Diplomasi
Batı basını, Trump-Putin görüşmesini değerlendirdi

Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı gün içinde bitirebileceği, “büyük anlaşmalar” yapma sanatı hakkındaki bahisler unutuldu. ABD Başkanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı üçüncü telefon görüşmesinde, Ukrayna’daki barış sürecini ilerletmek amacıyla mevkidaşına baskı yapmadı.
Daha pazar günü Başkan’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ABC News‘e yaptığı açıklamada, Trump’ın “eşi benzeri olmayan bir kişilik gücüne sahip olduğunu” söyledi.
Witkoff sözlerine şunları ekledi: “Devlet Başkanı Putin ile telefonla görüşmeli ve bu, bazı engelleri ortadan kaldırmamıza ve olmamız gereken yere gelmemize yardımcı olacaktır. Ve bence bu çok başarılı bir görüşme olacak.”
ABD Ulusal İstihbarat eski Direktör Yardımcısı Beth Sanner, CNN‘e yaptığı açıklamada, “Sonuç olarak Trump, görünüşe göre Putin’e baskı yapmaya bile çalışmadı,” dedi ve ekledi: “İki saatlik bir görüşme yapmaları iyi oldu ama sonuç ne? Putin son derece maksimalist taleplerde bulunmaya devam ediyor… Görünüşe göre Putin tam da istediğini elde etti, bunu başka türlü görmek zor.”
Financial Times‘a konuşan ve konu hakkında bilgi sahibi olan iki kişi, Trump’ın Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Avrupalı liderler ve Vladimir Zelenskiy ile yaptığı konuşmalarda, barış sürecindeki rolünü azaltabileceğini ve Ukrayna ile Rusya’yı doğrudan müzakere etmeye bırakabileceğini belirttiğini söyledi.
Ve bu tür müzakereler devam ederken Moskova’ya ek baskı yapma niyetinde olmadığını da ifade etti. Gazetenin kaynaklarından birine göre, Avrupalı liderler Trump’ın Putin ile yaptığı anlaşmalara ilişkin anlattıkları karşısında şaşkına döndü.
Sadece hafta önce Trump, onlarla birlikte, derhal ateşkes ilan etmemesi hâlinde Rusya’ya karşı yeni sert önlemler almakla tehdit etmişti.
Nisan sonunda, Putin’in füzelerinin son dokuz aydaki en güçlü saldırıyı Kiev’e gerçekleştirmesinin ardından kendi sosyal ağı Truth Social’da “Vladimir, DUR!” diye yazmıştı.
Ancak pazartesi günü Trump, basın mensuplarına yaptığı açıklamada Putin ile görüşmesi sırasında durma çağrısını tekrarlamadığını itiraf etti ve ekledi: “Bence o durmak istiyor.” Ayrıca Trump, barış görüşmelerini yeni Papa XIV. Leo’nun sürdürebileceğini öne sürdü.
Trump’a göre, kendisinin de müzakerelerden çekileceği “kırmızı çizgisi” var ancak bunu açıklamayı reddetti. Rusya ve Ukrayna’nın artık doğrudan görüşmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Halihazırda Stanford Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Merkezi’nde çalışan ABD’nin eski Ukrayna Büyükelçisi Steven Pifer, şu sonuca varıyor:
“Trump ile yapılan bu görüşme Putin için zaferdi. Yakın zamanda ateşkes olmayacağını açıkça belirtti, bu yüzden Rusya savaşa devam edebilir. Ve yine de hiçbir ek yaptırım uygulanmayacak.”
Barış sürecinden çekilmek
Trump ve yönetiminin temsilcileri son zamanlarda müzakerelerden tamamen çekilebileceklerinin sinyallerini vermeye başladı. Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance bu konuyu dile getirmeye başladı.
Vance, pazartesi günü basın mensuplarnıa yaptığı açıklamada, ABD’nin nihayetinde şunu söylemek zorunda kalabileceğini belirtti: “Bu bizim savaşımız değil. Bitirmeye çalışacağız ama bitiremezsek sonunda diyeceğiz ki: ‘Biliyor musunuz? Denemeye değerdi ama artık bununla uğraşmayacağız.”
CNN‘in belirttiğine göre, Trump, Putin ile yaptığı görüşmenin ardından, barış görüşmelerinde ilerleme kaydedilememesi durumunda ABD’nin elini çekebileceği yönündeki Vance’in varsayımına itiraz etmedi: “Size şunu söyleyeyim, burada büyük egolar söz konusu ama bence bir şeyler olacak. Olmazsa da ben geri çekilirim, onlar devam etmek zorunda kalır.”
Bazı uzmanlar, Trump’ın müzakerelerden çekilme arzusunu oldukça anlaşılır buluyor. Stimson Center düşünce kuruluşundan Peter Slezkine, “Her iki taraf da onu diğerine karşı kışkırtmaya çalıştı ve bu özünde yıkıcıydı,” dedi ve ekledi: “Eğer iki tarafı birbirleriyle konuşmaya ikna edebilir ve kendisini resmin dışına çıkarabilirse, bu durumun kilitlenmiş noktadan çıkması için gerekli olabilir.”
Fakat Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Başkan Yardımcısı Andrew Weiss, Trump’ın savaşı çözmekten çok Moskova ile yakınlaşmakla ilgilendiğine inanıyor: “Görünüşe göre Rusya ile ABD arasındaki ilişkilerin normalleşmesini başlı başına amaç olarak görüyor. Ve diğer her şey buna tabi kılınmış durumda.”
Anlaşılmaz memorandum
Avrupalı bir yetkili Bloomberg‘e, Avrupalı liderlerin Trump’ın savaşı sona erdirmek için diplomatik çabalarını durdurmasından endişe ettiğini söyledi.
Başka bir yetkiliye göre, Trump yeni yaptırımlar uygulamak istemediğini ve kendi ateşkes önerisinde ısrar etmekten vazgeçtiğini açıkça belirtti. Yetkili ayrıca, Kiev ve Avrupa’nın, Trump’ın Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan görüşmelere geçme planına katılmadığını da ekledi.
Bu müzakerelerin ne olabileceği net değil. Putin’e göre, “samimi” ve “faydalı” geçen görüşmede “Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, çatışmaların durdurulması ve ateşkes konusundaki pozisyonunu ortaya koydu.”
Putin, Trump ile “Rusya’nın Ukrayna tarafına, çözüm ilkeleri, olası barış anlaşmasının imzalanma takvimi gibi bir dizi pozisyonun belirleneceği ve ilgili anlaşmalara varılması durumunda belirli süre için olası ateşkesi de içeren gelecekteki olası barış anlaşması hakkında bir memorandum sunacağını ve bu konuda çalışmaya hazır olduğunu” kabul ettiklerini belirtti.
Bununla birlikte, her zamanki gibi, çatışmanın “temel nedenlerinin” ortadan kaldırılması gerektiğini de ekledi.
Üst düzey Ukraynalı yetkili, memorandum fikri hakkında FT‘ye, “Bunun ne olduğunu, ortaya çıkış nedenini ve neden önemli olduğunu kimse bilmiyor,” dedi.
Zelenskiy, pazartesi akşamı geç saatlerde gazetecilere yaptığı açıklamada, memorandum önerisinden “haberdar olmadığını” söyledi.
2006-2009 yılları arasında ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi olarak görev yapan Bill Taylor, “Ruslar düşük düzeyde müzakereler yürütecek, çeşitli belgeler teatisi yapacak ve bu arada savaşmaya devam edecekler,” diyor ve ekliyor: “Trump bütün bu oyalama taktiklerine daha ne kadar katlanacak?”
‘Trump, Putin’e şaşırtıcı sabır, yüce gönüllülük ve anlayış sergiliyor’
Washington Post köşe yazarı ve Dış İlişkiler Konseyi kıdemli üyesi Max Boot, “Başkan Donald Trump, iradesine karşı gelenlere karşı hoşgörülü veya müsamahakâr olduğundan şüphelenilecek kişi değil,” diye yazdı ve ekledi:
“Ancak konu, Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirme yönündeki gösterişli girişimini sabote etmeye devam eden Rus diktatör Vladimir Putin olunca, ABD Başkanı şaşırtıcı sabır, yüce gönüllülük ve anlayış sergiliyor.”
Boot, Putin’in Ukrayna’da üstünlük sağlama umudunun hâlâ olduğunu, bunun nedenlerinden birinin de açıkça Amerikan yardımının kesilmesine güvenmesi olduğunu belirtti:
“Rusya şimdiden yaklaşık 900 bin askerini ölü ve yaralı olarak kaybetti; bu, uzayan saldırı için korkunç bedel, ancak Kremlin’in saldırılara devam etmek için hâlâ yaklaşık 640 bin askeri var. Ayrıca Moskova, Kuzey Kore, İran ve Çin’den kayda değer yardım alıyor. Putin’in taviz vermesinin ne anlamı var?”
Dış Politika Araştırma Enstitüsü kıdemli araştırmacısı askeri uzman Rob Lee, Rusya’nın orduya çok sayıda sözleşmeli asker çekmeye ve cephe hattında Ukrayna savunmasını yavaşça yarmaya devam ettiğini belirtti:
“Askeri açıdan bakıldığında, orduya sürekli gönüllü alımı göz önüne alındığında, Rusya’nın şimdilik savaşmaya devam edebileceğini düşünüyorum. Yönetimi muhtemelen savaş alanındaki konumunu iyileştirebileceğine inanıyor. Rusya hâlâ asgari hedefine —tüm Donetsk ve Lugansk oblastlarını işgal etmek— ulaşamadı. Bu nedenle, daha ciddi müzakerelere başlamadan önce bu yaz mümkün olduğunca fazla toprak ele geçirmeye çalışabilir.”
Diplomasi
AB ve Avustralya, güvenlik ve savunma ortaklığını müzakere edecek

AB ve Avustralya, “Güvenlik ve Savunma Ortaklığı” müzakerelerine başlayacaklarını duyurdu ve “serbest ticaret müzakerelerini ilerletme” taahhüdünü yineledi.
Planlanan savunma ortaklığını duyuran açıklamada, Avrupa Komisyonu “savunma sanayii, siber ve terörle mücadele gibi alanlar da dahil olmak üzere mevcut ve gelecekteki işbirliği için bir çerçeve sağlayacağını” belirtti. Fakat Brüksel, gelecekteki anlaşmanın “askeri konuşlandırma yükümlülüğü içermediğini” vurguladı.
Savunma müzakerelerinin başlatılması kararı, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin Kanada’da düzenlenen G7 zirvesi sırasında yaptıkları görüşmenin ardından alındı.
Albanese yaptığı açıklamada, “Bu, ortak savunma tedarik fırsatlarının önünü açacak ve hem endüstrilerimize hem de güvenliğimize fayda sağlayacak,” dedi.
Leyen ise yaptığı açıklamada, “Gerilimin ve stratejik rekabetin arttığı bir dönemde, güvenilir ortaklar birbirlerine destek olmalıdır,” dedi. Leyen, AB ve Avustralya’nın ayrı ayrı “iktisadi güvenlik de önemli olduğu için serbest ticaret müzakerelerini ilerletmeye kararlı” olduğunu da sözlerine ekledi.
Brüksel ve Canberra, 2018 yılında serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlamış, fakat 2023 yılında Avustralya Ticaret Bakanı Don Farrell’ın AB pazarına erişim eksikliğinden şikayet ederek müzakereleri son anda çökertmesi üzerine müzakereler sonuçsuz kalmıştı.
Ne var ki, ABD Başkanı Donald Trump’ın dünya çapında gümrük vergileri uygulamaya koymasıyla AB-Avustralya anlaşması rafa kaldırıldı ve Komisyon gece yaptığı açıklamada “Avustralya-Avrupa ilişkilerinde güçlü bir ivme” olduğunu belirtti.
Diplomasi
Ermenistan’da iş insanı Karapetyan hakkında ‘darbe çağrısı’ soruşturması başlatıldı

Ermenistan’da Başbakan Nikol Paşinyan ile Rusya vatandaşlığı olan iş insanı Samvel Karapetyan arasında başlayan kilise tartışması, adli bir krize dönüştü. Paşinyan’ı eleştiren Karapetyan’ın evine baskın düzenlenirken, iş insanı hakkında ‘iktidarı ele geçirme çağrısı’ suçlamasıyla ceza davası açıldı ve tutuklanması talep edildi.
Ermenistan’da, Taşir Grubu’nun sahibi Rusya vatandaşlığı olan iş insanı Samvel Karapetyan hakkında, evinde arama yapılmasından bir gün sonra ceza davası açıldı.
News.am ajansının haberine göre, Karapetyan’a “iktidarı ele geçirmeye yönelik aleni çağrılar yapma” suçlaması yöneltildi.
İş insanının avukatlarından Armen Feroyan, Sputnik Armenia‘ya yaptığı açıklamada, Ermenistan Soruşturma Komitesi’nin Karapetyan’ın tutuklanması talebiyle mahkemeye başvurduğunu belirtti. Karapetyan ise suçlamaları reddediyor.
Kriz, Karapetyan’ın, Başbakan Nikol Paşinyan hükümetinin üst düzey din adamlarına yönelik sert eleştirilerinin ardından Ermeni Apostolik Kilisesi’ni (EAK) savunmasıyla patlak verdi.
Kilise savunması gerilimi tırmandırdı
Gerilim, 17 Haziran’da Karapetyan’ın kiliseye destek veren bir açıklama yapmasıyla zirveye ulaştı. Karapetyan, “Ermenistan’ın ve kilisenin bin yıllık tarihini unutan küçük bir grup insanın, EAK’ye ve Ermeni halkına saldırdığını” ifade etti.
Bu açıklamaya sert tepki gösteren Başbakan Paşinyan, iş insanını “sefih hayırsever” olarak nitelendirdi.
Paşinyan, din adamlarını ve onların hayırseverlerini “dizginleme” tehdidinde bulundu.
Karapetyan’ın evine baskın ve gözaltılar
Aynı günün akşamı Ermenistan İçişleri Bakanlığı, Karapetyan’ın evinde arama yaptı. Bu sırada binanın önünde toplanan iş insanının destekçilerinden 45 kişi gözaltına alındı.
Karapetyan’ın kardeşi Karen Karapetyan, güvenlik güçlerinin “evin kapısında yakaladıkları herkesi” gözaltına aldığını ve bazı kişilerin kollarının kırılarak yaralandığını söyledi.
Sputnik Armenia, Karapetyan’ın evinin yakınındaki gözaltıların “yasa dışı silah bulundurma” gerekçesiyle yapıldığını bildirdi. Haberde, bu suçlamanın ülkede eski siyasetçi ve yetkililere karşı sıkça kullanılan “popüler” bir madde haline geldiği yorumuna yer verildi.
18 Haziran gecesi Samvel Karapetyan, iki güvenlik görevlisi eşliğinde Erivan’daki evinden ayrıldı ve kardeşiyle birlikte bir polis aracına bindi.
Karapetyan, basına yaptığı kısa açıklamada, ne kadar karalanmaya çalışılırsa çalışılsın kilisenin ve Ermeni halkının yanında olacağını söyledi.
Paşinyan’dan kamulaştırma ve görevden alma hamlesi
İş insanıyla yaşanan skandalın ortasında Paşinyan, Karapetyan’a ait olan Ermenistan Elektrik Şebekeleri şirketini kamulaştırma zamanının geldiğini duyurdu.
Ermenistan Başbakanı ayrıca, Ulusal Güvenlik Teşkilatı Direktörü Armen Abazyan’ı görevden alan bir kararname imzaladı. Ulusal Güvenlik Teşkilatı direktörlüğü görevini geçici olarak direktör yardımcısı Andranik Simonyan yürütecek.
Karapetyan: Hükümet tam bir fiyasko
Sputnik Armenia tarafından 18 Haziran’da yayımlanan bir başka açıklamada Karapetyan, ilkelerinden vazgeçmeyeceğini vurgulayarak mevcut zor durumdan çıkmak için birleşme çağrısı yaptı.
İş insanına göre yaşananlar, “mevcut hükümetin tam fiyaskosunu” ortaya koydu. Karapetyan, hükümetin nitelikleri arasında EAK’ye karşı nefret, ulusal değerlere kayıtsızlık, sağlıklı eleştiriye tahammülsüzlük ve her türlü muhalif düşünceyi acımasızca bastırma arzusunu saydı.
Tartışmanın fitilini Paşinyan ateşledi
Hükümet ile Karapetyan arasındaki çatışma, Paşinyan’ın kiliseye yönelik eleştirileriyle başladı. 29 Mayıs’ta bir hükümet toplantısında kiliselerin durumunu eleştiren Paşinyan, ibadethanelerin “kilerlere” dönüştüğünü iddia etti.
Ertesi gün sosyal medya hesaplarından din adamlarını hedef alan Paşinyan, üst düzey ruhban sınıfından kaç kişinin bekaret yeminine sadık kaldığı konusunun araştırılmasını önerdi ve yemini bozan din adamlarının görevlerini bırakması gerektiğini belirtti.
Paşinyan, 9 Haziran’da ise Tüm Ermeniler Katolikosu II. Garegin’i doğrudan bekaret yeminini bozmakla suçlayarak bir çocuğu olduğunu öne sürdü.
Başbakan, Katolikos’un görevini bırakması gerektiğini söyleyerek inananları birleşmeye ve “patriklik konutunu özgürleştirmeye” çağırdı.
Taşir Grubu’nun kurucusu ve başkanı olan Samvel Karapetyan, aynı zamanda Taşir yardım vakfının da başkanlığını yürütüyor.
Forbes‘a göre, bu yılın şubat itibarıyla 3,2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 1102’nci, Rusya’nın ise 44’üncü zengini konumunda bulunuyor.
Diplomasi
Çin Devlet Başkanı Xi: İsrail’in gerginliği tırmandıran eylemlerinden endişeliyiz

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, devlet haber ajansı Xinhua’ya göre, daha fazla gerginliği önlemek için İsrail-İran çatışmasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunurken, Pekin’in barışın yeniden tesis edilmesinde “yapıcı bir rol oynamaya” hazır olduğunu vurguladı.
Xinhua, Xi’nin salı günü yaptığı açıklamada, “Tüm taraflar, çatışmayı mümkün olan en kısa sürede yatıştırmak ve gerginliğin daha da tırmanmasını önlemek için çalışmalıdır” dediğini bildirdi: “Çin, Orta Doğu’da barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinde yapıcı bir rol oynamak için tüm taraflarla işbirliği yapmaya hazırdır.”
Çin Devlet Başkanı Xi, Kazakistan’ın Astana kentinde düzenlenen Çin-Orta Asya Zirvesi’nin arasında, Özbekistan’ın Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ile yaptığı görüşmede, “İsrail’in İran’a yönelik askeri eylemleri Orta Doğu’da gerginliğin aniden tırmanmasına yol açtı ve bu durum Çin’i derinden endişelendiriyor” dedi.
Çin lideri, “Diğer ülkelerin egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne tecavüz eden her türlü eyleme karşıyız. Askeri çatışma sorunların çözümü değildir ve artan bölgesel gerginlikler uluslararası toplumun ortak çıkarlarına uygun değildir” dedi.
Bu arada, Çin Dışişleri Bakanlığı’na göre, Pekin, daha geniş bir bölgesel çatışma endişesinin artmasıyla İran ve İsrail’de yaşayan Çin vatandaşlarını tahliye etmeye başladı.
Bakanlık sözcüsü Guo Jiakun salı günü yaptığı açıklamada, bazı Çin vatandaşlarının komşu ülkelere tahliye edildiğini belirtti ancak ayrıntıları vermedi.
Guo, günlük basın brifinginde, “Bakanlık ve büyükelçilikler, İran ve İsrail’deki Çin vatandaşlarının güvenliğini korumak ve Çin vatandaşlarının tahliyesini hızla organize etmek için her türlü çabayı gösteriyor” dedi.
“Her iki hükümetten de Çin vatandaşlarının ve kurumlarının güvenliğini etkili bir şekilde sağlamalarını, zamanında uyarılar ve yönergeler yayınlamalarını, Çin vatandaşlarıyla yakın temas halinde olmalarını, önlem almaları için onlara rehberlik etmelerini ve tahliye edilenlere aktif olarak yardım etmelerini istedik” ifadelerini kullandı.
Trump’ın İran’ı ABD ile nükleer anlaşma imzalamaya çağıran paylaşımı sorulduğunda Guo, “Ateşi körüklemek, tehditler savurmak ve baskı yapmak durumun yatışmasına yardımcı olmayacak, sadece çatışmayı şiddetlendirecek ve genişletecektir. Çin, tüm ilgili tarafları, özellikle İsrail üzerinde özel etkisi olan ülkeleri, sorumluluklarını üstlenmeye, gerilimi azaltmak ve çatışmanın genişlemesini ve yayılmasını önlemek için acil önlemler almaya çağırıyor” dedi.
Geçen hafta her iki tarafın dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını “kabul edilemez” bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirdi ve iki ülkeye gerilimi azaltma çağrısında bulundu.
Çin Dışişleri Bakanlığı da bu tutumunu defalarca dile getirerek İsrail ve İran’ı “farklılıklarını diyalog yoluyla çözmeye ve barış içinde bir arada yaşamanın yolunu aramaya” çağırdı.
Salı günü, Çin’in İsrail Büyükelçiliği, Çin vatandaşlarına mümkün olan en kısa sürede kara sınır kapılarından ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu. Büyükelçilik, kişisel güvenliğin sağlanmasının önemini vurgulayarak Ürdün üzerinden seyahat edilmesini tavsiye etti.
İsrail makamlarına atıfta bulunarak, Ürdün ve Mısır sınır kapılarının açık olduğunu da ekledi.
Büyükelçilik, sosyal medyada yayınladığı güvenlik duyurusunda, “Son günlerde, İsrail’deki birçok Çin vatandaşı, havaalanının ne zaman yeniden açılacağı ve [Çin’in] Hainan Havayolları’nın uçuşlarının ne zaman yeniden başlayacağı hakkında bilgi almak için büyükelçiliğimize telefon veya e-posta yoluyla başvurdu” dedi.
“İsrail hava sahası kapalıdır ve hükümet olağanüstü halin süresini 30 Haziran’a kadar uzattı.
Büyükelçiliğimiz, evlerine dönmek veya ülkeyi terk etmek isteyen Çin vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak için konsolosluk hizmetlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi için her türlü çabayı gösterecektir” ifadeleri kullanıldı.
Bu arada, İran’daki büyükelçilik, Çin vatandaşlarına Türkiye, Ermenistan veya Türkmenistan ile kara sınırlarından mümkün olan en kısa sürede ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.
İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş2 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Diplomasi3 gün önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Ortadoğu18 saat önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?