Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Erdoğan: Bizim Sayın Putin ile Esed’e davetimiz olabilir

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ŞİÖ zirvesi sonrası gazetecilerin Suriye ile normalleşme, olası Esad görüşmesi, Ukrayna krizi ve Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği ile ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan “Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 24’üncü Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Kazakistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, “3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye’nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

“Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir”

“Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor” sorusu üzerine Erdoğan, “Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” diye konuştu.

Suriye sahasında aradan geçen onca yılın herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükûnet, akıllıca politikalar ve ön yargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın.”

“Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor”

Erdoğan’a Kayseri’de ve Suriye’nin kuzeyinde olaylar hatırlatılarak “Şu an Suriye’nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?” soruları yöneltildi.

Erdoğan verdiği yanıtta “Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.

Suriye’nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim bu Suriye’nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri’deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez.”

“Türkiye’de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri’deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir.”

“Arabuluculuk konusunu ele aldık”

Erdoğan’a Putin ile görüşmesinden sonra Ukrayna konusunda yaptığı ‘Adil bir barış mümkün” açıklaması da soruldu. Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, “Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı’ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, ‘Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum’ yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin’in Avrupa’ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya’yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa’ya ve Batı’ya olumsuz bakıyor. ‘Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek’ diyor. Afrika ile ilgili ise ‘Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum’ yaklaşımı içindeler. Türkiye’yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında ‘Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?’ bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru’nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum.”

Savaşın ne Rusya’ya ne Ukrayna’ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının “kan ve ölüm tüccarları” olduğunu ifade eden Erdoğan, “Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.

“ŞİÖ üyeliği belki biraz zaman alır”

“Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı” sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi: “Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya’nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimî üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır.”

DİPLOMASİ

Ukrayna, Polonya’dan sınır boyunca hava sahasını korumasını istedi

Yayınlanma

Ukrayna Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı cumartesi günü Vilnius’ta Polonyalı mevkidaşına Polonya hava savunma sistemlerinin Ukrayna’nın sınır bölgeleri üzerindeki hava sahasını koruyabileceğini söyledi.

Polonya Senatosu Başkanı Małgorzata Kidawa-Błońska, Litvanya Parlamentosu Başkanı Viktorija Čmilytė-Nielsen ve Ukrayna Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı Olena Kondratyuk, Litvanya’nın Devletlilik Günü ve Şarkı Günü isimli iki bayramını kutlamak üzere cumartesi günü Vilnius’ta bir araya geldi.

Kondratyuk Facebook’ta yaptığı açıklamada, “Eğer NATO savaş sırasında Ukrayna’yı kabul etmeye hazır değilse, müttefiklerden düşmanı durdurmak ve üstesinden gelmek için yeterli önlemleri almalarını talep etmeliyiz,” diye yazdı.

Kondratyuk ayrıca Kidawa-Błońska’dan Varşova’nın Polonya sınırındaki Ukrayna bölgeleri üzerindeki hava sahasını savunmak için Polonya hava savunma sistemlerini kullanmayı düşünmesini istediğini söyledi.

Kondratyuk ayrıca Čmilytė-Nielsen’den bu talebi pazartesi günü Washington’daki NATO zirvesinin başlamasından bir gün önce yapılacak olan NATO ülkeleri parlamento başkanları toplantısında sunmasını istedi.

Kondratyuk, Litvanyalı ve Polonyalı meslektaşları “Viktorija ve Małgorzata’nın Ukrayna’nın NATO ve AB üyesi olması gerektiği fikrini savunmalarından duyduğu memnuniyeti” dile getirdi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Orbán’dan Trump’a övgü: “Barış adamı”

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán Axel Springer medya gruplarına verdiği bir röportajda Donald Trump’ın başkan adaylığını etkili bir şekilde destekledi ve bu haftaki NATO zirvesi öncesinde ABD’yi Ukrayna’da barışı sağlamaya yönelik bir strateji yerine bir “savaş politikası” izlemekle suçladı.

Orbán, ABD politikasını Çin’in güvenilir bir “barış planı” olarak tanımladığı politika ile kıyasladı ve Rusya lideri Vladimir Putin ile görüşmesini “savaş sırasında pratik bir gereklilik” olarak savundu.

Röportajda Orbán, Trump ve ABD siyaseti hakkında kapsamlı yorumlarda bulunarak Başkan Joe Biden’ın yeniden seçilmeme ihtimalinin “çok çok yüksek” olduğunu öngördü ve bunu olumlu bir sonuç olarak niteledi.

“Bir değişimin dünya için iyi olacağından eminim,” diyen Orbán, Amerikan seçimlerine “çok fazla müdahil olmak” istemediğini söyledi ama Trump’ı “her şeye farklı bir yaklaşımı” olan “kendi kendini yetiştirmiş bir adam” olarak övdü.

Orbán, Trump için, “O bir barış adamı. Dört yıllık görev süresi boyunca tek bir savaş başlatmadı ve dünyanın çok karmaşık bölgelerindeki eski çatışmalarda barışı sağlamak için çok şey yaptı,” ifadelerini kullandı.

Biden yönetiminin Rusya-Ukrayna savaşına yönelik tutumunu da eleştiren Macar lider, Avrupa’ya Amerikan dış politikasını taklit etmeyi bırakması çağrısında bulunurken önümüzdeki aylarda giderek daha kanlı bir çatışmanın yaşanacağı öngörüsünde bulundu.

Orbán, “Çin’in bir barış planı var. Amerika ise bir savaş politikası yürütüyor ve Avrupa, kendi özerk stratejik yaklaşım ve pozisyonuna sahip olmak yerine, sadece Amerika’nın pozisyonunu kopyalıyor,” ifadelerini kullandı.

Putin ile görüşmesi Avrupa’da sert eleştirilere konu olan Macar lider, attığı adımları da savundu.

Orbán, savaşı Rusya’nın başlattığını kabul etmekle birlikte, savaşı sona erdirmek için birilerinin çıkıp tüm taraflarla diplomatik temas kurması gerektiğini söyleyerek toplantılarını savundu.

Macar lider, “Şu anda benim işim kimin iyi kimin kötü olduğunu söylemek değil. Durum ortada. Fakat kimin neden sorumlu olduğu gibi bir tür ölçüme girmek istemiyorum. Benim görevim barışı nasıl tesis edebileceğimize odaklanmak,” dedi.

Orbán, barış konusunda yakın zamanda ilerleme kaydedilmemesi halinde her iki taraftan daha çok askerin öleceğini de sözlerine ekledi.

Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerine kadar geçecek aylarda cephe hattının “şimdiye kadar olduğundan çok daha kötü olacağını” söyleyen Orbán, hem Putin’in hem de Zelenskiy’in savaşı kazanabileceklerinden emin olduklarını ve savaşa bu nedenle girdiklerini açıkladı.

Orbán, “İnanın bana önümüzdeki iki, üç ay düşündüğümüzden çok daha acımasız geçecek,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Güney Kore lideri Yoon: Rusya, iki Kore arasında seçim yapmalı

Yayınlanma

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Rusya’nın iki Kore arasında kendi çıkarları doğrultusunda makul bir seçim yapması gerektiğini ve Moskova ile Pyongyang arasındaki askeri işbirliğinin güvenlik için tehdit oluşturduğunu savundu.

Reuters haber ajansına demeç veren Yoon, Moskova ile Pyongyang arasında derinleşen askeri işbirliğinin Kore Yarımadası ve Avrupa’daki güvenlik için tehdit oluşturduğunu, Rusya’nın iki Kore arasında çıkarlarına göre seçim yapması gerektiğini iddia etti.

Yoon, “Kuzey Kore hiç şüphesiz uluslararası toplum için bir tehdittir. Umarım Rusya hangi tarafın -Güney mi Kuzey mi- kendi çıkarları için daha önemli ve gerekli olduğuna mantıklı bir şekilde karar verir,” ifadelerini kullandı.

Yoon, Güney Kore ile Rusya arasındaki ilişkilerin geleceğinin Moskova’nın atacağı adımlara bağlı olduğunu da sözlerine ekledi.

Ayrıca Güney Kore lideri, Rusya’nın Kuzey Kore ile askeri bağlarının yarattığı tehdidi zirvede NATO liderleriyle görüşeceğine işaret etti.

Haziran ayı ortasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Pyongyang ziyaretinde Moskova ile Pyongyang arasında Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalandı.

Anlaşma, taraflardan birine yönelik bir saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı öngörüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bunun ‘sadece savunmaya yönelik bir pozisyon alm’ olduğunu vurguladı.

Bunun üzerine Seul, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusundaki tutumunu yeniden gözden geçirmeye karar verdi. Buna karşılık Putin, Seul açısından ‘endişelenecek bir şey olmadığını’ söyledi ancak Ukrayna’ya ölümcül silahlar tedarik etmenin ‘büyük bir hata’ olacağı konusunda uyardı.

Yonhap haber ajansına göre Güney Kore, Ukrayna’ya silah sevkiyatının hacmini Rusya’nın Kuzey Kore konusundaki tutumuna göre belirleyecek.

Kuzey Kore, Rusya ile imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının detaylarını açıkladı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English