Avrupa
Alman silah sektörü sanayisizleşmeden memnun

Almanya’da yüksek enerji maliyetleri ve Çin ile rekabet sanayiyi zorlarken, yükselen yıldız savunma sektörü büyümeye devam ediyor.
faz’da Ralph Bollmann ve Anna Sophie Kühne imzasıyla yayınlanan bir makalede, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından her yerde kesintiye uğrayan savunma sanayisindeki üretim kapasiteleri ve tüm bunların hangi parayla karşılanacağı sorularının gündeme geldiği, pek çok Avrupa ülkesinin halihazırda bütçe açıklarıyla boğuştuğu vurgulanıyor.
Askeri teçhizat stokları son yıllarda önemli ölçüde azaldı. Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) envanterindeki tank sayısı 2.398’den 339’a düştü. Tedarik mevcut hızda devam ederse, 2004 yılındaki stoklara geri dönmek bile on yıllar alacak.
Hatta araştırmacıların tahminine göre obüsler söz konusu olduğunda eski stoklara dönüş için tam bir yüzyıl gerekecek.
AB’nin ilk savunma komiseri yatırım ihtiyaçlarını tespit ediyor
Federal Meclis tarafından üç yıl önce yeniden silahlanma için onaylanan 100 milyar avroluk özel kredi 2027 yılına kadar kullanılmış olacak. faz’ın aktadığına göre GSYİH’nin sadece yüzde ikisi orduya aktarılacak olsa bile, 2028’den itibaren her yıl bütçeden en az 30 milyar avro eksilecek ki bu bile yeni konjonktürde çok az olarak kabul ediliyor.
Fakat paranın yanı sıra ekipman, mühimmat ve diğer askeri gereçlerin bir yerlerde üretilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği’nin ilk kez bir savunma komiseri ataması da bu zorlukların üstesinden gelme çabası olarak görülüyor.
Eski Litvanya Başbakanı Andrius Kubilius, Avrupa’yı ve üye devletleri “en uç askeri olasılıklara” hazırlayacak bir tür master plan hazırlayacak ve gerekli yatırım ihtiyaçlarını belirleyecek. Yeni komiser, bulgularını mart ayında sunmayı planlıyor.
Brüksel’in ünlü düşünce kuruluşu Bruegel tarafından yapılan bir analize göre, Avrupa’nın inandırıcı bir caydırıcı güç oluşturabilmesi için, örneğin Baltık bölgesinde Rusya’nın hızlı bir şekilde ilerlemesini önlemek amacıyla, AB’nin mevcut NATO planlamasına ek olarak, mekanize ve zırhlı birliklere odaklanan 300.000 askere ihtiyacı var.
Yazarlara göre bu, malzeme açısından en az 1.400 ilave tank, 2.000 piyade savaş aracı ve 700 topçu sistemi anlamına geliyor.
Üretimde bekleme süreleri hâlâ can sıkıyor
Mühimmat üretiminde Batı Avrupa’nın en önemli ülkelerinden biri olan Almanya aynı zamanda gemi yapımı, zırh yapımı ve radar sistemleri konusunda da önemli bir uzmanlığa sahip.
Bu bakımdan Almanya’nın yeni savunma komiserinin planlarında önemli bir rol oynaması muhtemel. Bu kilit alanlarda üretimin bugüne kadar olduğundan çok daha hızlı bir şekilde artırılması çok önemli olacak.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü tahmini teslim sürelerinin iki ila beş yıl arasında olduğunu hesaplıyor. Görünüşe göre, şirketler ordulara kesin teslimat taahhütlerinde bulunmakta zorlanıyor.
Çalışmada, “Bu eğilim, üretim darboğazlarının önemli bir sorun haline gelmiş olabileceğini gösteriyor,” deniyor.
Sanayi kapasiteleri Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana sürekli olarak azalıyor. faz’a göre bu aynı zamanda Almanya’nın savunma ekipmanları için hâlâ katı ihracat yönetmeliklerine sahip olmasından da kaynaklanıyor.
Talbin arzı yaratacağına duyulan inanç
Bazı komşu Avrupa ülkelerinin daha cömert davranması, bu ülkelerdeki üreticilerin Alman üreticilerle işbirliği yapmasını zorlaştırıyor. Daha fazla reform daha fazla ihracatı ve dolayısıyla daha hızlı bir kapasite oluşumunu teşvik edebilir ki bu da orta vadede Almanya’nın kendi alımları için kullanılabilir.
Alman Güvenlik ve Savunma Sanayii Federal Birliği Genel Müdürü Hans-Christoph Atzpodien, “Kapasitelerimizle karşılaştırıldığında, genellikle hâlâ küçük seriler halinde, az ya da çok üretim modunda çalışıyoruz,” diyor.
Yüksek sipariş beklentileri olan uzun vadeli perspektifler ortaya çıkar çıkmaz, şirketlerin üretim kapasitelerini hızla artıracaklarına inanan Atzpodien, “İlerleme, yeni hükümetin savunma bütçesinde daha fazla büyüme için doğru rotayı belirlemesine bağlıdır,” diye konuşuyor.
Birçok ekonomist de talebin arzı yaratacağına inanıyor. Avrupa savunma sanayisinin gelişiminin, başta çelik ve otomotiv sanayileri olmak üzere ilgili sektörlerdeki düşüşü dengelediği düşünülüyor. faz, on yıl öncesinin aksine, sanayi ve insan kaynakları mevcut diye yazıyor.
Otomotivdeki gerileme, nitelikli işgücünü savunma sektörü için serbest bırakıyor
Münih’teki Bundeswehr Üniversitesinde Uluslararası Politika Profesörü Carlo Masala, “İktisadi gerileme savunma sanayi için altın değerinde. Çok sayıda vasıflı işgücünü serbest bırakıyor,” iddiasında bulunuyor.
Pek çok otomobil üreticisi ve tedarikçisi zaten savunma sanayii ile bağlantılı: Daimler Truck askeri araçlar üretiyor, Friedrichshafen’daki tedarikçi ZF bu kamyonlar için şanzıman sağlıyor, diğer otomotiv tedarikçileri de tanklar için bileşenler üretiyor. Endüstriyel mekanikçiler, metal işçileri, mekatronik mühendisleri ve kaynakçılar gibi meslek grupları her iki sanayi sektöründe de önemli.
Bu durum, savunma sanayii kaynaklarının sivil amaçlar için yeniden tahsis edildiği 1990’lardaki dönüşümü anımsatıyor. Fakat bu kez tam tersi söz konusu.
Bugün, sanayideki yapısal değişimin kurbanı olan şirketler ve vasıflı işçiler tank, topçu mühimmatı veya obüs üretimine yardımcı olabilir.
Örneğin, Aşağı Saksonya’daki Gifhorn tesisinde işlerini kaybeden eski Continental çalışanları yakında Unterlüß yakınlarındaki Rheinmetall tarafından işe alınacak.
Hammadde tedarikinin güvence altına alınması kritik
faz’a göre özellikle bu örnekler, Almanya’da bile siyasi irade olduğu takdirde işlerin ne kadar hızlı ilerleyebileceğini gösteriyor.
Unterlüß’teki yeni mühimmat fabrikası, sadece bir yıllık inşaat süresinin ardından yakında üretime başlayacak. Saksonya’nın Görlitz kentinde ise birkaç hafta önce Federal Şansölye Olaf Scholz’un huzurunda eski vagon fabrikasının zırhlı parçalar için bir tesise dönüştürülmesi için bir sözleşme imzalandı.
Fakat hammadde tedarikinin bir darboğaz haline gelmesinden endişe ediliyor. Savaşa hazır olmak isteyen tek ülke Almanya olmadığı gibi, silahlanmak isteyen tek kıta da Avrupa değil.
Profesör Masala, üreticilerin genellikle Güney Kore’den ithal edilen zırh çeliği için 18 aya kadar beklediklerini söylüyor. Avrupa’da sadece bir büyük üretici var, o da İsveçli SSAB şirketi.
İtici gazlar, nitroselüloz, nitrik asit gibi diğer bileşenler de küresel piyasalarda az bulunuyor. ABD 1986’da üretimden vazgeçtiği TNT patlayıcılarını 2027’den itibaren yeniden kendisi üretmek istiyor. Gerekçe olarak da tedarik zincirinin kontrolünü elinde tutmak istemesi gösteriliyor.
Avrupa’nın da hangi kritik hammaddeleri kendisinin üretmesi gerektiğini kendisine sorması gerektiği vurgulanıyor. Saarland’daki Dillinger Hütte, 2021 yılında zırhlı çelik üretimi için sertifika aldı, fakat üretimin artırılması hâlâ zaman alıyor.
Nükleer caydırıcılıkta Avrupa’nın rolü
Bertelsmann Vakfında “Avrupa’nın Geleceği” programını yöneten Christian Mölling faz’a yaptığı açıklamada, “Avrupa kendi savunması için gerekli endüstriyel ve teknolojik temele sahiptir,” diyor.
Örneğin hava savunması ve/veya uzak mesafelerdeki hedefleri vurabilen seyir füzeleri gibi bazı kabiliyet açıklarının kapatılması hayati önem taşıyor.
Fakat nükleer caydırıcılık konusu daha karmaşık ve burada ABD’ye bağımlılık tartışmasız. Fransa ve Britanya’nın da nükleer savaş başlıklarına sahip olduğu doğru olsa da bunlar stratejik nitelikte ve ancak çok uzaktaki hedefleri büyük bir yıkıcı güçle vırabiliyorlar.
Buna karşılık, cephanelikte neredeyse hiç taktik nükleer silah bulunmadığını vurguluyor. Masala, “düşmanı cephe hattında geri püskürtmek” için bunlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor.
Avrupa
Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.
Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.
Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.
Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.
‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’
Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.
Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.
AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.
ABD destekli İHA üretimi
Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.
Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.
Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.
Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.
ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü
Avrupa
Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.
Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.
Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.
Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.
Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.
Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.
Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.
Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.
Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.
Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.
Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.
Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.
Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.
Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.
Avrupa
Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.
Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.
Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.
İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.
Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.
Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.
Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.
Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını7 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’