Bizi Takip Edin

AMERİKA

Kaliforniya yangınları: San Francisco büyüklüğünde bir alan yok oldu

Yayınlanma

Güney Kaliforniya’daki yangınlar San Francisco ile aynı büyüklüğe denk gelen 45 mil karelik (yaklaşık 11 kilometrekare) bir alanı kül etti.

İtfaiyeciler su sıkıntısı da dahil olmak üzere pek çok zorlukla karşı karşıya. Orman yangınlarının verdiği zarar “hayal edilemez” olarak tanımlanıyor.

İlçenin Adli Tıp Departmanına göre Los Angeles’ta yangına bağlı en az 10 ölüm meydana geldi.

Aralarında en az beş kilise, bir sinagog, yedi okul ve iki kütüphanenin de bulunduğu binlerce ev yıkılırken barlar, restoranlar, bankalar ve marketler de enkaza dönüştü.

Eyewitness News’e konuşan bir bölge sakini, “Pacific Palisades [Los Angeles’ta bir semt] şu anda haritadan silinebilir. Pacific Palisades diye bir yer yok,” dedi.

Perşembe gecesi itibariyle Palisades Yangını %6 oranında kontrol altına alınmış durumdaydı.

Palisades yangını hızla büyüyerek 5.000’den fazla ev ve diğer binaları tahrip ederken, Altadena ve Pasadena’daki Eaton yangını ise 4.000-5.000 ev ve diğer binalara daha zarar vermiş ya da tahrip etti.

Sigorta şirketleri 2020-2022 yıllarında milyonlarca poliçeyi yenilemeyi reddetti

İlk tahminlere göre 57 milyar dolarlık bir zarar söz konusu ve bu da muhtemelen eyaletin sigorta krizinin büyümesine neden olabilir.

2020 ve 2022 yılları arasında sigorta şirketleri, 531.000’i Los Angeles’ta olmak üzere eyaletteki 2,8 milyon ev sahibi poliçesini yenilemeyi reddetmişti.

Şu anda yağma da eyalette önemli bir sorun teşkil ediyor. Mülklerin korunması için bölgeye Ulusal Muhafızların gönderilmesi talep ediliyor.

Birçok aile artık mahallelerini tanıyamaz halde. Bir kadın bulabildiği tek şeyi taşırken görüldü: banyosundan üzerinde kaplumbağalar olan bir fayans parçası. ABC News’e konuşan kadın, “Çatlamış bir kupa dışında bulabildiğim tek şey buydu. Ben de onu aldım. Belki bir anı olarak çerçeveletmek için,” dedi.

Arkadaşlarının Palisades yangınında evlerini kaybeden beş aile üyesi olduğunu söyledi.

Öte yandan yangını felaketi Los Angeles’ın su sistemindeki kırılganlığı da ortaya çıkardı. Ekipler hızla ilerleyen alevlerle mücadele ederken, itfaiyeciler düşük su basıncı ve yangın musluklarının kuruması nedeniyle zor durumda kaldı.

‘Muazzam talep’ yüzünden mi itfaiyeciler su kullanamadı?

Yetkililer, kentin su sisteminin bu kadar büyük miktarlarda suyu aynı anda iletmek üzere tasarlanmadığını söylüyor. L.A. County kamu işleri müdürü Mark Pestrella, “Evlerimize ve işyerlerimize hizmet veren belediye su sistemleri etkili bir şekilde çalışmaya devam ediyor, fakat orman yangınlarıyla mücadele etmek için tasarlanmadılar,” dedi.

Pacific Palisades’te, her biri yaklaşık bir milyon galon tutan üç büyük su deposunun suyu tükendi. Los Angeles Su ve Elektrik Departmanı CEO’su Janisse Quiñones, “Sistemimizde ve Palisades’te muazzam bir talep vardı,” dedi.

Bu üç tankın her biri 3,8 milyon litre (bir milyon ABD galonu su) içeriyordu.

ABC News’e konuşan uzmanlar, yangınların büyüklüğü nedeniyle daha fazla tank olsa bile itfaiyecilerin aynı sorunları yaşayacağını söyledi.

Los Angeles Su ve Enerji Departmanı (DWP) ile kent liderleri, kent sakinlerinin yanı sıra “kötü yönetim” ve eski altyapıyı suçlayan eski belediye başkanı adayı Rick Caruso’un eleştirileriyle karşı karşıya kaldı.

DWP çarşamba günü öğleden sonra yaptığı açıklamada, yangınla mücadele çalışmalarını desteklemek üzere her biri 7.600 ila 15.000 litre (2.000 ila 4.000 ABD galonu) taşıyan 19 tanker kamyonu görevlendirdiğini bildirdi.

Kaliforniya’nın halk ait suyu, bir çift tarım zenginine emanet

Öte yandan Kaliforniya’nın su meselesi, yalnızca görülmedik yangınlardan ibaret değil. Eyaletteki tarım arazisi zenginleri, yurttaşların tüketimi pahasına büyük miktarda suyu emiyorlar.

Örneğin 2022 yılında, 40 milyon Kaliforniyalı eşi benzeri görülmemiş bir kuraklıkla boğuşurken, milyarder bir çiftin, Lynda ve Stewart Resnick’in 1990’lı yıllarda bir dizi gizli toplantıyla eyaletin su sistemini büyük ölçüde ele geçirdiği hatırlanmıştı.

Kentsel su sistemleri suya muhtaç durumda iken, 2023 yılında eyaletten talep ettiklerinin sadece %5’ini alabiliyorlardı. Stewart ve Lydia Resnick ise yılda 150 milyar galon su kullanıyordu.

Resnickler Kaliforniya’daki en büyük çiftçiler. 2007 itibariyle dört San Francisco büyüklüğünde tarım arazisine sahiplerdi ve Amerikalıların neredeyse yarısı ürünlerinden en az birini satın alıyordu: Antep fıstıkları, nar suları, mandalinalar, çiçekler.

Bütün bunlar “The Wonderful Company” isimli holdingin altında  yer alıyor şirketin değeri en az 5 milyar dolar. Çoğunluk sahipleri olan Resnicklerin serveti ise en az 8 milyar dolar.

Vergi mükelleflerinin inşa ettikleri Resnicklerin cebine girdi

1980’lerin sonunda ana sektörlerini bularak tarıma el atan Resnick çifti, antep fıstığı işine girdi. Lynda, “Cennet Bahçesine ekildiğinden bu yana fıstık için herkesten daha fazla şey yaptık. Kocam yaptığı tüm bu işler için kanonize edilmeli,” diyordu.

Badem, nar, narenciye, şarap gibi diğer ürünlere de yönelmeye başlayan çift, Kern County’de kendilerine bölgede su hakkı tanıyan çok önemli bir arazi de dahil olmak üzere giderek daha fazla arazi edindiler.

Resnickler imparatorluklarını kurarken, Kaliforniya eyaleti de vergi mükelleflerinin parasıyla yeni su altyapısı inşa ediyordu.

Kaliforniya’nın doğal su kaynağı “çok tutarsız” bulunuyor: çok farklı miktarlarda yağış, eyaletin su fazlasından kuraklığa ve çok kolay bir şekilde geri dönebileceği anlamına geliyor. Bu nedenle, kuraklık sırasında kullanmak üzere su fazlası olduğunda su depolamak için su bankaları inşa ediyorlar.

1994’teki gizli toplantı: Kaliforniya’nın suyu özel şirketlere devredildi

Önemli depolama tesislerinden biri 1988’de kurulan Kern Su Bankası idi. Bu tesis yine vergi mükelleflerinin yüz milyonlarca dolarıyla inşa edildi ve kağıt üstünde Kaliforniya halkı suyun sahibi olacaktı.

Fakat 1994 yılında eyalet su yetkilileri, su altyapısı şirketleri ve su hakkı olan tarımsal arazi sahipleri Monterey Bay Kaliforniya’daki bir tatil köyünde gizli bir toplantı düzenlediler. 

Özel şirketler ve kamu kurumlarının bir karışımından oluşan bu gruplar, Kaliforniya’nın su yasalarını seçmenlerin, vergi mükelleflerinin veya yasa koyucuların herhangi bir katkısı olmadan yeniden yazdılar.

Monterey Plus Anlaşması ya da Monterey Değişiklikleri olarak adlandırılan yeni yasalar, çalışan Kaliforniyalılar için yıkıcı, tarım milyarderleri için ise harika oldu.

Orijinal yasada, kuraklık zamanlarında eyalet su kurulunun tarımsal çıkarlardan önce insanların yaşadığı kentsel alanlara eyalet su kaynaklarına erişim vermesini öngören uzun süredir devam eden bir kural olan “kentsel tercih” vardı.

Monterey yasası bunu kaldırdı. Bu, kuraklık dönemlerinde normal Kaliforniyalıların su sistemlerinin özel şirketlerden su satın almak zorunda kalacağı, çünkü devletten su alamayacakları anlamına geliyordu.

Devlete ait su bankaları özel sektörün insafına terk edildi

Yeni anlaşma “kağıt su” (paper water) ile ilgili düzenlemeleri de gevşetti. Bu, aslında hiçbir yerde var olmayan fakat kağıt üzerinde var olan su: sağlayıcıların sahip olabileceği ama aslında sahip olmaları gerekmeyen tam su miktarları. Bugün gerçekte var olan suyun 5 katı kadar su vaat edildi ve satıldı.

Daha da önemlisi, toplantı Kern Su Bankasının sahipliğini de değiştirdi. Bir zamanlar devlete ait olan su, birkaç özel su şirketine devredildi.

Bunlardan biri de Wonderful Foods’un yüzde yüz iştiraki olan Westside Mutual’dı. Westside’ı yöneten Wonderful çalışanı Bill Phillimore, Kern Su Bankasını yöneten ‘kamu’ kuruluşunun da başkanı.

Bu gizli toplantı ile birlikte Resnickler, yüz milyonlarca dolar vergi mükellefinin parasıyla inşa edilen önemli bir Kaliforniya su kaynağının neredeyse %60’ına sahip oldular.

AMERİKA

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Waltz’dan yeni Gazze savaşına yeşil ışık

Yayınlanma

ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz, Trump’ın Gazze’de ateşkes ve rehine serbest bırakma anlaşmasını “yönetimimin tüm dünyada barış arayacağının” bir işareti olarak selamlamasına rağmen, yeni yönetimin İsrail’in Gazze’ye yönelik gelecekteki saldırılarını destekleyeceğini söyledi.

Anlaşmanın açıklanmasının ardından çarşamba günü geç saatlerde Fox News yayınına katılan Mike Waltz, “İsraillilere çok açık bir şekilde ifade ettik ve İsrail halkının beni bu konuda duymasını istiyorum: Eğer [Gazze’ye] geri dönmeleri gerekirse, biz onların yanındayız,” dedi.

Mike Waltz, Hamas askeri bir varlık olarak devam etmeyeceğini ve “kesinlikle Gazze’yi yönetmeyeceğini” de ekledi.

Ulusal güvenlik danışmanı adayı, ateşkes anlaşmasının duyurulmasından önce bir podcast yayınında da benzer bir görüş dile getirdi.

Ateşkes anlaşmasının “savaşın bittiği” anlamına gelip gelmediği sorusuna Waltz, “Hamas buna inanmak istiyor. Fakat Gazze’nin tamamen askerden arındırılması, Hamas’ın yeniden kurulamayacak şekilde yok edilmesi ve İsrail’in kendisini tamamen koruma hakkına sahip olması gerektiği konusunda net olduk. Tüm bu hedefler hâlâ yerli yerinde duruyor,” cevabını verdi.

Waltz rehineleri dışarı çıkardıktan sonra, “savaşta bu hedeflere ulaşmak gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Geçtiğimiz ay Netanyahu, rehineler serbest bırakıldıktan sonra İsrail güçlerinin “savaşa geri döneceğini” söylemişti.

“Başka türlü davranmanın bir anlamı yok,” diyen Netanyahu, savaşın hedeflerini tamamlamak için savaşa geri dönmek gerektiğini söylemişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin yeni Hazine Bakanı Bessent: Dolar küresel rezerv para olarak kalmalı

Yayınlanma

Donald Trump’ın Hazine Bakanı olarak seçtiği Scott Bessent senatörlere verdiği ifadede, yeni başkanın gümrük vergisi tehditlerini savunurken ABD’nin iktisadi gücünü “jeopolitik düşmanlara” karşı kullanacağını söyledi ve yurt içinde vergi indirimleri ve daha gevşek regülasyonlar için bastırdı.

Milyarder hedge fonu patronu Bessent perşembe günü, yeni yönetimin dünyanın en büyük ekonomisini nasıl yeniden şekillendirmeye çalışacağına dair en ayrıntılı planlarını açıkladı.

Bessent üç saat süren hararetli Kongre onay oturumunda, “Stratejik rakiplere karşı savunmasız olan tedarik zincirlerini güvence altına almalı ve ulusal güvenlik gereksinimlerimizi karşılamak için tüm hükümet yaklaşımının bir parçası olarak yaptırımları dikkatli bir şekilde uygulamalıyız,” dedi.

Bessent, kritik bir açıklama olarak, ABD dolarının dünyanın rezerv para birimi olarak kalmasını sağlamak gerektiğini de söyledi.

Yeni bakan, “günün en önemli ekonomik meselesinin” Trump’ın 2017 yılında bireyler ve işletmeler için getirdiği ve bu yıl Kongrede şiddetli bir mücadeleye konu olacak vergi indirimlerinin yenilenmesi olduğunu söyledi.

Bireylere ve işletmelere yönelik kesintilerin uzatılmamasının ABD için “iktisadi bir felaketi” tetikleyeceğini ve “finansal istikrarsızlıkta her zaman olduğu gibi, bu [felaketin] orta ve işçi sınıfı insanlarına düşeceğini” savunan Bessent, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Moskova üzerindeki baskıyı arttırmak amacıyla Rus petrol sektörüne yönelik olası yaptırımları destekleme sözü de dahil olmak üzere uluslararası ekonomi politikasına ilişkin sert yorumlar da yaptı.

Bessent, “Başkan Trump talep ederse ve Ukrayna savaşını sona erdirme stratejisinin bir parçası olarak, özellikle Rus petrol devlerine yönelik yaptırımların Rusya Federasyonu’nu masaya oturtacak seviyelere çıkarılması konusunda yüzde 100 hemfikir olacağım,” dedi.

Bessent’in yorumlarının ardından Brent petrol fiyatı, 1 dolardan fazla artarak varil başına 81 doların üzerine çıktı.

Trump’ın “ABD’nin düşmanları” üzerindeki iktisadi baskıyı artırmaya çalışması nedeniyle yeni yönetimin İran ve Venezuela petrolünü de daha sert yaptırımlarla hedef alması bekleniyor.

Yeni ayrıntılar vermeyen Bessent, Trump’ın gümrük vergilerini haksız ticaret uygulamalarıyla mücadele etmek, ABD hükümetine gelir sağlamak ve diğer ülkelerle anlaşmalar yapmak için kullanacağını söyledi.

Bessent ayrıca, Trump’ın Çin’i mısır ve soya fasulyesi gibi daha fazla ABD tarım ürünü almaya zorlayacağını söyledi.

Bessent, “Yapay zekada, kuantum hesaplamada ve gözetimde, çiplerde kullanılabilecek her şey için çok titiz bir tarama sürecine sahip olmalıyız,” dedi.

İktisadi görünümle ilgili olarak Bessent, enflasyonun Fed’in yüzde 2’lik hedefine yaklaşmaya devam edeceğine inandığını söyledi ve Trump yönetiminin merkez bankasının para politikası konusundaki bağımsızlığına saygı göstereceğinde ısrar etti. 

Fakat Amerika’nın kötüleşen mali pozisyonu nedeniyle ABD Hazinesinin kriz dönemlerinde “borçlanma kapasitesini” kullanmakta zorlanacağı uyarısında bulundu.

Bessent, “Endişeliyim çünkü İç Savaş, Büyük Buhran, İkinci Dünya Savaşı ya da son Covid salgını olsun, birçok kez ABD Hazinesinden ulusu kurtarması istendi,” dedi. 

Yeni bakan, “şu anda sahip oldukları ile aynı şeyi yapmakta zorlanacaklarını” da sözlerine ekledi.

Federal hükümetin önemli bir harcama sorunu olduğunu ve son dört yılda GSYİH’nin ortalama %7’si gibi tarihi bir yüksekliğe ulaşan açıklara neden olduğunu öne süren Bessent, “Mali durumumuzu düzene sokmak için çalışmalı ve son dört yılda şaşırtıcı bir şekilde %40 oranında artan federal iç ihtiyari harcamaları ayarlamalıyız,” ifadelerini kullandı.

Bessent bu kapsamda, “enflasyonu tetikleyen savurgan harcamalar” yerine “ekonomiyi büyüten üretken yatırımlara” öncelik verilmesi gerektiğini söyledi.

Kongre harekete geçmezse, Amerikalıların tarihteki en büyük vergi artışıyla, 4 trilyonluk ezici bir vergi zammıyla karşı karşıya kalacağını ileri süren Bessent, “2017 vergi indirimleri ve İstihdam Yasasını kalıcı hale getirmeli ve Amerikalı üreticiler, hizmet çalışanları ve yaşlılar üzerindeki vergi yükünü azaltmak için yeni büyüme yanlısı politikalar uygulamalıyız,” dedi.

Bessent, “bu hedeflere birlikte ulaşmak için” en iyi yaklaşımın, büyüme yanlısı düzenleyici politikalar, vergi indirimi ve Amerikan enerji üretimini ve Amerikan ekonomisini serbest bırakmak olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın İçişleri Bakanı Burgum: Fosil yakıtlar olmadan yapay zeka yarışını kaybederiz

Yayınlanma

Donald Trump’ın içişleri bakanlığı için seçtiği isim, ABD’nin fosil yakıtlardan elektrik üretimini artırmaması ve elektrik şebekesini istikrara kavuşturmaması halinde “yapay zeka silahlanma yarışını” Çin’e kaptıracağı uyarısında bulundu.

Milyarder işadamı ve eski Kuzey Dakota Calisi Doug Burgum, perşembe günü ABD senatörlerine yaptığı açıklamada, şebekedeki zayıflıklar ve şirketlerin 24 saat enerji sağlayabilecek fosil yakıt tesisleri kurmasını engelleyen “barikatlar” nedeniyle ülkenin bir “elektrik krizi” yaşadığını söyledi.

Trump yönetiminin petrol sondajı için daha fazla kamu arazisi tahsis edeceğini ve “kesintili ve güvenilmez enerji” üreten yenilenebilir enerji şirketlerini destekleyen vergi indirimlerini azaltacağını da sözlerine ekledi.

Burgum senatodaki onay oturumunda, “Güneş her zaman parlamıyor ve rüzgar her zaman esmiyor,” dedi ve dengenin “bozuk” olduğunu sözlerine ekledi.

Enerji Bakanlığının önümüzdeki üç yıl içinde üç katına çıkacağını öngördüğü yapay zeka işlemeye yönelik veri merkezlerinin artan talebi nedeniyle ABD’de elektrik talebi görülmemiş oranlarda artıyor.

Burgum’un Ulusal Enerji Konseyine de liderlik etmesi de bekleniyor. Trump’ın “enerji çarı” olarak onaylanırsa, seçilmiş başkanın “sondaj yap, bebeğim, sondaj yap” vizyonunu hayata geçirmek için geniş yetkilere sahip olacak.

Salı günü Başkan Joe Biden, Demokrat liderin emisyonları azaltma ve iklim değişikliğine karşı koyma çabalarının bir parçası olarak, elektriğin temiz elektrik kaynaklarından elde edilmesi şartıyla federal araziyi yapay zeka altyapısı için açmak üzere bir idari emir imzaladı.

Burgum, karbon yakalama ve depolama gibi yeni teknolojilerin fosil yakıtların ürettiği emisyonları ortadan kaldırabileceğini, fakat teknolojinin ticari ve teknik fizibilitesi konusunda soru işaretleri olduğunu söyledi.

Eski vali, ABD’nin fosil yakıt üretimini kısıtlamanın çevresel bir fayda sağlamayacağını, çünkü daha az titiz hükümetlerin arz boşluğunu dolduracağını da sözlerine ekledi.

Burgum, Amerika’nın “dünyanın her yerinden daha temiz, daha akıllı ve daha güvenli enerji ürettiğini” savundu ve “Amerika’da enerji üretimi kısıtlandığında bu talebi azaltmaz, sadece üretimi Rusya, Venezuela ve İran gibi otokrat liderlerin çevreyi umursamadığı ülkelere kaydırır,” dedi.

Enverus’a göre ABD, 2030 yılına kadar faaliyete geçmesi beklenen 80 kadar tesisle birlikte, temel yük enerjisini artırmak için doğal gaz yakıtlı enerji santrallerinde bir patlama yaşamaya hazırlanıyor.

Biden döneminde çıkan Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA), açık deniz petrol ve doğalgaz kiralama satışlarını yeni açık deniz rüzgar kiralamalarına bağladı.

Burgum, geliştirilmekte olan açık deniz rüzgar projelerini koruyup korumayacağı sorulduğunda yorum yapmayı reddetti. Trump, açık deniz rüzgar projelerini “ilk gün” sona erdirme sözü vermişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English