Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

El Fetih ve Hamas Batı Şeria’da çatışıyor

Yayınlanma

cenin mülteci kampı

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre Batı Şeria’da Filistinli gruplar arasında son yılların en ciddi çatışmaları yaşanıyor.

İsrail’in Gazze’deki katliam ve işgali sürerken İsrail ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde Batı Şeria’yı yöneten Filistin Yönetimi de bölgedeki Hamas ve müttefiki İslami Cihad’a karşı saldırı başlattı. Analistler, aralık ayında patlak veren çatışmaların, Filistin Yönetimi’ni büyük ölçüde kontrol eden El Fetih’in 2007 yılında Gazze’de Hamas’la girdiği savaştan bu yana yaşanan en şiddetli çatışmalar olduğunu söylüyor. El Fetih bu savaşı kaybederek Gazze’den çekilmek zorunda kalmıştı.

ABD, Filistin Yönetimi’ni savaştan sonra Gazze’yi yönetmek için en iyi alternatif olarak görüyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Filistin Yönetimi’nin özünde İsrail karşıtı olduğunu söyleyerek bu fikre karşı çıkıyor. WSJ’ye göre Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’da “militanlarla” başa çıkabileceğini göstermesi Gazze’yi yönetme iddiasını güçlendirebilir.

Mevcut çatışmalar, Filistinliler tarafından uzun zamandır İsrail’e karşı direniş merkezi olarak görülen Cenin Mülteci Kampı’nda gerçekleşiyor. Filistinli ve İsrailli yetkililere göre çatışmalar en az 11 kişinin ölümüne ve onlarca kişinin tutuklanmasına yol açtı. İddiaya göre çatışmalar 5 Aralık’ta militanların Filistin güvenlik güçlerine ait iki kamyoneti çalmasının ardından başladı. Siyah giyimli ve maskeli militanlar araçları kampın dar sokaklarında çeşitli İslamcı militan gruplara ait bayraklarla donatarak geçit töreni yaptı. Filistin Yönetimi güvenlik güçleri de o gece kampı kuşattı ve baskıya başladı.

Filistin Yönetimi güvenlik güçleri sözcüsü Tuğgeneral Enver Recep, güvenlik güçlerinin şu ana kadar kamp içinde en az altı kişiyi öldürdüğünü, düzinelerce şüpheli militanı tutukladığını ve onlarca el yapımı patlayıcı ve bubi tuzaklı aracı etkisiz hale getirdiğini iddia etti.

Hamas ise pazar günü yaptığı açıklamada “Bu operasyon tehlikeli ve eşi görülmemiş seviyelere ulaştı; halkımıza karşı işgalin yaptıklarını andırıyor” dedi.

Öldürülenler arasında, İslami Cihad bağlantılı Cenin Taburu’nun komutanı Yezid Ca’saysa da bulunuyor. Militanlar ise güvenlik güçlerinden en az beş kişiyi öldürdü.

Recep 14 Aralık’ta operasyonu duyururken “Bu operasyonun amacı Cenin Kampı’nın kontrolünü, vatandaşların günlük yaşamlarını zehir eden kanun kaçaklarının elinden geri almaktır” dedi. Recep, militan grupların varlığının İsrail’e Filistin bölgelerine baskınlar düzenlemek için bahane vererek Filistinlilerin çıkarlarına zarar verdiğini savundu.

İsrailli bir güvenlik yetkilisi, çatışmalar sırasında Filistin güvenlik güçlerinin gösterdiği kararlılığın İsrail’i şaşırttığını söyledi. Yetkili, İsrail’in operasyonda bir rolü olmadığını ancak Filistin Yönetimi ile ortak düşmanlara sahip olduklarını ileri sürdü. Filistin Yönetimi yetkilileri de İsrail’in operasyonla bir ilgisi olmadığını söylüyor.

WSJ’ye konuşan analistlere göre, Filistin Yönetimi için riskler oldukça yüksek. İsrail ordusunda Filistin işlerinden sorumlu eski kıdemli istihbarat görevlisi Michael Milstein, “Eğer bu operasyon başarıyla sonuçlanırsa, bu bir tür değişim olabilir” diyerek, Filistin güvenlik güçlerinin Batı Şeria’nın diğer bölgelerinde de militanları kökünden sökme girişimlerine yönelebileceğini belirtti. Milstein, “Eğer başarısız olursa, bir domino etkisi yaratabilir. Hamas Tulkarim ve Nablus gibi güçlü olduğu yerlerde yeniden yükselişe geçebilir” diye ekledi.

ORTADOĞU

Filistin Yönetimi, şehit aileleri ve mahkumlara ödeneği kesti

Yayınlanma

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail’in öldürdüğü veya hapishanelerinde tutulan Filistinlilerin ailelerine maddi yardım yapılmasını öngören yasa ve düzenlemelerin iptaline ilişkin genelge yayınladı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın İsrail tarafından öldürülen, alıkonulan ve yaralanan Filistinlilerin ailelerine maddi yardım yapılmasını öngören kanun ve yönetmelikleri iptal etti.

Kararnamede değişiklik yapan Abbas, söz konusu Filistinli ailelere sağlanan maddi yardımın Sosyal Kalkınma Bakanlığından Filistin Ulusal Ekonomisini Güçlendirme Kurumuna aktarılmasını kararlaştırdı.

İsrail, 2019 yılından bu yana Filistin yönetimine verilen fonlardan İsrail tarafından öldürülen ve alıkonulan Filistinlilerin ailelerine sağlanan fon oranında kesinti yaparken, bu durum Ramallah yönetimini mali krize sürüklemişti.

Haberde, yapılan yasal değişikliğe göre İsrail saldırısında hayatını kaybeden ve tutuklanan Filistinlilerin ailelerinin “ayrıcalık olmadan sosyal koruma ve bakım programından yararlanabileceği” belirtildi.

Bu adım, uzun süredir ABD ve İsrail tarafından talep edilirken, Filistin Yönetimi’nin Washington ile ilişkilerini iyileştirmeyi ve ABD’nin mali desteğini yeniden kazanmayı hedeflediği belirtiliyor. Ancak İsrail hükümeti, kararı “aldatmacadan ibaret” olarak nitelendirerek, ödemelerin alternatif kanallar üzerinden devam edeceğini iddia etti.

Abbas’ın ödemeleri iptal etme kararı, Filistinli direniş örgütleri tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Hamas, İslami Cihad, El Aksa Şehitleri Tugayları ve Filistin Mücahitler Hareketi, bu hamleyi Filistin davası için fedakârlık yapanlara ihanet olarak değerlendirdi.

Direniş örgütleri, kararın Filistin direnişini zayıflatmaya yönelik ABD ve İsrail baskılarının bir sonucu olduğunu savunarak, iç bölünmeleri derinleştireceği ve savaş sürecinde büyük bir hata olduğu görüşünü dile getirdi. Yapılan açıklamalarda, Filistin mücadelesinde bedel ödeyen mahkumlar, yaralılar ve şehit yakınlarının desteklenmesi gerektiği vurgulanarak, kararın derhal geri alınması çağrısı yapıldı.

“Gazze’yi yönetecek komite kurulmak üzere”

Öte yandan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh, Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin kurulmak üzere olduğunu ve Filistin yönetimine bağlı olacağını söyledi.

Şeyh, Sky News Arabia kanalına yaptığı açıklamada, daha önce Mısır’ın önerdiği, Gazze’yi yönetecek bir komite kurulması fikrinin Filistin yönetimi tarafından reddedilmediğini söyledi.

FKÖ İcra Komitesi Genel Sekreteri Şeyh, “Biz (komitenin kurulması) bunu reddetmedik, bu konuda çok yol kat ettik. Yakında Filistin hükümetine bağlı bu komite ortaya çıkacak.” dedi.

Komitenin Gazze Şeridi’ndeki Filistinli profesyonellerden oluştuğunu söyleyen Şeyh, “Komite Filistin hükümetiyle yakından bağlantılı ve başkanlığını mevcut Başbakan Yardımcısı üstlenecek” diye konuştu.

Şeyh, komitenin oluşturulmak üzere olduğunu belirterek, “Bu komite, coğrafya birliği ve Filistin halkının siyasi dayanağının birliğinin korunması amacıyla Filistin hükümetinin doğal bir uzantısı olacak” ifadesini kullandı.

FKÖ İcra Komitesi Genel Sekreteri, Mısır ile ortak ve koordineli çalıştıklarını belirtti.

Hamas, Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’de “esir takası” krizi: Güvenlik Kabinesi toplandı

Yayınlanma

İsrail Güvenlik Kabinesi, Hamas’ın esir takasını erteleme kararına karşı alınacak önlemleri değerlendirmek üzere Başbakanlık Ofisi’nde bir araya geldi. Yetkililer, toplantının İsrail’in vereceği yanıtı belirlemek için düzenlendiğini bildirdi.

Toplantı öncesinde Başbakan Binyamin Netanyahu’nun güvenlik yetkilileriyle konuyla ilgili bir durum değerlendirmesi yaptığı belirtildi.

Bu sırada, Netanyahu’nun ofisi önünde toplanan yüzlerce protestocu, ellerinde esirlerin serbest bırakılmasını talep eden pankartlar, sarı kurdeleler ve İsrail bayraklarıyla gösteri düzenledi.

Protestocular, 7 Ekim 2023’te öldürülenler ile Gazze’de esir tutulanların kanının mevcut hükümetin elinde olduğunu vurgulamak amacıyla ellerini kırmızıya boyayarak, “Onları asla terk etmeyeceğiz” sloganları attı.

Hamas: Trump’ın tehditlerinin bir anlamı yok

Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmişti. Anlaşma kapsamında 27 Ocak Pazartesi günü, Netzarim Koridoru Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin güneyden kuzeye geçişine açılmıştı.

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı, İsrail ordusunun 8 ay süren işgalinin ardından 1 Şubat’ta hasta ve yaralıların tahliyesi için açılmıştı.

Esir takasının ilk beş turunda, İsrail hapishanelerindeki 766 Filistinli esir ile Gazze’deki 16 İsrailli ve 5 Taylandlı esir serbest bırakılmıştı.

Üç aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasına göre, 42 günlük birinci aşamada toplam, 1900’ün üzerinde Filistinli esir ve 33 İsrailli esirin serbest bırakılması bekleniyor.

Anlaşmanın ikinci aşamasına yönelik müzakerelerin ise geçen hafta başlaması gerekiyordu. Bu aşama, kalan 59 esirin serbest bırakılmasını, daha fazla Filistinli güvenlik tutuklusunun salıverilmesini, İsrail ordusunun Gazze’den tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkesi kapsıyordu. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son günlerde yaptığı açıklamalarda savaşın devam etme olasılığını vurgularken, ABD Başkanı Donald Trump da savaş sona erdiğinde Gazze’nin ABD tarafından ele geçirileceğini ve tüm sakinlerinin başka ülkelere yerleştirileceğini söyledi. Trump’ın Gazze planı tartışılırken Hamas bu hafta sonu yapılacak esir takasının ertelendiğini duyurdu. Hamas’ı tehdit eden Trump ise cumartesi günü tüm İsrailli esirler serbest bırakılmazsa “kıyamet kopacak” dedi.

Aşırı sağ, Trump’ın ültimatomunu destekliyor

Trump’ın bu açıklamalarına İsrail’in aşırı sağcı liderlerinden destek gecikmedi.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, rehinelerin serbest bırakılması için her hafta düzenlenen protestolarda “tüm rehinelerin kurtarılması” için slogan olarak kullanılan “Herkes, şimdi” ifadelerine atıfta bulunarak X’te “Herkes, şimdi” diye yazdı. Smotrich ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması uygulanırsa koalisyondan çekilme tehdidinde bulunmuştu.

Ateşkes anlaşmasını protesto ederek hükümetten ayrılan ancak savaşın tekrar başlaması halinde göreve döneceğini açıklayan eski Ulusal Güvenlik Bakanı, Otzma Yehudit lideri Ben Gvir ise Trump’ın haklı olduğunu iddia ederek, “Hamas’ı yok etmeye geri dönülmeli” dedi.

Az sayıda esir ailesinin katılımıyla kurulan radikal Tikva Forumu, ise İsrail hükümetini Trump’ın açıklamasını desteklemeye çağırdı. Forumdan yapılan açıklamada, “Bu, bir daha ele geçmeyecek bir fırsattır” denildi. Açıklamada, “İsrail hükümeti bugün bir tarih belirlemeli. Eğer o tarihe kadar tüm esirler geri dönmezse, artık Gazze diye bir yer kalmayacak” ifadeleri kullanıldı.

Forum, Hamas’ın esir takası sürecinde İsrail’i “şantaj” yoluyla baskı altına aldığını öne sürerek, “Hamas, gücünün farkına vardı ve bunu kullanıyor. Esirlerimiz açlıktan tünellerde ölüyor” dedi.

Forum, İsrail’in Hamas’a karşı baskıyı artırması gerektiğini de savunarak, “İnsani yardım yok. Elektrik yok. Su yok. Cehennemin kapıları ardına kadar açılmalı” dedi ve Orta Doğu’da müzakerelerin değil, sadece ültimatomların geçerli olduğunu ileri sürdü.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu’nun Trump’tan “tampon bölge” talebi

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, İsrail ordusunun Lübnan’daki varlığını uzatma konusunda ABD Başkanı Donald Trump’tan destek talep ettiği belirtildi.

İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Netanyahu, sınır boyunca beş stratejik noktada İsrail askeri varlığının sürdürülmesini ve böylece bir tampon bölge oluşturulmasını hedefliyor. İsrail, Lübnan ordusunun ülkenin güneyinde etkili bir şekilde konuşlanmadığını ve Hizbullah’ın yeniden organize olmasını engellemediğini savunuyor. Tel Aviv yönetimi, ordu birlikleri çekildiği takdirde Hizbullah’ın sınır hattına geri dönmeyi planladığı gerekçesiyle ABD’yi uyardı.

Kasım ayında imzalanan ateşkes anlaşmasına göre, İsrail ordusunun 26 Ocak’a kadar güney Lübnan’dan tamamen çekilmesi gerekiyordu. Ancak Netanyahu, Lübnan’ın anlaşmaya uymadığını ileri sürerek bu tarihte çekilmeyeceklerini açıkladı. Bunun ardından, ABD’nin arabuluculuğuyla İsrail ve Lübnan arasında anlaşmaya varılarak İsrail birliklerinin çekilme süresi 18 Şubat’a kadar uzatıldı.

Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, hafta sonunda Lübnan ve İsrail’i ziyaret etti. Kanal 12’nin haberine göre, Ortagus, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Kuzey Komutanlığı Komutanı Ori Gordin ile birlikte sınır bölgesinde incelemelerde bulundu.

Ortagus, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaptığı açıklamada, İsrail birliklerinin çekilmesi için belirlenen 18 Şubat tarihinin kesin olduğunu vurgulayarak, “Bu, İsrail ordusunun çekilme sürecini tamamlayacağı tarihtir. Lübnan ordusu da onların ardından bölgeye girecek. Bu konuda kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Ateşkes anlaşmasına göre, İsrail’in geri çekilmesiyle eş zamanlı olarak Lübnan ordusu, BM barış gücü birlikleriyle birlikte güneyde konuşlanacaktı. Ayrıca, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi ve güneydeki askeri altyapısını tasfiye etmesi öngörülüyordu. Ancak İsrail ordusu, Hizbullah’ın yasaklı bölgelerde silahlarını saklamaya devam ettiğini ve Lübnan ordusunun anlaşma şartlarına uymadığını ileri sürüyor.

Bu gelişmelerin yanı sıra, Suriye yönetimi, Hizbullah’ı güvenlik güçlerine yönelik saldırılar düzenlemek ve sınırda kaçakçılık faaliyetlerini desteklemekle suçladı. Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan Suriye ordusundan Yarbay Moayed el-Salama, hafta içinde Suriye güvenlik güçlerinin, büyük çoğunluğu Hizbullah’a bağlı kaçakçılık çeteleriyle çatıştığını ancak Lübnan topraklarını hedef almadıklarını söyledi.

Öte yandan, pazar günü İsrail savaş uçakları Lübnan’da bir dizi hava saldırısı düzenledi. İsrail ordusu, saldırıların Hizbullah’ın Lübnan-Suriye sınırında silah kaçakçılığı için kullandığı bir tüneli hedef aldığını iddia etti.

Esad’ın Aralık ayında devrilmesi, İran’ın Hizbullah’a silah sevkiyatını sağladığı Suriye kara sınırını da sekteye uğratmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English