Avrupa
Almanya’da ‘kırmızı-siyah’ büyük koalisyonu kuruldu

Almanya’da ‘kırmızı-siyah’ büyük koalisyonu kuruldu. Almanya’nın müstakbel şansölyesi Friedrich Merz, merkez sağ CDU/CSU bloğunun Sosyal Demokratlarla (SPD) yaptığı koalisyon anlaşmasını sundu.
“Donald Trump’a verilecek en önemli mesaj Almanya’nın yeniden rayına oturduğudur” diyen Merz, Almanya’nın yeniden “Avrupa Birliği içinde çok güçlü bir ortak” olacağını da sözlerine ekledi.
Merz’in Hıristiyan Demokratları ve Sosyal Demokratlar arasında çarşamba günü açıklanan anlaşma, Almanya’daki federal seçimlerden yaklaşık altı hafta sonra yapıldı.
CDU liderinin dönüşüm planının bazı kilit yönleri SPD’nin gündemiyle temelden çatışsa da, iki merkezci parti, kısmen parçalı seçim sonuçlarının diğer ana akım koalisyon seçeneklerini çoğunluktan yoksun bırakması nedeniyle koalisyon görüşmelerine itildi.
SPD göç reformu konusunda CDU/CSU ile uzlaştı, fakat muhafazakârların işletmeler ve yüksek gelirliler için vergi indirimi taleplerine boyun eğmekte isteksiz davrandı. Nihayetinde iki parti de bir uzlaşmaya boyun eğdi.
Örneğin dış politika alanında Merz’e kilit konularda koordinasyon sağlaması için yeni bir “milli güvenlik konseyi” kurma yetkisi verildi. Öte yandan Scholz’un engellediği ve Merz’in söz verdiği Almanya’nın uzun menzilli Taurus seyir füzelerinin Ukrayna’ya teslim edilmesi konusunda bir sonraki hükümet tarafından net bir taahhütte bulunulmadı.
Merz’e tartışmalı AB politika dosyaları üzerinde doğrudan karar alma ve koordinasyon yetkileri verilmesini öngören CDU/CSU planı da esnetildi.
Almanya bunun yerine bir “AB izleme süreci” oluşturacak ve Merz’in özel kalem müdürü Almanya’nın AB mevzuatına ilişkin tutumunu sorumlu kamu görevlileri ile “önceden” koordine edecek.
Göç konusunda, sızan taslaklarda öngörülen daha sıkı sınır uygulamaları, AB’nin dış sınırları boyunca “işleyen bir dış sınır muhafızlığı tesis edilene kadar” Almanya’nın sınırı boyunca devam eden kontroller de dahil olmak üzere nihai anlaşmaya taşındı.
Anlaşma aynı zamanda Avrupa düzeyinde olası göçmen geri dönüş merkezlerine açık olunduğunun da sinyallerini veriyor.
Fakat Merz’in Almanya’nın sınırlarındaki sığınmacıları geri çevirme yönündeki tartışmalı talebi sadece “Avrupalı komşularla koordinasyon halinde” gerçekleşecek ki bu, Merz’in çarşamba günü yine açıklığa kavuşturamadığı muğlak bir ifade olarak kayda geçti.
Mali alanda ise Almanya, kurumlar vergisi oranını beş yıl içinde kümülatif olarak yüzde beş puan düşürecek. Özel sektörün desteklenmesi için koalisyon, sermaye yatırımlarını sübvanse edecek bir “Almanya fonu” planlıyor.
Bir “Almanya Fonu” 10 milyar Avro kamu parası ile desteklenirken, özel yatırımcılara yönelik iddialı bir sunum, yeni kurulan şirketleri desteklemek ve işletmeleri büyütmek için bunu 100 milyar Avro’ya çıkarmayı hedefliyor. Hükümet ayrıca yatırımı teşvik etmek için kurumlar vergisinde indirim anlamına gelen bir “yatırım destekleyici” vaat ediyor.
Taraflar elektrik vergilerini düşürmeyi, şebeke ücretlerini azaltmayı, gaz fiyatları üzerindeki vergiyi kaldırmayı ve sanayi elektriği tarifesi getirmeyi vaat ediyor.
Yeni hükümet bu yıl kamu fonlarında 1 milyar avro kesintiye gitmeyi ve 2029 yılına kadar idari masrafları yüzde 10 azaltmayı planlıyor; güvenlik güçleri hariç kamu çalışanlarının sayısında yüzde 8’lik bir kesintiye gidilecek. Sübvansiyonlar ve destek programları da kapsamlı bir şekilde gözden geçiriliyor.
Enerji fiyatlarında indirimler ve kamu-özel yatırım fonları da üzerinde anlaşılan meselelerden. Planın merkezinde, küresel rüzgarlar şiddetlenirken Almanya’nın rekabet gücünü yeniden kazanabileceği vaadi yer alıyor. Merz Berlin’de yaptığı açıklamada ,“Öncelikle Alman ekonomisinin fiyat rekabetçiliğini güçlendireceğiz,” dedi.
Fakat koalisyon anlaşması aynı zamanda asgari ücretin saat başına 15 avroya yükseltilmesine de işaret ediyor ki bu, sermaye gruplarının “yanlış bir adım” olarak karşı çıktığı bir konu.
SPD ayrıca, %16’lık rekor düşük seçim sonucuna rağmen, son kabine görev dağılımında yedi bakanlık almayı başardı. Bu durum muhtemelen Merz’in müzakerelerdeki koz eksikliğini yansıtıyor, zira partisinin başka gerçekçi koalisyon ortağı yok.
Bavyera’nın CSU’lu eyalet başbakanı Markus Söder, koalisyonun tam anlamıyla bir “aşk evliliği” olmadığını, “aşkın biteceğini” vurguladı.
Merz ise müzakerelerin SPD ile “iyi bir kişisel güven ilişkisi” yarattığını söyledi.
Öte yandan nihai anlaşmanın 29 Nisan’da sona erecek oylamada SPD’nin yaklaşık 350.000 üyesinin çoğunluğu tarafından ve 28 Nisan’da Hıristiyan Demokratların parti konferansında üyeler tarafından onaylanması gerekiyor.
Parti üyelerinin onayı potansiyel bir engel olmaya devam ediyor. Kabinede yer alacak bakanların belirlenmesi de muhtemelen bu kararlardan sonra gerçekleşecek.
Anlaşma onaylandıktan sonra Merz mayıs ayı başında şansölye seçilebilir. Merz, “Şu ana kadar takvimi sadece geçici olarak tartıştık,” diyerek kesin bir zaman çizelgesini teyit etmekten kaçındı ama en olası tarih 6 veya 7 Mayıs gibi görünüyor.
Avrupa
Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.
Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.
Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.
Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.
‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’
Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.
Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.
AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.
ABD destekli İHA üretimi
Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.
Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.
Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.
Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.
ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü
Avrupa
Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.
Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.
Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.
Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.
Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.
Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.
Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.
Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.
Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.
Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.
Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.
Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.
Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.
Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.
Avrupa
Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.
Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.
Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.
İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.
Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.
Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.
Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.
Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını6 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’