Bizi Takip Edin

AMERİKA

Biden, Trump’ın Rusya yaptırımlarını kaldırmasını engellemek için adımlar attı

Yayınlanma

Biden yönetimi, görev süresinin bitimine kısa bir süre kala Rusya’ya yönelik yaptırımları Trump’ın kaldırmasını engellemek için yeni önlemler aldı. 2017 tarihli CAATSA yasasına dayandırılan yeni düzenlemelerle, yaptırımların kaldırılması Kongre’nin onayına bağlandı ve ikincil yaptırımların uygulanması zorunlu hale getirildi.

ABD Başkanı Joe Biden, görev süresinin bitimine günler kala, Rusya’ya yönelik ana yaptırımların gelecekteki yönetimler tarafından kaldırılmasını zorlaştırmak amacıyla 2017 tarihli bir yasayı kullandı.

Yeni kurallara göre, Kongre yaptırımların kaldırılmasını engelleyebilecek ve ikincil yaptırımların uygulanması zorunlu hale gelecek.

ABD Hazine Bakanlığı’nın çarşamba günü duyurduğu düzenlemeler kapsamında, Rusya’nın önde gelen yaklaşık 100 finans, enerji ve savunma şirketi yeni bir yaptırım listesine alındı.

Bu listeye dahil edilen şirketlerden bazıları, büyük silah üreticisi “Taktik Füze Silahları” ile Moskova Borsası oldu. Yürütme organı, listedeki herhangi bir şirketin çıkarılmasını istediğinde, bu kararın 30 gün içinde Kongre tarafından onaylanması gerekecek. Kongre onaylamazsa, karar engellenecek.

Financial Times‘ın haberine göre, bu düzenlemeler, 2017’de Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesinin ardından kabul edilen “Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası” (CAATSA) temel alınarak hazırlandı.

Bu hamle, Biden yönetiminin Rusya’nın savunma sanayii kapasitesini azaltma çabalarını, Donald Trump’ın geri alma girişimlerine karşı koruma amacı taşıyor. Ayrıca, yaptırımların CAATSA’ya bağlanması, yeni yönetimin mevcut yaptırımları uygulamadaki esnekliğini sınırlayacak.

Şimdi, yaptırım uygulanan kuruluşlara bilerek destek veren şirketlere yönelik ikincil yaptırımların uygulanması zorunlu hale geldi.

ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, “Bugünkü adımlar, Kremlin’in yaptırımları aşma ve Ukrayna’daki savaş için silah üretmek amacıyla ihtiyaç duyduğu ürünlere erişim sağlama kabiliyetini baltalıyor,” ifadelerini kullandı.

Adeyemo’ya göre, ikincil yaptırımların genişletilmesi Rusya’nın gelir ve ürünlere erişimini kısıtlayacak. ABD yetkilileri, bu adımın, yaptırımlardan kaçınma ekosisteminde yer alan tüm aktörlere bir uyarı mesajı gönderdiğini belirtti.

Financial Times‘a konuşan bir yetkili, yaptırım listesindekilerle işbirliği yapanların risk almaması gerektiğinin altını çizdi.

ABD ayrıca, yaptırımlara konu olan ürünler için sınır ötesi ödeme kolaylığı sağlamak amacıyla Rusya ve Çin’de “bölgesel takas platformları” kuran 15 kuruluşa da yaptırım uyguladı.

ABD, Rusya’nın petrol sektörüne ağır yaptırımlar getirdi

AMERİKA

Marco Rubio: Ukrayna savaşı için barış anlaşmasında yaptırımlar kaldırılabilir

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanlığı’na aday gösterilen Senatör Marco Rubio, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yapılacak müzakerelerde Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasının tartışılabileceğini belirtti. Öte yandan, AB ve Washington’daki bazı çevreler, Trump’ın yaptırımları kaldırma olasılığının endişe kaynağı olduğunu ifade etti.

Donald Trump tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı görevine aday gösterilen Senatör Marco Rubio, Ukrayna’daki savaşı sona erdirme müzakereleri kapsamında Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasının tartışılabileceğini söyledi.

Rubio, senatoda düzenlenen ve adaylığının değerlendirildiği oturumda, “Rusya Federasyonu’na karşı önemli miktarda yaptırım uyguluyoruz ve bunlar büyümeye devam ediyor. Bu durum, barışçıl bir çözüm için yapılacak görüşmelerin bir parçası olmalı,” ifadelerini kullandı.

Rubio’ya göre yaptırımlar, “askeri kapasitenin ötesinde” Rusya’ya karşı bir baskı aracı olarak işlev görüyor.

Senatör, “Ateşkesle başlayıp barış anlaşmasıyla sonuçlanan bir uzlaşmaya varmak oldukça zor, eğer her iki tarafın da baskı araçları yoksa,” dedi.

Öte yandan Washington Post gazetesinin kaynaklarına göre, Trump yaptırımları tek başına kaldıramayacak. Bunun için Kongre’nin onayı gerekecek. Fakat, bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri daha sert ekonomik önlemler alınmasını talep etmişti.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz da yaptırımların Rusya’ya baskı aracı olarak sıkılaştırılabileceğini öne sürmüştü.

Trump ise seçim kampanyasında, yaptırımlardan “hazzetmediğini” ve bunları mümkün olduğunca az kullanmak istediğini dile getirmişti. Ancak, Avrupa Birliği (AB), Trump’ın Beyaz Saray’a geçişinden sonra ABD’nin yaptırımları kaldırabileceği konusunda endişelerini dile getirmişti.

Bu bağlamda Brüksel, ABD başkanının emirlerini incelemeye alarak olası bir yaptırım iptalinin AB üzerindeki etkilerini değerlendirmeye başlamıştı. Buna rağmen, AB yetkilileri Trump’ın yaptırımları hemen kaldırmaktan kaçınacağını ve Moskova ile yapılacak ateşkes müzakerelerinde bunları bir pazarlık aracı olarak kullanacağını umuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Trump’ın seleflerinden daha fazla yaptırım uyguladığını belirterek, haziran ayında Batı yaptırımlarının kaldırılmasını Ukrayna’daki ateşkes müzakerelerinin ön koşulu olarak sunmuştu.

Trump’ın ekibi, Ukrayna’da ‘barışın’ aylar alacağını kabul etti

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump destekçisi YouTuberlar Grönland’da MAGA şapkaları ve para dağıtıyor

Yayınlanma

20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlayacak ABD Başkanı Donald Trump’ın, gerekirse güç kullanarak ABD’ye bağlayacağını söylediği Danimarka’ya bağlı özerk ada Grönland’a Trump yanlısı YouTuberlar akın ediyor.

Trump yanlısı influencerlar adanın başkenti Nuuk’a akın ederek yerel halka 100 dolarlık banknotlar ve Amerika’yı Yeniden Büyük Yap (MAGA) şapkaları dağıttı.

Trump yanlısı bir grup olan “Nelk Boys”, Nuuk’un en büyük süpermarketi Brugseni’nin önünde 100 dolarlık banknotlar dağıtırken görüldü. Yerel medya ve Danimarka medyası, grubun Trump temalı, yıldız ve çizgili kıyafetler giydiğini ve “51. eyalete hoş geldiniz!” diye bağırdıklarını bildirdi.

Grup kendi sosyal medyalarında bir yerel halkla pek de dostane olmayan bir karşılaşmanın videosunu yayınladı.

Bir başka Amerikalı MAGA sempatizanı Nick Shirley de Nuuk’un merkezinden MAGA kırmızı şapkaları takan bir grup genç erkekle bir video çekip kameraya “Grönland’ı satın alın! Danimarkalıları sevmiyoruz,” diye bağırırken görülüyor.

ABD’li muhafazakâr TV kanalı Fox News’in de Nuuk’a giderek kentteki MAGA taraftarlarını haberleştirdiği belirtiliyor.

Euractiv için Nuuk’taki izlenimlerini yazan gazeteci Magnus Lund Nielsen, Trump destekçilerinin yerel halktan gençlere para verdiğini öne sürüyor.

Nelk Boys’un videosundan tanıdığı yerel bir gençle Nuuk’taki bir barda oturduğunu söyleyen Nielsen, ona kırmızı MAGA şapkasını ve Nelk Boys ile karşılaşmasını sorduğunda, “Danimarkalılardan nefret etmiyorum. Sadece geçmişte çok fazla kötü şey var,” dediğini aktarıyor.

Şapkayla birlikte 300 dolar aldığını söyleyen genç, paranın ötesinde, “idollerinden birinin videosunda” yer aldığı için çok mutlu olduğunu söylüyor.

Gazeteci Nielsen, paranın gerçek olup olmadığını öğrenmenin mümkün olmadığını kaydediyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

New York Times’ta Maduro’yu devirme çağrısı

Yayınlanma

Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başlamasına kısa bir süre kalmışken, ilk dönemde de hedefte olan Venezuela ve Başkan Nicolas Maduro’ya yönelik tehditler artmaya başladı.

New York Times’ta Bret Stephens imzasıyla yayınlanan bir görüş yazısı “Maduro’yu Devirin” başlığını taşıyor.

Trump’ın ikinci dönemi için Grönland’ı satın almaktan Ukrayna’daki savaşı “bir günde” bitirmeye kadar “bazı görkemli dış politika hedefleri” belirlediğini ileri süren yazar, “İşte gecikmiş, ahlaki açıdan doğru ve ulusal güvenlik çıkarlarımıza uygun bir hedef: Venezuela’daki Nicolás Maduro rejimini mümkünse zorlayıcı diplomasi, gerekirse güç kullanarak devirmek,” ifadelerini kullandı.

“Bağımsız” anketlerin Maduro’nun “yaklaşık yüzde 35 puan farkla” seçimleri kaybettiğini gösterdiğini ileri süren Stephens, buna rağmen Venezuelalı liderin üçüncü altı yıllık dönem için yemin ettiğini hatırlattı.

Rakibi Edmundo González’in sürgünde; muhalif hareketin lideri María Corina Machado’nun ise aylarca saklanmak zorunda kaldığını vurgulayan yazar, “Venezuela hapishanelerinde 10 kadar Amerikalı şüpheli suçlamalarla çürümeye terk edilmiş durumda. Rejim geçmişte Amerikalı mahkumlara siyasi rehine muamelesi yaptı,” iddiasında bulundu.

Kasım ayı itibariyle Venezuela’nın elinde 1.800 siyasi tutuklu olduğunun tahmin edildiğini yazan Stephens, Maduro’nun iktidara gelmesinden bu yana, nüfusun dörtte birine tekabül eden sekiz milyona yakın Venezuelalının ülkeyi terk ettiğini, bunların da en az 600.000’inin şu anda ABD’de bulunduğunu belirtti.

Buna ek olarak Maduro’nun, Venezuela’daki bir hava üssünde “insansız havaaracı geliştirme üssü” kurduğu bildirilen İran başta olmak üzere ABD’nin “düşmanlarına kur yapmaya devam ettiğini” söyleyen yazar, “Rejimi ne yıkabilir?” diye soruyor ve şöyle cevap veriyor:

“Trump ilk döneminde cezalandırıcı ekonomik yaptırımları denedi. İşe yaramadılar. Biden yönetimi Maduro’nun daha iyi davranması umuduyla bu yaptırımların bazılarını hafifletti. Bu da işe yaramadı. Geçen yılki seçimler de açıkça işe yaramadı. Bu ay ABD tarafından Maduro’nun tutuklanması için konulan 25 milyon dolarlık ödül de işe yaramayacak çünkü Maduro’nun iktidara daha sıkı tutunmasını teşvik etmekten başka bir işe yaramayacak.”

Her zaman bir darbe olasılığı bulunduğunu, fakat ordunun üst düzey rütbelilerinin hükümete sadık kaldığını itiraf eden Stephens, ayrıca 2019’da “bir halk isyanının kıpırtılarının” olduğuna ama bunun da sönümlendiğine işaret etti.

Hugo Chavez’in 1999’da iktidara gelmesiyle başlayan “Bolivarcı devrim” için “Uzun zaman önce başarısız olmalıydı ama olmadı,” diyen yazar, bu nedenle Maduro ve yandaşlarını yerinden edecek tek şeyin “güçlü bir teşvik ve inandırıcı bir tehdidin birleşimi” olduğunu ileri sürdü.

Teşvikin, Maduro ve destekçilerine, “muhtemelen Küba ya da Rusya’ya” kalıcı sürgüne gitme teklifinin yanı sıra, geride kalan ve “meşru başkanın liderliğindeki bir hükümete sadakat yemini eden tüm Venezuela askeri ve istihbarat yetkilileri için af garantisi olduğunu savunan Stephens, şöyle devam ediyor:

“Tehdit, 1990 yılında Panamalı diktatör Manuel Noriega’nın rejimine son veren türden bir ABD askeri müdahalesidir.”

NY Times yazarı, bunun kulağa “kavgacı” geldiğini, ama zaten öyle olması için tasarlandığını söyledi ve “Maduro ve yandaşları ancak alternatifin daha kötü olduğuna ikna olurlarsa iktidarı barışçıl bir şekilde bırakacaklardır,” diye yazdı.

Askeri müdahalelerin, “kendi halkı tarafından nefret edilen zayıf bir orduya karşı” bile olsa, her zaman riskler, can kayıpları ve istenmeyen sonuçlar doğuracağını kabul eden yazar, “sadece acil ve zorlayıcı bir ulusal çıkar” söz konusuysa bunun yapılması gerektiğini söyledi ve “Amerika kıtasında uyuşturucu, kitlesel göç ve İran etkisinin kaynağı olan bir suç rejimine son vermek, yeni gelen yönetim için zor bir iş olmamalıdır,” diyerek askeri müdahale çağrısı yaptı.

Liberallerin de bu müdahaleye destek vermesinin kolay olduğunu belirten yazar, “Maduro’yu görevden almanın ahlaki temeli açık: Seçimleri çaldı, muhaliflerini terörize ediyor ve halkına zulmediyor. Bırakmak şöyle dursun, vazgeçme emaresi bile göstermiyor,” dedi.

Trump için, “Beğenin ya da beğenmeyin, Amerikalıların seçtiği adam bu,” diyen yazar, yazısını şöyle bitiriyor:

“Dışişleri Bakanı olarak seçtiği Marco Rubio, bu tropikal despotizmlerin gerçek doğasını çoğu Amerikalıdan daha iyi anlıyor. Maduro’nun uzun terör saltanatını sona erdirmek, yönetimlerine başlamak için iyi bir yoldur  ve başka yerlerdeki tiranlara Amerika’nın düzensizlik ve tehlikeye karşı sabrının eninde sonunda tükeneceğine dair bir sinyal gönderir.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English