Bizi Takip Edin

Avrupa

Almanya, zorunlu askerlik için yeni model sunuyor 

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, aylar süren bekleyişin ardından 12 Haziran Çarşamba günü Almanya için yeni bir askerlik modeli açıkladı ve 2025 yılından itibaren yılda 5.000 asker almayı planladıklarını duyurdu.

Almanya, şu anda 180.000 civarında olan ordu mevcudunu 203.000’e çıkarmak istiyor.

Bakanın tercih ettiği model, 18 yaşındaki gençlerin alışkanlıkları ve orduya olan ilgileriyle ilgili dijital anketleri doldurmalarını öngörüyor. 

Pistorius Berlin’de gazetecilere verdiği demeçte, belirtilen tercihlere dayanarak, katılımcıların yaklaşık 40.000 ila 50.000’inin sağlık muayenesine davet edileceğini ve bunlardan 5.000’inin en az altı aylık temel askerlik hizmeti için askere alınmasını beklediğini söyledi.  

100 bin yedek asker planı

Bu sayıya gönüllü olarak temel hizmete katılan yıllık 10.000 kişi de eklenecek. Buna ek olarak ordu, 100.000’e kadar personeli aktif yedek asker olmaya ikna etmek için eski askerlere ulaşmaya başlayacak. 

Pistorius, “Yasa yaz tatilinden önce yürürlüğe girmeli ki 2025 yılı bitmeden ilk kapasiteleri kullanabilelim,” dedi.  

Pistorius, zorunlu unsurların anketi doldurmak ve seçildikleri takdirde tıbbi eğitime katılmakla sınırlı olduğunun altını çizdi. 

Alman bakan, “Fakat bu zorunluluğun neredeyse hiçbir etkisi yok çünkü davet ettiğimiz herkesin anketlerinde gönüllü olarak gelmek istediklerini belirttiklerini varsayıyoruz,” diye vurguladı. 

Pistorius, sürecin “askerlik hizmeti için en motive olanların (…) seçilmesini” sağlayacağının altını çizerek, bunun İsveç’teki benzer bir modelden esinlendiğini sözlerine ekledi. 

Zorunlu hizmetle ilgili tartışmalar 

Pistorius’un kendi partisi SPD, liberal FDP ve Yeşiller, 2011 yılında kaldırılan zorunlu hizmetin geri getirilmesine şüpheyle yaklaşıyor.

SPD’li Şansölye Olaf Scholz daha önce ordunun büyüklüğünü artırma görevini “ihmal edilebilir” bulduğunun sinyalini vererek tam teşekküllü bir zorunlu askerliğin gereksiz olduğunu belirtmiş, bu da Pistorius’un fikirlerine bir darbe olarak yorumlanmıştı.

SPD’nin parlamento grubu çarşamba günü “Pistorius’un silahlı kuvvetlerin sayısını artırma planlarını” desteklediğini ifade ederken, “zorunlu askerlik” teriminden açıkça kaçındı. 

Yasal olarak sadece erkeklerin zorunlu kısımlara uymakla yükümlü olması nedeniyle cinsiyet eşitliği açısından da sorunların devam ettiği düşünülüyor.

Pistorius’un gelecekte değiştirmeye açık olduğunu söylediği ülkenin temel yasasına göre kadınlar zorunlu hizmetin dışında tutuluyor. 

Avrupa

Romanya’da kaybeden aday Fransa’yı müdahaleyle suçladı

Yayınlanma

Romanya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden sağcı lider George Simion, Fransa’nın müdahalesini gerekçe göstererek sonuçların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Telegram kurucusu Pavel Durov, Fransız istihbaratının Rumen muhafazakâr kanallarını kısıtlama talebinde bulunduğunu iddia ederek ifade vermeye hazır olduğunu açıkladı.

Romanya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden sağcı Romanya’nın Birliği İttifakı (AUR) lideri George Simion, “devlet ve devlet dışı aktörlerin dış müdahalesini” gerekçe göstererek sonuçların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Simion, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Ne Fransa’nın ne Moldova’nın ne de başka birinin başka bir devletin seçimlerine müdahale etme hakkı yoktur,” diye yazdı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu 18 Mayıs’ta yapıldı. Ülkenin Merkez Seçim Bürosu verilerine göre, Simion oyların yüzde 46,4’ünü alırken, seçimi kazanan Bükreş Belediye Başkanı Nicușor Dan yüzde 53,6 oy oranına ulaştı. AUR lideri başlangıçta yenilgiyi kabul etmiş ve rakibini tebrik etmişti.

Bu seçimler, Anayasa Mahkemesi’nin Aralık 2024’te ilk tur sonuçlarını iptal etmesinin ardından düzenlendi.

İlk turda “Rusya yanlısı” olarak nitelendirilen Călin Georgescu ve merkez sağ eğilimli Romanya’yı Kurtarın Birliği Partisi başkanı Elena Lasconi öne çıkmıştı.

Bükreş Belediye Başkanı Nicușor Dan, Romanya’nın yeni cumhurbaşkanı oldu

Yetkililer, iptal gerekçesi olarak manipülasyon ve dezenformasyon da dahil olmak üzere “seçim sürecindeki bariz ihlalleri” göstermişti.

Romanya Dış İstihbarat Teşkilatı, ülkenin Rusya’nın hibrit eylemlerinin hedefi haline geldiğini açıklamıştı. Rusya makamları ise seçim kampanyasına herhangi bir müdahalede bulundukları iddialarını reddetmişti.

Oy verme günü, Telegram kurucusu Pavel Durov, Fransa istihbarat başkanı Nicolas Lerner’in platformdaki muhafazakâr Rumen siyasetçilere ait kanalların kısıtlanması talebiyle kendilerine ulaştığını, ancak ekibinin bu talebi “kesin bir dille reddettiğini” yazdı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı bu bilgilerin sahte olduğunu iddia etti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a göre, Romanya seçimlerinde “çok sayıda manipülasyon girişimi” tespit edildi.

Simion’un seçim sonuçlarının iptali talebini içeren paylaşımının ardından Durov, bu paylaşımı alıntılayarak, “Bu, Rumen demokrasisine yardımcı olacaksa,” Romanya’ya gelip ifade vermeye hazır olduğunu belirtti.

Durov’un, Telegram platformundaki yetersiz denetim ve kolluk kuvvetleriyle işbirliği yapmayı reddetme suçlamalarıyla Ağustos 2024’ten beri adli gözetim altında tutulduğu Fransa’dan ayrılması yasak.

Fransız makamları, mayıs ayı başlarında Durov’un Amerika Birleşik Devletleri’ne gitme talebine izin vermemişti.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Fransa, Baltık Denizi’ne istihbarat gemisi gönderdi

Yayınlanma

Fransa, Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki faaliyetlerini izlemek üzere ilk kez Dupuy de Lome adlı istihbarat gemisini bölgeye sevk etti. Geminin görevi, Rusya’nın radyo sinyallerini yakalamak ve gizli tanker faaliyetlerini gözlemlemek olarak belirlendi.

Fransız Deniz Kuvvetleri, Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki faaliyetlerini gözlemlemek amacıyla ilk kez 101 metrelik Dupuy de Lome adlı istihbarat gemisini bölgeye gönderdi.

Geminin temel görevi, Rusya’nın radyo sinyallerini tespit etmek ve istihbarat toplamak olarak belirtildi.

Alman gazetesi Kieler Nachrichten‘in (KN) haberine göre Dupuy de Lome, Baltık Denizi’nde NATO ülkelerinin Rusya’nın artan askeri aktivitelerine dair bilgi ihtiyacını karşılamak üzere 16 Mayıs Cuma günü istihbarat operasyonlarına başladı.

Görevin gizli olduğu ve resmî bir açıklama yapılmadığı kaydedildi. Haberde, Fransız gemisinin Danimarka kıyısındaki Femarn Adası civarında, devriye gezen Rusya Baltık Filosu’na ait Stoykiy korveti ile “karşılaştığı” ve Rus korvetinin Skagerrak Boğazı’na doğru ilerlediği aktarıldı.

Fransız Askeri İstihbarat Direktörlüğü’nün (DRM) emriyle Baltık Denizi’ne gönderilen Dupuy de Lome, kesintisiz 30 güne kadar denizde kalma kapasitesine sahip.

Geminin menzili 300 deniz mili, yani yaklaşık 11 bin 600 kilometre. Yaklaşık yüz kişiden oluşan mürettebatı, hem askeri personeli hem de sivil uzmanları içeriyor.

Açık kaynaklara göre, geminin elektronik ekipmanları arasında iki navigasyon radarı, uydu iletişim sistemleri, radar ışınlama uyarısı ve radar tanımlama ekipmanları ile çeşitli radyo ve radyoteknik istihbarat sistemleri bulunuyor.

Gemideki cihazlar, e-posta mesajları ve cep telefonu görüşmeleri dahil olmak üzere modern iletim türlerini yakalayabiliyor. KN, istihbarat gemisinin tanımlayıcı sinyal veya borda numarası olmadan hareket ettiğini belirtti.

Daha önce, Fransız deniz devriye uçakları da bölgede keşif yaparken Rusya’nın radar sistemleri tarafından hedef alınmıştı.

Hatta Kaliningrad’dan fırlatılan S-400 uçaksavar füze sistemlerinin güdüm sistemleri, Fransız hava araçlarından birini hedef almıştı.

Baltık Denizi’nde ayrıca Alman istihbarat gemisi Oker de görev yapıyor. Bu gemi, haftalardır Kaliningrad civarında ve Finlandiya Körfezi’nde seyrederek elektromanyetik sinyalleri yakalama ve kaydetme konusunda uzmanlaşmış durumda.

Patruşev: NATO Kaliningrad’ı ele geçirme niyetinde

Okumaya Devam Et

Avrupa

Barones Rothschild’i kim öldürdü?

Yayınlanma

Eski eşi Barones Evelyn de Rothschild olan Jeannette May’in yaklaşık yarım yüzyıl önce İtalyan Alpleri’nde gizemli ölümü, Avrupa’yı sarsmıştı. İtalyan polisinin geçen yıl soruşturmayı yeniden başlatmasıyla komplo teorileri tekrar gündeme geldi.

Karlarla kaplı İtalyan dağları, dünyanın en etkili finans ailelerinden biriyle bağlantılı olan da dahil olmak üzere birçok sır saklıyor. Yaklaşık yarım yüzyıl önce, Barones Evelyn de Rothschild’in eski eşi Jeannette May’in cansız bedeni bu dağların soğuk kollarında bulunmuştu.

Ölümünün gizemi tüm Avrupa’yı sarsmış ve resmi soruşturmadaki boşluklar, Dan Brown romanlarını aratmayan komplo teorilerine yol açmıştı. Jeannette’in bir gün önce aldığı gizemli telgraf ne anlama geliyordu? İtalyan polisi neden geçen yıl eski Leydi de Rothschild’in esrarengiz kayboluşuyla ilgili soruşturmayı yeniden başlattı?

Model ve televizyon sunucusundan baronesliğe

Jeannette Bishop, 1940 yılında Kent’te küçük bir köyde doğdu. Babasını, bomba imha ederken trajik bir şekilde hayatını kaybettiğinde henüz birkaç aylıkken yitirdi.

Jeannette’in çocukluğu hakkında çok az şey biliniyor. Bazı kaynaklara göre bir manastırda yaşadı ve gençlik yıllarında baleye merak saldı. 16 yaşına geldiğinde Jeannette, modellik yaparak yeni bir yeteneğini keşfetti. Ardından televizyona geçerek popüler İngiliz televizyon programı Spot the Tune’u sundu.

26 yaşında Jeannette’in hayatı kökten değişti. 30 Eylül 1966’da dünyanın en zengin ailelerinden biriyle akraba oldu ve Baron Evelyn de Rothschild ile evlendi.

Genç kadın, sosyeteye oldukça hızlı ve doğal bir şekilde uyum sağladı: Dünyayı dolaştı, Imelda Marcos ve Henry Ford II gibi isimlerle davetlerde yan yana oturdu, iç mekan dekorasyonu ve antika koleksiyonculuğuyla uğraştı.

Dağlara gittiler ve geri dönmediler

Ancak evlilikleri uzun sürmedi; 1971’de çift oldukça barışçıl bir şekilde ayrıldı. Jeannette, 25 bin sterlin ve Chelsea’de şirin bir şehir evi gibi oldukça mütevazı bir nafaka aldı, ancak görünüşe göre bu durum onu tatmin etmişti.

Boşanmanın ardından Jeannette uzun süre yalnız kalmadı ve John Lewis mağazalar zincirinin yöneticisi olan iş insanı Stephen May ile görüşmeye başladı. Çift, İtalya’nın Macerata ilinde eski bir çiftlik evi satın aldı ve Jeannette buranın restorasyonuyla hevesle ilgilenmeye başladı.

Ancak bu pastoral yaşam uzun sürmedi. 29 Kasım 1980’de Jeannette, Rothschildlerin evinde yaşarken mutfakta çalışan ve orada tanıştığı arkadaşı Gabriella Geren ile birlikte inşaat işlerinin ilerleyişini kontrol etmek için Sarnano’ya doğru yola çıktı. Yaklaşan kar fırtınası uyarısı onları durdurmadı ve dağlara doğru gittiler. Onları bir daha canlı gören olmadı.

Gizemli ipuçları

Arama çalışmaları hemen başladı, ancak kar yağışı çalışmaları büyük ölçüde zorlaştırdı. Ancak birkaç hafta sonra kadınların arabası neredeyse tamamen kar altında gömülü olarak bulundu. Fakat kadınların kendileri ne arabanın içinde ne de yakınında bulunamadı.

Ancak iki yıl sonra bir avcı tesadüfen arabalarından birkaç kilometre uzakta kalıntılarına rastladı. Adli tıp uzmanları şaşırtıcı bir sonuca ulaştı: Kadınlar kayboldukları andan itibaren bir ay daha hayattaydı.

Müfettişler, ölenlerin kişisel eşyalarını incelerken bir başka tuhaflık daha keşfettiler. Hem Jeannette’in hem de Gabriella’nın kol saatleri vardı. Her iki mekanizma da saat 17.52’de durmuştu. Ancak aynı gün değil, tam bir hafta arayla durmuş olmaları, saatlerden birinin kasıtlı olarak “kurcalandığına” işaret edebilirdi.

Jeannette adına yerel bir otele gelen telgraf da polise tuhaf göründü. Telgrafta sadece üç kelime vardı: “Seni bekliyorum.”

Fidye için kaçırılma mı, mafyayla dostluğun kurbanları mı?

Olayla ilgili ilk tutarlı versiyonu, iki yıl sonra polis değil, gazeteciler ortaya koydu. Londra merkezli Sunday Times gazetesinden Gitta Sereny ve Dalbert Hallenstein, ölenlerin planlı bir kaçırılmanın kurbanı olduğu sonucuna vardılar. O dönemde fidye için kaçırma olayları yaygındı ve hâlâ Rothschild soyadını kullanan bir kadın, suçluların hedefinde olabilirdi. Ancak Rothschild ailesi, herhangi bir fidye talebi almadıklarını açıkladı.

Bir sonraki teori, kadınların ölümünü, Jeannette’in kaybolmasından sonraki gün Navona Meydanı’ndaki Christie’s müzayede evinde meydana gelen büyük soygunla ilişkilendiriyor. Polis, Sergio Vaccari adında İtalyan bir kaçakçı ve antika satıcısını öldürülmüş olarak buldu. Aramada, Christie’s soygununda çalınan eşyaların fotoğrafları bulundu ve Vaccari’nin Jeannette ile tanıştığı tespit edildi.

İpuçları “Tanrı’nın Bankerine” ulaştı

Ancak kısa süre sonra soruşturma daha da ilginç bir hal aldı: Vaccari’den elde edilen ipuçları, dedektifleri Vatikan’a yakınlığıyla bilinen ve Vaccari’nin ölümünden üç ay önce Londra’daki Blackfriars Köprüsü’nde asılı bulunan, “Tanrı’nın Bankeri” olarak da tanınan İtalya’nın en büyük özel bankalarından birinin başkanı Roberto Calvi’ye götürdü.

Polis, bunun bir kiralık cinayet olduğundan şüphelenmiyordu. Calvi’nin öldürülmesinden kısa süre önce bankası iflas etmiş ve müfettişler mafyanın para aklama faaliyetlerine karıştığına dair bilgilere ulaşmıştı. Wojtyla Segreto adlı gazetecilik araştırmasına göre, bankacı İtalya’dan kaçmış ve Katolik Kilisesi’nin yasa dışı mali operasyonlarını ifşa etmekle tehdit ederek Vatikan’a şantaj yapmaya başlamıştı.

Ancak Jeannette, Vaccari ve Calvi’nin ölümlerinin birbiriyle bağlantılı olabileceği ve Vatikan, İtalyan mafya grubu ya da başka ciddi bir örgüt olsun, tek bir azmettiricisi olabileceği teorisi, müfettişlere yetersiz göründü ve 1989 yılının sonunda dosya arşive kaldırıldı.

2024 yılında İtalyan polisi, eski Leydi de Rothschild’in gizemli kayboluşuyla ilgili soruşturmayı yeniden başlattı, ancak dava hakkında henüz yeni bir bilgi bulunmuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English