Bizi Takip Edin

Diplomasi

Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı

Yayınlanma

Çin, ABD’den LNG, LPG, kömür ve petrol ürünleri ithalatını kayda değer ölçüde azalttı. Bu düşüş, ABD’nin enerji ihracatında pazar kayıplarına yol açarken, Çin’in diğer tedarikçilere yönelmesine neden oldu. Uzmanlar, bu durumun küresel enerji piyasasında pazar paylarının yeniden dağılımına ve Rusya gibi ülkelere potansiyel fırsatlar sunabileceğine işaret ediyor.

Çin, ABD’den enerji ithalatını azaltma yoluna gitti. Sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG), sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG), kömür ve petrol ürünleri alımında belirgin düşüşler yaşandı. ABD’den yapılan toplam doğalgaz ithalatı yüzde 44 azalarak 720 milyon dolara geriledi.

Çin, ABD’den LNG alımını tamamen durdurdu. Amerikan sıvılaştırılmış propan alımları ise yüzde 36 düşüşle 658 milyon dolara indi.

ABD, Çin’e LPG satışı yapıyor ve Çin bu gazları plastik formunda geri alıyor. Geçen yıl Çin’e tedarik edilen LPG’nin yüzde 60’ı ABD’den geliyordu.

Çin’in ABD’den kömür alımı ise üç kattan fazla azalarak 30,8 milyon dolara düştü.

ABD’den petrol ürünü tedariki de üç kattan fazla gerileyerek sadece 11,6 milyon dolar seviyesinde kaldı.

Sadece ham petrol ithalatı yüzde 22 artışla 326,2 milyon dolara yükseldi. Ancak bu artış yanıltıcı.

Geçen yılla karşılaştırıldığında düşüş bariz; 2023 yılında Çin, ABD’den ortalama aylık 502 milyon dolar değerinde ham petrol alıyordu.

Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGİMO) Ekonomik Uzmanlık Merkezi Direktörü Marsel Salihov, Vzglyad gazetesine yaptığı açıklamada, “2024 yılında ABD’den Çin’e enerji tedarikinin toplam hacmi 23 milyar dolar oldu. Bunun büyük kısmını LNG (14 milyar dolar), ham petrol (6 milyar dolar) ve kömür (2 milyar dolar) oluşturdu,” dedi.

Salihov, “Çin daha önce Amerikan LNG’sinin en büyük alıcılarından biri olduğu için bu durum LNG piyasası için hissedilir bir darbe,” diye ekledi.

Fakat ABD’nin kayıplarını Avrupa ve Japonya, Hindistan gibi diğer Asya ülkelerine tedarikleri yeniden yönlendirerek kısmen telafi edebildiğini belirten Salihov, “Ancak, Çin pazarının erişilemezliği göz önüne alındığında, ABD’nin planlanan yatırım projeleri muhtemelen yeniden gözden geçirilecektir,” ifadelerini kullandı.

Çin için ABD önemli olsa da, devasa Çin pazarında Amerikan enerji kaynaklarının payı genel olarak küçüktü.

Salihov, Çin’in toplam enerji ithalatının 504 milyar dolar olduğunu ve bunun yüzde 5’inden azının ABD’den geldiğini söyledi.

Çin Genel Gümrük İdaresi’nin 2024 yılı verilerine göre, Çin’in toplam LNG ithalatının (77 milyon ton) sadece yüzde 6’sı (4,3 milyon ton), taş kömürü ithalatının (352,4 milyon ton) yüzde 3’ü (12,1 milyon ton), ham petrol ithalatının (553,5 milyon ton) yüzde 2’si (9,6 milyon ton) ve petrol ürünleri ithalatının (48,3 milyon ton) yüzde 1’i (462 bin ton) ABD’den karşılandı.

Rusya Finans Üniversitesi ve Ulusal Enerji Güvenliği Fonu (FNES) uzmanı İgor Yuşkov ise, “Bu durum hem Çin hem de ABD için genel olarak nispeten sorunsuz geçti. Sadece satış pazarlarında bir değişim yaşandı,” diye konuştu.

Yuşkov, “Çin Amerikan LNG’sini almayı bıraktığında, bu gaz Güneydoğu Asya’daki diğer pazarlara, özellikle Japonya ve Güney Kore’ye daha fazla satılmaya başlandı. Aynı şey petrol için de oldu. Ve buna karşılık, bu Asya pazarlarında bulunanlar Çin’e geldi. Gazda bunlar ağırlıklı olarak Avustralya ve Katar, petrolde ise Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrikalı üreticiler,” değerlendirmesini yaptı.

Bunun yanı sıra Open Oil Market’in kurucusu ve genel müdürü Sergey Tereşkin, “Bir anlamda, 1970’lerde OPEC’in bir dizi gelişmiş ülkeye uyguladığı ambargo sırasında SSCB’nin Batı Sibirya kaynaklarını kullanarak Avrupa’ya petrol tedarikini hızla artırmasıyla bir paralellik kurulabilir,” yorumunu yaptı.

Tereşkin, “Şimdi enerji ticaretinin bölgeselleşmesinin ‘meyvelerinden’ büyük ihtimalle Orta Doğu ve Güney Amerika’dan, üretimlerini artırma teknik kapasitesine sahip hidrokarbon üreticileri yararlanacak,” dedi.

Bloomberg‘in haberine göre, Amerikan petrolünü işlemek için satın alan Çinli şirketler, ABD’den alımlarını yüzde 90 oranında azalttı ancak Kanada’dan ham petrol ithalatını rekor seviyelere çıkardı.

Kanada, Çin rafinerileri için uygun olan, yüksek kükürt içerikli ve daha ucuz petrolü Çin’e satıyor.

Çin, bu durumdan kârlı bile çıkabilir zira ticaret savaşı tüm enerji kaynaklarının fiyatlarının düşmesine yol açacak.

Tereşkin, “Çin’in hidrokarbon alım maliyetleri düşebilir: gümrük vergilerinin getirilmesi piyasa tarafından küresel ekonominin soğuma riski olarak algılanacak ve bu da fiyatlarda yeni düşüş turlarına yol açacaktır,” diye belirtti.

Rusya ise bu durumdan bir yandan küresel piyasada petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle kaybediyor. Rusya’nın Ural petrolü markası, varil başına 60 dolarlık tavan fiyatın bile altında işlem görüyor. Diğer yandan, Rusya da bazı alanlarda kazanabilir.

Salihov, “Rusya, ABD’nin yerini alarak Çin’e kömür ve petrol ürünleri ihracatını potansiyel olarak artırabilir,” ifadesini kullandı.

Salihov, “Petrol konusunda zor, çünkü mevcut lojistik, özellikle terminal kapasiteleri göz önüne alındığında, Çin’e zaten maksimum düzeyde tedarik yapıyoruz. ABD’den LNG alımından vazgeçilmesi, yeni Rus projelerini, özellikle Arktik LNG-2’yi destekleyebilir,” şeklinde konuştu.

Öte yandan “Çin’e hem petrol hem de gazı zaten maksimum düzeyde tedarik ediyoruz,” diyen Yuşkov, “Örneğin, Türkmenistan’ı geride bırakarak Çin’e en büyük boru hattı gaz tedarikçisi olduk. LNG tedarikleriyle birlikte Avustralya’ya da ulaştık,” diye ekledi.

LNG’ye gelince, Çin gazı iki büyük ölçekli Rus tesisinden, Sahalin-2 ve Yamal-LNG’den alıyor.

Sahalin projesinin Japon ve Koreli şirketlerle uzun vadeli sözleşmeleri bulunuyor. Fakat uzun vadeli sözleşmeler dışında kalan tüm LNG’yi Çin satın alıyor.

Yamal-LNG ile Çin’in (hisseleri dışında) yıllık 3 milyon ton LNG tedariki için uzun vadeli bir sözleşmesi var. Bu hacim genellikle Kuzey Deniz Rotası’nın doğu kısmından, buz yükünün en az olduğu temmuz-ekim aylarında teslim ediliyor.

Geri kalan hacimler Avrupa’ya gönderiliyor çünkü bu sadece yıl boyunca yapılabilen ve daha yakın bir rota olmakla kalmıyor, aynı zamanda genellikle ekonomik olarak daha kârlı.

Avrupa ve Çin’deki LNG fiyatları aynı olduğunda, daha yakın olan yere, yani Avrupa’ya taşımak daha kârlı. Şu anda Avrupa’daki fiyatlar Çin’den daha yüksek, bu yüzden Avrupalılara satmak yine kârlı.

Yuşkov, “Asya’daki fiyatlar Avrupa’dakileri aşsaydı, kış sezonunda bile şirketlerimiz Murmansk oblastında buz sınıfı tankerlerden normal tankerlere aktarma yaparak ve ardından Süveyş Kanalı üzerinden Asya’ya göndererek Çin pazarına daha fazla LNG ulaştırmanın bir yolunu bulurlardı,” dedi.

Uzman, “Ancak daha fazla taşınmıyorsa, bunun ekonomik bir anlamı yok demektir. Çin pazarını ne pahasına olursa olsun ele geçirme hedefimiz yok. Rusya için LNG’yi nereye satacağı önemli değil — Avrupa’ya mı yoksa Asya’ya mı— önemli olan kârlı olması,” şeklinde konuştu.

Ayrıca Yuşkov, “Devlet olarak Rusya açısından, Çin’de boşalan yere kendi LNG’mizi değil, ek boru hattı gazımızı göndermek daha kârlı çünkü LNG ihracatından gümrük vergisi ödenmiyor ve diğer vergilerde indirimler var, oysa boru hattı tedariklerinde bütçe doluyor,” diye belirtiyor.

Ancak bunun için Çin’e yeni bir doğalgaz boru hattı olan Sibirya’nın Gücü-2’nin inşa edilmesi gerekiyor. İlk boru hattı Çin’e tedarik için zaten dolu.

İgor Yuşkov, “ABD ve Çin arasındaki ticari gerilim, kuzeyden Sibirya’nın Gücü-2 ile güvenli tedarikler sunabileceğimiz için bizim lehimize işliyor,” dedi.

Yuşkov, “ABD ile ne kadar çok çatışma olursa, Çin o kadar çok sadece tedariklerin ekonomik fizibilitesini değil, güvenlik faktörünü de dikkate almak zorunda kalır,” diye ekledi.

Çin’in, nasıl davranırsa davransın ABD’nin kendisine baskı yapacağını anladığını belirten Yuşkov, “Madem ki ABD ithalat vergilerini bu kadar kolay uyguluyor, ticareti fiilen kesiyor, o zaman yarın ABD’nin Çin’e aynı hidrokarbon tedariklerini kesmeyeceğinin garantisi nerede? Sadece herhangi bir ülkenin deniz yoluyla güneyden Çin’e hidrokarbon tedarik etmesini yasaklayabilir ve böylece Çinlilere kaynak kıtlığı yaşatabilirler,” ifadelerini kullandı.

Yuşkov’a göre, daha yumuşak bir senaryoda ABD, Çin’i indirimli gelen İran ve Venezuela gibi ülkelerden gelen en kârlı hidrokarbon tedariklerinden mahrum bırakacak.

ABD’nin zaten bunu yapmaya çalıştığını, örneğin İran’a ve İran petrolünün Çinli alıcılarına baskı yaptığını belirten Yuşkov, İran’dan daha ucuz, yaptırım altındaki petrolü satın alan tek ülkenin Çin olduğunu söyledi.

Diplomasi

Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Yayınlanma

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.

Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.

Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.

Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.

Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.

Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.

Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.

Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.

O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.

Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.

“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.

Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.

Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.

Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.

Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi. 

Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.

Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.

Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.

Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.

Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

Yayınlanma

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.

NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.

Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.

Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.

Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası

Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.

Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.

Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.

Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.

Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri

Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.

Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.

Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.

Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.

Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.

Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.

Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Yayınlanma

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.

Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.

Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.

Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.

Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.

Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.

Karar Kongre’de tepkiye yol açtı

Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.

Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.

WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.

Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.

Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.

Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli

Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde

Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.

Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.

Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.

Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English