Bizi Takip Edin

Avrupa

AstraZeneca Covid aşısını dünya çapında geri çekiyor

Yayınlanma

Oxford-AstraZeneca, Covid-19 aşısını tüm dünyada geri çekeceğini açıkladı.

Şirketin “pazarlama iznini” gönüllü olarak geri çekmesinin ardından aşı artık Avrupa Birliği’nde kullanılamayacak. Aşının geri çekilmesine ilişkin başvuru 5 Mart’ta yapıldı ve salı günü (7 Mayıs) yürürlüğe girdi.

Önümüzdeki aylarda Britanya’da ve Vaxzevria olarak bilinen aşıyı onaylamış olan diğer ülkelerde de benzer başvurular yapılacak.

Geri çekme kararı, Boris Johnson tarafından “İngiliz bilimi için bir zafer” olarak müjdelenen ve altı milyondan fazla hayat kurtardığı belirtilen aşının kullanımını sona erdiriyor.

AstraZeneca, aşının ticari nedenlerle piyasadan kaldırıldığını söyledi. Aşının artık üretilmediği veya tedarik edilmediği, yerini yeni varyantlarla mücadele eden güncellenmiş aşılara bıraktığı belirtildi. 

Vaxzevria, son aylarda kan pıhtılaşmasına ve düşük kan trombosit sayısına neden olan ‘nadir bir yan etki’ nedeniyle yoğun incelemeye alınmıştı. AstraZeneca, şubat ayında Yüksek Mahkeme’ye sunduğu mahkeme belgelerinde aşının “çok nadir durumlarda TTS’ye neden olabileceğini” kabul etmişti.

Açılımı Trombositopeni Sendromlu Tromboz olan TTS, Birleşik Krallık’ta en az 81 ölüm ve yüzlerce ciddi yaralanmayla ilişkilendiriliyor. AstraZeneca, Yüksek Mahkeme’de görülen bir davada 50’den fazla mağdur ve yakını tarafından dava edilmiş durumda.

Fakat AstraZeneca, aşıyı geri çekme kararının mahkeme ile ya da aşının TTS’ye neden olabileceğini kabul etmesiyle bağlantılı olmadığı konusunda ısrar ediyor ve zamanlamanın tamamen tesadüf olduğunu söylüyor.

Şirket yaptığı açıklamada, “Vaxzevria’nın küresel pandeminin sona erdirilmesinde oynadığı rolden son derece gurur duyuyoruz. Bağımsız tahminlere göre, sadece ilk kullanım yılında 6,5 milyondan fazla hayat kurtarıldı ve dünya çapında üç milyardan fazla doz tedarik edildi. Çabalarımız dünyanın dört bir yanındaki hükümetler tarafından takdir edildi ve küresel pandeminin sona erdirilmesinde kritik bir bileşen olarak görülüyor,” denildi.

Şirket, bundan sonra düzenleyici kurumlar ve ortakları ile birlikte çalışarak ‘bu dönemi ve Covid-19 salgınına yaptığımız önemli katkıyı sonlandırmak üzere ileriye dönük net bir yol belirleyeceğini’ vurguladı.

Avrupa

AB, Rus petrolünün üçüncü ülkeler üzerinden ithalatını yasaklamaya hazırlanıyor

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu, Rusya’ya yönelik 18. yaptırım paketi kapsamında, Rus ham petrolünden üretilen petrol ürünlerinin ithalatına tam yasak getirmeyi teklif ediyor. Komisyon, Rus petrolünün üçüncü ülkeler üzerinden AB’ye girişini engellemeyi ve varil başına uygulanan tavan fiyatı 60 dolardan 45 dolara düşürmeyi hedefliyor.

Avrupa Komisyonu, Rusya’ya yönelik hazırlanan 18. yaptırım paketi çerçevesinde, Rus ham petrolünden üretilen petrol ürünlerinin satın alınmasına tam yasak getirmeyi teklif etti.

Rusya’dan doğrudan sevkiyatlara yönelik ambargo Şubat 2023’ten bu yana yürürlükte olmasına rağmen, üçüncü ülkelerdeki şirketlerin daha ucuz Rus petrolünü alıp işledikten sonra Avrupa’ya satmasının önünde bir engel bulunmuyordu.

Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, 18. yaptırım paketinde yer alan önlemleri duyururken, “Rus petrolünün ‘arka kapıdan’ AB’ye girmesini engellemek istiyoruz. Rus petrolü bazlı rafine ürünlerin ithalatına yasak getiriyoruz,” ifadelerini kullandı.

Paketin Rus petrol ihracatına yönelik en büyük darbeyi ise varil başına uygulanan tavan fiyatın 60 dolardan 45 dolara düşürülmesi hedefiyle vurması bekleniyor.

Hindistan ve Türkiye kilit rol oynuyor

Mevcut durumda Hindistan ve Türkiye’deki şirketler, AB’ye dizel ve diğer petrol ürünlerinin tedarikinde aktif bir rol oynuyor.

Bu yılın ilk çeyreğinde bu iki ülke, Rusya’dan günde toplam 1,8 milyon varil ham petrol satın alırken, AB de bu ülkelerden yaklaşık 450 bin varil çeşitli yakıt ithal etti.

AB’ye ulaşan tüm ürünler Rus ham petrolü kaynaklı olmasa da bu operasyonlar, ham maddeyi indirimli alıp piyasa fiyatından satan rafineriler için oldukça kârlı.

Dahası, Hindistan’ın en büyük rafineri şirketlerinden biri olan Nayara Energy’nin (eski adıyla Essar Oil) yüzde 49 hissesi Rus enerji devi Rosneft’e ait.

AB, Rus petrolüne tavan fiyatı düşürüyor ve Kuzey Akım’ı yasaklıyor

Yaptırımları aşmak mümkün mü?

Ancak Avrupa Birliği’nin Rus hidrokarbonlarının önünü tamamen kesmesi kolay olmayacak. Mevcut durumda bile aracıların yasakları çeşitli yöntemlerle aştığı biliniyor.

Örneğin, ham petrol sevkiyatları sırasında Rus petrolü denizde başka bir tankere aktarılabiliyor veya diğer ülkelerden gelen farklı türdeki petrollerle karıştırılabiliyor.

Türkiye’nin ambargoya rağmen AB’ye Rus petrolü tedarik etmeyi başardığı da belirtiliyor. AB’nin yaptırım kuralları, “önemli ölçüde işlenmiş” olmaları koşuluyla Rus petrolünden elde edilen ürünlerin satın alınmasına izin veriyor.

Fakat, Demokrasi Araştırmaları Merkezi ve Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nin bir yıl önceki değerlendirmesine göre, Türkiye’deki bazı petrol terminalleri, herhangi bir işleme kapasitesine sahip olmamalarına rağmen Rusya’dan petrol ve yakıt alımlarını büyük ölçüde artırırken, aynı zamanda AB’ye ihracatlarını da kayda değer ölçüde yükseltti.

Ambargonun başladığı Şubat 2023 başından Şubat 2024 sonuna kadar olan dönemde Türkiye, bir önceki aynı döneme kıyasla yüzde 105 artışla toplam 17,6 milyar avro değerinde Rus petrol ürünü ithal etti.

Aynı dönemde Türkiye’nin AB’ye yakıt ihracatı ise yüzde 107 oranında fırladı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya’nın nadir toprak ve mıknatıs ithalatçıları Çin’in kısıtlamaları gevşetmesini bekliyor

Yayınlanma

Almanya’nın nadir toprak mineralleri ve mıknatıs ithalatçıları, Pekin’in geçen hafta Avrupa şirketlerine yönelik ihracat onaylarını hızlandıracağını açıklamasının ardından ayrıntıları merakla bekliyor.

İki önemli ithalatçı Nikkei Asia‘ya, Washington’un geniş kapsamlı ticaret tarifelerine misilleme olarak 4 Nisan’da uygulamaya konulan yedi nadir toprak elementi üzerindeki Çin’in ihracat kontrollerinin, yaklaşık iki ay boyunca Almanya’ya neredeyse tüm tedariki kesintiye uğrattığını söyledi. Çin’in bu emtialar üzerinde neredeyse tekel konumunda olması nedeniyle bazı şirketler stoklarını tüketti.

ABD salı günü gazetecilere, Londra’da iki gün süren görüşmelerin ardından, Çin’in nadir toprak ihracat kısıtlamalarıyla ilgili bir anlaşmazlığın her iki tarafça çözüldüğünü söyledi, ancak ayrıntılara girmedi.

Nadir topraklar, elektrikli koltuklar, direksiyon simitleri, frenler, silecekler ve hatta ses sistemlerinde kullanılan elektronik üreticileri ve otomobil üreticileri için çok önemli. Yüksek sıcaklıklara dayanıklılıkları nedeniyle silah yapımında da kullanılıyorlar.

Pekin’in 4 Nisan’daki açıklamasından bu yana, Çinli yetkililer Alman Sanayi Federasyonu’nun şeffaf ve net olmadığını belirttiği süreçler içinde nadiren ihracat izni verdi. Çin, Avrupa’nın özellikle Hollanda’nın ASML şirketi tarafından üretilen yarı iletken üretim ekipmanlarına yönelik teknoloji ihracat kısıtlamalarını gevşetmesini istiyor.

Şu ana kadar Alman otomobil üreticileri, elektronik üreticileri gibi daha küçük üreticiler kadar kötü etkilenmedi. Volkswagen ve Mercedes-Benz gibi şirketler Çin’de büyük üretim tesislerine sahip ve nadir toprak elementlerini genellikle doğrudan tedarik ediyor. Bu kargaşanın ortasında Volkswagen, sınırlı sayıda ithalat izni aldığını doğruladığını açıkladı.

Berlin merkezli fiziksel hammadde ithalatçısı ve tüccarı Noble Elements için süreç çok daha zorlu geçti.

Genel Müdür Andreas Kroll, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “Dysprosium sipariş ettik, ancak limandan hiç çıkmadı, bu yüzden için ödediğimiz 100.000 doları orada bloke etmek istemediğimiz için siparişi hafif nadir toprak elementleri, neodim ve praseodim olarak değiştirdik” dedi.

Çin’in neredeyse tamamen kontrolü altında olan disprosiyum, Pekin’in ihracat kontrollerine tabi olan ağır nadir toprak elementlerinden biridir. Elektrikli araç motorlarında ve rüzgar türbin jeneratörlerinde kullanılan kalıcı mıknatıslar için talep görmektedir. Noble Elements’ın verilerine göre, 4 Haziran’a kadar geçen iki ayda toptan satış fiyatı %50’nin üzerinde artışla kilogram başına 550 avroya (808 dolar) yükseldi.

Kalıcı mıknatıslar için de hayati öneme sahip neodim ve praseodim fiyatları da, Çinli üreticilerin satış kayıplarını telafi etmek için bu daha hafif nadir toprak elementlerinin fiyatlarını artırmasının ardından şu anda yükseliyor.

Kroll, Çinli yetkililerin askeri teçhizat üretimini önlemek için amaçlanan işleme yöntemlerinin ve nihai kullanım amacının resimli bir şekilde gösterilmesini talep ettiğini söyledi.

Kroll, “[Çin’in son güvenceleri göz önüne alındığında] lisanslama sürecinin artık daha hızlı hale gelmesi bekleniyor, ancak asıl sorun, testlerin ne kadar kapsamlı yapılacağına bağlı olacak olan sivil kullanım kanıtıdır” dedi ve Pekin’in çip teknolojisi ihracatı konusunda Avrupa’nın tutumunu göz önünde bulunduracağını da sözlerine ekledi.

Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu

Okumaya Devam Et

Avrupa

Alman Sosyal Demokrat Partisinden Rusya ile müzakere çağrısı

Yayınlanma

Almanya’da Sosyal Demokrat Partinin (SDP) önde gelen bazı üyeleri, ülkenin dış ve güvenlik politikasının acilen gözden geçirilmesini talep etti. Stern dergisinin haberine göre, Rusya ile müzakere çağrısı yapan siyasetçiler, savunma harcamalarının artırılmasına ve Almanya’ya yeni Amerikan füzeleri konuşlandırılmasına karşı çıktı.

Almanya’da Sosyal Demokrat Partinin (SDP) bazı temsilcileri, ülkenin dış ve güvenlik politikasının acilen gözden geçirilmesini talep etti.

Stern dergisinin, onlarca önde gelen sosyal demokrat tarafından imzalanan bir manifestoya dayandırdığı haberine göre grup, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeniden silahlandırılmasına alternatif olarak Rusya ile müzakere yapılması çağrısında bulundu ve yeni Amerikan orta menzilli füzelerinin Alman topraklarına konuşlandırılmasına karşı çıktı.

Savunma harcamalarındaki artışa karşı çıktılar

Manifestoda, “Askeri alarm söylemi ve büyük ölçekli yeniden silahlanma programları artık Almanya ve Avrupa için güvenlik yaratmıyor, aksine istikrarsızlığa ve NATO ile Rusya arasında karşılıklı tehdit algısının artmasına yol açıyor” ifadelerine yer verildi.

SDP üyeleri, Rusya ile yakınlaşma çağrısında bulunurken, manifestoda bunun “tüm Avrupa devletlerinin diplomatik çabalarını yoğunlaştırmasını” gerektirdiği belirtildi.

Belgede, “Ukrayna’nın uluslararası hukuk kapsamındaki taleplerine verilen destek, Avrupa’daki herkesin meşru güvenlik ve istikrar çıkarlarıyla ilişkilendirilmelidir” denildi.

Bu bağlamda, ateşkesin ardından Rusya ile diyaloğu yeniden başlatmak için “son derece zor bir girişimde” bulunulması gerektiği vurgulandı.

Manifestonun yazarları ayrıca, savunma harcamalarının planlanan şekilde artırılmasına da karşı çıkarak, güvenlik politikası açısından savunma bütçesinin yıllara yayılan bir şekilde GSYİH’nin yüzde 3,5 veya yüzde 5’ine çıkarılması için hiçbir neden olmadığını savundu.

Manifestonun zamanlaması dikkat çekti

Stern dergisi, SDP’nin seçim yenilgisinin ardından yeni bir programı tartışmak üzere haziran sonunda bir federal parti toplantısı düzenlemeyi planladığına dikkat çekti.

Neredeyse aynı zamanda gerçekleşecek olan NATO zirvesinde ise Almanya’nın savunma harcamalarını önemli ölçüde artırma taahhüdünde bulunması bekleniyor.

Almanya’nın eski şansölyesi Olaf Scholz, 23 Şubat’ta SDP’nin Bundestag (parlamento) seçimlerindeki yenilgisini kabul etmişti.

Erken seçimler, Bundestag’ın 16 Aralık 2024’te Scholz’a güvensizlik oyu vermesinin ardından kararlaştırılmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English