Bizi Takip Edin

AMERİKA

Elon Musk Twitter’ın yeni sahibi oldu

Yayınlanma

ABD basınına yansıyan haberlere göre, Tesla ve SpaceX’in Üst Yöneticisi Elon Musk, sosyal medya şirketi Twitter’ı satın alma işlemlerini tamamladı. Musk’ın Twitter’ı 44 milyar dolara satın aldığı bildirildi.

Satın almanın tamamladığı ile ilgili haberler basına yansırken Elon Musk da Twitter hesabındaki biyografisini “Chief Twit” (Twitter şefi) olarak değiştirdi ve kendi hesabından Twitter’ın logosuna referans vererek “the bird is freed” (Kuş, özgür kaldı) paylaşımını yaptı.

Musk satın alma işlemleri devam ederken çarşamba günü, elinde tuvalet lavabosu ile Twitter’ın San Francisco’daki genel merkez binasına giriş yapmış ve sosyal medyada gündem olmuştu.

Trump’ın hesabını kapatan isim kovuldu

Amerikan basınında Musk’ın ilk iş olarak, Twitter Üst Yöneticisi (CEO) Parag Agrawal, Mali İşler Direktörü (CFO) Ned Segal, üst düzey hukuk ve politika yöneticisi Vijaya Gadde ile genel danışman Sean Edgett’i görevden aldığı kaydedildi.

Kovulan isimlerden Vijaya Gadde eski ABD Başkanı Donald Trump’ın hesabını kapatma kararının ardındaki kişi olarak biliniyor. Vijaya Gadde Twitter’da hukuk işleri ve politika şefi görevini üstleniyordu.

Elon Musk daha önceki açıklamalarında Twitter’ı satın aldıktan sonra Donald Trump’ın hesabı üzerindeki yasağı kaldıracağını söylemişti.

Ancak yatırımcılar, Musk yeni gelir kaynakları bulana kadar, Twitter’ın gelirinin yüzde 90’ına katkıda bulunan bir grubun (liberal eğilimliler) tepkisini çekmeyi göze alamayacağı görüşünü savunuyor.

Reklam platformu vurgusu

Musk, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Twitter’ı satın alma gerekçesini şöyle açıkladı:

“Twitter’ı neden satın aldığım ve reklamcılık hakkında ne düşündüğüm hakkında çok fazla spekülasyon yapıldı. Çoğu yanlış çıktı. Twitter’ı satın almamın nedeni, geniş bir inanç yelpazesinin şiddete başvurmadan sağlıklı bir şekilde tartışılabileceği ortak bir dijital kent meydanına sahip olmanın, uygarlığın geleceği için önemli olmasıdır.”

Musk, ayrıca Twitter’ı dünyanın en saygın reklam platformu yapmayı hedeflediğini kaydetti.

İfade özgürlüğü tartışması

Kendisini “ifade özgürlüğü mutlakçısı” olarak tanımlayan Musk, Twitter’ı da farklı yorumların yer aldığı daha serbest bir yer haline getirmek istediğini söylüyor.

Yaklaşan Brezilya başkanlık seçimlerinin ve ABD ara seçimlerinin ise Musk’ın bu iddiasını test etmek için uygun bir zaman dilimi olduğu yorumları yapılıyor.

Musk’ın Twitter’da yapmayı planladığı yeniliklerle ilgili The New York Times’a konuşan California Irvine Üniversitesinde hukuk profesörü olan David Kaye, bu durumun “gerçek hayatta bazı sonuçları olabileceğini” söyledi.

Kaye, “Dünya liderleri, bu alana sahip olduklarını ve buranın denetlenmediğini gördükleri ölçüde ne kadar ileri gidebileceklerini test edebilir” dedi.

Twitter’da muhafazakarlara yönelik sansür uygulandığını savunan bazı Cumhuriyetçiler ise Musk’ı tebrik etti. Cumhuriyetçilerin ilk beklentisi Trump’ın üzerindeki yasağın kaldırılması.

Peki ya Rus medyası

Musk’ın ifade özgürlüğü vurgusuna çarpıcı bir yanıt Ukrayna savaşı nedeniyle hesapları kısıtlanan, askıya alınan ve kapatılan Sputnik ve Russia Today (RT) Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan’dan geldi.

Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Musk’ı etiketleyen Simonyan, “Elon, hepiniz ifade özgürlüğünden yana olduğunuza göre belki RT ve Sputnik hesapları üzerindeki yasağı ve bana yönelik karartmayı da kaldırırsınız?” sorusunu sordu.

Dava süreci

Twitter’ın en aktif kullanıcılarından biri olan ve 109 milyonu aşkın takipçisi bulunan Musk, bu yıl şirkette hisse biriktirmeye başladı. Nisan ayında şirketi 44 milyar dolara satın almak için anlaşmaya vardı ve nisan ayında yaptığı açıklamada, “Twitter’ın muazzam bir potansiyeli var – bunun kilidini açmak için şirket ve kullanıcı topluluğuyla birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum” dedi.

13 Mayıs’ta ise Musk, Twitter’ı yaklaşık 44 milyar dolara satın alma anlaşmasının geçici olarak askıya alındığını duyurdu. Musk, platformdaki spam miktarı konusunda yanlış yönlendirildiğini savunarak artık Twitter’a sahip olmak istemediğini söyledi ve satın almayı durdurma niyetini açıkladı.

Twitter Musk’ı anlaşmaya uymaya zorlamak için dava açtı. Şirket, Musk’ı, kişisel servetinde bir düşüşe neden olduğu için anlaşmadan çekilmeye çalışmakla suçladı. Musk, 44 milyar dolarlık anlaşmanın yaklaşık 33 milyar dolarını şahsen sağlamayı kabul etmişti.

Mahkeme, davanın görülmesi için Ekim ayı ortasında beş günlük bir duruşma belirlemişti. Ancak günlerce süren ifadeler ile karşı karşıya kalan Musk, süreci yeniden düşündüğünü açıklamıştı. Musk, anlaşma fiyatında indirim yapmaya çalışsa da bu çabalar sonuçsuz kaldı.

Bu ay ise Musk, Twitter kendisine karşı “yasal savaşını” durdurursa satın almaya orijinal fiyattan devam edeceğini söylemişti. Twitter’ın davasını denetleyen yargıç, davayı 28 Ekim’e kadar askıya almayı kabul etmiş ve Musk’a anlaşmayı tamamlaması için üç hafta vermişti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English