Bizi Takip Edin

AVRUPA

Avrupa Süper Ligi bu sefer geliyor mu?

Yayınlanma

Avrupa Adalet Divanı’nın (ECJ), Avrupa futbolunun yönetim organı UEFA ve üst kuruluşu FIFA’nın, 12 kulübün Avrupa Süper Ligi (ESL) kurmasını engelleyerek AB yasalarını ihlal ettiğine karar vermesinin ardından tartışmalar yeniden alevlendi.

İspanyol yargıçların sorusuna yanıt veren Avrupa Adalet Divanı, UEFA’nın Avrupa futbolundaki ‘hakim konumunu’ elit kulüplerden oluşan yeni bir ligi ‘boğmak’ için kötüye kullanarak AB yasalarını çiğnediğine karar verdi.

Avrupa Adalet Divanı, “FIFA ve UEFA’nın, Süper Lig gibi herhangi bir yeni kulüpler arası futbol projesini önceden onaylarına tabi kılan ve kulüplerin ve oyuncuların bu müsabakalarda oynamasını yasaklayan kuralları hukuka aykırıdır,” dedi.

UEFA, Şampiyonlar Ligi gibi kendi turnuvalarını düzenlerken aynı zamanda kuralların belirlenmesinde bir tekel olarak faaliyet gösterdiğinden, rakip müsabakalara izin verme kriterleri ‘şeffaf, objektif, ayrımcı olmayan ve orantılı’ olmalıdır denildi.

ECJ, “Ancak, FIFA ve UEFA’nın yetkileri böyle bir kritere tabi değildir. Bu nedenle FIFA ve UEFA, hakim durumunu kötüye kullanıyor,” kararına vardı.

Karar üzerine açıklama yapan UEFA Başkanı Aleksander Ceferin, “Onları durdurmaya çalışmayacağız. İstediklerini yaratabilirler. Umarım fantastik yarışmalarına mümkün olan en kısa sürede başlarlar… iki kulüple,” diyerek, şu anda ESL’yi açık olarak yalnızca Barcelona ile Real Madrid’in desteklediğini ima etti.

2021’deki büyük kriz neydi?

2021 yılında, en büyük 12 kulübünün planlanan Süper Lig’e kaydolduklarını açıklaması Avrupa futbolunda bomba etkisi yaratmış ve taraftarların öfkeli tepkisini tetiklemişti. Duyuru, ESL’ye UEFA’dan katılan kulüplerin ve oyuncuların Dünya Kupası gibi müsabakalardan men edileceğine dair sert bir uyarıya neden olmuştu.

48 saat içinde, altısı İngiltere Premier Ligi’nden olmak üzere 12 isyancı kulüpten dokuzu geri adım attı, proje çöktü. Süper Lig tehdidine yanıt olarak UEFA, 2024’ten itibaren Şampiyonlar Ligi’nde 32 yerine 36 takımın dahil olduğu bir reform başlattı.

ESL’nin kurucusu olarak faaliyet yürüten A22 Sports Management, kararı memnuniyetle karşıladı ve Avrupa’nın dört bir yanından 64 takımın, kendi sistemlerinde yükselme ve düşme ile üç bölüme ayrıldığı ve özel bir uygulamadan taraftarlara ücretsiz video akışı sağlayan yeni bir Süper Lig projesi başlatacağını duyurdu.

Firmanın CEO’su Bernd Reichart, A22 hesabından bir sosyal medya gönderisinde, “UEFA tekeli sona erdi. Kulüpler artık yaptırım tehdidinden kurtuldu ve kendi geleceklerini belirlemekte özgürler,” iddiasında bulundu.

İngilizler ve Almanlar Süper Lig’e karşı

Ne var ki birçok büyük kulüp, hatta önceki girişimi geçici olarak destekleyenler bile, yeni planı desteklemeyeceklerini söyledi. 2021’deki Süper Lig hareketinin kısa bir süre parçası olan Manchester City, Manchester United ve Tottenham, UEFA müsabakalarına katılmaya bağlı kaldıklarını”söyledi.

Bir önceki ayrılıkta da yer alan Atletico Madrid, “Avrupa futbol topluluğu Avrupa Süper Ligini desteklemiyor,” dedi.

Ayrılıkçı 12’den biri olmayan Alman şampiyonu Bayern Münih’in CEO’su Jan-Christian Dreesen, Avrupa Süper Ligi’nin ‘ulusal liglerin önemine bir saldırı’ olacağını söyledi ve “Bayern’de Süper Lig’in kapısı kapalı kalmaya devam ediyor,” dedi.

Real Madrid başkanı Florentino Perez ise mahkeme kararını memnuniyetle karşıladı ve kulübün ‘büyük tarihi öneme sahip iki sonuç’ çıkardığını söyledi: “Birincisi, Avrupa kulüp futbolu bir daha asla tekel değil ve olmayacak. İkincisi, bugünden itibaren kulüpler kaderlerinin efendisi olacaklar. Kısacası bugün özgürlükler Avrupası zafer kazandı.”

Taraftarlar endişeli

Pek çok futbol taraftarı, kulüplerin yükselmediği veya küme düşmediği kapalı, ABD tarzı bir ligin, daha küçük takımların zafer umutlarını ve sevilen ulusal müsabakaların prestijini yok edeceğinden korkuyordu.

Bir şemsiye lobi grubu olan Football Supporters Europe (FSE), kararın ardından şunları söyledi: “2021’den bu yana, FSE ve Avrupa’daki taraftarlar defalarca ayrılıkçı bir süper lige karşı sağlam durdu ve defalarca oyunumuzun daha fazla korunması çağrısında bulundu. Bundan sonra ne olursa olsun, Süper Lig, Avrupa futbolunun geleceğini tehlikeye atan kötü tasarlanmış bir proje olmaya devam ediyor. FSE, üyelerimiz ve Avrupa’daki hayranlarımız bununla savaşmaya devam edecek.”

AVRUPA

AB, Almanya’nın itirazlarına rağmen Çin elektrikli araç ithalatına ek gümrük vergisini onayladı

Yayınlanma

Süreç hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre Avrupa Birliği (AB), cuma günü, Pekin ile ticaret gerilimini attıracak bir hamleyle Çin’den gelen elektrikli araçlara %45’e varan oranlarda gümrük vergisi uygulanmasını oyladı.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan kişiler, bloğun yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun artık beş yıl sürecek olan vergileri uygulamaya başlayabileceğini söyledi. Ancak oylamada siyasi bir birlik sağlanamadığı görüldü. Çoğu ülke lehte ya da aleyhte net bir oy kullanamadı ve ne yapılacağına Avrupa Komisyonu’nun karar vereceğini söyledi. Bundan sonra AB yürütme organı tarifeleri kabul edebilir ya da AB üyeleri arasında daha geniş bir destek sağlamak isterse yeni bir teklif sunabilir.

AB’nin kararı, Çin’in kendi sanayisini haksız yere sübvanse ettiğinin tespit edildiği bir soruşturmanın ardından geldi. Pekin bu iddiayı reddediyor ve Avrupa’nın süt ürünleri, konyak, domuz eti ve otomobil sektörlerine yönelik kendi gümrük vergilerini uygulamakla tehdit ediyor.

Cuma günkü oylamanın sonucu kamuoyuna açıklanmadı ancak bazı diplomatlar Euronews’e her üye ülkenin nasıl pozisyon aldığını anlattı:

10 ülke lehte oy kullandı: Fransa, İtalya, Hollanda, Polonya, Danimarka, İrlanda, Bulgaristan, Estonya, Litvanya ve Letonya. (AB nüfusunun %45,99’u)

12 üye çekimser kaldı: Belçika, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İspanya, Hırvatistan, Kıbrıs, Lüksemburg, Avusturya, Portekiz, Romanya, İsveç ve Finlandiya. (31.36%)

Beş tanesi aleyhteydi: Almanya, Macaristan, Malta, Slovenya ve Slovakya. (22.65%)

AB’de bölünme

Çekimserlerin sayısının yüksek olması, Avrupa’nın Çin’e nasıl karşı durması gerektiği konusunda uzun süredir devam eden endişeleri yansıtıyor. Geçtiğimiz yıl Çin ile 739 milyar Avroluk (815 milyar Dolar) ticaret yapan AB, gümrük vergileri konusunda ilerleme kaydedip kaydetmeme konusunda ikiye bölündü.

Almanya’nın aleyhte oy kullanması önemli bir kırılma. Çin’in satışlarının neredeyse üçte birini temsil ettiği Alman otomobil üreticileri, gümrük tarifelerine karşı özellikle seslerini yükseltti. Volkswagen bunların “yanlış yaklaşım” olduğunu söyledi.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de Çin’e yaptığı son ziyarette AB’nin tutumunu yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söylemişti.

Bazı AB üyeleri Pekin’in tepkisinden tedirgin. Pekin, misilleme olarak görülen hamlelerle bu yıl AB’nin brendi, süt ürünleri ve domuz eti ithalatına yönelik kendi soruşturmalarını başlattı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban cuma günü AB’nin Çin ile bir “ekonomik soğuk savaşa” doğru gittiği uyarısında bulundu.

ABD-Çin rekabeti artarken, AB’nin Pekin’e yönelik tutumu da son beş yılda sertleşti ve artık Çin’i bazı konularda potansiyel bir ortak, aynı zamanda bir rakip ve sistemik bir rakip olarak görüyor.

Misilleme bekleniyor

Tarifeler kasım ayında yürürlüğe girecek ve gümrük yetkilileri tarafından tahsil edilecek.

Bunlar mevcut %10’luk oranın üzerine eklenecek. Bu da pratikte bazı Çinli otomobil üreticilerinin mallarını tek pazara sokmaya çalıştıklarında yakında %45’in üzerinde gümrük vergisiyle karşılaşacakları anlamına geliyor.

Cuma günkü kararın Pekin’in tepkisi çekmesi ve misillemede bulunmasına yol açması bekleniyor.

Başından beri Çin, Komisyon’un soruşturmasını “korumacı bir eylem” olarak kınadı, sübvansiyonların varlığını sürekli olarak reddetti, bulguları “yapay olarak kurgulanmış ve abartılmış” olarak nitelendirdi ve AB’nin süt ürünleri, konyak ve domuz eti endüstrilerine karşı misilleme önlemleri tehdidinde bulunarak bazı başkentlerde alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Buna paralel olarak Çinli yetkililer, ek vergileri önleyebilecek siyasi bir çözüm bulmak için AB’li muhataplarıyla yoğun görüşmeler yürüttü. Olası seçeneklerden biri, üreticilerin elektrikli araçları için asgari fiyatlar belirlemeyi taahhüt etmeleri, ancak bu çözümün uygulanması zor ve boşluklara açık olabilir.

Ursula von der Leyen konumunu güçlendirdi

Cuma günkü karara rağmen, AB-Çin müzakereleri Komisyon’un soruşturması tarafından belirlenen yasal son tarih olan 30 Ekim’e kadar devam edecek.

Görüşmeler, Pekin’in kısasa kısas tavrının durgun ekonomisine daha fazla zarar vermesinden korkan Almanya için de öncelikli bir konu. Alman şirketleri son yirmi yılı, ihracatlarını giderek zenginleşen orta sınıfa satmanın bir yolu olarak Çin ile ticari bağlarını genişleterek geçirdi. Herhangi bir misilleme bu iyi gelişmiş bağları sert bir şekilde vurabilir.

Şansölye Olaf Scholz bu hafta yaptığı açıklamada “Elbette ekonomimizi haksız ticaret uygulamalarından korumak zorundayız” dedi. “Ancak AB olarak vereceğimiz tepki kendi kendimize zarar vermemize yol açmamalıdır. Bu nedenle Çin ile elektrikli araçlar konusundaki müzakereler devam etmelidir” diye ekledi.

Gümrük vergilerinin nihayetinde uygulanacak olması, Scholz’un üç partili koalisyonu içindeki iç kavgaların diplomatlar arasında sık sık hayal kırıklığı ve bıkkınlığa neden olduğu Brüksel’de Berlin’in azalan nüfuzunu gözler önüne seriyor.

Vergilerin getirilmesi aynı zamanda Ursula von der Leyen’in Çin politikasının onaylanması anlamına da geliyor. Komisyon başkanı, Pekin’e karşı şahin bir politika izledi ve elde ettiği siyasi zaferle von der Leyen, ikinci görev süresi boyunca politikasını sürdürmek için konumunu pekiştirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan’da “LGBT propagandasını” yasaklayan yasa yürürlüğe girdi

Yayınlanma

Gürcistan’da LGBT propagandası ve cinsiyet değişikliğini yasaklayan “Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması” yasası, Meclis Başkanı Şalva Papuaşvili tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi.

Gürcistan Meclis Başkanı Şalva Papuaşvili , LGBT propagandasını ve cinsiyet değişikliğini yasaklayan “Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması” yasasını imzaladı. Söz konusu yasa, 3 Ekim Perşembe günü itibarıyla yürürlüğe girdi.

Yasa tasarısı daha önce Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’ye imzalanmak üzere sunulmuştu. Ancak, Cumhurbaşkanı Zurabişvili herhangi bir açıklama yapmadan tasarıyı imzalamayı reddetmiş ve belgeyi meclise geri göndermişti. Gürcistan Anayasası’na göre bu gibi durumlarda yasanın Meclis Başkanı tarafından imzalanması mümkün kılınıyor.

Papuaşvili, yasanın imzalanmasının ardından Facebook hesabında şu ifadeleri kullandı: “İmzaladığım yasa, geçici, değişken fikir ve ideolojileri yansıtmıyor. Bu yasa sağduyuya, tarihi tecrübeye ve yüzyıllardır süregelen Hıristiyan, Gürcü ve Avrupa değerlerine dayanmaktadır.”

Gürcistan meclisi, ilgili yasa tasarısını 17 Eylül’de kabul etmişti. Yasa, aynı cinsiyetten ilişkilerin, ensestin, aynı cinsiyetten bir çiftin veya heteroseksüel olmayan bireylerin evlat edinme ya da vasilik yapma propagandasını yasaklıyor.

Ayrıca, LGBT onur yürüyüşleri gibi cinsel azınlıkları destekleyen gösteriler de bu yasak kapsamına alınmıştı. Filmlerde aynı cinsiyetten bireyler arasında mahrem sahnelerin gösterilmesi de yasaklanıyor.

Pek çok Batılı ülke, Gürcistan’a LGBT propagandasını yasaklayan bu yasayı kabul etmemesi yönünde çağrıda bulunmuş, Avrupa Parlamentosu da bu konuda baskı yapmıştı.

Gürcistan, ‘LGBT propagandasını’ ve cinsiyet değiştirmeyi yasaklayacak

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB, Macaristan’ı dava etti

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Macaristan’ın “Egemenliği Koruma Yasası”nın AB hukukunu ihlal ettiği gerekçesiyle ülkeyi Adalet Divanı’na sevk etti.

Avrupa Komisyonu, dün Macaristan’a karşı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda dava açtı. Komisyon, ülkenin “Egemenliği Koruma Yasası”nın AB hukukunu ihlal ettiğini iddia ediyor.

Açıklamada, “Komisyon bugün, Macaristan’ı (INFR(2024)2001), ‘Egemenliğin Korunmasına’ ilişkin ulusal yasasının AB mevzuatını ihlal ettiği gerekçesiyle Adalet Divanı’na sevk etmeye karar verdi,” ifadesi yer aldı.

Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Bu ulusal yasa, Macaristan’ın egemenliğini ihlal ettiği veya tehlikeye attığı öne sürülen başka bir devlet veya yabancı bir kurum, kuruluş ya da gerçek kişi yararına yürütüldüğü iddia edilen belirli faaliyetleri soruşturmakla görevli bir ‘Egemenliğin Korunması Ofisi’ kuruyor. Ayrıca, yabancı finansman kullanarak seçimlerin sonucunu veya seçmen iradesini etkilediği iddia edilen kuruluşları da inceleme kapsamına alıyor.”

Komisyon, bu yılın şubat ayında Macaristan’a endişelerini dile getiren resmi bir dilekçe göndermişti. Budapeşte’nin bu mektuba verdiği yanıtın tatmin edici bulunmadığı belirtilen açıklamada, Komisyon’un Mayıs 2024’te AB Temel Haklar Şartı, İç Pazar Temel Özgürlükleri ve AB Veri Koruma mevzuatında yer alan temel hakların ihlaline ilişkin şikâyetleri yineleyen gerekçeli bir görüş yayımladığı öne sürüldü.

Bu gerekçeli görüşe cevaben Macaristan, “Egemenliğin Korunması Kanunu”nun AB Hukukunu ihlal etmediğini ve dile getirilen endişelerin yersiz olduğunu savundu.

Açıklamada, “Macar makamlarının yanıtını titizlikle değerlendiren Komisyon, tespit edilen şikâyetlerin çoğunun hâlâ ele alınmadığı kanaatindedir,” denildi.

AB, bir süredir Macaristan’ı demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkelerde geriye gittiği iddiasıyla hedef alıyor. Bu eleştiriler, AB’nin “Birlik hukukunun ihlali” gerekçesiyle başlattığı prosedürün sonucunda Macaristan’a ayrılan ortak bütçe fonlarının büyük bir bölümünün dondurulmasına yol açmıştı.

Macaristan ayrıca Rusya ile ilişkileri nedeniyle AB’nin ortak dış politikasına bağlı kalmamakla suçlanıyor. Bu gerginliği tırmandıran son gelişme, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın, ülkesinin 1 Temmuz’da başlayan AB dönem başkanlığının beşinci gününde Moskova’yı ziyaret etmesi oldu.

AB’den Macaristan’a 200 milyon avroluk ceza

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English