Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD raporu: ABD’nin İsrail için öngördüğü “ertesi gün”

Yayınlanma

ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi’nin yayımladığı 2024 Yıllık Tehdit Değerlendirmesi raporunda yer alan İsrail ve Netanyahu hükümeti ile ilgili öngörüler İsrail’de tartışma yarattı.

Aşağıda çevirisini okuyacağınız Haaretz makalesinde, raporun aslında ABD’nin, İsrail için öngördüğü “ertesi günü” açık ettiği belirtiliyor.

Hatırlatma: ABD’nin tehdit değerlendirme raporunda İsrail için, “Netanyahu’nun sağcı koalisyonunun tehlikede olabileceği” belirtilerek, “Savaştan önce zaten yüksek olan Netanyahu’nun yönetme kabiliyetine duyulan güvensizlik halk arasında genişledi” denilmişti. Netanyahu hükümetinin istifası ve yeni seçimler talep eden büyük protestoların beklendiği kaydedilen raporda, “Farklı, daha ılımlı bir hükümet olasılığına” işaret edilmişti. Raporda, İsrail’in “Hamas’ı yok etme” hedefine ulaşmakta zorlanacağı öngörüsüne yer verilmişti.

***

ABD’nin Dünya Çapındaki Tehditler Raporu, Biden’ın Gazze Savaşı ve Netanyahu Hakkında Söyleyemediklerini Söylüyor

Ulusal istihbarat direktörünün yıllık raporu, ABD’nin İsrail’in savaşını Hamas’a karşı yürüttüğüne ne kadar iyi inandığı ve Netanyahu hükümetinin yaşayabilirliği hakkında ne düşündüğü konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmamalı.

Ben Samuels

ABD istihbarat direktörünün Yıllık Tehdit Değerlendirmesi raporu, Biden yönetiminin 7 Ekim sonrasında İsrail’in dünyadaki yerine ilişkin görüşünün yanı sıra Gazze savaşının derinden hissedilen etkisinin bugüne kadarki en kapsamlı muhasebesini sunuyor.

Bir önceki yılın raporu ile tam bir tezat teşkil eden bu rapor, Hamas saldırısının ve İsrail’in bunu takip eden askeri tepkisinin dünyanın durumunu ne kadar alt üst ettiğini gösteriyor.

Biden yönetiminin, dünya çapında daha acil görünen meseleler nedeniyle İsrail-Filistin çatışmasını bir öncelik olarak değerlendirmediği sır değildi.

Bu bağlamda, 2023 tehdit raporunda Hamas’tan, Gazze’den ya da çatışmanın Filistin unsurundan bir kez bile açıkça bahsedilmiyor. En fazla İran bağlamında “İran’ın hem füze ve İHA güçleri aracılığıyla doğrudan hem de Lübnan Hizbullah’ına ve diğer ortak ve vekillere verdiği destek aracılığıyla dolaylı olarak İsrail için bir tehdit olmaya devam ettiği” belirtiliyor.

2023 raporunda İsrail’den bahsedilen diğer tek konu ise İran’ın siber saldırı ve kötü niyetli etki operasyonları bağlamında Tahran’ın artan uzmanlığına ve saldırgan kampanyalar yürütme isteğine çekilen dikkat.

Raporda, “İsrail hedeflerine yönelik son saldırılar, İran’ın daha güçlü kapasiteye sahip ülkeleri hedef alma konusunda eskisinden daha istekli olduğunu gösteriyor” deniliyor.

İsrail’in, bu yılki raporda öne çıkması, ABD hükümetinin son beş ayın küresel güvenlik üzerinde öngörülemez bir etkisi olacağını resmen kabul etmesiyle birlikte, inkar edilemez bir şekilde endişe verici.

Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines pazartesi günü raporun açıklanmasına eşlik eden Senato İstihbarat Komitesi oturumunda Gazze çatışmasının “yeni dinamiklere yol açtığını” söyledi ve bunun “terörizm üzerinde muhtemelen kuşaklar boyu sürecek bir etkisi olacağını” açıkça kabul etti.

Bu etki El Kaide ve IŞİD grubuna saldırı düzenlemeleri için ilham vermekten, antisemitik ve İslamofobik saldırılara, “Filistinlilerin içinde bulunduğu kötü durumdan eleman devşirmek ve ilham almak için” yararlanan bireylere kadar uzanıyor; hatta bazıları çatışmanın bir sonucu olarak yalnız kurt saldırılarını teşvik etmeyi amaçlayan videolar oluşturmak için yapay zeka kullanıyorlar.

Rapor, ABD’nin İsrail’in Gazze’deki tutumu ve jeopolitik geleceğine ilişkin değerlendirmesini, diplomatik ve yumuşatılmış dilden arındırılmış en keskin terimlerle ortaya koyuyor.

Raporda, “İsrail muhtemelen önümüzdeki yıllarda Hamas’ın silahlı direnişiyle karşılaşacak ve ordu Hamas’ın direnişçilerin saklanmasına, yeniden güç kazanmasına ve İsrail güçlerini şaşırtmasına olanak tanıyan yeraltı altyapısını etkisiz hale getirmekte zorlanacak” deniliyor.

Böyle bir değerlendirme, ABD Başkanı Joe Biden veya ister Dışişleri Bakanı Antony Blinken ya da Amerikan yaklaşımını yönetmekle görevli üst düzey ABD yetkilileri gibi siyasi liderler tarafından asla açıkça ifade edilmeyecek.

Ancak istihbarat raporu, İsrail’in savaşı nasıl yürüttüğününe dair ABD’nin değerlendirmesi konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmamalı.

ABD’li yetkililer İsrail’in politikası ve duruşuyla ilgili hoşnutsuzluklarını ifade etmek istediklerinde Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortaklarını kullanışlı günah keçileri olarak kullanıyorlar. Ancak istihbarat raporu, Netanyahu’nun iktidarı üzerindeki etkiyi göz ardı etmiyor.

Koalisyonunun “tehlikede olabileceği” uyarısında bulunan rapor, “Netanyahu’nun yönetme kabiliyetine duyulan güvensizliğin daha da derinleştiği ve genişlediğini, istifasını ve yeni seçimleri talep eden büyük protestolar beklediklerini” belirtiyor.

“Farklı, daha ılımlı bir hükümetin kurulmasının bir olasılık olduğunu” da ekliyor.

Bu, çok açık bir şekilde telaffuz edilen ve sözle olmasa da fiilen ifade edilen şeyi kağıda döküyor:

Biden yönetimi Gazze’de “ertesi gün” için hazırlandığı gibi, İsrail’de de Netanyahu’nun “ertesi günü” için hazırlanıyor.

Aksi yöndeki tüm çabalara rağmen, Beyaz Saray’ın Washington ziyareti sırasında Benny Gantz’ın önüne serilen kırmızı halı bunun en son göstergesiydi.

ABD’deki hayal kırıklığının çoğu olmasa da büyük bir kısmı, İsrail’in Gazze’deki insani krizde oynadığı rol ve Gazze’ye daha çok yardımın girişine izin vermemesiyle ilişkilendirilebilir.

Refah’ta barınan bir milyondan fazla Filistinliyi hesaba katmayan olası bir askeri operasyonla birleştiğinde bu durum, İsrail’e satılan saldırı silahlarının askıya alınması ve Birleşmiş Milletler’de diplomatik korumanın kaldırılması da dahil ABD politikasında dramatik bir değişime yol açabilir.

Ateşkes görüşmelerini yürüten ve Biden’ın sırdaşı olan CIA Direktörü Bill Burns, istihbarat camiasının süregelen krize ilişkin değerlendirmesini kesin bir dille vurguladı.

“İsrail’in, İsraillilerin 7 Ekim’de Hamas’a, bir terörist gruba karşı maruz kaldığı acımasız saldırıya karşılık verme ihtiyacını anlıyorum. Hepimiz bunun Gazze’deki masum sivillere verdiği muazzam zararı da göz önünde bulundurmalıyız. İsrail’in bu konuda son derece dikkatli olması ve daha fazla sivil can kaybını önlemesi çok önemli” dedi.

“Gerçek şu ki açlıktan ölmek üzere olan çocuklar var. İnsani yardımın onlara ulaşamamasının bir sonucu olarak yetersiz besleniyorlar. Ateşkes olmadığı sürece insani yardımın etkin bir şekilde dağıtılması çok zor” diyen Burns, Cumhuriyetçilerin, durumun sorumluluğunu İsrail’e yükleyenlere saldırmaya yönelik girişimlerine karşı çıktı.

Rapor, İsrail ve ABD ile ilişkileri üzerindeki etkilerinin ötesinde, bölgesel oyuncuların – hem mevcut hem de potansiyel olarak gelecekteki müttefiklerinin – savaş nedeniyle karşı karşıya kaldıkları baskıyı da vurguluyor.

“İsrail, Gazze Şeridi’ndeki vahim insani durum nedeniyle artan uluslararası baskıyla karşı karşıya kalacak” diyen rapor, savaşın hem ABD’ye hem de İsrail’e yönelik artan kamuoyu kızgınlığı nedeniyle Arap müttefikler için nasıl “bir zorluk oluşturduğunu” belirtiyor. Rapor, Arapların Amerikalıları çatışmayı tam teşekküllü bir bölgesel savaşa dönüşmeden sona erdirebilecek güç olarak gördüklerini de ekliyor.

Bu noktada, geçen yılki rapor ile bu yılki rapor arasındaki benzerlik ortaya çıkıyor: Konu tekrar İran’a geliyor.

Bu yılki değerlendirme, İran’ın 7 Ekim’i planlamadığı veya önceden haberi olmadığı yönünde ilk resmi kamuoyu değerlendirmesini sunarken, İran’ın Gazze savaşı sona erdikten sonra bile Orta Doğu’daki vekillerine yardım etmeye ve silahlandırmaya devam edeceği konusunda uyarıyor.

AMERİKA

Trump’ın “51. eyalet” şakası Kanada’yı karıştırdı

Yayınlanma

Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın, başkan seçilen Donald Trump’ın yaklaşan gümrük vergisi tehditleriyle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki uzlaşmaz farklılıkları gerekçe göstererek istifa etmesiyle Kanada siyaseti karıştı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Trump ile olası bir gümrük vergisi savaşına ilişkin korkularla bağlantılı bir iç siyasi krizle karşı karşıya kalırken, Seçilmiş Başkan, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olmasının “harika bir fikir” olacağını söyleyerek şaka yapınca işler daha da karmaşık hale geldi.

Trump çarşamba günü Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Birçok Kanadalı Kanada’nın 51. Eyalet olmasını istiyor. Vergilerden ve askeri korumadan büyük ölçüde tasarruf edecekler. Bence bu harika bir fikir. 51. Devlet!!!” dedi.

Leger tarafından yapılan bir ankete göre Kanadalıların %13’ü ülkenin ABD’nin bir eyaleti olmasını istiyor.

Trump, Trudeau’ya “Kanada Valisi” demişti

Trump aynı şakayı kasım ayı sonlarında Mar-a-Lago tatil köyünde verdiği bir akşam yemeğinde de yapmış ve izleyicilerden kahkahalar yükselmişti.

Fox News’e göre seçilmiş başkan, iki ülkenin birleşmesinin fentanil kaçakçılığı konusundaki endişelerini gidereceğini ve büyük ölçüde ABD’nin güney sınırını etkileyen bir sorun olan yasadışı göç akışını durduracağını öne sürmüştü.

Daha sonra Trump, Truth Social’da yaptığı başka bir paylaşımda da Başbakan Justic Trudeau’yu Kanada’nın “valisi” olarak adlandırmıştı ki bu, normalde ABD eyaletlerinin liderleri tarafından kullanılan bir unvan.

Bakan Freeland, istifadan önce Trudeau ile atıştı

Freeland ve Trudeau, kısa bir süre önce açıklanan iki aylık tatil satış vergisi ve Freeland’ın “maliyetli bir siyasi hile” olarak nitelendirdiği Kanadalılara 250 Kanada doları (168 avro) çek verilmesi konusunda anlaşmazlığa düştü.

Freeland, Trump’ın Kasım ayında yaptığı ülkeye %25 gümrük vergisi uygulama tehdidi bağlamında da Kanada’nın bu tür politikaları kaldırayamayacağını savunuyordu.

Freeland istifa mektubunda, “Ülkemiz ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya. Bu da mali barutumuzu bugünden kuru tutmak anlamına geliyor, böylece yaklaşan bir tarife savaşı için ihtiyaç duyabileceğimiz rezervlere sahip olabiliriz,” dedi.

Muhalefetten ve iktidar partisinden erken seçim çağrısı

Kararının, Trudeau’nun bir hafta önce kendisine ülkenin maliye bakanı olarak kalmasını istemediğini söylemesinin ardından geldiğini söyledi. 

Hükümetin bütçesini sunmadan hemen önce gelen bu ayrılış, hükümeti zor durumda bıraktı ve Trudeau ile zaten kırılgan olan Liberal Parti’yi uçurumun kenarına getirdi.

Trudeau’nun partisinin üyeleri onu istifaya çağırırken, Kanada’nın üç muhalefet partisi lideri de pazartesi günü Trudeau’nun görevi bırakması gerektiğini söyledi.

Muhalefetteki Kanada Muhafazakâr Partisi lideri Pierre Poilievre de erken federal seçim çağrısında bulundu. Kanadalı siyasetçi, “Her şey kontrolden çıkmaya başladı. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi.

Olası Trump vergileri Kanada’yı felç edebilir

Kasım ayında Trump, yasadışı göç ve ABD’deki fetanil kriziyle mücadele etmek gerekçesiyle Kanada ve Meksika’dan ülkeye giren tüm ürünlere %25 oranında kapsamlı bir vergi uygulayacağını söylemişti.

Ekonomistler bu tür tarifelerin Kanada ekonomisine önemli ölçüde zarar vereceği uyarısında bulunuyor. ABD hükümetinin verilerine göre Kanada 2022 yılında ABD ithalatının yaklaşık 437 milyar dolarını gerçekleştirmiş ve aynı yıl ABD ihracatının da en büyük pazarı olmuştu.

Kanada toplam ihracatının yaklaşık %75’ini ABD’ye yapıyor.

Freeland, Trump’ın kasım ayında yaptığı açıklamanın ardından, “ABD’ye sattığımız şeyler gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Onlara petrol satıyoruz, elektrik satıyoruz, kritik mineraller ve metaller satıyoruz,” demişti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Arjantin ile IMF arasında yeni program müzakereleri

Yayınlanma

Arjantin, Uluslararası Para Fonu ile mevcut 44 milyar dolarlık anlaşmanın yerini alacak yeni bir program arayışında.

Bloomberg’in aktardığına göre IMF Baş Sözcüsü Julie Kozack perşembe günü yaptığı açıklamada Javier Milei hükümetinin, selefinden devraldığı anlaşmanın son gözden geçirmelerini tamamlamak yerine yeni bir program üzerinde çalıştığını doğruladı.

Perşembe günü Washington’da bir basın toplantısı düzenleyen Kozack, “Yetkililer yeni bir programa geçmek istediklerini resmen ifade ettiler ve müzakereler şu anda devam ediyor,” dedi.

Arjantin ile IMF arasındaki görüşmeler, Ekonomi Bakanı Luis Caputo’nun ofisinden ve merkez bankasından yetkililerden oluşan bir ekibin bu ayın başlarında fon temsilcileriyle görüşmek üzere Washington’a gitmesinin ardından ivme kazandı.

Arjantin’in bir sonraki IMF programına ilişkin müzakerelerdeki temel soru, kurumun Milei’ye 44 milyar dolarlık yükü devretmenin ötesinde ek finansman sağlayıp sağlamayacağı ve ne kadar sağlayacağı. 

Arjantin lideri bu yılın başlarında 15 milyar doları telaffuz etmiş fakat son zamanlarda bu rakama atıfta bulunmamıştı. Caputo bu hafta yaptığı açıklamada yeni fonların programın bir parçası olmasını beklediğini söyledi.

Kabul edildiğinde bu, ülkenin 1958’den bu yana kuruluşla yaptığı 23’üncü, 2018’den bu yana ise üçüncü program olacak.

IMF’nin Arjantin’deki sicili, on yıllar boyunca yapılan pek çok anlaşmanın ekonomiyi toparlayamaması ve birbiri ardına gelen hükümetlerin küresel borç verici kurumun parasını harcarken program hedeflerini sıklıkla ihlal etmesi nedeniyle kötü.

Milei ve baş müzakerecisi Caputo’nun da IMF ile ilişkileri karışık. Başkan bu yılın başlarında fonun üst düzey yetkililerinden biri olan Rodrigo Valdes’i eleştirmiş, Valdes de müzakerelerden çekilmeyi tercih etmişti.

Caputo da 2018’deki ilk anlaşma sırasında IMF yetkilileriyle kur politikası konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve o dönemde Arjantin’in maliye bakanı olarak kısa bir süre merkez bankası başkanlığı yaptıktan sonra istifa etmişti.

Bu arada IMF yönetimi bu yıl Milei ve Caputo’yu harcamaları kısmak, enflasyonu düşürmek ve ülkenin birçok döviz kuru arasındaki farkı kapatmakla övdü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Cumhuriyetçilerin federal fon yasası Kongre’ye takıldı

Yayınlanma

ABD Temsilciler Meclisi, hükümetin kapanmasına sadece bir gün kala, dün gece federal fonların süresini uzatacak bir tasarıyı kabul edemedi. 

Harcama tedbirinin çökmesi, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın defalarca taktik değiştirmek zorunda kaldığı kaotik bir mücadelenin uzamasına neden oldu.

Trump destekli tasarı, 30’un üzerinde Cumhuriyetçi ve neredeyse tüm Demokratların karşı çıkmasıyla gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı.

Nihai oylamada 235 üye tasarı aleyhinde, 174 üye ise tasarı lehinde oy kullandı; 38 Cumhuriyetçi tasarı aleyhinde, iki Demokrat ise tasarı lehinde oy kullandı.

Cumhuriyetçi muhalefetin düzeyi, Cumhuriyetçi liderlerin tasarıyı başka bir süreç altında gündeme getirmekte zorlanacağına işaret ediyor. 

Johnson başlangıçta Demokrat liderlerle hükümetin finansmanını 14 Mart’a kadar uzatacak yaklaşık 1.550 sayfalık bir tasarı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Tasarı, afet yardımı, çiftlik yardımı ve Kongre üyeleri için maaş zammı da dahil olmak üzere partiler üstü yasama öncelikleriyle doluydu. 

Fakat Cumhuriyetçilerin sağ kanadı, Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk’ın özellikle eleştirdiği tasarıya yüklendi ve nihayetinde Trump, tasarıyı engelledi.

Bunun üzerine Johnson tasarıyı yeniden yazmak için kolları sıvadı ve Trump’ın talep ettiği iki yıllık borç tavanı uzatma maddesini ekledi.

Trump NBC’ye verdiği demeçte borç tavanının kaldırılmasını desteklediğini ve bunun gerçekleşmesi için “öncülük etmeye” hazır olduğunu söylemişti.

Trump’ın Kongre’deki en güçlü destekçilerinden bazıları da dahil olmak üzere Cumhuriyetçiler, en azından Demokratlar görevdeyken borç tavanının yükseltilmesine tarihsel olarak karşı çıkmışlardı. Şimdi ise Trump, tavanı tamamen kaldırmaları için onları zorlayacağını söylüyor.

Demokratlar perşembe günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda tasarıya karşı çıkma kararı aldılar.

Demokrat Temsilci Jamie Raskin, “Anlaşmada yer alan pek çok önemli şeyi yerle bir eden bu teklifle geri dönmek, özellikle de liderliğimize danışmadıkları için bir hakaret ve aşağılamadır,” dedi.

Gözden geçirilmiş tasarı bazı muhafazakâr bütçe açığı savunucuları için de yetersizdi ve Teksaslı Cumhuriyetçi Temsilci Chip Roy tasarıya karşı çıkanlar arasındaydı.

Borç tavanı, ABD Hazinesi tarafından üstlenilebilecek ulusal borç miktarına ilişkin yasal bir sınır ve böylece federal hükümetin halihazırda aldığı borca ek olarak daha fazla borç alarak ne kadar para ödeyebileceğini belirliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English