Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Kudva: ‘Arafat hayatta olsaydı, omzunda kalaşnikofla Gazze’de olurdu’

Yayınlanma

Filistin’in efsanevi lideri Yaser Arafat’ın yeğeni ve eski Dışişleri Bakanı Nasır el-Kudva, Majalla’ya verdiği demeçte Gazze’de devam eden savaşın Netanyahu’nun görevden ayrılması ve “yeni bir Hamas” da dahil büyük değişikliklere yol açacağını söyledi.

Majalla’ya göre Eski El Fetih yöneticilerinden Kudva, bazı yorumculara göre şu an siyasi anlaşmazlık yaşadığı Mahmud Abbas’ın halefi, Filistin Yönetimi’nin gelecekteki başkanı olarak görülüyor. Kudva, devam eden Gazze savaşı ve Filistin siyasetine olası etkileriyle ilgili Majalla’dan İbrahim Hamidi’nin sorularını yanıtladı.

Kudva, İsrail’in uyguladığı politika ve eylemlerinden göründüğü kadarıyla hızlı bir şekilde sona ermesi ihtimalinin zayıf olduğuna dikkat çekti, “İsrail tarafından atılan adımlar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun öne sürdüğü gibi yalnızca Hamas’ı hedef almıyor. Filistinli sivillere odaklanarak tüm Filistin nüfusunu etkileyen sürekli bir eylem gibi görünüyor. Bu model daha önceki çatışmalarda da tekrarlanmıştı, ancak mevcut çatışma, İsrail işgal güçlerinin cephaneliğindeki mevcut tüm savaş araçlarını kullanarak daha yüksek bir şiddet seviyesi sergiliyor” dedi.

Kudva, çok sayıda Batılı ülkenin İsrail’in yanında tereddütsüz bir şekilde yer alması ve bazılarının aktif olarak destek ve onay vermesi nedeniyle Filistin davasına sempati duyan çeşitli uluslararası aktörlerin çatışmaları sona erdirmesinin zorlaştığını söyledi.

Kudva, “Gazze’de yaşananlar ile yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkmasının neden olduğu jeopolitik gerginlikler arasındaki bağlantıyı nasıl yorumluyorsunuz” sorusunu şöyle yanıtladı: “Kuşkusuz bir bağlantı var. Gazze’de yaşananlar Ortadoğu bölgesine kimin hâkim olacağını doğrudan etkiliyor ve İsrail de bunu yapmaya çalışıyor.

“İsrail’in gündeminin bir parçası da 7 Ekim’de kaybettiği prestij ve gücü yeniden kazanmak.  İsrail bir kez daha bu bölgeyi siyasi ve ekonomik olarak kontrol etmeyi hedefliyor. Araplar kendi kaderleri ve bölgenin geleceği konusunda karar verici olmak istiyorlarsa, öncelikle neler olup bittiği konusunda net bir duruş sergilemelidirler. Dahası, dümeninde net bir ülke ya da kuruluşun olmadığı bu sürekli gelişen dünya, gündemini ve duruşunu dayatan güçleri, ülkeleri ve partileri daha fazla dinleyecek, daha fazla saygı duyacak ve uluslararası sahnede bu duruşlara saygı duyulması gerekliliğini dayatacaktır. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, yaşananlar hiç kuşkusuz genel küresel durumla ve uluslararası sistemin geleceğiyle, özellikle de Orta Doğu bölgesinin geleceğiyle ilgilidir ve bunları etkilemektedir.”

Savaş sonrası Gazze’nin geleceğinin siyasi olarak nasıl şekilleneceği ile ilgili soruya Kudva özetle şöyle yanıt verdi:  “Belki spesifik detaylara girmek için henüz erken ama deneyimlerimize dayanarak çeşitli alternatifleri düşünmeye ve araştırmaya başlamak her zaman uygundur. Bana göre yaşananlar üç alanda değişiklikle sonuçlanacak:

“Birincisi, mevcut İsrail hükümeti değişecek. Bu noktada Netanyahu’nun iktidar süresinin dolduğuna inanıyorum, ancak bu yine de İsrail’in konuyla ilgili tutumuna ve İsrailli seçmenlerin kararına bağlı ve bu konuya müdahale etmek ne bana ne de bir başkasına düşer. Ancak, mantıken konuşmak gerekirse, ufukta böyle bir değişiklik olabilir.”

“Filistin Otoritesi şu anki haliyle Gazze’ye ayak bile basamaz”

“İkinci olarak, Filistin liderliğinde bir değişikliğe ihtiyaç var. Bir süredir Filistin liderliğinin değişmesi yönünde bir çağrı var ve Başkan Abbas’ın girdiği tek seçimin 2005 yılında olduğunu hatırlatmak isterim. Seçimleri engelliyorlar ve sonra Abbas’ın hala ilk döneminde olduğunu ve başkan doksanlı yaşlarına yaklaşırken önünde daha çok zaman olduğunu iddia ediyorlar. Yönetim başarısızlığı ve anayasal konular hakkında daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Bununla birlikte, değişimin olması gerektiğini ve özellikle Gazze Şeridi’ndeki mevcut durum göz önüne alındığında bunun gerekli olduğuna inanıyorum.

“Bence mevcut Otorite, şu anki haliyle ve başındaki kişilerle, şu anda gereken büyük görevleri yerine getirmek bir yana, Gazze Şeridi’ne ayak bile basamaz.

“Elbette Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin birliğini korumalı ve herhangi bir siyasi sürecin nihai sonucunu belirleyecek bir siyasi çerçevenin gerekliliğini en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde talep etmeliyiz. Burada, bir Filistin devletinin varlığının ve Filistin ile İsrail arasında karşılıklı tanıma anlaşmasının önemini vurguluyorum. Anlaşmanın ne zaman hayata geçirileceğinden bağımsız olarak, en başından itibaren tüm tarafların bu yönde bir taahhüdü olmalıdır. Bu taahhüt en başından itibaren açık ve kararlı olmalıdır.”

“Hamas ortak siyasi duruşa uyum sağlamalı”

“…yeni bir Hamas ortaya çıkacaktır. İsrail’in kendisi için belirlediği Hamas’ı bitirme hedefinde başarısız olacağına inanıyorum. Bu gerçekleşmeyecek çünkü Hamas bir grubun ötesinde Filistin halkı arasında var olan bir fikir ve ideolojidir ve İsrail’in hedefinin başarıya ulaşması neredeyse imkansızdır.

“Yine de İsrail Hamas’a zarar verebilir ve onu askeri ve siyasi olarak önemli ölçüde zayıflatabilir.

“Mantıken, Hamas açısından ve yeni Filistin siyasi sistemini denetleyenler açısından, siyasi yapıda, Hamas’ın vizyonunda ve Hamas’ın Filistin siyasi sistemine asimile olma ve diğer hususların yanı sıra FKÖ ve ortak siyasi duruşla uyum sağlama derecesinde bir değişiklik olmalı. Bu zor olacak ancak bunu empoze etmeye çalışmalıyız ve bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Bazı dış taraflarca yayılan retoriğe kapılmamalıyız.”

“Gazze’yi Filistinliler yönetecek”

Netanyahu’nun Gazze’de belirsiz süre güvenlik için kalabilecekleri açıklamasıyla ilgili Kudva, “İsrailliler Gazze’de kalamayacaklar ve zaten acı bir deneyim yaşadılar. Gazze halkı İsrail varlığının bu kadar kolay devam etmesine izin vermeyecek. Netanyahu Hamas’ı yok edebileceğini ve Gazze Şeridi’nde kalabileceğini düşünse bile işler onun istediği gibi gelişmeyecek” dedi.

ABD’nin uluslararası güvenlik gücü önerisini saçma olarak değerlendiren Kudva, “Burası Filistin toprağı ve Filistin halkı sadece Filistinliler tarafından yönetilmeyi kabul eder” ifadelerini kullandı.

“Yeni el Fetih, yeni Hamas…”

“FKÖ’nün yeni bir El Fetih ve yeni bir Hamas ile yeniden yapılandırılmasını mı öneriyorsunuz? Ve Gazze’yi Hamas mı yoksa yeni FKÖ mü yönetmeli” sorusu üzerine Kudva şunları söyledi: “Ben bu tartışmayı FKÖ ile ilgili olarak değil Otorite ile ilgili olarak öneriyorum. Evet, yeni bir El Fetih ve yeni bir Hamas olmalı ve bunlar, görevde kalsa bile Başkan Abbas’ın doğrudan kontrolü dışında olması gereken yeni Filistin hükümetine ciddi bir şekilde dahil edilmelidir.

“FKÖ’ye gelince, Gazze toparlanır toparlanmaz ve Batı Şeria’da otorite ve hükümet meselesi de dahil olmak üzere bazı sorunlar çözülür çözülmez seçimler yapılmalıdır. Bu seçimler FKÖ’yü yeniden inşa etmenin güvenilir ve yeni bir yoludur çünkü Yasama Konseyi’nin seçilmiş üyeleri Ulusal Konsey’in de üyeleri olacaktır.

Kudva, “Başkan Arafat hâlâ aramızda olsaydı ne yapardı?” sorusuna özetle şöyle yanıt verdi: “Eğer Yaser Arafat yaşasaydı mevcut duruma, özellikle de bu kadar uzayan bölünmeye ulaşmazdık. Bir keresinde eğer Başkan Arafat burada olsaydı ve bölünme gerçekleşseydi, Kalaşnikofunu omzuna koyar, Gazze’ye gelir, halkla buluşur ve onları gerçek Filistin milliyetçileri gibi meseleleri ele almaya çağırırdı demiştim. (…) Muhtemelen birleşik bir ulusal Filistin cephesinin güçlendirilmesi de dahil temel değişiklikleri başlatabilirdi. Arapların duruşunun yeniden şekillendirilmesi için çalışırdı.”

Kudva, “Ebu Ammar bugün Gazze’ye gider miydi” sorusuna da “Belki de öyle yapardı. Şu anda savaşın sancıları içindeyiz ve birinin bu duruma ayak uydurması gerekiyor” şeklinde yanıt verdi.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English