Bizi Takip Edin

AMERİKA

Elon Musk yine neyin peşinde: Köpek logosu neden geldi, neden kayboldu?

Yayınlanma

Elon Musk’ın Twitter’ın mavi kuş logosu yerine kripto para birimi Dogecoin’in köpek ikonunu getirmesiyle başlayan fırtına kısa sürdü.

Twitter’a 3 Nisan Pazartesi günü Dogecoin logosunun eklenmesi, piyasalarda şok etkisi yaratmış, kripto paranın fiyatı dakikalar içinde yaklaşık yüzde 30 artarak, 0,102 dolara çıkmıştı.

Öte yandan sadece 4 gün sonra Twitter, Dogcoin logosunu kaldırdı ve eski orijinal logosuna geri döndü. Kripto para da tıpkı yükseldiği gibi hızla düşüşe geçti.

Peki biz ne izledik? Dünyanın en büyük sosyal medya platformlarından birine neden Dogecoin logosu geldi ve birkaç gün sonra neden yok oldu? Musk yine piyasaları manipüle mi ediyor?

Bu konuda birkaç teori var.

Teori 1: Dogecoin davası ve manidar zamanlama

Bu teorilerden ilki, Musk’a açılan Dogecoin davasıyla ilgili.

ABD’li Dogecoin yatırımcısı Keith Johnson, Haziran 2022’de Musk’ı dolandırıcılıkla suçlayarak dava etmişti.

Tam 258 milyar dolar istenen davada Musk’ın Dogecoin’i hiçbir değeri olmadığı halde meşru bir yatırım gibi gösterdiği ve dolayısıyla kripto parayla bir çeşit saadet zinciri kurduğu iddia ediliyordu.

Musk ve şirketlerinin Dogecoin’i teşvik etmesini engelleyecek bir kararın çıkarılması da talepler arasındaydı.

Yatırımcılar, Musk’ın Twitter’daki paylaşımları ve pazarlama teknikleriyle Dogecoin’den milyarlarca dolarlık kazanç elde ettiğini savunuyordu.

Tartışma sürüp giderken, 31 Mart Cuma günü Musk’ın bu Dogecoin davasının düşürülmesini istediği haberi geldi.

Davayı, “hayal ürünü” diye niteleyen Musk ve avukatları, kripto paraya dair tweet atmanın suç teşkil etmeyeceğini söylüyor. Bir yandan da davanın düşürülmesi için ABD’li yargıca bir talep dilekçesi göndermişler.

Twitter’ın simgesinin tam da bu esnada değişmesi, Musk’ın davacıları “trollediğini”, onlarla adeta alay ettiğini veya tam tersine gönüllerini almak istediğini düşündürüyor.

Musk’ın Dogecoin’le fırtınalı ilişkisi

Dogecoin ilk başta aslında bir “meme”den, yani karikatürden ibaretti. Kripto para piyasasının giderek yeni paralarla ve alt coinlerle dolmasını hicvetmek için bir şaka olarak yaratılmıştı.

Köpek logosu ise ilhamını Japonya’nın Sakuro kentinde yaşayan anaokulu öğretmeni Atsuko Sato’nun, Shiba İnu cinsi köpeği Kabosu’dan alıyordu.

Resmi olarak 6 Aralık 2013’te piyasaya sürülen Dogecoin, zaten arkasındaki hiciv ve espri nedeniyle bir grup insanın ilgisini hemen çekmişti. 2019’da ise devreye Musk girdi.

Musk, bir gün Twitter bilgilerini “Dogecoin CEO’su” diye değiştiriyor, başka bir gün Dogecoin’in en sevdiği kripto para olduğunu söylüyor, “Dogecoin en iyisi” diyordu.

Dogecoin’i Ay’a götüreceğini de iddia eden Musk’ın art arda gelen övgüleri sonrası paranın değeri giderek arttı ve işte hepimizin gündemini işgal eder hale geldi.

Ancak Musk, Dogecoin’e her zaman sadık davranmadı. 2021’de bir pazar günü Saturday Night Live adlı televizyon programına konuk olan Musk, bu kez Dogecoin’in “dalavere” olduğunu gülerek kabul ediyordu.

Kripto severler ekran başına kitlenmiş, Musk’ın ağzından çıkacak ve dolayısıyla yatırımlarının değerini yükseltecek övgü sözcüklerini beklerken, milyarderin Dogecoin için kullandığı niteleme işte buydu: Dalavere. Tabii ki bu programın ardından kripto paranın değeri hızla düşmüştü.

Yine Musk’ın kripto paralara ve özellikle Dogecoin’e desteği hiçbir zaman kesilmedi. Örneğin programdan sonra Tesla müşterilerinin belirli aksesuarların satışında ve süper şarj istasyonlarında Dogecoin kullanmasına izin verdi. Ayrıca, işlemlerin güvenliğini artırmak için Doge ekibiyle de teması sürdürdü.

Teori 2: Twitter ve Dogecoin entegrasyonu

Musk’ın ateşli bir kripto destekçisi olduğu zaten biliniyor. Ekonominin geleceğini kriptoda ve dijitalde gören milyarder, kripto paraların itibari parayı yeneceğini de dile getirmişti.

Bu yüzden milyarderin Twitter’ı satın alması, kripto camiasında heyecan yarattı. Zira Musk, kullanıcıların Twitter’dan para kazanmasını istiyor ve bunun önemli bir yolunun da kripto paralar olabileceğini söylüyor. En çok heyecanlananlar arasında da Dogecoin yatırımcıları yer alıyor.

Twitter’ın mavi kuşu yerine Dogecoin köpeğinin gelmesi de bu kitlede beklenti yarattı. İnsanlar, Twitter’ın yakında Doge’la entegrasyon kuracağı umuduna kapıldı. Twitter’ın yavaş yavaş kripto adımları atması, platformun Dogecoin için hazırlık yaptığına yönelik iddiaları da alevlendiriyor.

Teori 3: Sadece eğleniyor

Bu arada birçok Twitter kullanıcısına göre Musk’ın son logo hamlesi sadece eğlence amaçlıydı.

Musk’ın sıklıkla kripto paralar ve hatta genel olarak ekonomi, teknoloji ve politikayla ilgili sıradışı teoriler ortaya attığı, meme’ler paylaştığı ve espriler yaptığı biliniyor.

Dogecoin logosunun da bir şakadan ibaret olması mümkün. Musk da konuyla ilgili birden fazla “meme” paylaştı.

Bunlardan birinde kripto paranın yüzü olan Shiba İnu cinsi köpek, trafik çevirmesinde polise bir kimlik kartı uzatıyor ama karttaki fotoğrafta mavi kuş olduğu görülüyor. Bunun üzerine köpek, “O, eski fotoğrafım” diyor.

Teori 4: Twitter’ın borçlarını ödemek için…

Musk’ın Twitter’ı yüklü bir borçla aldığı ve o zamandan beri platformun değerinin yarıya düştüğü biliniyor.

Milyarder platformu 44 milyar dolara almıştı. Ancak şirket içi yazışmalardan sızan bilgi, sosyal medya şirketine şu an için yaklaşık 20 milyar dolar değer biçtiğini ortaya çıkarmıştı.

İşte bazılarına göre Musk, Twitter’a gelir bulmak için başlattığı ücretli Blue gibi girişimlerinden sonra çareyi kripto paralarda aradı ve Twitter için para bulma amacıyla Dogecoin’in değerini kasten yükseltti.

Bu teoriyi savunanlardan biri, Bitcoin uzmanı Jimmy Song. Bitcoin üzerine 4 kitabın yazarı olan Song, Twitter’da yaptığı bir paylaşımda konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi:

“Elon, Twitter borçlarını ödeyebilmek için Doge’u pompalıyor.”

Daha önce de Bitcoin yatırımı yaptığı ortaya çıkmıştı

Musk’ın favori kripto parası Dogecoin olsa da milyarderin piyasanın önde gelen kripto para birimi Bitcoin’le de ilişkisi var.

Daha önce Musk’ın kurucusu ve CEO’su olduğu Tesla’nın, Bitcoin’i ödeme aracı olarak kabul edeceği açıklanmıştı. Ama daha sonra milyarder, bu açıklamayı geri çekmiş ve kararından vazgeçmişti. Vazgeçme gerekçesi de Bitcoin madenciliği için çok fazla elektrik gerekmesi ve sonuçta çevreye zararlı olmasıydı.

Tabii ki bu süreçte Musk’ın açıklamaları Bitcoin’in değerine ve piyasalara da yansımıştı.

Temmuz 2022’de Tesla, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) şirketin dijital varlık yatırımlarına ilişkin bilgi verince büyük gümbürtü koptu.

Çünkü şirket, bütün bunlar olup biterken piyasa değeri o sırada 1,99 milyar dolar olan Bitcoin yatırımı yapmıştı.

Dolayısıyla yatırımcılar, Musk’ın bir yandan kripto para piyasasını manipüle ederken bir yandan da Bitcoin’e ve hatta başka kripto paralara yatırım yaptığını söylemeye ve milyarderi suçlamaya başladı.

StopElon (Elon’u Durdur) diye kripto para çıkardılar

Bu arada bazı yatırımcılar Musk’ın kriptoyla ilgili yorum yapmasından yıllardır rahatsız. 2021’de milyarderin piyasaya zarar verdiğini savunan bir grup kripto para uzmanı, yeni bir para icat etmişti.

Musk’a karşı geliştirilen kripto paranın adı, StopElon (Elon’u Durdur) olarak belirlenmişti.

StopElon’un resmi açıklamasında, “Elon Musk, Twitter hesabıyla kripto para pazarını sorumsuzca manipüle ediyor. İnsanların portfolyolarıyla şeker gibi oynuyor ve o kendini beğenmiş bir milyarder ve hep öyle kalacak. Buna yeter diyoruz” ifadeleri yer almıştı.

Musk’ın Twitter’la imtihanı kripto paralardan ibaret değil

Bütün bunlar, milyarderin son Dogecoin hamlesiyle ilgili bir arka plan oluşturmamızı sağlıyor. Ancak şunu da eklemek gerek: Söz konusu yatırımlar ve Twitter olduğunda Musk gerçek bir kural tanımaz.

Zira milyarderin başı, attığı tweetler yüzünden, SEC’le ve Tesla yatırımcılarıyla da uzun süredir dertte.

Musk, uzun süredir Tesla karşısında kısa pozisyon alan yatırımcıları eleştiriyor ve bu tutumun şirketin gerçek işine odaklanmasının önünde bir engel olduğunu söylüyordu.

2018’de Twitter’da yazdığı bir gönderide Tesla’yı borsadan çıkaracağını ve şirketin hisselerini kendi üstüne geçireceğini, bunun için yeterli miktarda para bulduğunu yazmıştı. Bu gönderide Musk, yatırımcılara hisse başına 420 dolar teklif edeceğini ifade etmişti.

Ancak Musk’ın kimseden böyle bir para almadığı, diğer bir deyişle yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek bu tweetleri “kafasına göre” attığı ortaya çıkmıştı.

Hemen ardından SEC, Musk’ın mali kaynak bulduğuna ilişkin Twitter mesajlarının yanıltıcı olduğu gerekçesiyle dava açmıştı. Davadan kurtulmak için SEC’le anlaşma yapan Musk da anlaşma uyarınca 3 yıl süreyle şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı bırakma kararı almış ve 20 milyon dolar ceza ödemişti.

Ancak Musk’ın sözleri doğrultusunda Tesla’ya yatırım yapanlar da milyardere dava açmıştı. Yatırımcılar, tweetler nedeniyle milyarlarca dolar zarara uğradıklarını iddia ediyordu. Öte yandan bu ay San Francisco’da görülen davanın hakimi, Musk’ın yatırımcıları aldatmadığına karar verdi ve milyarder aklanmış oldu.

Musk’ın bu macerası da aslında bize önemli bir şey anlatıyor: Niyeti ne olursa olsun, dünyanın en zengini konumundaki iş insanı, Twitter’da yanıltıcı iddialarda bulunabiliyor.

Kripto paralara, Tesla’ya veya milyarderin diğer şirketlerine yatırım yapmayı düşünenlerin bu tweetleri baz alması çok tehlikeli olabilir.

AMERİKA

Fed kararı öncesi gözler faiz indirimi miktarı ve zamanlamasında

Yayınlanma

Bu hafta, piyasaların odak noktası ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 17-18 Eylül’deki toplantısında alacağı kararlar olacak. Yatırımcılar, Fed’in faiz oranlarını ne kadar düşüreceği ve önümüzdeki aylarda borçlanma maliyetlerini hangi hızda azaltacağı konusundaki belirsizliği yakından takip ediyor.

S&P 500 endeksi, ekonomik kaygılar ve Fed’in faiz indirimi beklentilerindeki dalgalanmalara rağmen, temmuz ayındaki rekor seviyesinin sadece yüzde 1 altında seyrediyor. Bu durum, piyasalarda haftalarca süren güçlü dalgalanmalara rağmen gerçekleşti.

CME Fedwatch verilerine göre, yatırımcılar cuma günü itibariyle 25 ve 50 baz puanlık faiz indirimi olasılıklarına neredeyse eşit ağırlık veriyorlar. Bu beklentilerdeki değişim, piyasaların karşı karşıya olduğu temel soruyu yansıtıyor: Fed, zayıflayan işgücü piyasasını desteklemek için agresif kesintiler mi yapacak, yoksa daha temkinli bir yaklaşım mı benimseyecek?

Ameriprise Financial’dan Anthony Saglimbene, Reuters ajansına verdiği demeçte “Piyasa, Fed’in ekonomik büyümenin hızla yavaşladığını değil, yavaşlamakta olduğunu göstermesini bekliyor,” dedi ve ekledi: “Yatırımcılar, para politikasının kademeli olarak normalleşmesi için hala alan olduğunu görmek istiyor.”

Yatırımcıların gözü, Fed’in yeni ekonomik tahminlerinde ve faiz oranı öngörülerinde olacak. LSEG verilerine göre, piyasalar 2024 sonuna kadar toplam 115 baz puanlık bir faiz indirimi bekliyor. Fakat Fed’in haziran ayındaki tahmin programı, yıl sonuna kadar sadece 25 baz puanlık tek bir faiz indirimi öngörüyordu.

Greenwood Capital’den Walter Todd, mevcut 2 yıllık ABD devlet tahvili getirisi ile fonlama oranı arasındaki farka dikkat çekerek, Fed’in çarşamba günü 50 baz puanlık bir faiz indirimine gitmesi gerektiğini düşünüyor. Todd’a göre bu fark, Fed’in piyasa beklentilerinin gerisinde kaldığını gösteriyor.

Agresif faiz indirimi beklentileri, devlet tahvili piyasasında ralliye neden oldu. 10 yıllık ABD devlet tahvillerinin getirisi, temmuz başından bu yana 80 baz puan düşerek yüzde 3,65’e geriledi ve geçen yılın haziran ayından bu yana en düşük seviyesine yaklaştı.

Fakat Boston Partners’tan Mike Mullaney, Fed’in piyasa beklentilerinden daha az gevşeme öngörmesi durumunda, tahvil fiyatlarının yeniden değerlendirilmesi gerekeceğini ve bunun da getirileri yükseltebileceğini belirtti. Mullaney, yükselen getirilerin hisse senedi değerlemeleri üzerinde baskı oluşturabileceğini de sözlerine ekledi.

Son dönemde açıklanan işgücü istatistikleri, enflasyonun yavaşladığını ve istihdam artışının beklentilerin altında kaldığını gösteriyor. TD Securities’den Oscar Munoz, ABD’deki işsizlik oranının ağustos ayında yüzde 4,2’ye yükselmesinin, Fed’in öngörülerinden daha erken gerçekleştiğine dikkat çekti.

Munoz, “Fed daha temkinli davranır ve faizleri agresif bir şekilde düşürmeye başlamazsa, piyasalar bunu olumlu karşılamayabilir,” değerlendirmesini yaptı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Zordaki Intel’e doping: Pentagon’dan 3,5 milyar dolarlık çip ihalesi

Yayınlanma

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilerin Bloomberg’e aktardığına göre Intel, ABD’li yetkililerle bağlayıcı bir anlaşmaya varmasının ardından Pentagon için yarı iletkenler üretmek üzere 3,5 milyar dolara kadar federal hibe almaya resmen hak kazandı.

Secure Enclave adı verilen gizli program, askeri ve istihbarat uygulamaları ile gelişmiş çipler için üretim kurmayı amaçlıyor.

Bloomberg’in haberine göre anlaşma, Arizona’daki bir üretim tesisi de dahil olmak üzere birden fazla eyaleti kapsıyor.

Intel her ne kadar bu ödülün en büyük favorisi olsa da, diğer yonga üreticilerinden gelen tepkiler, Washington’da tek bir firmaya güvenmenin akıllıca olup olmayacağı konusundaki endişeler ve bir finansman kavgası yaşandı.

Çip Yasasının kazananı şimdilik Intel

Görüşmeler özel olduğu için isimlerinin açıklanmasını istemeyen kişiler, fonun önümüzdeki hafta içinde açıklanabileceğini söyledi. 

Başkan Joe Biden’ın ABD yarı iletken üretimini canlandırmak ve Asya’ya bağımlılığı azaltmak için 2022’de imzaladığı bir yasa olan Çipler ve Bilim Yasası kapsamında Intel’in mart ayında aldığı 8,5 milyar dolarlık hibe ve 11 milyar dolarlık krediye eklenecek.

Intel halen Arizona, Ohio, New Mexico ve Oregon’daki tesisleri desteklemeyi amaçlayan daha geniş kapsamlı teşvik paketinin şartlarını müzakere ediyor. Diğer Çip Yasası kazananları gibi Intel de henüz herhangi bir para almadı ve ödülü ön hazırlık olarak kabul ediliyor.

Secure Enclave için sağlanan fon da Ticaret Bakanlığı tarafından yönetilen Çip Yasası hibe programından geliyor.

Sorunlara rağmen Pentagon Amerikan şirketlerine güveniyor

Secure Enclave anlaşması, ABD hükümetinin şirketin son dönemde yaşadığı sıkıntılara rağmen Pentagon’un planlarını hayata geçirme konusunda Intel’e güvendiğini gösteriyor.

Geçtiğimiz ay Intel, hisselerin düşmesine neden olan kötü bir kazanç raporu ve gelir tahmini yayınladı.

Bloomberg’in haberine göre, çip üreticisi şimdi üretim hedeflerini aktif olarak yeniden değerlendiriyor. Konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, henüz nihai bir karar alınmadığını, fakat Intel’in ABD dışındaki projeleri erteleme ya da durdurma olasılığının Arizona ve Ohio’daki tesislerinden daha yüksek olduğunu söyledi.

Anlaşma aynı zamanda Biden yönetimi için başka seçeneklerin eksikliğini de yansıtıyor: Pentagon yetkilileri son teknoloji yarı iletkenlerin bir Amerikan şirketinden tedarik edilmesi konusunda ısrarcı ve Intel gelişmiş işlemcilerin ABD’deki tek üreticisi.

Diğer üreticiler arasında Tayvan’dan TSMC ve Güney Koreli Samsung Electronics yer alıyor ve her ikisi de Çip Yasası desteğiyle Amerikan topraklarında tesisler inşa ediyor.

Intel hâlâ TSMC’ye bağımlı

Bloomberg’in haberine göre, bazı Washington yetkilileri yabancı üreticilerin ABD’deki tesislerinden çip satın alma konusunda ilk görüşmeleri yaptı, fakat bu görüşmeler daha geniş tedarik yönergelerine odaklanıyor ve Secure Enclave programından ayrı.

Intel’in Pentagon için tam olarak hangi model çipleri üreteceği belli değil. Hem tasarım hem de üretim alanında faaliyet gösteren California merkezli şirket, en gelişmiş işlemcilerinden bazılarını üretmek için hala TSMC’ye güveniyor.

Intel şirketi Nvidia ve Advanced Micro Devices (AMD) gibi potansiyel müşterileri ürün yetenekleri konusunda ikna etmekte zorlanıyor. 

Teknoloji tekellerinin çip tasarımlarını yapmak konusunda yol kat edilemedi

Bloomberg’in haberine göre, Ticaret Bakanı Gina Raimondo her iki firmayı da Intel’in Ohio’da inşa ettiği tesiste üretim yapmayı düşünmeye teşvik etti, fakat şu anda ikisi de bunu yapmayı planlamıyor.

Intel, Microsoft da dahil olmak üzere diğer şirketlerin çip tasarımlarını üretmek için kendisini kullanma fikrini araştırdıklarını açıkladı. Bu çabalar henüz büyük siparişlerle ya da önemli bir gelirle sonuçlanmadı.

Pentagon’un başlangıçta Secure Enclave programının büyük bir kısmını finanse etmesi gerekiyordu fakat şubat ayında 2,5 milyar dolarlık taahhüdünü geri çekti. Bunun üzerine kanun yapıcılar kalan 1 milyar dolarlık paydan sorumlu olan Ticarete tüm yükü yükledi. 

Bloomberg’in haberine göre, bir noktada ajans yeni Secure Enclave yükümlülüklerini Intel için ayrılmış olan paranın içine katmayı planladı, fakat yetkililer sonuçta programı ticari üretim teşviklerinden tamamen ayrı olarak ele almayı seçti.

Federal hükümet fon dağıtmakta zorlanıyor

Yaşanan sorun diğer şirketlere de sıçradı. Finansman anlaşmazlığına yanıt olarak Ticaret Bakanlığı, ticari araştırma ve geliştirme için planlanan bir programı ıskartaya çıkardı ve yetkilileri Applied Materials şirketinin 4 milyar dolarlık bir Silikon Vadisi projesi için yaptığı finansman başvurusunu reddetmeye zorladı.

Bakanlığın bu girişimi yeniden başlatmasını sağlayacak olan Çip Yasasını 3 milyar dolar artırma çabaları Kongre’de durdu.

Öte yandan Başkan Joe Biden’ın Intel İcra Kurulu Başkanı Pat Gelsinger ile birlikte  20 milyar dolarlık potansiyel teşvik  paketini açıklamak üzere Arizona’ya gitmesinden beş ay sonra, Intel’in bu parayı ne zaman alacağı ya da alıp alamayacağına ilişkin sorular giderek artıyor.

Hükümet ile müzakereler tıkandı

Intel’in yaşadığı sıkıntılar, hükümetin Pentagon için güvenli bir son teknoloji çip tedariki sağlamak ve 2030 yılına kadar dünyadaki gelişmiş işlemcilerin beşte birini üretmek gibi politika hedeflerine ulaşma kabiliyetini de tehlikeye atabilir.

Bloomberg’in geçen hafta bildirdiğine göre, şirket satışlarda beklenenden daha kötü bir düşüş yaşıyor ve nakit sıkıntısı çekiyor. 

Yönetim kurulu, muhtemelen üretim bölümünü bölmek veya küresel fabrika planlarını azaltmak da dahil olmak üzere giderek daha sert eylemleri düşünmeye başladı.

Konu hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre Intel, devam eden görüşmelerde hükümetin ayak sürüdüğünü düşünerek hayal kırıklığına uğradı ve yetkilileri finansmanı daha hızlı serbest bırakmaya çağırdı. 

Görüşmeler özel olduğu için isimlerinin açıklanmasını istemeyen kişiler, şirketin Intel’in üretim yol haritasının uygulanabilirliğini incelemek isteyen ABD’li yetkililer tarafından talep edilen bazı bilgileri paylaşmaya direndiğini söyledi.

Ağustos başında şirketin sürpriz bir zarar açıklaması ve kötü bir görünüm sunmasının ardından Intel hisseleri son on yılların en kötü düşüşünü yaşadı ve iki büyük kredi derecelendirme kuruluşu firmanın borcunu önemsiz seviyenin sadece birkaç kademe üstüne indirdi.

Çip üreticisi ayrıca yaklaşık 15.000 kişiyi işten çıkarıyor ki bu da ABD’deki yarı iletken işgücünün desteklenmesine yardımcı olması beklenen bir şirket için rahatsız edici bir gelişme. Bu karar ayrıca ABD Kongresinden de eleştiri aldı.

Intel, yapay zekada rakiplerinin gerisinde kaldı

CEO Gelsinger, birden fazla iş segmentinde yapay zeka planlarını koordine etmekle görevli bir Yapay Zeka Hızlandırma ofisi kurdu ve bu ofis, Hindistan’daki yapay zeka ürün grubundaki görevinden California’ya transfer olan Srinivas Lingam tarafından yönetilecek. 

Yine de ABD’li çip üreticisi, veri merkezlerinde yapay zeka çipleri satmak için küresel pazarda rakibi Nvidia ve hatta AMD’nin çok gerisinde kalıyor.

Intel, Nvidia’nın on milyarlarca dolarlık grafik işlem birimi satışına kıyasla, bu yıl en yeni Gaudi 3 çiplerinin satışında 500 milyon dolar bekliyor.

Bu arada şirket, yöneticilerin ayrılması, binlerce kişinin işten çıkarılması ve hisse fiyatlarının düşmesiyle sarsıldı.

Geçtiğimiz yıl Nvidia piyasa değerine 1,4 trilyon dolar ekledi ve bu değer 2,6 trilyon dolara yükseldi. Buna karşılık, Intel yaklaşık 70 milyar dolar değer kaybederek 83 milyar dolarlık bir piyasa değerine geriledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Venezuela: Maduro’ya suikast planlayan CIA ekibini yakaladık

Yayınlanma

Venezuela cumartesi günü hükümeti devirme ve Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya suikast planının bir parçası olduğunu iddia ettiği altı yabancıyı gözaltına aldı.

İçişleri Bakanı Diosdado Cabello cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında komplonun arkasında ABD ve İspanya’dan istihbarat örgütlerinin olduğunu söyledi ve 400’den fazla silahın ele geçirildiğini sözlerine ekledi.

Bakan, aralarında üç Amerikalı, iki İspanyol ve bir Çek’in de bulunduğu on dört kişinin gözaltına alındığını söyledi.

Cabello, ilgili şüphelileri Maduro ve hükümetini “şiddet eylemleri” yoluyla “istikrarsızlaştırmaya” yönelik bir saldırı planladıkları iddiasıyla gözaltına aldıklarını söyledi.

Cabello altı kişinin ne zaman yakalandığını belirtmedi fakat İspanyol yayın organlarının bildirdiğine göre “CIA’in ve İspanya’nın [istihbarat örgütü] CNI’nın da bu operasyondan sorumlu olduğu” iddiasında bulundu.

“Grup, Fransız ve Doğu Avrupalı paralı asker arıyordu”

İki İspanyolun kısa süre önce Güneybatı’daki Puerto Ayacucho’da gözaltına alındığını söyleyen Cabello, gözaltına alınanların Maduro’ya suikast düzenlemek gibi “çok açık bir amacı” olan paralı askerleri aradıklarını açıkladı.

Cabello, “Birleşik Devletler hükümetinin bu operasyonla bağlantısı olduğunu biliyoruz,” dedi.

Grubun “Fransız paralı askerlerle temasa geçtiklerini” ileri süren bakan, “Doğu Avrupa’dan paralı askerlerle temasa geçtiler ve ülkemize saldırmaya çalışmak için bir operasyon içindeler,“ diye devam etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Venezuela’nın bir ABD ordusu mensubunu alıkoyduğunu doğruladı ve bakanlığın Maduro hükümeti tarafından iki Amerikalının daha alıkonulduğuna dair doğrulanmamış haberlerden haberdar olduğunu söyledi.

Sözcü, ABD’nin Maduro hükümetini devirmeye yönelik bir komploya karıştığını reddetti ve bakanlığın gözaltılarla ilgili ek bilgi arayışında olduğunu söyledi.

İspanya, Venezuela’nın iddialarını reddetti

İspanyol hükümeti, Venezuela’nın cumartesi günü ülkenin gizli servisleri tarafından tutuklanan iki vatandaşının İspanyol istihbaratının bir parçası olduğu ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’ya suikast girişimi de dahil olmak üzere saldırılar düzenlemeyi planladıkları yönündeki iddialarını “kategorik olarak” reddetti.

Cumartesi günü EFE’ye konuşan İspanyol hükümet kaynakları iddiaları yalanladı ve Andrés Martinez Adasme ve Jose María Basoa Valdovinos olarak tanımlanan iki tutuklunun İspanyol gizli servislerine mensup olmadıklarını belirtti.

Pazar günü İspanya Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “(İspanya) Hükümeti, gözaltına alınanların CNI ya da başka bir Devlet kurumuna ait olmadığını teyit etmektedir,” açıklamasında bulundu.

EFE’nin haberine göre aynı kaynaklar “İspanya Venezuela’daki duruma demokratik ve barışçıl bir çözüm bulunmasını savunmaktadır,” diye ekledi.

İspanyol medyası Pazar günü aile kaynaklarına dayandırdığı haberinde iki kişinin Bilbao’dan (Bask Bölgesi) gelen turistler olduğunu ve İspanyol istihbaratıyla herhangi bir bağlantılarının bulunmadığını bildirdi.

Caracas: Madrid, olayla ilgisini tabii ki reddedecek

Fakat Caracas Madrid’in resmi versiyonunu yalanladı.

Cabello’ya göre, İspanyol hükümetinin, “İspanyol istihbarat teşkilatlarına, bu durumda CNI’ya ait olduklarını” itiraf eden iki tutuklunun iddia edilen bağlantılarını inkar etmesi “öngörülebilirdi.”

Yetkili, “İspanya hayır diyecek, bu mantıklı (…) bu insanlar (Maduro’ya karşı iddia edilen komploya) aktif olarak katıldıklarını itiraf ediyorlar,” dedi.

Cabello, tutuklanan iki İspanyolun “Venezuela’daki siyasi gruplarla”, “suç çeteleriyle” ve bakana göre “operasyonun başı” olan ve 1 Eylül’de Venezuela’da tutuklanan ABD’li subay Wilber Josep Castañeda ile “bağlantıları” olduğunun teyit edildiğini öne sürdü.

Venezuela’ya göre komplonun arkasında Machado var

Caracas’a göre, iddia edilen komplonun arkasında Venezuela muhalefet lideri ve eski başkan adayı Edmundo González Urrutia’nın ana destekçisi María Corina Machado var.

Urrutia 8 Eylül’den bu yana İspanya’da sürgünde bulunuyor ve Karayip ülkesinde siyasi ve adli zulüm gördüğü gerekçesiyle sığınma talebinde bulundu.

Brezilya gibi bazı Latin Amerika ülkeleriyle birlikte ABD ve Avrupa ülkeleri, temmuz ayında Venezuela’da yapılan başkanlık seçimlerinde Maduro’nun elde ettiği zaferi tanımayı reddediyorlar.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English