Avrupa
Berlinale’de bir garip tartışma: Kültür Bakanı kimi alkışladı?

Dünyaca ünlü Berlin Uluslararası Film Festivali (Berlinale) 15-25 Şubat tarihleri arasında her sene olduğu gibi bu sene de çok sayıda filme ev sahipliği yaptı.
Festivalde en iyi film ödülü Senegal asıllı Fransız yönetmen Mati Diop’un Dahomey filmine giderken, etkinlik boyunca birçok katılımcının İsrail’i eleştirip Filistinlilerle dayanışma göstermesi ve En İyi Belgesel dalında ödüle layık görülen No Other Land’in yönetmenlerinden İsrailli Yuval Abraham’ın ödül konuşması büyük fırtına kopardı.
Karşılaşmalar Jürisi dalında En İyi Film ödülünü Direct Action filmi ile alan Fransız yönetmenler Guillaume Cailleau ve Ben Russell Filistin’e destek açıklaması yaparken, ödülünü Filistin kefiyesi ile alan Russell, “Tabii ki biz de burada yaşamı savunuyoruz, soykırıma karşıyız ve tüm yoldaşlarımızla dayanışma içinde ateşkesten yanayız,” dedi.
Yuval Abraham ve Filistinli meslektaşı Basel Adra da tartışmaların ortasında gündeme gelen açıklamalarda bulundu. Ödül alan No Other Land (Başka Ülke Yok), işgal altındaki Batı Şeria’da Adra’nın köyü Masafer Yatta sakinlerinin, İsrail askerleri ve Yahudi silahlı yerleşimciler tarafından evlerinin yıkılmasına karşı yıllardır nasıl mücadele ettiğini belgeliyor.
Ödülü alırken Adra, Gazze’deki yurttaşları katledilirken kendisi için kutlamanın zor olduğunu söyledi ve Almanya’yı ‘BM’nin çağrılarına saygı duymaya ve İsrail’e silah göndermeyi bırakmaya’ çağırdı.
İsrailli yapımcıya ‘antisemitizm’ suçlaması: Ölüm tehditleri alıyor
Abraham ise, her ikisi de sahnede eşit olarak dursalar da, iki gün sonra Filistinli meslektaşının kurumsallaşmış ayrımcılıkla karşı karşıya kalacağı, oy kullanma hakkının olmayacağı ve Filistin plakası nedeniyle hareketlerinin kısıtlanacağı bir ülkeye döneceklerine dikkat çekti. Abraham daha sonra ‘bu apartheid’a, bu eşitsizliğe’ bir son verilmesi çağrısında bulundu.
Abraham sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, bir İsrail kanalının konuşmanın 30 saniyelik bir bölümünü yayınladığını ve bunu ‘antisemitik’ olarak nitelendirdiğini ve o zamandan beri ölüm tehditleri aldığını söyledi.
Alman siyasetçiler kınama yarışına girdi
Belgesel yapımcılarının açıklamalarının ardından Alman siyasetçiler Abraham ile Adra’ya karşı açıklamalar yapmaya başladılar.
CDU’lu Berlin Belediye Başkanı Kai Wegner, “Dün Berlinale’de yaşananlar kabul edilemez bir göreceleştirmeydi. Berlin’de antisemitizme yer yok ve bu sanat için de geçerli,” diye yazdı.
Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisinden (SPD) milletvekili Helge Lindh, cumartesi günü yapılan konuşmanın ardından gelen izleyicilerin alkışlarını ‘şok edici’ olarak nitelendirdi.
Die Welt gazetesine verdiği demeçte Lindh, “Bugün ülkemde insanların İsrail’e yönelik soykırım suçlamalarını alkışladığını görmekten utanıyorum,” dedi.
Almanya’daki Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, “Alman kültürel etkinliklerinde İsrail’e ve Yahudilere karşı ajitasyon endişe verici bir düzen haline geldi. Siyasetten sorumlu olanların nihayet kültürün tanıtımı için net pozisyonlar ve sonuçlar sağlamasını bekliyorum,” dedi.
Hükümet soruşturma başlatacak
Berlinale, Federal Hükümet’in Kültür Komiseri ve Berlin Eyaleti tarafından destekleniyor.
Bu arada Berlin Kültür Bakanı Joe Chialo, ödül töreninin ‘kendini beğenmiş İsrail karşıtı propaganda ile karakterize edildiğini’ söyledi.
Federal Kültür ve Medya Komiseri Claudia Roth, pazartesi günü yaptığı açıklamada, ödül töreni sırasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısına yönelik eleştiriler hakkında soruşturma açılacağını söyledi.
Roth, soruşturmanın Berlinale’nin ‘çeşitlilik, farklı bakış açıları ve diyalog’ için bir yer olma iddiasını yerine getirip getirmediğini belirlemeyi amaçladığını söyledi.
Roth ayrıca, ‘Berlinale’nin gelecekte nefret, nefret söylemi, antisemitizm, ırkçılık, Müslüman düşmanlığı ve her türlü insan düşmanlığından arınmış bir yer olmasının nasıl sağlanabileceğini’ açıklığa kavuşturmak istediğini söyledi.
Hükümet sözcüsü: Kabul edilemez
Hükümet sözcüsü Christiane Hoffmann pazartesi günü Berlin’de gazetecilere verdiği demeçte, “Hamas’ın 7 Ekim’deki terör saldırısından bahsedilmedi. Bu kabul edilemez,” dedi.
Hoffmann, Şansölye Olaf Scholz’un ‘böyle tek taraflı bir duruşun ayakta kalmasına izin verilemeyeceği konusunda hemfikir olduğunu’ da söyledi.
Hoffmann, “Bu konudaki herhangi bir tartışmada, Ortadoğu’daki çatışmanın yeniden tırmanmasını tetikleyen olayı, yani 7 Ekim’deki Hamas saldırısını akılda tutmak elbette önemlidir,” iddiasında bulundu.
Kültür Bakanlığından açıklama: Filistinli Adra’yı alkışlamadı!
Fakat Roth ve Berlin Belediye Başkanı Wegner, tören nedeniyle kendilerini eleştiri yağmuru altında buldular. Örneğin Bild, ikilinin, Filistinli film yapımcısı Adra’nın ödülünü aldıktan sonra söylediği sözlerini alkışladığını gösteren bir fotoğraf yayınladı.
Bunu üzerine X üzerinden bir açıklama yapan Federal Kültür ve Medya Komiserliği, “Yuval Abraham’ın konuşmasının ardından #Bärenverleihung’daki alkışlara gelince: Claudia Roth’un alkışları, bölgede siyasi çözüm ve barış içinde bir arada yaşama lehinde konuşan Yahudi-İsrailli gazeteci ve film yapımcısı Yuval Abraham’a gitti,” dedi.
İsrail’in Berlin büyükelçisi Ron Prosor ise “sözde ‘kültürel seçkinleri’” şiddetle eleştirerek, “Bir kez daha, Alman kültür sahnesi, yalnızca İsrail’in gayrimeşrulaştırılmasını destekleyen sanatçılara kırmızı halı sererek önyargısını sergiliyor,” diye yazdı ve ‘antisemitik ve İsrail karşıtı söylemin alkışlarla karşılandığını’ ileri sürdü.
Festival yönetimi “Hesabımız hacklendi,” dedi
Öte yandan Berlinale, pazar günü yaptığı açıklamada, Filistin yanlısı bir içeriğin Instagram hesaplarında nasıl paylaşıldığına dair bir soruşturma başlattıklarını duyurdu.
Organizatörlerin pazartesi günü yaptığı açıklamada ise, “Gönderiler derhal silindi,” denildi ve Berlinale’nin olayla ilgili olarak ‘kimliği belirsiz kişilere karşı suç duyurusunda bulunduğunu’ açıklandı.
Berlinale, “Bugün, Berlinale logosunu içeren Ortadoğu’daki savaşla ilgili resim-metin gönderileri Panorama’nın Instagram kanalında yayınlandı. Bu paylaşımlar festivalden kaynaklanmadı ve Berlinale’nin pozisyonunu temsil etmiyor,” dedi.
Berlinale Genel Müdürü Mariette Rissenbeek de galada ‘İsrailli kurbanların’ durumuna değindi ve Hamas’ı tüm rehineleri serbest bırakmaya çağırırken ve İsrail’den ‘yeni kurbanlardan kaçınmak için mümkün olan her şeyi yapmasını’ isterken tartışmalı terimler kullanmaktan imtina etti.
Avrupa
Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.
Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.
Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.
Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.
‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’
Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.
Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.
AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.
ABD destekli İHA üretimi
Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.
Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.
Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.
Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.
ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü
Avrupa
Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.
Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.
Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.
Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.
Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.
Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.
Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.
Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.
Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.
Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.
Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.
Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.
Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.
Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.
Avrupa
Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.
Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.
Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.
İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.
Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.
Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.
Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.
Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’