandı.

Pistorius’un çekilmesi ile birlikte şansölyelik yarışının Scholz ile anketlerde önde giden muhalefetteki Hıristiyan Demokratların (CDU) lideri Friedrich Merz arasında geçmesi bekleniyor.

Scholz’un destekçileri, 2022’den bu yana CDU’yu yöneten milyoner eski avukat ve BlackRock Almanya’nın başkanı Merz’i yakalayabileceği konusunda ısrar ediyor. 

Bakan, Almanya’nın yeniden askerileşmesi için çalışıyor

64 yaşındaki Pistorius, askerlere karşı rahat tavırları, Rusya’ya yönelik sert tutumu ve Almanya’nın yeniden silahlanmasına istekli olmasıyla dikkat çekiyordu.

2023’te savunma bakanı olarak atanmasının ardından, SPD’deki bazı isimlerin Moskova’ya karşı sert bir duruş sergileme konusundaki çekingenliğini paylaşmadığını açıkça ortaya koydu.

Putin’i “Kremlin’deki despot” olarak tanımlayan Pistorius, Alman kamuoyunu, ülkenin savunmaya daha fazla harcama yapması ve kendisini “savaşa hazır” hale getirmesi gerektiği konusunda uyardı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Keir Starmer, BlackRock patronu Larry Fink ile görüştü

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, iş dünyası liderleriyle ilişkileri yeniden inşa etmeye çalışırken, BlackRock CEO’su Larry Fink ile Başbakanlıkta görüşmelerde bulundu.

Aralarında sigorta devi Aviva’nın eski patronu Mark Wilson ve teknoloji grubu Cisco’nun CEO’su Chuck Robbins’in de bulunduğu dünyanın en büyük varlık yöneticisinin yönetim kurulundan birkaç yönetici perşembe günü Başbakan Rachel Reeves ve Yatırım Bakanı Poppy Gustaffsson ile birlikte toplantıya katıldı.

Toplantıda bulunanların Financial Times’a (FT) aktardığına göre Starmer ve Reeves büyümeyi artıracak öneriler istedi. Görüşme hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre BlackRock yöneticileri, işletmeler için düzenleyici gecikmelerle ilgili endişelerini dile getirdi ve hükümeti küresel şirketlerin Birleşik Krallık’ta rekabet etmesini kolaylaştırmaya çağırdı.

Bu kişiler, başbakanın İngiliz düzenleyicileri elden geçirme, düzenleyici onay süreçlerini kolaylaştırma ve düzenleyici çerçeveyi daha tutarlı hale getirme planını özetleyerek yanıt verdiğini ekledi.

Toplantıya katılan yetkililere göre, Başbakan yöneticilere bu çalışmaları hükümet genelinde koordine etmek üzere Birleşik Krallık Hazinesinde yeni bir birim kurulacağını söyledi.

Birleşik Krallık hükümeti, 40 milyar sterlinlik vergi artışı ve işverenlerin ulusal sigorta katkı paylarında 25 milyar sterlinlik artış da dahil olmak üzere işletmelere daha fazla maliyet yükleyen bir bütçenin ardından iş dünyasının desteğini geri kazanmaya çalışıyor.

İşçi Partisi liderliği daha fazla istikrar ve önceki Muhafazakar yönetime kıyasla daha iş dünyası yanlısı bir yaklaşım vaat etmişti.

Fakat İşçi Partisi’nin şirketler dünyasıyla uyum içinde çalışma vaadi, bütçedeki vergi artışları, şirketlere 5 milyar sterline mal olan işçi hakları reformları paketi ve asgari ücretteki artışla test ediliyor.

Starmer, hükümetinin kamu maliyesine istikrar kazandırarak, düzenleyicileri daha büyüme yanlısı bir yaklaşım benimsemeye zorlayarak ve Birleşik Krallık altyapısına yatırımı artırmak için küçük emeklilik planlarını birleştirerek şirketlere yardımcı olacağında ısrar etti.

Toplantı sonrasında Starmer BlackRock’ın, “Birleşik Krallık’ı nasıl en iyi yatırım yeri olarak dünya sahnesine çıkarabileceğimiz” ve büyümeyi nasıl hızlandırabilecekleri konusundaki görüşlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi.

BlackRock bu hafta 10 yıl aradan sonra ilk kez Londra’da bir dizi yönetim kurulu toplantısı düzenlemişti. Fink daha önce İşçi Partisi’ne destek vermiş ve Ekim 2023’te Starmer’ın Birleşik Krallık siyasetine bir “umut ölçüsü” getirdiğini ve partiyi merkeze taşımada “büyük bir güç” gösterdiğini söylemişti.

Starmer, toplantının ardından yaptığı açıklamada “BlackRock’ın Birleşik Krallık’taki uzun soluklu varlığından gurur duyduğunu” ifade etti. Şirketin Birleşik Krallık’ta Londra, Edinburgh ve gelecek yıldan itibaren Birmingham’da ofisleri bulunan yaklaşık 4.000 çalışanı var.

Dünya genelinde 11,5 trilyon dolarlık varlığı yöneten şirket, British Airways, Rolls-Royce ve Royal Mail’in emeklilik fonları da dahil olmak üzere Birleşik Krallık’ta 13 milyondan fazla kişinin emeklilik birikimlerini yönetiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya ve Belarus’un tarım ürünlerine vergi hazırlığı

Yayınlanma

AB Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere gümrük vergisi getirmeyi planlarken, AB üyesi ülkeler arasında özellikle gübre vergisi konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere yönelik yeni bir vergilendirme sistemi üzerinde çalışıyor.

Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, AB Dış Ticaret Konseyi toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, komisyonun Rusya ve Belarus kaynaklı tarım ürünlerine ve olası gübre ithalatına gümrük vergisi getirmeyi planladığını açıkladı.

Dombrovskis, “Rusya ve Belarus menşeli ürünlere gümrük tarifesi uygulanması konusunu ele aldık. Komisyonumuz yakın zamanda, geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen AB Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, özellikle Rus tarım ürünleri ve gübrelerine yönelik önerilerini sunacak,” dedi.

Komisyon Başkan Yardımcısı, AB üyesi birçok ülkenin mümkün olan en geniş ürün yelpazesinde vergilendirmeyi desteklediğini belirtti.

Öte yandan, AB Konseyi’nin dönem başkanlığını yılsonuna kadar yürütecek olan Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Peter Szijjártó, Rus ürünlerine yönelik gümrük vergisi teklifinin 27 AB üyesi ülkeden yalnızca 8’inin desteğini aldığını vurguladı.

Özellikle AB’de arz sıkıntısı yaşanan ve üretiminde doğalgaza bağımlı olan gübre ürünlerine getirilmesi planlanan gümrük vergisi kısıtlamaları en çok tartışılan konular arasında yer alıyor.

Bu durum, söz konusu ithalat vergilerinin AB Konseyi’nden onay almasını zorlaştırabilir.

Szijjártó ayrıca, AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların beklenilen sonuçları vermediğinin altını çizdi.

Buna karşılık Dombrovskis, yaptırımların etkili olduğunu savunarak, AB ülkelerinin bu önlemleri “daha kapsamlı bir şekilde uygulaması” ve kurallara uymayan taraflarla etkin mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

ABD’nin ucuz Ukrayna tahılının Avrupa pazarına akmasından çıkarı ne?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English