Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

CNN muhabiri Clarissa Ward, Şam sokaklarında: El-Kaide bağlantılı gruplarla sıkı ilişkiler

Yayınlanma

Amerikan CNN televizyonunun ünlü muhabirlerinden Clarissa Ward, Beşar Esad hükümetinin düşmesinin Şam sokaklarında halkla röportaj yaptı. Ward’a konuşan bir Suriyeli, “Bu anlatılamaz. Bu 50 yıllık karanlığın ardından biziz,” diyor.

Ward, 2016 yılında çekilen ve prestijli Peabody ve Overseas Press Club ödüllerini kazanan Undercover in Syria belgeselinde, sahadaki çekimleri gerçekleştirmek için tartışmalı bir figür olan Bilal Abdülkerim ile çalıştı. Abdülkerim, Suriye’de el-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi gibi örgütlerle yakın ilişkilere sahip.

Amerikan vatandaşı olan Abdülkerim, CNN adına çekim yaptığı bu belgeselin ödül kazanmasına rağmen, katkılarının yeterince vurgulanmadığını iddia etti. 2017 yılında yayımlanan bir videoda, “Bu ödüllü belgeseli ben çektim ama CNN adımı bile zar zor andı,” diyerek durumu eleştirdi. CNN ise Abdülkerim ile çalışmasının doğurduğu etik sorulara dair herhangi bir açıklama yapmadı.

Abdülkerim’in Nusra Cephesi ile ilişkileri

Bilal Abdülkerim, Suriye’de Nusra Cephesi gibi silahlı gruplarla olan ilişkileri nedeniyle sık sık gündeme geldi. Suudi el-Arabiya kanalı, Abdülkerim’in 2012 yılında resmen Nusra Cephesi’ne katıldığını bildirdi.

Ancak Abdülkerim bu iddiayı yalanlayarak, “Ben el-Kaide üyesi değilim ve böyle bir şeye ihtiyacım da yok,” ifadelerini kullandı. Öte yandan, Abdülkerim’in medya ekibinden bir başka isim olan Akif Razak’ında İngiltere tarafından vatandaşlıktan çıkarıldığı ve el-Kaide bağlantılı gruplarla ilişkisi nedeniyle ulusal güvenlik riski oluşturduğu belirtildi.

Suriye’deki muhalif gruplar arasında yer alan Şam Devrimcileri Tugayı’ndan bir aktivist olan Abdullah Ebu Azzam, Grayzone Project adlı haber platformuna yaptığı açıklamada, Abdülkerim’in Nusra’nın aktif bir üyesi olarak bilindiğini söyledi.

Abdülkerim’in örgüt için YouTube videoları çektiği ve bu içeriklerde “Ebu Usame” takma adını kullandığı biliniyor.

Clarissa Ward, belgeselde sahadaki cihatçı gruplara erişimini Bilal Abdülkerim zerinden sağladı. CNN, Ward’ın bu grupların kontrolündeki İdlib ve Halep gibi bölgelerde haber yapmasına olanak tanıyan Abdülkerim’in rolünü, ödül törenlerinde büyük ölçüde göz ardı etti. Ward, “kahramanlar” olarak nitelendirdiği grupların insani açıdan fedakârlıklarını öne çıkarsa da bu grupların işlediği savaş suçları ve ideolojik arka planları gözden kaçırmakla suçlandı.

Ward’ın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada bu grupları “sahadaki kahramanlar” olarak tanımlaması tepki topladı. Eleştirmenler, bu tanımın cihatçı örgütlerin işlediği sivil katliamlarını ve insan hakları ihlallerini göz ardı ettiğini belirtti.

Öte yandan Ward’ınNusra kontrolündeki bölgelere güvenli bir şekilde girmesi, diğer gazetecilerle kıyaslandığında dikkat çekiciydi. Örneğin, gazeteci Lindsey Snell, aynı bölgede Nusra Cephesi tarafından kaçırıldığını açıklarken, Ward bu tür bir tehlike yaşamadan çalışabildi. Bu durum, Ward’ın güvenliğini sağlayan Ebu Yusuf adlı bir koruma ve Abdülkerim’in örgütle olan ilişkisi sayesinde mümkün olmuş olabilir.

CNN’in haberciliği etiği tartışmalara konu oldu

Clarissa Ward ve CNN, bu tartışmalı işbirliği nedeniyle ciddi eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Kanalın Abdülkerim’in cihatçı gruplarla olan ilişkisini bilerek mi görmezden geldiği, yoksa gazetecilik adına bu bağlantının üstünün mü örtüldüğü soruları gündeme geldi.

Grayzone Project tarafından yapılan araştırma, CNN’in sahada Abdülkerim’in sağladığı içeriklerden geniş ölçüde faydalandığını ancak onun el-Kaide bağlantılarını göz ardı ettiğini öne sürdü.

Ward’ın belgeselde yer alan grupları “kahramanlar” olarak nitelendirmesi, özellikle Raşidin katliamı gibi olaylarda bu grupların işlediği suçların görmezden gelindiği eleştirilerine neden oldu.

Raşidin’de muhalif bir intihar bombacısının 80’i çocuk olmak üzere 100’den fazla sivili öldürdüğü saldırı, CNN’de yalnızca kısa bir haber olarak yer almıştı.

ORTADOĞU

Smotrich ve Netanyahu “42 gün”de uzlaştı

Yayınlanma

İsrail basınında yer alan habere göre Netanyahu’nun ağırı sağcı koalisyon ortaklarından Dini Siyonizm ateşkese karşı oy kullanacak ancak anlaşmanın geçici olması koşuluyla koalisyondan ayrılmayacak.

İsrail basınında yer alan haberlere göre Maliye Bakanı Bezalel Smotrich dün gece Doha’da Hamas ile imzalanan rehine-ateşkes anlaşması konusunda Başbakan Binyamin Netanyahu ile anlaşmaya vardı.

Böylece Smotrich, Itamar Ben-Gvir’in aksine hükümetten ayrılmayacak.

İsrail-Hamas ateşkes anlaşmasının şartları ve gerginlikler

Kanal 12 ve Walla haber sitesine göre ikili, geçici ateşkesten sonra İsrail ordusunun Gazze’de Hamas’a karşı savaşa devam etmesi ve Filistin bölgesine transfer edilen insani yardımların kontrolü konularında anlaşmaya ulaştı. Bu anlaşma sonucunda, Smotrich ve partisi Dini Siyonizm, anlaşmaya karşı oy kullanacak ancak hükümette kalmaya devam edecek.

Ateşkes anlaşması 40-42 gün sürmesi beklenen ilk aşamanın ardan ikinci ve üçüncü aşamalardan oluşuyor. İkinci ve üçüncü aşamalar, İsrail ordusunun Gazze’den tamamen çekilmesini öngörüyor.

Haberlerde iddia edilen Smotrich ve Netanyahu uzlaşmasının içeriği, ateşkesin ilk aşamasının tamamlanmasından sonra İsrail ordusunun Gazze’de saldırılara devam edeceğini gösteriyor.

Likud’dan “Ben-Gvir’e “hain” çıkışı

Dün gece Smotrich’in aşırı sağcı koalisyon üyesi arkadaşı Itamar Ben Gvir, Otzma Yehudit partisinin anlaşmanın onaylanması halinde hükümetten ayrılacağını açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Likud’dan “Ben-Gvir’e “hain” çıkışı

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi, Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının oylanarak yürürlüğe girmesi durumunda hükümetten çekileceğini açıklayan aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’e “sağ hükümeti devirenin tarihe hain olarak geçeceğini” belirtti.

Likud Partisinden, Ben-Gvir’in hükümetten çekilme tehdidine karşı yapılan açıklamada, “Sağcı hükümeti kim düşürürse, dünyada bir hain olarak hatırlanacaktır.” ifadesine yer verildi.

Ben-Gvir’in anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerini eleştiren Likud Partisi, “anlaşmanın İsrail’in Amerikan garantileri altında savaşmaya geri dönmesini ve ihtiyaç duyduğu silahları almasını sağlayacağını” savundu.

Anlaşmayla serbest bırakılacak canlı rehine sayısının en üst rakama çıkacağı ve İsrail’in Philadelphi Koridoru ile tüm Gazze Şeridi’ni çevreleyen güvenlik tamponunda “tam kontrolü sürdürmesine olanak tanıyacağı” iddia edildi.

Diaspora Bakanı’ndan Philadelphia tehdidi

Öte yandan Likud Partisinden Diaspora Bakanı Amichai Chikli de İsrail’in Philadelphia Koridoru’ndan çekilmesi ve anlaşmanın kalıcı ateşkese dönüşmesi durumunda istifa edeceğini açıkladı.

Chikli, X hesabından yaptığı paylaşımda, savaşın henüz hedeflerine ulaşmadığını belirterek, “Burada şunu taahhüt ediyorum ki eğer Philadelphia Koridoru’ndan savaş hedeflerine ulaşılmadan çekilinirse, savaşmaya devam etmezsek, bakanlık görevimden istifa edeceğim” ifadesini kullandı.

Ben-Gvir istifa edeceğini duyurmuştu

Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir, yaptığı basın açıklamasında, ateşkes ve esir takası anlaşmasının yürürlüğe girmesi halinde liderliğini yaptığını Yahudi Gücü Partisini hükümetten çekeceğini duyurmuştu.

Ben-Gvir, rehinelerin serbest bırakılması için “Gazze’ye ulaştırılan insani yardımın tamamen durdurulması gerektiğini” öne sürmüştü.

Ayrıca diğer bir koalisyon ortağı aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ilk aşamasından sonra Gazze’ye saldırıların durması durumunda hükümetten çekileceğini duyurmuştu.

Aşırı sağcı gruplardan protesto

Öte yandan Batı Kudüs’teki İsrail Meclisi yakınında toplanan aşırı sağcı gruplar ateşkesi protesto etti. Protestocular İsrail bayraklarının yanı sıra “Zafere evet, boyun eğmeye hayır”, “Her teröristin başına bir kurşun”, “Sinvar da bir anlaşmayla çıktı”, “Bugün serbest bırakılan esir yarının teröristi” yazılı pankartlar taşıdı.

Göstericiler, anlaşma karşıtı sloganlar attı, burada kurulan sahnede hükümetten ve özellikle de koalisyon ortağı aşırı sağ partilerden ateşkes anlaşmasını onaylamamasını talep etti.

Protestocular, anlaşmayla serbest bırakılacak Filistinli esirleri temsilen, yüzleri maskeli, elleri kanlı şekilde, Filistin geleneksel atkısı “kufiyye”nin yanı sıra Hamas ve Fetih hareketinin bayraklarını taşıdı.

Gösteri nedeniyle çevrede trafik yoğunluğu oluştu. Bazı şoförler, göstericilere korna çalarak tepki gösterdi. İsrail polisinin buradaki göstericilere müdahale etmemesi dikkati çekti.

Öte yandan, bir grup gösterici, şehrin ana arterlerinden Begin Caddesi’ne yürüdü. Kentin ana caddesini bir süre trafiğe kapatan göstericiler, bölgeden geçen bazı Arap sürücülerin araçlarına saldırdı.

Aşırı sağcı İsraillilerin saldırısından kaçmaya çalışan bir şoförün aracı, polis tarafından durduruldu. Arap şoför, kelepçelenerek gözaltına alındı.

İsrail polisi, göstericilere müdahale ederek yolu trafiğe açtı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail anlaşmadan birkaç saat sonra Gazze’yi vurdu

Yayınlanma

Filistin’de yaşayanlar ve yetkililer, arabulucuların pazar günü başlayacak ateşkes öncesinde çatışmaları bastırmaya çalıştığını belirtirken, İsrail’in ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasının açıklanmasından saatler sonra Gazze’ye saldırılarını yoğunlaştırdığını söyledi.

İsrail ile Hamas arasındaki karmaşık ateşkes anlaşması, Orta Doğu’yu alevlendiren 15 aylık kanlı çatışmanın ardından çarşamba günü ortaya çıktı.

Anlaşma, İsrail güçlerinin on binlerce kişiyi katlettiği Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesiyle birlikte altı haftalık bir ilk ateşkesin ana hatlarını çiziyor. Hamas tarafından alınan rehineler, İsrail tarafından alıkonulan Filistinli mahkumlar karşılığında serbest bırakılacak.

İsrail ordusu ateşkes öncesinde saldırılarını yoğunlaştırırken, perşembe günü karşılık olarak Gazze’den İsrail’e bir roket fırlatıldığını ve olayda ölen ya da yaralanan olmadığını açıkladı.

Gazze sağlık yetkililerine göre İsrail hava saldırıları gece boyunca ve perşembe günü erken saatlerde devam etti ve en az 46 Filistinli öldürüldü.

Doha’da bir basın toplantısı düzenleyen Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdülrahman Al Sani ateşkesin Ppzar günü yürürlüğe gireceğini söyledi. Başbakan, müzakerecilerin İsrail ve Hamas ile anlaşmanın uygulanmasına yönelik adımlar üzerinde çalıştığını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden Washington’da yaptığı açıklamada “Bu anlaşma Gazze’deki çatışmaları durduracak, Filistinli sivillere çok ihtiyaç duyulan insani yardımı ulaştıracak ve rehineleri 15 aydan fazla süren esaretin ardından ailelerine kavuşturacak” dedi.

Halefi Donald Trump pazartesi günü göreve başlayacak ve Gazze’de sağlanan ilerlemenin sorumluluğunu üstlenecek.

İsrailli bir yetkili, İsrail’in anlaşmayı kabul etmesinin, ülkenin güvenlik kabinesi ve hükümeti tarafından onaylanana kadar resmi olmayacağını ve oylamanın perşembe günü yapılacağını söyledi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun koalisyon hükümetindeki sertlik yanlılarının muhalefetine rağmen anlaşmanın onay alması bekleniyordu.

Sivil acil durum servisi ve bölge sakinleri, Gazze ve İsrail’de insanlar anlaşmayı kutlarken, İsrail ordusunun açıklamanın ardından saldırılarını artırdığı kaydedildi.

Gazze’de sevinç

Bazı Gazze sakinleri sosyal medya paylaşımlarında, İsrail’in ateşkes başlamadan önce kazanımlarını artırmak için önümüzdeki birkaç gün içinde saldırılarını artırabileceği düşüncesiyle Filistinlileri daha dikkatli olmaya çağırdı.

Yine de ateşkes anlaşması haberi, Filistinlilerin ciddi gıda, su, barınak ve yakıt sıkıntısı çektiği Gazze’de sevinç yarattı. Han Yunus’ta kalabalıklar korna sesleri arasında sokakları doldurarak tezahürat yaptı, Filistin bayrakları salladı ve dans etti.

Tel Aviv’de İsrailli rehinelerin aileleri ve arkadaşları da aynı şekilde haberi memnuniyetle karşıladı.

Gazze’deki yetkililere göre ateşkes başarılı olursa, İsrail’in saldırıları sebebiyle şehirleşmiş Gazze’nin büyük bölümünü yerle bir eden, 46,000’den fazla insanın ölümüne neden olan ve küçük yerleşim bölgesinin savaş öncesi 2.3 milyonluk nüfusunun çoğunu yerinden eden çatışmalar duracak.

Gazze’de 98 İsrailli rehine kalırken, anlaşmanın birinci aşaması, aralarında kadın, çocuk ve 50 yaş üstü erkeklerin de bulunduğu 33 rehinenin serbest bırakılmasını öngörüyor. Bir kaynak, Keith Siegel ve Sagui Dekel-Chen adlı iki Amerikalı rehinenin ilk aşamada serbest bırakılacaklar arasında olduğunu söyledi.

Uluslararası tebrikler

Anlaşma Gazze’ye insani yardımın artırılmasını öngörürken BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi de yardım operasyonlarını artırmaya hazırlandıklarını açıkladı.

Mısır, Türkiye, İngiltere, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Ürdün, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri liderleri ve yetkilileri, diğerlerinin yanı sıra, haberi kutladılar.

Hem Biden hem de Trump bu anlaşmayı sahiplendi.

Trump’ın Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff görüşmeler için Beyaz Saray temsilcileriyle birlikte Katar’daydı ve üst düzey bir Biden yönetimi yetkilisi Witkoff’un varlığının 96 saat süren yoğun müzakerelerin ardından bir anlaşmaya varılmasında kritik öneme sahip olduğunu söyledi.

Biden iki ekibin “bir bütün olarak konuştuğunu” söyledi.

Anlaşmanın ikinci aşamasının uygulanmasına ilişkin müzakereler birinci aşamanın 16. gününde başlayacak ve bu aşamanın kalan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını, kalıcı bir ateşkesi ve İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesini içermesi bekleniyordu.

Üçüncü aşamada ise kalan tüm cesetlerin iadesi ve Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler gözetiminde Gazze’nin yeniden inşasının başlaması öngörülüyor.

Her şey yolunda giderse Filistinliler, Arap devletleri ve İsrail’in, savaştan sonra Gazze’yi kimin yöneteceği sorusu da dahil olmak üzere, savaş sonrası Gazze için bir vizyon üzerinde anlaşmaları gerekiyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English