BRICS 2024 İstatistik Yayını, Hindistan ve Çin’in liderliğindeki güçlü ekonomik büyümeyi ve genişleyen üye sayısıyla BRICS’in küresel etkisinin arttığını ortaya koyuyor. Yeni üyelerin katılımı ve ülkeler arası iş birliğinin derinleşmesi, BRICS’in gelişmekte olan ülkeler arasındaki önemini daha da güçlendiriyor.
2024 BRICS Ortak İstatistik Yayını, üye ülkelerin sosyo-ekonomik performansını kapsamlı bir perspektiften değerlendiriyor.
Rapor, BRICS ülkelerinin ekonomik büyüme ve sosyal alanlarda kayda değer ilerlemeler kaydettiğini vurguluyor.
Ayrıca, yeni üyelerin katılımıyla BRICS’in küresel ekonomik etkisinin 2024 itibarıyla daha da güçleneceği belirtiliyor.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkeleri, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma alanlarında büyük ilerleme kaydetmeye devam ediyor.
2024 BRICS Ortak İstatistik Yayını, bu ülkelerin makroekonomik göstergeleri, demografik yapıları ve sosyal refah düzeyleri hakkında kapsamlı bilgiler sunuyor.
2024 yılına gelindiğinde, Hindistan 1,39 milyar nüfusuyla en kalabalık üye olarak öne çıkarken, Çin 17,8 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ile grubun liderliğini sürdürüyor.
Brezilya ve Rusya sırasıyla 2,17 trilyon dolar ve 2,03 trilyon dolar GSYİH ile önemli ekonomik güçler arasında yer alırken, Güney Afrika’nın 381 milyar dolarlık GSYİH’si ülkenin bölgesel liderlik konumunu koruduğunu gösteriyor.
BRICS ülkeleri arasında iş gücüne katılım oranları büyük farklılıklar gösteriyor. Hindistan’da bu oran yüzde 57,9 iken, Güney Afrika’da yüzde 55 olarak kaydedildi; ancak Güney Afrika, yüzde 32,1’lik yüksek işsizlik oranıyla dikkat çekiyor.
Buna karşın, Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 2,2 ile grubun en düşük işsizlik oranına sahip.
Eğitim ve sağlık harcamaları açısından, Güney Afrika yüzde 6,8 ile eğitim harcamalarında başı çekerken, Çin yüzde 7,1 sağlık harcamasıyla en yüksek orana sahip ülke olarak öne çıkıyor.
Bu veriler, BRICS ülkelerinin sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda sosyal kalkınmaya da önem verdiğini gösteriyor.
BRICS ülkeleri ayrıca sanayi üretimi, enerji üretimi ve tarım gibi kritik sektörlerde de güçlü performans sergiliyor.
Çin, yıllık 9,45 milyar kilovat saatlik elektrik üretimi ile grubun enerji devi olurken, Brezilya 156 milyon tonluk tahıl üretimiyle tarımda lider konumda.
Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için yürütülen müzakereler kritik bir dönemeçte. Kalıcı bir barışın sağlanması, iç içe geçmiş durumda olan askeri, diplomatik ve ekonomik faktörlere bağlı. Rusya’nın NATO genişlemesiyle ilgili güvenlik endişelerini ve Avrupa güvenlik düzenindeki rolünü ele alan yaklaşım, atılım için en iyi fırsatı sunsa da ABD, Rusya, Ukrayna ve potansiyel olarak Çin’in katılımıyla çok yönlü bir müzakere sürecini gerektiriyor.
Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye dönük müzakereler, kalıcı bir barış potansiyeliyle birlikte askeri, diplomatik ve ekonomik faktörlerin karmaşık etkileşimine bağlı kritik bir dönemeçte.
Harici, Rusya’nın mevcut cephedeki avantajı göz önüne alındığında, müzakerelerdeki kritik ana hatları inceledi.
Rusya’nın NATO’nun genişlemesi ve Avrupa güvenlik düzenindeki rolüyle ilgili temel güvenlik endişelerini ele alacak yaklaşım, bir atılım için en iyi şansı sunabilir.
I. Temel ilkeler ve ortak çıkarlar
Toprak statüsü: Ne Ukrayna ne de Rusya, şu anda kontrol ettikleri topraklardan çekilecek. Bu, “kaçınılmaz bir gerçek” olarak sunuluyor.
Ukrayna’nın Batı yönelimi: Ukrayna, Batı ile “sosyal, kültürel ve ekonomik entegrasyon” arzusundan vazgeçmeyecek.
Rusya’nın güvenlike endişeleri: Rusya, Ukrayna’nın askeri olarak Batı’nın bir parçası olmasına izin veren hiçbir anlaşmayı kabul etmeyecek.
Anlaşmada karşılıklı çıkarlar: Hem Washington hem de Moskova, Rusya’nın askeri saldırısının durdurulması ve kapsamlı bir barış anlaşması karşılığında Rusya’nın meşru güvenlik endişelerini ele alan bir anlaşmaya varacak.
II. Askeri Nüfuz ve kuvvet sınırlamaları:
Karşılıklı kuvvet sınırlamaları: Batı’nın Ukrayna’ya sağlanan füzelerin menzilini kısıtlama isteği, Rusya’nın kendi kuvvetleri ve Ukrayna kuvvetleri üzerinde “makul sınırlar” konusunda anlaşmaya istekli olmasına bağlı.
AKK Antlaşması’nın revize edilmesi: Ukrayna’daki kuvvet sınırlarına ilişkin görüşmeler, Avrupa’daki Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Hakkında Uyarlanmış Anlaşma’yı (AKK) değiştirme konusunda daha geniş tartışmaların önünü açabilir ve bu da Rusya’yı uzlaşmaya teşvik edebilir.
ABD’nin Almanya’daki orta menzilli füzeleri: ABD, uzlaşma sürecinde, 2026’da Almanya’da planlanan orta menzilli, nükleer kapasiteli füzelerin konuşlandırılmasını yeniden gözden geçirme veya genişletme isteğini işaret edebilir.
Ukrayna askeri kapasitesinin sınırlandırılması: Önceki görüşmelere dayanarak, taraflar personel ve silah sınırlamaları konusunda birbirinden çok uzak.
III. Ateşkesin sürdürülmesi ve toprak anlaşmazlıkları:
Çözülmemiş toprak statüsü: Rusya’nın ele geçirdiği toprakların (Donetsk, Lugansk, Herson, Zaporojye ve Kırım) yasal statüsü yakın vadede çözülmemiş kalacak, ancak bu aşılmaz bir engel olarak görülmüyor (Kuzey Kıbrıs ve II. Dünya Savaşı sonrası Almanya gibi örnekler mevcut).
Silahsızlandırılmış bölge: Müzakerelerde, yeni çatışmaları önlemek için uluslararası bir barış gücü tarafından devriye gezilen silahsızlandırılmış bir bölge öneriliyor.
Uluslararası barış gücü: Barış gücünün bileşimi, müzakerelerin kilit noktası. Bir Avrupa gücüne (Rusya’nın başka bir ad altında NATO üyeliği olarak göreceği) alternatif olarak küresel Güney’den bir BM gücü öneriliyor.
IV. Diplomatik angajman:
Rusya’ya büyük güç olarak saygı: ABD, Rusya’nın kendisini büyük bir güç olarak görmesini ve güvenlik endişelerini kabul edecek.
ABD-Rusya liderler zirvesi: Savaşın sona ermesi yönünde gerçek bir ilerleme için bir teşvik olarak ABD ve Rusya devlet başkanları arasında doğrudan bir zirve öneriliyor.
V. Ekonomik nüfuz ve yaptırımların kaldırılması:
Yaptırımların “şartlı” olarak kaldırılması: Yaptırımların kaldırılması, belirli yaptırımların kalıcı, şartlı olarak askıya alınması, Rusya’nın karşılıklı olarak kabul edilen barış hükümlerine uymasına bağlı olabilir.
Bölümlere ayrılmış yaptırımlar: Rusya’nın “tüm hükümleri ihlal etmesini engellemek adına” yaptırımların kaldırılması ve uyumluluk, birden fazla alt anlaşma gündemde.
Rusya’nın dondurulan varlıkları: Rusya’nın Batı’da dondurulan 300 milyar dolarlık varlıkları, Rusya’nın açık anlaşmasıyla potansiyel olarak uluslararası bir Ukrayna yeniden yapılanma fonunun parçası haline gelerek bir kaldıraç olarak kullanılabilir.
Enerji ticaretinde normalleşme: ABD, Rusya ve AB, Avrupa’nın bir uzlaşmaya verdiği desteği teşvik etmek için Rusya’nın Avrupa’ya enerji ihracatını, potansiyel olarak Kuzey Akım boru hatları aracılığıyla yeniden başlatma koşullarını masaya yatırabilir. Nitekim Moskova, Batılı ülkelerden Eylül 2022’de sabotaja uğrayan Kuzey Akım boru hatlarının tamir edilmesini talep ediyor.
Ukrayna’nın stratejik mineralleri: Ukrayna’nın stratejik mineral yataklarını (lityum, uranyum vb.) içeren yaratıcı diplomasi, hem Rusya’yı hem de Ukrayna’yı teşvik edebilir ve Batı’ya işleme ve ihracat için potansiyel ABD teknolojisi sunabilir.
VI. AB’ye katılım süreci ve azınlık hakları:
Tarafsız Ukrayna için AB üyeliği: Ukrayna’nın Batı yönelimini tatmin etmek ve Rusya’nın güvenlik endişelerini gidermek için Ukrayna için AB üyeliği yolu, askeri tarafsızlıkla birleştiriliyor.
“Nazilerden arındırma” ve azınlık hakları: AB’ye katılım süreci, Ukrayna’nın etnik ve dilsel azınlıklara yönelik muamelesini AB standartlarına uygun hâle getirerek Rusya’nın “Nazilerden arındırma” talebini ele almak için kullanılabilir.
Karşılıklı taahhütler: Azınlık haklarına ilişkin taahhütler karşılıklı olmalı, hem Rusya hem de Ukrayna için geçerli olabilir.
Nazi partileri ve sembollerinin yasaklanması: Avusturya Devlet Anlaşması ve Alman anayasasındakilere benzer şekilde, Nazi partilerini ve sembollerini yasaklayan bir madde Ukrayna anayasasına eklenebilir.
Financial Times‘ın haberine göre, ABD, G7 ülkelerinin Ukrayna savaşıyla ilgili ortak açıklamasında Rusya’yı ‘saldırgan’ olarak tanımlamaya karşı çıkıyor.
Dünyanın en zengin ülkelerini barındıran G7 bünyesinde, Rusya’nın Ukrayna savaşında üstlendiği rol konusunda bir görüş ayrılığı yaşanıyor. Financial Times‘ın konuya vakıf beş kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD, savaşın üçüncü yıl dönümü vesilesiyle yapılacak kapanış bildirisinde Rusya’yı ‘saldırgan’ olarak tanımlamaktan kaçınıyor.
G7 ülkeleri, her yıl dönümünde (24 Şubat) Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri müdahaleyi kınayan ortak bir bildiri yayımlayacak.
Geçtiğimiz yılki bildiride, “saldırı savaşının derhal durdurulması” ve “silahlı kuvvetlerin Ukrayna’nın uluslararası alanda tanınmış topraklarından tamamen ve koşulsuz olarak geri çekilmesi” çağrısı yer almıştı.
Donald Trump liderliğindeki ABD’nin, habere göre daha ılımlı bir ton benimsemeye çalıştığı belirtiliyor.
Konuya vakıf bir kaynak, Rusya ile Ukrayna arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inandıklarını ve ABD’nin bu ifadeyi bloke edeceğini söyledi. Fakat, bir anlaşmaya varılmasını umduğunu da sözlerine ekledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin eleştirel sözlerle bu iddiayı reddetmesinin ardından Trump, çarşamba günü Zelenskiy’e “diktatör” diyerek suçlamalarını sürdürdü.
Bu tutumun ardında yatan nedenlerden biri, Zelenskiy’nin görev süresinin resmen sona ermiş olması.
Ukrayna’da ise mevcut şartlarda seçim kampanyası yapılmaması konusunda genel bir mutabakat bulunuyor.
Öte yandan Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki günlerde bir araya gelmesi planlanıyor ve şu anda hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor.
Ukrayna Parlamentosu Ulusal Savunma ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Roman Kostenko, ABD’li bazı şirketlerin Ukrayna’ya silah satışını askıya aldığını açıkladı. Kostenko, bu durumun ABD ve Ukrayna arasındaki son dönemdeki gerginlikten kaynaklandığını belirtirken, ABD yönetiminden gelen maddi ve teknik yardımların devam ettiğini, ancak bazı silah tedarikçilerinin siyasi karar beklediğini ifade etti.
Ukrayna Parlamentosu Ulusal Savunma ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Roman Kostenko, ABD’li bazı şirketlerin Ukrayna’ya silah sevkiyatını durdurduğunu açıkladı.
Kostenko, Tema s Moseyçuk projesine verdiği demeçte, “Edindiğim bilgilere göre, [Amerika Birleşik Devletleri’nden] Ukrayna’ya satılmak üzere gönderilen silahların sevkiyatı durdu. Bu silahları buraya göndermesi gereken firmalar şu anda bir karar bekliyor,” dedi.
Kostenko, ABD yönetiminden gelen “malzeme ve teknik” yardımın hâlâ devam ettiğini, ancak bazı silah tedarikçilerinin farklı aktörlerden siyasi kararlar beklediğini belirtti.
Kostenko, “Herkes, Ukrayna’ya para karşılığında bile silah tedarik etme ve Ukrayna’ya silah sevkiyatı nedeniyle herhangi bir sorun yaşamama kararının çıkıp çıkmayacağını bekliyor,” diye ekledi.
Son günlerde ABD ve Ukraynalı yetkililer arasında devam eden görüşmeler ve Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki gerilim gündemde.
Reuters‘ın haberine göre, Trump yönetiminde yılın başında Ukrayna’ya Amerikan stoklarından ne kadar askeri yardım yapılması gerektiği konusunda anlaşmazlıklar yaşandı.
Buna rağmen, ABD Başkanı, göreve başlamasının ardından kısa bir duraksamadan sonra şubat ayının başlarında müttefikine silah sevkiyatını yeniden başlattı.
Ajansın kaynaklarına göre, Beyaz Saray Ukrayna’ya herhangi bir desteği kesme yönündeki ilk fikrinden vazgeçti.
Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, Rusya’nın işgalinin başlangıcından 2025’e kadar ABD, Kiev’e 66 milyar dolar tutarında askeri yardım sağladı ve 2014’ten bu yana sağlanan yardım miktarı yaklaşık 70 milyar dolara ulaştı.
Zelenskiy, Ukrayna’nın aldığı silahların değerini yaklaşık 76 milyar dolar olarak tahmin ederken, Trump ise 200 milyar, hatta 350 milyar dolar değerinde silah sağlandığını iddia etti.